1-Ahdi Misakina Sadık Olmayanlar Unutan ve Unutulmaya Müstehak Olanlardır;
İnsanlar, bilmekte olduklarını, sorumlu olduklarını ve yapılması gerekenleri unuttular. Çünkü insan sadece önceden bildiği şeyleri unutur.
Cenabı hak Maide ve Hadid suresinde euzubillah bismillah, Fe bima nakdihim misakahum leannahum ve cealna kulubehum kasiyet, yuharrifunel kelime an mevadııhi ve nesu hazzan mimma zukkiru bih, ve la tezalu tettaliu ala haınetin minhum illa kalilen minhum fa'fu anhum vasfah innallahe yuhıbbul muhsinin, buyuruyor.
Bu ayeti celileyi 3 bölümde inceleyelim;
Bismillah, Fe bima nakdihim misakahum; misaklarını bozduklar için, leannahum ve cealna; misakı unutanları lanetledik, an mevadııhi ve nesu hazzan mimma zukkiru bih; ve onlar emredildikleri hakikatlerden haz almayı nasip almayı da unuttular.
Alemi ervahta kâinat yokken bütün ruhlar yaratıldı. Cenabı hak Bezm-i ezeli, Kalu bela, Elestü bi-Rabbiküm, Bezm-i elesti, Misak, Ruzi elest, Ahitleşme Velâ akdi olarak 9 ayrı isimle anılan yerde kullarını huzuruna topladı. Orada hür irademizle ve mütekamil bir akılla sözleşme yaptık. Ayeti celile de buyurduğu gibi yaptığımız bu sözleşmeyi unutup haz alarak nasiplenemedik.
Cenabı hak Araf suresinin 172. ayetinde euzubillah bismillah …ala enfusihim, e lestu birabbikum… ben sizin rabbiniz değil miyim? buyuruyor. Nefislerimize verilen akıl sayesinde bu soruya bismillah, kalu bela; evet rabbimizsin diyerek onayladık. Daha da ötesi Maide suresinde bismillah, semi'na ve ata'na, işittik ve iman ettik diye pekiştirdik. Ama dünyaya gelince bu ahdimizi unuttuk.
Rabbimizin Rum suresi 30. ayetinde bismillah ..fıtratallahilleti.. yani sizi bir fırtrat üzere yarattık, buyuruyor. Bu kelimenin nuru daha oradayken aklımıza, ruhumuza siniyor.
Peygamberimiz (sav.); Her çocuk İslam fıtratı üzere doğar sonra anası veya babası onu hirıstiyan, yahudi veya ateşperest yapar. Nitekim bir hayvanın yavrusu organları tam olarak doğar. Bir eksik görüyor musunuz? buyuruyor.
Galu beladan beri her insan müslüman olarak dünyaya gelir. Cenabı hak bu ahitleşmeyı önemsemeyenleri yukarda zikredilen ayette bismillah kulubehum kasiyet; bu ahdi misakı kulak ardı edenlerin kalplerini kaskatı yaptık, buyuruyor. Daha sonra katılaşan kalpler lanetleniyor. Kişi unutmaya başlıyor. Unutkanlık artınca da beynin hücreleri öyle etkileniyor ki sosyal hayata da yansıyor. Lanetlemenin bir ötesinde de Rabbimiz bizi unutuyor ki bu hizlan oluyor.
Böyle unutanlardan olmamak için ne yapmalıyız?
Taha suresi 14. Ayetinde euzubillah bismillah …ve ekımis salate li zikri. Ve öğüdüm için salatı ikame et, buyuruyor. Burada geçen li zikri kelimesinin gerçek anlamını lugat olarak kimin verebildiğini öğrenmek için 52 adet meal, 14 temel tevsir kitabı ve sahabe ve tabiin dönemindeki ulemamızın bu kelimeyi nasıl tevil yaptıklarını anlatan toplam 70 eser inceledik. Hazreti Mücahit radiyallahu anha’nın yaptığı tevili aldık.
Hazreti Mücahit radiyallahu anha’nın teviline geçmeden önce onun hakkında biraz bilgi verelim. Hazreti Mücahit (ra.) Ben kuran-ı kerimi Hz. Abdullah ibni Abbas radiyallahu anha’nın huzurunda 30 defa hatmettim. Her ayeti okudukça üzerinde durup ayetin izahını ve sebebi nüzulunu sordum. Kuranımızı onunla 3 defa tefsir ettik, buyuruyor. İşte bu zat Abdullah İbni Abbas (ra) öldükten sonra onu postuna oturup devam ettiren kişidir. Onu kısaca tanıdıktan sonra el zikri kelimesine beni hatırlaman için namazı ikame et şeklinde tevil edip anlam vermiştir.
