Dersimize ayeti celilenin Nüzul sırasına göre Müddesir suresinin 4 . ayetiyle devam edeceğiz.
Nezafet; Peygamber Efendimizden bize intikal eden bir sıfattır. Ondaki güzelliklerin bizde de olması için onu taklit etmemiz gerekir. Taharet maddi manevi tüm temizliği kapsarken Nezafet ise insan da taharet sonucu ortaya çıkan saflığı anlatır.
Cenabı hak müddesir suresinin 4. Ayetinde Euzubillah bismillah Ve siyabeke fe tahhir, Ve elbiseni temiz tut, buyuruyor.
Ayette geçen Siyabeke elbise demektir. Kuranımızda siyab ve sevb olarak 8 yerde libas olarak da 23 yerde olmak üzere toplam 31 yerde geçer.
Cenabı hak Alak suresinde 5, Müddesir suresinde de 3 ayette Fıkhi emir vermemiştir. Buradaki Tahhir fiili ile ilk fıkhi emir verilmiş oldu. Tahhir fiilinin bize verdiği sorumluluk üzerimize farzı olduğu için konuyu detaylıca izah edeceğiz.
Cenabı hak bedenimizi ve elbisemizi pisliklerden arındırmayı başta Peygamber efendimiz (sav) olmak üzere hepimizi sorumlu tutmaktadır.
İmam Şafi rahmetullahi aleyh bu ayete göre namazın ancak pisliklerden temizlenmiş elbiseyle kılınabileceğine hükmetmiştir. Namazın sıhhatinin şartlarından olan necasetten tahareti bu ayet emretmektedir.
Cenabı hak Tevbe suresinin 108. ayetinde Euzubillah bismillah …fihi ricalun yuhıbbune en yetetahheru, vallahu yuhıbbul muttahhirin... Allah tertemiz olanları ve arınanları sever, buyuruyor. Bir taraftan taharet emredilirken bir taraftan da emri yerine getirenlere Rabbimizin muhabbetinin arttığı bildiriyor.
İmam Taberi Hazretleri bu ayetin nüzulunu şöyle aktarıyor; Kureyş kabilesi ve birkaç soylu kabile hariç müşriklerin geneli kabe’de ibadet ederken tüm elbiselerini çıkartırlardı. Bu kişiler ziyaret etmeden bir hafta önce et, yağ ve süt yemeyi bırakıyorlardı. Bu hayvansal gıdaları geri dönünceye kadar hiç yemezler diğer gıdalardan da az yerlerdi. Bunun dini bir vecibe olduğunu inanıyorlardı.
Araf surusinde 31. ayetinde euzubillah bismillah Ya beni ademe huzu zinetekum inde kulli mescidin…. namaz kılacağınız ve mescide gideceğiniz vakit temiz elbiselerinizi giyinerek ziynetlenip süslenin, buyuruyor.
Görülüyor ki her ibadet öncesi güzel elbise giyinmek müekket sünnettir. İkinci olarak da bir ibadeti yerine getirirken edepli, vakarlı ve ağırbaşlı oturmak da muekket sünnettir.
Ayetin devamında euzubillah bismillah …ve kulu veşrebu ve la tusrifu… yiyin, için israf etmeyin, buyurarak et, yağ ve süt yemeyi bırakanları uyarmaktadır.
Günümüzde de et, yağ ve süt gıdaları yemeyen guruplar oluşmaktadır. Başta Hindistan olmak üzere dünyanın her yerinde ovo vetejeryan, latko vetjeryan, pesko vetejeryan ve veganlar şeklinde guruplar vardır. Cenabı Hak bu gıdaları yemeyenleri o gün nasıl kınadıysa ayet bugün de geçerlidir. Bu kişiler o günde bugünde yarında kınanmıştır. Ve rahmetten dışlanmıştır.
