Asr suresinin 2. Ayetinin izah ve açıklamasına devam ediyoruz. Kuranımız da geçen hüsranla ilgili 65 ayetten 18 tanesini açıklayacağımızı söylemiş geçen dersimizde de 4 tanesini de açıklamıştık. Bu dersimize 5. Ayetle devam edeceğiz.
5- Enam suresinin 140. ayetinde Euzubillah bismillah Kad hasirellezine katelu evladehum sefehan bi gayri ilmin… Muhakkak evlatlarını bilgisizce ve sefihçe katledenler hüsrandadır, buyruluyor.
Sefih ahmak, bilgisizlik de cahilliktir. Sefih ve cahil kimseler fakirlik bahanesiyle ve kızının başkasına eş olmasını zül kabul ederek çocuklarını öldürme yoluna giderler.
Halbuki kız evlenip analık makamına ulaşır. Analık öyle bir makam ki sahabe efendilerimizden birisi Peygamber efendimize gelip Ya Rasulullah Anam ve babam her ikisi de yanımda ihtiyarlasa hangisinin ihtiyacını halletmek için daha hızlı davranmalıyım, diye sorduğunda Efendimiz 3 defa anneni demiş dördüncüde babanı demiştir.
Bir de zina yoluyla olan çocuklardan kurtulmak için kürtaj veya düşürerek öldürme yoluna giderler. Her ne şekilde olursa olsun çocuğun öldürülmesi hüsrana sebep olur.
6-Yukardaki ayetin devamında Euzubillah bismillah …ve harremu ma rezekahumullahuftiraen alallah, Bilgisizlikten Allah’ın rızkını haram kılanlar hüsrandadır, buyurmaktadır.
Bir kısım insanlar takvalık taslayarak bazı gıdaları yemeyeceğine yemin edip kendisi de yemez ailesine de yedirmez. Rabbimizin helal kıldığı rızkı kendince haram kılar.
Bir kısım insanlar da kız çocuklarına miras bırakmamak için mallarını erkek çocuklarına paylaştırırlar. Cehaletleri nedeniyle kızlarını Allah’ın rızkından mahrum ederler.
7- Hac suresinin 11. ayetinde Euzubillah bismillah …ve in asabethu fitnetuninkalebe ala vechihi… bir kişiye fitne isabet edince dinden uzaklaşıp yüz çevirir, buyuruyor.
Fitne; kazalar, belalar, fakirlik, hastalık gibi yollarla insanların denenmesine denir. Altının çeşitli madenlerden yakılarak ayrıştırılıp saf hale getirilmesine fiten denir. İnsanlar da kaza bela gibi manevi bir ateşle yakılarak içinde gizlediği hususiyetler ortaya çıkarılır. Cenabı hak fitneyi içimizdeki olanı çıkarmak için verir. İblisin içindeki kibir de böyle ortaya çıkartılmıştır. Cenabı hakkın bir kişiye fitne isabet ettirmesine musibet denir.
Abdullah İbni Abbas (ra) bu ayetin esbabı nüzulunu şöyle açıklıyor;
Bir adam Medine’ye gelip Peygamber Efendimizin huzurunda müslüman oldu. Memleketine dönünce hanımı erkek çocuk doğurunca veya bindiği atı erkek yavru doğurunca bu din bana hayırlı geldi atım da hanımımda erkek doğurdu, derdi. Hanımı kız çocuğu, atı da dişi yavru doğurunca da bu din bana uğursuz geldi, derdi. (Uğurlu-uğursuz, şanslı-şansız diye bir şey yoktur. Bir müslüman bu kelimeyi kullanamaz.)
Abdullah İbni Mesut da şöyle anlatıryor;
Yahudilerden biri gelip müslüman oldu. Ardından gözünü, malını ve çocuklarını kaybetti. Sonra da başıma gelenler bu dinin uğursuzluğundan oldu, dedi.
O dönemde dışlardan gelip müslüman olanların bir kısmı karyelerine döndüklerinde yağmur çok yağarsa bu din bize uğurlu geldi, kuraklık olursa da bu din bize uğursuz geldi, derlerdi.