Namazı kılmak değil ikame etmek yani sağlamlaştırmaktır. Namaz ikame eden kişinin vücuduna öyle yerleşir ki o artık kılmadan duramaz. Namazını tüm hücreleriyle kılar. O namaz rabbimizi unutmayı yok eder. Çünkü namaz rabbimizi hatırlatan bir bağdır.
1-Allahu Azimüşşan, ibadete en müstehak olandır. Onun dışında peygamber dahi olsa onu sever muhabbet ederiz ama hiçbir kulu mabutlaştıramayız. Namaz ibadeti Rabbimizi hatırlattığı için rabbimizde bizi nurlandırır.
2- En büyük zikir namazdır.
3- Namaz rabbimiz hatırlatandır. Bir günü beş vakte bölersek yaklaşık 5 saatte bir rabbimizi hatırlamış oluruz. Kişi cumadan cumaya, bayramdan bayrama namaz kılıyorsa, utandığı için vs. kılıyor veya hiç kılmıyorsa işte o rabbini, ahdi misakını hatırlamayandır. Onun önce kalbi sertleşmeye başlar. Ardından lanetlenir ve hizlana muhatap olur.
Hazreti Katade (ra.) ve Hazreti Enes (ra.) aktardığı bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (sav); Kim bir namazı unutursa onu hatırladığında hemen kılsın. Çünkü o namazın bundan başka kefareti yoktur, buyuruyor. Yani Terk edilen namazın kefareti kaza edilerek yapılıyor. Namazı vaktinde kılmak farz olduğu gibi kazası da farzdır. Şuurlu bir Müslümanın her gün bir günlük kaza namazı kılması gerekir. Bir kişi bu şekilde ben geçmiş namazlarımı ömrüm olduğunca kılacağım diye niyet etse de bir gün sonra vefat etse inşallah geçmiş namazlarını kaza etmiş sayılır. Çünkü ömrü olsa tamamlamaya niyet etmiştir.
Cenabı hak Kasas suresinin 77. ayetinde Euzubillah bismillah, … ve la tense nasibekemined dunya, Dünyadan da nasibini unutma, buyuruyor. Dünya ahretimiz için nasiplendirildiğimiz bahçemizdir.
Rabbimiz hangi nasiplerden bahsedip unutma diyor?
1-Kitabullahtan nasiplenmek; Rasulullah (sav.) bezm-i elestüde tanışan ruhlar dünyada mutlaka buluşacak. Tanışmayanlar da orda ayrılacaktır, buyuruyor. Demek ki fıtrat beraberliğimizin temeli orada atılmış.
Bir insanın cemali ve ahlakı güzelse anne ve babası tarafından sevilir. Aynı vasıflara sahip ama bedenen güzel değilse de aynı derecede sevilir. Güzel vasıflar kuvvetlendikçe kişinin evladına olan sevgisi artar. Her insanının mutlaka eksiklikleri vardır. Eksiksizlik, bu vasıfları veren Allahu Teala’da bulunur. Böyle evladımızı sevmek onu yaratanı sevmeye ulaştırır. Namazda okuduğumuz sübhaneke duası ile rabbimizin kusursuzluğunu överiz.
2- Mülk ile nasiplenmek; Bir yerde bir idareci olmak veya mala sahip olmakla nasiplenmektir.
3- İyiliğe aracılık yapmaktan nasiplenmek;
4-Vatan müdafası ile nasiplenmek;
5-Ahiret ekini ve ahiret hayvanı ile nasiplenmek;
6-Kulluk ile nasiplenmek; Öğrendiklerimizle amel edebilmek kulluktur.
7-Ahiret amelinin yorgunluğu ile nasiplenmek; Yorgunlukla ibadeti bize nasip ettiği için rabbimize şükretmeliyiz.
2. UNUTMAK (NİSYAN)
Unutmak fiili ırsidir. Her insanda vardır. Cenabı hak; Taha, Bakara, Araf, Hicr, İsra ve Kehf surelerinde Euzubillah, Ve lekad ahidna ila ademe min kablu fe nesiye ve lem necid lehu azma, Âdeme andolsun ki biz daha önce ahit vermiştik. Fakat o unuttu. Biz onda bir azm bulamadık, buyuruyor.
