top of page

CİNLERİN YARATILIŞI-1


Cinlerden Korunmamız

Cenabı Hak Kalem suresi 2.ayeti celilede Esteuzibillah; Ma ente bi ni'meti rabbike bi mecnun. Ey Muhammed, Rabb'inin nimeti ile sen mecnun değilsin, buyurmaktadır. Burada önce nimet kelimesine kısacık göz attığımızda, nimet kuranı kerimimizde 42 ana grupta anlatılır. O nimetlere malik olduğumuzda hemen şükredebilmemiz için hangilerinin nimet olduğunu bilmemiz gerekiyor. Şükrü 2 kelimeyle ifade edersek 1-itiraf etmek 2- O nimeti Cenabı hakka asilik yolunda değil itaat yolunda kullanmak. İşte ikisi bir araya geldiği zaman şükür olur. 3-Cenab-ı hakka şükrederek nimetini daha çok artırmasını talep etmiş oluyoruz. 4-Nimete şükretmeyerek haddini bilmeyenlerden olmamak. 5- Nimete şükretmek ikamei hidayeti artırır. Yani sağlamlaştırır. Yukarıdaki ayeti celilenin ikinci kelimesinde rabbimiz Seni Mecnun olmaktan koruduk, hıfz ettik buyurarak cinnilerden korunmamızın nasıl bir nimet olduğunu peygamber efendimizin üzerinden hepimize hatırlatıyor. Korumamızı kaldırdığımız zaman cinnilerin elinde oyuncak olursunuz, mecnun olursunuz buyuruyor. Tersinden baktığımızda eğer mecnun değil iseniz bu nimete şükredin, buyuruyor. Şimdi bu kısa ayetle konumuza giriş yaptıktan sonra şöyle bir değerlendirme yapalım; Cenabı hak Peygamberimizin (SAV) cinlerden korunduğunu, bunun büyük bir nimet olduğunu ve şükredilmesi gerektiğini dikte ediyor. Bu ayeti celilenin üzerinden bütün müminleri uyararak hepimizin korunduğunu buna sürekli şükredip hidayeti ikamenin güçlü tutulmasını istiyor. Bu uyarılara aldırış edilmez ise korumanın kaldırılabileceğini ifade ediyor.

Cinlerin Yaratılması

Kuranı kerimin 72. Suresi cin suresidir. Ayrıca kuranımızda cinniler hakkında 23 surede 48 ayet vardır. Halkımızın arasında veya medyatik alanlarda cinniler için 3 harfli şeklinde bir ibare kullanılır. Bu ibare müslüman'a yakışmaz rabbimiz cin diyorsa biz de cin diyeceğiz. Cenabı Hak Hicr ve Rahman suresinde Esteuzibillah, Vel canne halaknahu min kablu min naris semum. Biz Cannı daha önce nüfuz eden kavurucu ateşten yaratmıştık, buyuruyor. Nasıl ki insanoğlunun ilk atası Adem aleyhisselam ise cinlerin ilk atasının da Cann olduğunu ifade ediyor. Hazreti Adem aleyhisselamdan önce topraktan yaratılmış hiçbir kimse yoktur. Adem (as.) Önce kuru bir toprak olmuş, sonra çamurlaşmış toprak hale gelmiştir. Üçüncü merhalede yüzü belirginleşmiş pis kokulu balçık olmuştur. Dördüncü olarak da dokununca ses veren çömlek gibi pişmiş çamura dönüştürdü. Bu balçığı 40 yıl güneşin altında bekletti.

Konumuza geri dönersek can, cinler topluluğunun adıdır. Bir tane olunca cin, topluluğunun adı candır. İnsan, insanoğlu gibi. Cinler Hazreti Adem aleyhisselamdan önce yaratılmışlardır. Yeryüzünde ilk otoriteyi ilk hakimiyeti onlar kurdu. Ancak o kadar çok kan döktüler ki, Cenabı hak bunların saltanatına son verdi. Yeryüzünün tasarrufu cinlerden alınıp insanoğluna verilmesini Cenabı hak bakara suresinde anlatır. O ayetin tefsiri olarak Abdullah İbni Ömer buyuruyor ki, Can oğulları diye anılan cinler, Adem aleyhisselam'ın yaratılmasından 2000 yıl evvel yeryüzündeydiler. Yeryüzünü fitne ve fesada vermek suretiyle bozdukları ve kanlar döküp cinayet işledikleri için Allah celle celaluhu onlara karşı meleklerden müteşekkil bir ordu oluşturdu. Melekler tarafından iyice hırpalanan bu fesatçı cinler, denizlerdeki adalara sığınmak suretiyle canlarını kurtarabildiler. Bunun üzerine Cenabı hak Bakara suresinde Esteuzibillah, Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım buyurdu.

