top of page

RABITA KAVRAMININ ANLAMLARI




Konuya girmeden önce şu kısa bir paragrafı söylemek zorundayım ki;

Önemine binaen bu konuyu 2 derste tane tane işleyeceğiz. Her iki ders birlikte dinlenmez ise amaçlanan öğrenme asla tahakkuk etmez. Bu derslerden sonra ülkemizde faaliyet gösteren 90 tane cemaat içerisinden şahsıma yönelik eleştiriler, hakaretler, belki küfürler olabilecek ama azıcık ilmi olanların vicdanlarına hitap ederek söylüyorum ki! Önce 2 derste anlatacağım delilleri tek tek dinleyin.

Rabıta kelimelerinin anlamları

1. Anlamı

Ali İmran suresi 200. ayetinde Euzubillah bismillah, ve rabitu geçer ki savaşa hazırlıklı olun ve uyanık bulunun anlamına gelir. Bu ayetin özeti şudur ki; Ümmet ailesine karşı onları sahiplenme hassasiyetidir. Zalimlere karşı müminlere hami olabilme hassasiyetidir. Nesebi evlatlarına ve imani evlatlarına sevgi bağı kurabilme hassasiyetidir. Zalimlere karşı gerektiğinde vatanını kıtal yaparak koruma hassasiyetidir. Yine Enfal suresi 60. Ayetinde ise Bismillah, …ve min kuvvetin ve min rıbatil hayli… Kendinizi savunmak için adlı birlikler hazırlayın, buyuruyor ki bu iki anlamın da şuan cemaatlerin kullandığı rabıta ile uzaktan, yakından alakası yoktur.

Hazreti Osman (ra.) ve Hazreti Selman (ra.)’nın bize aktardığı ve bu iki ayetin tefsiri sadetindeki hadisi şerifte Peygamberimiz (sav.) buyuruyorlar ki, Allah yolunda bir gün ribatta bulunmak yani nöbet tutmak, diğer günlerde bin gün nöbet tutmaktan ve hizmet etmekten daha hayırlıdır.

Rabbimiz 2 ayet celilede Hazreti Peygamberimiz de hadisi şerifte kuvvet hazırlayın, atlı birlikleri hazırlayın buyurarak kıyamete kadar bütün Müslümanları ikaz ediyorlar. Vatan savunması ve vatan nöbetinin önemine dikkat çekiyorlar. Ancak nöbet tutulması için önce bir ülkenin olması gerekir. Suriye bu konuda bize yakın bir örnektir. Din ile vatan et ile tırnak gibidir. Kundak ile bebek gibidir. Dinimiz ruhbanlık dini değildir. Hristiyanlık dini gibi kiliselere kapanıp sadece ibadet yapılmaz. İslam dini hayat dinidir. Hayatımızın her safhasında olmalıdır. Lidersiz ne vatan güvenli olur, ne de devlet egemen olur. Bizler milli liderlerimizi amasız fakatsız lakinsiz açık ve net destekleriz. Bunun siyasetle hiçbir şekilde alakası yoktur. Yönetilmeyip yönetmenin adı milli siyasettir. Başkalarının emir komuta edip yönettiği bir müstemleke olmamaktır.

Reddil muhtar yani İbni Abidinin el Cami adlı fıkıh kitabında buyurulur ki, Adil sultanın ve alimin elinin öpülmesi sünnettir. Milli liderlik Cenabı hak katında öyle öneme haiz ki onun elinin öpülmesini ibadet kabul ediyor.

2. Anlamı

Kehf suresinde Euzubillah bismillah, Ve rabatna ala kulubihim, Onların kalplerini Metin kıldık buyurur. Dakyanus karşısında o gençlerin kalplerini öyle metin kıldık ki, ondan korkup endişe etmediler, buyyururken buradaki rabatna kelimesi metanet anlamına gelir.

3. Anlamı

Kasas suresi 10. ayetinde Euzubillah bismillah, En rabatna ala kalbiha, Kalbini pekiştirip de güç ve kuvvet vermeseydik… buyuruyor. Yani kalbinin pekiştirildiği takviye edildiği bildiriliyor.

Eğer rabbimiz kalplerimize takviye vermezse dirayetli olmamız çok zordur. Cenabı hak bu ayetin başında fuad buyuruyor. Fuad, yüreğimizin içerisindeki manevi kalbtir. Bunu gözümüzle görmemiz mümkün olmasa da sevincimiz, üzüntümüz oradan neşet eder. Güldüğümüzde gözlerimizden soğuk yaş, üzüldüğümüzde sıcak yaş gelir. Cenabı hak güç ve kuvveti fuadına verdik buyuruyor.