Cenabı hak Bakara suresi 35. Âyette euzubillah bismillah …ve la takraba… şu ağaca yaklaşmayın buyurdu. Âdem (as.) Burada yaklaşmayınız buyrulmasını yanlış içtihat yaparak aynı anda yerseniz olarak anlamış ve ayrı ayrı yemenin caiz olduğu içtihadını yaptı.
Fahrettini Razi Hazretleri; Bu yasaklamanın haram boyutunda değil tenzihi olduğunu buyurur. Soğan yiyerek namaz gitmek fiilinde olduğu gibi evla olanı terk etmektir.
Nisyan unutmak demektir. Taha suresinde min kablu fe nesiye önceden unuttu, buyuruyor. İnsanın şeytan karşısında aciz kaldığına dalalet ediyor. Bu durumda insan; 1- ilim elde etmeli, 2- Sürekli Rabbine dua etmelidir.
…ve lem necid lehu azma, Âdemde azm bulamadık, yani Âdem hatasında ısrarlı değildi, buyuruyor. İçtihadında hata etmemek için ihtiyatlı olmadı, kırı kırk yarmadı anlamına gelir.
Kalbimize gelen düşünceler 5 aşama geçirir. Bu düşünceleri bir akarsuya ve üzerinde akan yaprağa benzetirsek; Bu yaprak birincide gelir geçer. İkincide bir süre bekler, Üçüncüde oradaki otların köklerine takıldığı gibi bir süre takılır. Çünkü o düşünceyle ilgili eski bir hatıra vardır. Bunlardan mesul değiliz. Mesuliyet 4. Aşamadan sonra başlar. Dördüncüde gelen yapraktan birini tercih edip alırız. Uygulanacak zemin bulamasak dahi bundan yargılanacağız. Beşinci aşamada ise azm ve cezmederek kesin karar veririz. O kararı uygularız. Uygulama alenen görünür.
Zelle, ictihadi hata ve evla olanı terk etme
Peygamberler bunları yapabilir ama asla günah işlemezler. Çünkü onların yaptıkları bize sünnettir. Âdem (as.) gereğinden fazla tefrit işleyip bu hususta ihmal gösterdi, yani unuttu. Evlayı terk edip ruhsat ile amel etti.
İmam Azam Efendimize göre Âdem (as.) Ağacın bizzat kendisinden değil cinsinden yemiştir. Mesela Yasaklanan armudu değil aynı cinsten başka armudu yemişti. Hazreti Âdem (as.) bu işi yaptığında peygamber de değildi. Ona bir kişi asi veya şaşırmış dese Peygambere hakaret etmiştir. Âdem (as.) unutmanın sebeplerinden korunmadığı için itap olunmuştur.
Tabiinin büyüklerinden Hasan Basri Hazretleri’nin annesi Hazreti Hayra (ra.) Peygamber Efendimizin eşi Ümmü Seleme annemize hizmet ederdi. Hasan Basri Hazretleri doğduğunda Ümmü Seleme annemiz önce kendisi emzirmiş sonra da Hazreti Ömer Efendimize götürüp dua ettirdikten sonra annesine teslim etti. Hazreti Ömer Efendimiz onun için Allahım onu dinde fakih kıl onu insanlara sevdir, diye dua etmişti. Peygamber Efendimizin yanında 11 yıl kalmış Hazreti Enes (ra.) birisi bir mesele sorduğunda Hasan Basri Hazretleri’ne gönderir onun derin ilim sahibi olduğunu söylerdi.
İşte böyle bir zat olan Hasan Basri Hazretleri, Allaha yemin ederim ki Hazreti Âdem (as.) unutması dışında asla rabbimize asi olmadı, buyuruyor.
Fıkhı ekber İmam Azam Efendimiz; Bütün peygamberler günah işlemekten korunmuşlardır. Ancak peygamberlerin işlerinde zelle, yanılma ve hata olabilir, buyurmuştur.
Ey yüce Rabbimiz! İsrail’in zalim yönetici ve askerlerini, bunlara destek veren ülkelerin yöneticilerini; la ilahe illallahul vahidül kahhar, la ilahe illallahul vahidül kahhar, la ilahe illallahul vahidül kahhar… ya şedidül ikab, ya şedidül ikab, ya şedidül ikab… azîzun zuntikâm, azîzun zuntikâm ,azîzun zuntikâm… Amin, amin, amin… el Fatiha…
Yorumlar