Abdullah İbni Abbas (ra.) bu olayı şöyle anlatıyor; Yeryüzünde ilk önce cinler yaşarlardı. Cinlerin ardından yeryüzünün hükümranlığı bir süre perilere verildi. Periler de aynı kavimdendir. Bir de feriştahiler var ki bu 3 grup Cenabı hakkın verdiği süre kadar yeryüzünde tasarrufta bulundular. Hepsi de arzda kanlar akıttı. Birbirlerini öldürdüler. Bundan sonra Cenabı hak İblis'in komutasında meleklerden bir ordu oluşturarak bunların üzerlerine gönderdi. Bu ordu onları adalara ve dağların etraflarına sürdüler. Bu zaferi kazandıktan sonra iblisin kalbinde gurur ve ucb oluştu. Ve kimsenin yapamadığı bir işi yaptım diye kalben övünmeye başladı. Allah celle celaluhu onun kalbinde doğan bu gururu ve ucbu kendisine imtihan olarak tahakkuk ettirdi. Nedir gurur? Bir insanın hal ve hareketiyle kendini başkasından üstün görmesidir. Ucb ise bir tek doğru varsa benim fikrim benimkinin dışında kalan hepsi yanlıştır şeklinde düşünmektir. Bu illetler her insanda az çok olur. Eğer bu illetler nefsimizde baskın hale gelir ve bizi tamamen etkisi altına almaya başlarsa bundan kurtulmanın yolu; Baktık ki gururlanıp karşıdaki kişiyi küçük gördüğümüzü fark ettik hemen onun bizden üstün bir tarafını bulmalıyız. Çünkü her insanın üstün tarafları vardır. O zaman nefsimizin gururu hırpalanır ve biz de kurtulmuş oluruz. İkinci olarak; Fikrini beğenmediğimiz bir toplumda konuşurken orada da Ya bu arkadaş böyle diyor da acaba benim göremediğim bir tarafı görüyor onu anlatmaya mı çalışıyor diye düşünüp orada da ucbdan kurtulmaya çalışırız. Yoksa bu gurur ve ucb illeti yaptıklarımızın hepsini siler süpürür. Ve iblis ayaklarımızı kaydırır. Öyle kaydırır ki kayan kişi ayağının kaydığından haberi dahi olmaz.

İblis yeryüzündeki bütün cinleri, feriştahileri, perileri silmiş, süpürmüş olmaktan dolayı övgü beklerken Hz. Ademe selamlama secdesi emri verilince insanlara öyle bir kin ile bilendi ki kendine verilen istidracı düşmanlık için kullanmayı ant içti. Bu istidracın iblise verilmesi onun Rab katında değerinden değil imtihan olmamızın sırrındadır. İblis insanları sürekli tarassut etmekte yani gözetmektedir. Ali imran suresi 36. ayetinde Esteuzibillah, Ben onu ve onun zürriyetini racim olan şeytandan senin himayene ısmarladım. Bu mübarek ayeti celilenin tefsirini Hazreti peygamber efendimizden bir dinleyelim. Sizden biriniz hanımına yaklaşıp bürüyeceği zaman öncesinde Bismillahi allahumme cennebna eşşeytane ve cennedi eşşeytane ma razaktane fe ruziga velede lem yedurruhu eşşeytan. Allah'ın adıyla Allah'ım şeytanı bizden uzaklaştır. Şeytanı bize rızık olarak lütfedeceğin, neslimizden de uzaklaştır. Diye dua eder ve kendilerine rızık olarak bir çocuk lütfedilirse şeytan o çocuğa zarar veremez. Doğduktan sonra da hayatı boyunca musallat olamaz. Bu ayet ve hadisi Şerife göre bir müslümanın beraberlik öncesi bu duayı okuması müstehaptır. Yoksa iblis insanın damarlarında gezinerek uykuda iken burnumuzdan yararlanarak kalbimize musallat olup vesvese verir. Burnumuza oturur beyine oksijen az gider az gidince uyanıp namaza kalkamayız. İblis'in korkup uzaklaştığı bir tek şey vardır o da zikirdir. Onun dışında hiçbir şeyden korkmaz. Şimdi gelelim bu hadisi şerifimizi hayatımıza entegre etmeye. Neml suresinde besmele yarım ayettir. O yarım ayet öyle ulvi nimettir ki erkek ve kadın kaba avret yerleri örtülü iken sesli, kaba avret yerleri açık iken sessiz olarak kalpten söyleyebilir. Banyoda, tuvalette ve eşiyle birlikteliğinde hatta cünüpken bile bu yarım ayet olan besmeleyi okuyabilir. Tam ayet okuyamaz işte ulvi rahmet olması da bundan dolayıdır. Hiç olmazsa o yukarıdaki Resulullah efendimizin duasını en azından o duanın başlangıcındaki bismillahi diyebilmemiz elzem ve yeterlidir.