1-Kirli ve Pis kavramı
Üzerimize toz, toprak, sümük, yemek artığı gibi necis olmayan şeylerin bulaşmasına kirlenme denir. Kullanılmış anlamına gelen Mai müstemel diye bir kavram vardır. Buna göre bir kişi niyet etmeden abdest alsa kullandığı su temiz hükmündedir. Abdeste niyet ederse bu yıkama ibadete döner. O suyun artığı kullanılmış yani mai müstemal olur. Büyük fıkıh kitaplarımıza göre bu kirlenme maddi değil manen kirlenmedir. Abdeste sıçrayan ve havluya alınan abdest suyu necis değildir ancak üzerimize sıçramasından sakınmak lazımdır.
2-Rics ve Necis Kavramı
Kuranımız Maide suresinin 90. ayetinde …ricsun… buyurur ki ileri pis yani necis demektir. Necis, doğası gereği tiksindiricidir. Kuranımız el hamru kelimesiyle şarabı örnek verir. Ulemamız da buradan hareketle meniyi, meziyi, vediyi, idrarı ve dışkıyı da necisten sayar. Ayrıca kan kusmuk, hayız, adet ve lohusa kanı, hastalık kanı, eti yenmeyen hayvanların salyası ile tüm hayvanların dışkısı, kanı, öd kesesinin suyu ağır necistir.
Necisler katı ve sıvı olmak üzere iki türlüdür. Katı necis bedenimizde ve elbisemizde toplam 4 grama ulaşırsa ibadet olmaz. Sıvı necis ise bedenimizde ve elbisemizde toplam avuç ayasından fazla olursa ibadeti olmaz. O halde ne kadar ibadet ettiyse kazası gerekir.
Hafif necis ise bedende ve giysilerde toplam ¼ alanını kaplamışsa ibadete engeldir. Bu pek fazla yaşanılan durum değildir.
3-İrin, İltihap, Cerahat ve Yara Yerinden Gelen Sarı Su Necistir.
İrin ve iltihabın ve oradan gelen sarı suyun hepsi necistir. Ancak Şafi mezhebinde bununla ilgili dört maddelik bir detay vardır.
Kan, irin ve sarı su abdesti bozmaz. İnsanın dışa açılan kısmından gelen sebileyin dediğimiz önden ve arkadan gelen kan dışında hiçbir kan abdesti bozmaz. Hatîb eş-Şirbînî’nin Muğnil Muhtac adlı ustalık dönemi eserinde anlatılmaktadır.
Yaradan çıkan kurt ve yaradan düşen et abdesti bozmaz. Su kabarcık içerisindeki yaradan geliyorsa abdesti bozar. Kabarcık altındaki su ise abdesti bozmaz.
Yaradan çıkan irin, cerahat ve kan abdesti bozar.
Gözde çıkan çıban kanı gözün tamamına ulaşsa da abdesti bozmaz. Ağrıyan gözden gelen yaş abdesti bozar. Çünkü ağrıdığına göre orada iltihap oluşmuş demektir. Su kabarcık halinde kendiliğinden patlayıp herhangi bir ağrı olmadan dışa çıkarsa abdesti bozmaz ancak ağrı olur ve suyun rengi de bozuk olursa iltihaba dokunduğu için abdesti bozar. İrin kulaktan çıkarken ağrı olursa abdesti bozar, ağrı olmadan çıkarsa bozmaz.
Duman, çeşitli gazlar ve soğan asiti nedeniyle gelen göz yaşı ile abdest bozulmaz. Namaz esnasında ahiret için ağlamak namazı bozmaz ama dünyevi bir şey için ağlıyorsa bozulur.
4-İstifra Sonrası Gelen Kusmuk Necistir
Hazreti Paygamber Efendimimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde; Kim ki namaz içinde kusar ise namazdan ayrılıp abdest alsın konuşmamışsa namazının geri kalan kısmını tamamlasın, buyurmuştur.
Başka bir hadisi şeriflerinde de; Yemeğin mideden ağza gelmesi abdesti bozar, buyurmuştur.