Her üç olayda da görüyoruz ki insanların başına bir fitne geldiğinde cenabı hakkı suçluyorlar. Aslında bu fitneyle içlerindeki asıl olanı dışa vurmuş oluyorlar.
8-Zümer (15) ve Şura (45) surelerinde Bismillah Ehlini hüsrana zorlayanlar da hüsrandadır, buyurmaktadır. Yani oğlunu, kızını damadını, gelinini eşini hüsrana zorlayan kendisi hüsrana uğrar.
Kişi sorumlu olduğu aile fertlerinin yanlış itikadı öğrenmesine sebep olur. Kendi doğruyu öğretecek ilme sahip olmadığı için onları da hüsrana sürüklemiş olur.
Mehmet Zahit Kotku Hazretlerinin Ehli Sünnet İtikadı adlı eseri herkesin anlayacağı sadeliktedir. Alıp akşam çay sohbetlerinde ailemize 2-3 sayfa okuyup itikadımızı kurtaracak ilme sahip olabiliriz. Bu eseri bulup evimizde bulunduralım.
Kişi aile fertlerine iyi örnek olup onların da amel ve ibadetlerini hatırlatarak yapmalarına vesile olmalıdır. Ehlini hüsrandan korumanın yolu budur.
9-Maide suresinin 30. Ayetinde bismillah Fe tavveat lehu nefsuhu katle ahihi fe katelehu fe asbaha minel haşirin. Nefsi kardeşini isteyerek öldürmesini kolaylaştırdı. O da onu öldürdü. Böylece hüsrana uğrayanlardan oldu, buyurmaktadır. Buna göre aile fertlerini öldürenler hüsrandadır. Burada geçen ahi kelimesinin anlamı aynı ana babadan doğan demektir.
Kardeşlerin miras için ve kıskançlıktan dolayı birbirlerini öldürenleri nedeniyle sonları hüsrandır.
10-Araf suresinin 177. Ayetine göre de Nefislerine zulmedenler hüsrandadır.
Mekruhatları yapıp günlük olarak istiğfar için zaman ayırmayan nefsine zulmetmiş olur. Peygamberimiz mekruhatı olmamasına rağmen iyi örnek olmak için her gün istiğfar ederdi.
Günahlarımız için de tövbe etmemiz gerekir. Peygamber Efendimiz günahı olmamasına rağmen Ben günde 100 defa Allahummeğfir lî ve tüb aleyye inneke ente’t-tevvâbü’r-rahîm diyerek tövbe etmiştir.
Bir müslüman nefsine zulmeden olmamak için, hüsrana uğramamak için Peygamberimizin yaptığını örnek alıp onun gibi yapmalıdır.
11-Muminun suresinin 34. ayetinde Euzubillah Bismillah Ve lein eta'tum beşeren mislekum innekum izen le hasirun. Eğer misliniz olan bir beşere itaat ederseniz gerçekten siz ziyana uğrayanlardansınız, buyurur.
Peygambere İman etmek ve Emirlerine İtaat Etmek
Yukardaki ayeti celile Hud (as) zamanında Putperest kafirler siz bu beşere neden iman ediyorsunuz, sizin gibi beşere itaat ederek hüsrana uğruyorsunuz dediler. Halbuki kendiler elleriyle yaptıkları putlara tapıyorlardı.
Gerek o gün gerek bugün insanoğlu konfor içinde yaşıyorsa şımarır. Bu şımarıklar hangi dönemde olursa olsun kalplerinin duyarlılığını yitirmesine sebep olur. Filistin’deki bir çocuğu görüp de kişinin içi parçalanmıyorsa o kalp duyarsızlaşmıştır. Duyarsız kalp Peygamberine itaat etmek istemez.
4400 yıl önce olan bu olay aynı şekilde devam etmektedir. Bir tarafta din yelpazesi içinde olduğu halde peygamber kendi dönemindeki insanlara rehber olmuştur. Günümüz insanına rehberlik yapamaz. Bu akla ve pozitif bilime aykırıdır. Sizin sünnet dedikleriniz Arap kültürüdür. Bize kuran yeter diyerek de güya kuran yolunda olduğunu gösterirler. Bir tarafta da bu guruba uyan ve dinin her hükmüne karşı tahammülsüzler gurubu vardır.