Evliliğin Temel Gayesi

Evliliğn temel gayesi üçtür,1- Teskin olmak yani sükun bulmak için. 2- Meveddet yani ülfet, ünsiyet, sevgi için. 3- Evlad içindir. Evlilik bir lutuf ve büyük nimettir. Ancak toplumumuzda evlenen eşlere tavsiye veriyorum diye dikte ettirilen aman şöyle yap, aman şurada fırsat verme, aman burada böyle yap diye müdahele etmek sokak kültürüdür. Bu sokak kültürü sevgiyi ve saygıyı yok eder. Evli erkek ve kadının aralarındaki sorunların onda dokuzu bunları bilmemekten kaynaklanır. Bir çamaşır makinesini imal eden yanında da mutlaka bir kullanım kılavuzunu da verir. Bu kılavuzu okumaz, önemsemez isek makineyi kullanamayız. Bizi yaratan da kuran kılavuzumuz ile bize yol göstermektedir ki kuran kılavuzuna kulak asmaz da sokak kültürüne kulak verirsek yuvalar dağılır. Şimdi gelin hep birlikte bu ilahi kılavuzu, dikkatlice bir dinleyelim. Furkan suresinde Esteuzibillah Ey rabbimiz zevcelerimizi bize göz aydınlığı kıl. Bakın Cenabı hak göz aydınlığı kılmak için verdiğim halde siz bunu bilmediğiniz için zevcelerinizi itip kakalayarak bu nimeti heder ediyorsunuz. 2- Ahzap suresi Esteuzibillah, Onların gözleri aydın olması için yani o verdiğimiz eşlerden kadınların da gözünü aydın ediyoruz. Demek ki evlilikte 2 tarafta eşit derecede birbirinin göz aydınları. Bu 2 ayette erkek ve kadına birbirlerine sürur olmalıdırlar buyuruyor. Yani göz aydınlığı olmalıdırlar. Bu nasıl olacak? Birbirlerine baktıklarında huzur ve mutluluk serpiştirmelidirler buyrulmakta. Şimdi Rum suresinde daha ilginç bir ayet var. Li teskunu, Meveddeten ve Rahmeten Rabbimiz evliliğin sırlarını ortaya koyuyor. Yani 1- Li teskunu sükunet ve huzur bulmak için. 2- Meveddet birbirlerine meyil etme, ısınma, ülfet, sevgi ve muhabbetin var olması için. 3-Rahmeten şefkat ve merhamet için. Şefkat erkekten merhamet kadından olacak. Eğer bizler teskun, sükun bulma fiilini gerçekleştirir isek onun hürmetine rabbimiz ikinci olarak meveddet sevgi muhabbeti ve üçüncü olarak da rahmeti üzerinize saçacağım buyuruyor. Evliliği devam ettiren ayakta tutan da işte bu meveddet ve rahmettir. Utanmak, elden korkmak, mahcup olmamak için aile devam ettiriyor görüntüsünü vermek değil. Bu unsurlar evlilikte olmaz ise zaten bu aile aile olmaktan çıkmıştır. Meveddet ve rahmet unsurlarından nasiplenmemiş ailedeki eşler ihtiyarlayıp da, ailevi birlikteliklerini ifa edemez hale geldiklerinde aralarında sevgi ve saygı kalmaz. Yaşları yetmiş de olsa ayrılmaya kalkarlar. Eşler nişanlıyken, evliliğin başlangıc yıllarında birbirlerine methiyeler düzerler. Hatta birbirlerine hediyeler alırlar. Aldıkları bu dünyalıkla güya sevgisini ispat etmiş olurlar. Bunların derinliğinde menfaatlenmek ve faydalanmak arzusu vardır.

O zaman Sevgi Nedir?

Sevgi tek kelime ile hislerin yankılanmasıdır. Kalbin, aklın, nefsin, bedenimizin ve 5 duyumuzun yankılanmasıdır. Güncel bir örnek verirsek cep telefonu karşıdakinin görüntüsünü, yazısını, sesini bize yankı yaparak aktarır. Kişi eşini üzgün görür kendi de üzülürse işte bu yankılanmaktır. Eşinin başı ağrır, kendi başı ağrımış gibi hissederse eşinin elini bıçak kestiğinde kendi eli kesilmiş gibi hissederse işte bu yankılanmadır. Eşinin kulağı zayıf işitir. Onun mahcup olmaması için yumuşak lisanla gür sesle 2-3 kez tekrar ederek diğer insanların yanında eşini mahcup etmezse. Bu örnekleri binlerce yapabiliriz. Belki şu vereceğim örnek biraz daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır. Anneler çocuğunun yaşadığı olumsuzluğu onlar uzakta bile olsalar hissederler. Annenin çocuğuna sevgisi tartışma götürmeyen gerçek sevgidir. İçerisinde hiçbir yapmacıklık, menfaat, yararlanma, yoktur. 1000 kilometre öteden çocuğunun başına geleni bulunduğu yerde hissedebilir. Kaza geçirdiğini, Hastaneye yattığını hisseder. Başına büyük bir sıkıntı bunalım geldiğini hisseder. Asıl sevgi budur. Ailevi birliktelik bitse bile Rabbimiz rahmet ve meveddet temeline oturan ailede sevgiyi bitirmez. 70-80 de yaşasalar eşler birbirine paspas olurlar. Ve o evliliğimizde ki her şeyden nafile ibadet sevabı alırız.