Bu ayette dikkat çekilen kişi Musa aleyhisselamın annesidir. Ona ağaçtan beşik vari bir şey yap evladını nil nehrine bırak gerisine tereddüt etme buyrulmuştu. Kalbinde öyle bir sevgi boşluğu oluştu ki, O çocuk benim diye bağırmaması için diyor, kalbine güç ve kuvvet verdik.

4. Anlamı

Enfal suresinde Bedir savaşındaki müminleri anlatırken Euzubillah bismillah, Veli yerbuta ala kulu bikum. Kalplerdeki endişe ve tedirginliği giderip özgüven direnme, kuvvet ve cesaret ile şereflendirdik, buyuruyor.

Görülüyor ki bu dört ayeti celiledeki rabıta ile bize anlatılan rabıtanın hiçbir alakası yoktur.

5. Anlamı

Rasulullah (sav.) sahabelere, Allah (cc.)’nun onunla hataları affedip bağışlayacağı, dereceleri yükselteceği bir şeyi size söyleyeyim mi buyurdu. Onlar da Allah ve resulü daha doğruyu bilir dediler. Peygamberimiz; Abdest üstüne abdest almaktır. Yani kişinin abdestsiz gezmemesi anlamına gelir. Bu istiğfarlık hatalarının affına (tövbelik değil) ve kişinin manevi olarak derecesinin yükselmesine vesile olur. Devam ediyor hadisi şerif; cemaatle namaz kılmaya devam etmek ve her namazdan sonra diğer namazı beklemektir. İşte ribatınız budur, işte ribatınız budur, işte ribâtınız budur, buyurdular. İşte bu hadisi şerifte de rabıta kelimesinin bize anlatılanla ve toplumda bilinenle bir alakası olmadığını görüyoruz.

Tahayyül rabıtasının uygulanma yöntemleri

Rabıta, iki canlı arasında kurulan, göze görülmeyen bir sevgi bağıdır. Abdullah el Hani Hazretlerinin Adap Risalesi ve Esad Erbili Hazretlerinin mektubatında Rabıta; Şeyhe kalbini rabd edip ondan ayrı yerde olsa dahi simasını tahayyül ederek onunla manen irtibat kurmasıdır, diye tanımlanmaktadır. Ülkemizdeki cemaatlerin içerisinde bu tarifin daha daha ötesine giden hatta şirk sınırına varan uygulamalar mevcuttur. Tarif edilen tahayyül rabıtasının hiçbir temeli dayanağı yoktur. Bu ileride bütün delilleriyle açıklanacaktır.

Şeyhin Teveccüh rabıtası ve müridin muhabbet rabıtası

Şeyhin Teveccüh rabıtası ve müridin muhabbet rabıtası vardır ve meşrudur. Müceddidi el Sani, bin yılın müceddidi İmamı Rabbani Hazretlerinin mektubatı Rabbanisinde aynen şöyle anlatır:

Bir zorlama olmadan Şeyhin müride rabıtasının husulü mürid ile mürşid arasındaki münasebetin tam olduğuna alamettir. Yani şeyh müridine rabıta yapar diyor. Bu rabıta faydalanma ve faydalı olma sebebidir. Mürid şeyhine muhabbet rabıtası ile onun şeklini, şemalini, fizik yapısını tahayyül ederek, kalbinden düşünerek, konumlandırması hatadır. Şeyhine muhabbet etmesi yeterlidir. Mürit şeyhine muhabbet yolu ve muhabbet rabıtası ile il ikaz yolundan onun nurları ile nurlanır, diyor.

Cenabı hakkın esmasının tecelli ettiği mütekabil, manevi devlet sahibinin teveccühüyle her gün tesbihatını yaparken ya Rabbi manevi evlatlarımın istiğfarlık suçlarının af olması için, onların adına ve kendi aile efradının adına bütün Müslüman kardeşlerimin adına beni sevenlerin adına tövbe ediyorum. Kabul eyle diye teveccüh rabıtası yapar diyor. İslam dünyasında İmamı Rabbani Hazretlerinin şu sözü yanlıştır diyebilecek bir ulema varsa buyursun desin.