Bu iki gurubun zihniyetine hizmet eden, 1924 yılında kurulmuş bir gazetenin 7 Kasım 2024 tarihli sayısında yapılan bir röportajda ortaokullarda seçmeli bir ders olarak okutulan Adabı muaşeret dersi için aynen şunları söylüyor:
Din öğretimine 572 sayfa yer ayrılmış. Din soslu adabı muaşeret kitabında kuran ayetleri üzerinden örnekler verilmektedir. Arapça sözcüklerle dolu çağdaşı metne eğitim kitabı denilemez. Yazıklar olsun. Kitap vatanı mülk, ulusu ümmet ediyor. Yurttaşları kul yapmayı amaçlıyor. Bu kitapta bilim 43 defa geçiyor ama ahlak 61, erdem 46, değer ise yüzlerce kez kullanılıyor. Gelişim ve evrim yerine tekâmül, belagat, kamil insan vurgulanmış. Daha da ötesi kuranın sureleri kaynak gösterilmiş. Evrim kuramına hiç yer verilmemiş. Yüzyıldır kullanılan konu listesi anlamına gelen sözcük yerine müfredat kullanılıyor. Din kültürü dersi tümüyle Emevi öğretisine dönüşmüş. Öbür dinlerden hiç söz edilmiyor. Bu çağ dışı içerikli dersi koydular. Hafızlık kurslarıyla ülkeyi dincileştirmeyi amaçlıyorlar. Kabe’nin onarımı ve hacer’ül esved taşını yerleştirilmesi anlatılıyor. Adabı muaşeret arasında bunun ne ilgisi var. Her fırsatta Türk- İslam devletleri övülüyor. Türkiye’yi orta çağ karanlığına götürmeyi amaçlıyorlar. Allahu ekber sloganlarıyla Filistin’e barış mitingi düzenliyorlar. Bir din lideri için ülkede yas ilan ediyorlar. Silah yapımında kullanılan malzemelerle yüklü gemileri İsrail’e yollamak neyse bu yukardaki anlatılanlar da öyle tehlikededir, diyor.
Görülüyor ki Kuranımızda anlatılanlar o günde yaşandı. Bugün de yaşanıyor. Yarın da yaşanacaktır.
Ahlaki kültürler dinden beslenirse insani medeni ve evrensel olur. Sosyal hayatımızı muhkemleştirir. Osmanlı döneminde batılılar İstanbul’a gelir toplumun ahlakını gözlemlerdi. O ahlaka hayran kalırlardı.
Padişahlar tebdili kıyafetle halkın arasına karşılaşır onları gözetler halkın durumuna göre sefere karar verirdi. Halk eğer yanlış bir durumdaysa seferi ertelerdi.
Ahlak insanların kafalarından çıkan şeylerden ibaret olursa yani felsefi bir temele dayanırsa yasayla, cezayla toplumun dejenere olmasının önüne geçilemez.
12-Zümer suresinin 65.ayetinde Euzubillah bismillah…le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekunenne minel hasirin. Şirke bulaşanlar hüsrandadır, buyurur.
Şirk İnsanların birbirlerini rahatlıkla suçladığı gizemli bir kelimedir. Kişi yeryüzünde yaratılmış olan unsurların herhangi birisine (haşa) Cenabı hakkın sıfatlarını yüklerse şirk olur. Mesela veli bir zatı mürşit edinip ben ne yaparsam o beni görür nerde dara düşsem yardıma yetişir gibi ifadeler kullanmak şirktir.
Bir kişiye bu şekilde tabi olduğumuzda o kişi sürekli keramet gösterir zannediyoruz. Hayır, Cenabı hak bazen sevdiği kulunu bir miktar kerametten nasiplendirebilir. Bu asla sürekli değildir. Üstelik kim nasiplenir kim nasiplenmez onu da bilemeyiz.
El Fatiha
Comments