Rabbimiz Vakıa suresininde Birbirleri ile yaşıt, birbirlerine ülfet ile düşkün, uyumlu, şirin sözlü ve birbirlerini çok seven eşler buyuruyor. İlginçtir ki bu ayet evleneceklerin denk yaşta olmalarına dönük hikmetli bir ikazdır. Birkaç yaş birisi yukarıda birisi aşağıda olabilir ama aralarındaki yaş farkı belli bir denkliği bozmayacak kadar olmalıdır. Eğer denklik bozulursa aralarında ülfet, düşkünlük, tutkunluk, uyumluluk, şirin sözlülük kalmaz. Bütün bunları topladığımızda bizlere bir sorumluluk düşüyor. Her gün kadın erkeğine erkek kadınına Ya Rabbi aramızda meveddet, ülfet ve ünsiyet ilka eyle diye dua etmelidir. Ayrıca evli olan çocuklarımız için de aynı duayı günlük yapmalıyız. Eğer bu duayı yapmaz isek o aileye rabbimizin rahmeti tecelli etmez. Rahmet ecelli etmeyen bir ailede aile olmaktan çıkar. Menfaatleri için bir arada bulunan insanlar topluluğuna döner. Ve birliktelikte geçen sürelerin hiçbiri ibadet sayılmaz. Bismillah duasını yapmayıp o gafletin neticesinde çocukları olmuş ise iblis ve şeytanları bu çocuklara çok yakınlık duyar. Hicr suresinde Esteuzibillah İblis, Rabbim beni azdırmana karşılık andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim. İşlerin de ihlasa erdirilmiş muhlas kulların hariç hepsini azdıracağım, diyor. Bu saldırıları sadece senin özel koruduğun kullarına olmayacak diyor. İblis bize 4 şey yapar. 1-İgva verir, yani düşüncelerimizi yanıltmaya, saptırmaya, şüpheye düşürmeye kalkar. 2- Vesvese verir ki ruh halimizde hiç huzur koymaz. 3- Kâfir ve münafık cinler tabiatları gereği azgındır, itaatsizdir, topluluğa muhalefet ederler. İşte bu özelliklerini insanlara bulaştırmaya çalışırlar. Demek ki bir kişi çok uyumsuz, topluluğa muhalefet ediyor, sürekli insanlarla ters düşüyorsa onda musallat olmuş cinler vardır. 4- Çıplaklığa meyil ettirmek için musallat olurlar. Kadınları ve kızları daha çok hedef alırlar. Çünkü onları meylettirdikleri zaman nice kişileri yoldan çıkarırlar. Bunu da rabbimiz Araf suresinde Esteuzibillah, Ey adem oğulları, avret yerlerini (sevatihima) kendilerine açıp göstermek için elbiselerini (libasehuma) soyarak ana ve babanızı (Hz. Adem ve Hz. Havva) cennetten çıkardığı gibi şeytan sizi de saptırmasın. Şeytan ve ona uyan cinler sizin onları göremeyeceğiniz yerden onlar ise sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları iman etmeyenlerin dostu kılmışızdır. Bu ayeti kerimeye göre özellikle 3 yerde Banyoda, tuvalette ve ailevi yakınlıkta cinler bizi izliyorlar. Tuvalete, banyoya girerken ve ailevi yakınlık öncesinde onları bizden uzak tutacak perdemiz kısaca bismillahtır. Eğer ki birisi ne olacak sanki öyle şeylere inanmam diyorsa 1- Bu kişiler büyünün mahalisi olurlar, 2- Bütün nazarlara muhatap olurlar, 3- Eğer bu kişinin bedeni çıplak olduğu zaman o cinlerden birinin hoşuna gittiyse ona musallat olup bedenine yerleşirler.

Bismillah. Subhaneke la ilma lena illa ma allem tena inneke entel alimul hakim. sadakallahul azim. sübhansın ya rab senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki? Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin. Amenna ve saddakna velhamdülillahi rabbil alemin el Fatiha.

35 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page