Yukarda saydığımız 4 ayeti celileden sadece birisi dolaylı olarak teveccüh rabıtasına işaret eder ki ona tekrar döndüğümüzde Kasas suresinde Euzubillah bismillah, En rabatna ala kalbiha, (Musa aleyhisseiamın annsinin) Kalbini pekiştirip de güç ve kuvvet vermeseydik… buyuruken O annenin çocuğuna teveccüh ettiğini anlatıyor. Onun gibi mürşitte gerek nesebi evladına gerekse imani evladına teveccüh edecek. Her gün tesbihatını okurken onlarla adeta yandaymış gibi sevgi rabıtası kurmalıdır. İşte mürşidin görevi budur. Rabıta da budur. Müridin oturup kalbinde şeyhinin şeklini, şemalini düşünüp putlaştırması değildir.

Ruhların birbirinden füyuzat alışverişi esastır. Bu gerçektir. Öyle olmasa bu sohbetlerin insanı kemale erdirmesi, bu sohbetlere sahabe efendilerimizin yetişmesi mümkün olmazdı. Veysel Karani gibi bir zatın derecesinin Hazreti Vahşinin derecesine çıkamamasının sebebi budur. Sohbetlerin bereketi ile insanlarda manevi yükseliş olur. Bu yükseliş ruhlar aynı ortamda ise füyuzat alışverişi ile olur. Eğer uzakta ise şeyh onlara berabermiş gibi teveccüh edip onların ruhlarıyla kendi ruhunun arasındaki füyuzatı rabbimiz halk ederse etkileşme olur. Bu etki mürşidin elinde değildir. Bunu o kalplerin arasında rabbimiz halk eder. Müridin görevi muhabbetle sevmek, mürşidin görevi teveccüh etmektir. Rabıta budur.

Kuranımızın 70 küsur yerinde raufun rahim geçer. Cenabı hak bu 2 sıfatı yan yana kullanır. Bu iki sıfatın tecellisi Habibullah efendimizde de mevcuttur. Cenabı hak Peygamberimize bu iki sıfatın atfedilmesinden mirasla kamil velinin fuadına aksettirir. Biz onu sever o da bize evladı manevi olarak teveccüh ederse bizler o fuadından nasiplenebiliriz. Ama bu nasiplendirme işi Rabbimizin kudretindedir.

İmami Rabbani Hazretlerine göre mürşidin eğitim halkasına 1- Şer’an itikat edilmesi gereken hallerin hak olduğuna yakini artırmak yani imanımızı kuvvetlendirmek, 2- Rabbimizin emirlerinin edasında kolaylık elde etmek için girilir. Bunun dışında hiçbir iş için değildir.

Mürşidin halkasına katılan müritlerine karşı vazifeleri

Mürşidin halkasına katılan müritlerine karşı vazifesi üçtür. 1- Onları sahiplenmek, 2- Onlara istiğfar etmek (tövbe değil), 3- Onlara dua etmek.

Kehf suresinde Euzubillah bismillah, Fe lâ tusahibni Artık bana musahip olma buyuruyor. Burada Musa (as.) yaptığı 3 hatadan dolayı Hızır aleyhisselam'a diyor. Yani bundan sonra beni sahiplenme diyor. Bir Peygamber ümmetini, Mürşid ve alim de kendine tabi olanları sahiplenir.

Yine Kehf suresi 28. ayetinde bismillah, ve la ta'du aynake anhum, Gözlerini onların üzerinden ayırma, buyuruyor. Yani sen onlara öyle bir sahipleneceksin ki nereye gittiler, kiminle oturup kalkıyor, bir sıkıntısı var mı? Uzağında da yakınında da olsalar gözün onları arasın, sorsun.

Nur suresi, Mümtehine suresi ve Ali İmran suresinde Euzubillah bismillah vestagfir lehum Onlar için Allah'tan mağfiret dile ve istiğfar et, buyurur ki gerek alimin gerek mürşidin ikinci asli sorumluluğu budur.

Tevbe suresi 103. Ayetinde ise Euzubillah bismillah, ve salli aleyhim, inne salateke sekenun lehum, onlara dua et çünkü senin duan onlar için sükunettir. Onların kalplerini yatıştırır, buyurur. Bunu rabbimiz peygamberimize emrediyor. Oradan vareste olarak da mürşidler ve alimler kendilerine tabi olanlara bu görevi sahiplenmesi gerekir.

İşte mürşidin görevi bu kadardır. Öyle dağlara, göklere, yerlere sığdıramayıp putlaştırılması tehlikedir.

Euzubillah bismillah, Ve inna ila rabbuna le munkalibun. Şüphesiz biz rabbimize döneceğiz. Yüce rabbimiz İman ile yüzakı ile dönmeyi bizlere nasip eyle. (Amin Amin Amin) EL FATİHA





16 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page