Buna göre kusmuk, mideden gelen balgam, sarı su, safra kesesinden gelen su necistir.
Şafi mezhebine göre; Kusmuk abdesti bozmaz. Ama kusmuk necis olduğu için bulaşan yerini temizlemesi gerekir.
Peygamberimiz (sav) hadisi şeriflerinde; Az kusmuk abdesti bozmaz, buyuruyorlar. Çünkü az kusmuk midenin üst kısmından gelir.
İrin kusmak ağız dolusu olmasa da abdesti bozar. Çünkü bir tarafı iltihap bir tarafı da safra kesesinden gelen necis sudur.
Ayrı ayrı kusmaları toplandığında ağız dolusu miktarına ulaşırsa abdest bozulur.
Ağız dolusu kusmuğun miktarına gelince; Ağız dolusunun ölçüsü yoktur. Ancak kişi ağzından çıkan kusmuğun çıkmasına eliyle mani olamıyorsa bu ağız dolusudur.
5-Hayız, Adet, Lohusa, İstihaze ve Her Türlü Kan Necistir.
Hazreti peygamberimizin özellikle kadınlarımıza yönelik iki uyarısı vardır.
1-Hazreti Ebu Bekir Efendimizin kızı Hazreti Esma (ra) aktarıyor; Bir kadın Rasulullaha gelerek Ya Rasulullah elbiseme bulaşan hayız kanının hükmü nedir? dedi. Peygamberimiz (sav); Onu oğuşturup kazı sonra su döküp yıka elbiseni giy, namazını kıl, buyurdu.
İmam Şafi’ye göre sebileyn denilen ön ve arkadan gelen kanın hiç affı yoktur.
2. Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde; Kim ki namaz içinde burnundan kan gelirse namazdan ayrılsın, abdest alsın (sağına selam verecek) ve konuşmamış ise namazının geri kısmını tamamlasın, her akan kandan ötürü ayrı ayrı abdest almak gerekir, buyurdular.
Fıkıhta lahik diye bir hüküm vardır. Lahik; İmamla namaza başlayıp bir sebeple imamdan ayrılan ve hiç konuşmadan tekrar imama uyarak namazını tamamlayan kişiye denir. Bu kişilerin camiden ayrılarak abdest almaya gidip geldiği zaman ve yolda ibadetten ayrılmış olmuyor.
Hanefilere Ait Bir Kısım Hükümler
1-Kan burnun yumuşağından yukarısına aksa abdesti bozulmaz. Yani kişinin başı aşağı kafası ters çevrilse de kan geriye doğru akmış olsa abdesti bozmaz.
2-Kan kusmak ağız dolusu olmasa da abdesti bozar. Kan tükürüğe galip olursa abdest bozulur.
3-Üzerimizde idrar veya kan torbası olduğu halde namaz kılınmaz.
Hazreti Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde; Bir iki damla kandan dolayı eğer akmaz durumda ise abdest bozulmaz, buyuruyor.
4-Abdestli kişiye bir iğne batsa kan battığı yerden çıksa da etrafa dağılmayıp kuruyup kalsa abdest bozulmaz.
Şafi mezhebine mensup olan bir kişi kan aldırdığı zaman necis yeri yıkaması anlamında kan aldırdığı bölgeyi yıkmak zorundadır.
Hazreti Peygamber Efendimiz başka bir hadisi şeriflerinde de; Kan yaranın başından akarsa hadestir akmaz ise değildir, buyuruyorlar.
Fatma binti Kas (ra) peygamberimize gelerek Ya Rasulullah benden çok kan geliyor ne yapayım diye sordu. Rasulullah (sav.) Kan akan yere pamuk koy, sıkıca bağla, sonra kan akmaya devam etse de namazını tamamla, buyurdu.
Hazreti Peygamber Efendimiz; Müstehaza (istihaze) olan kişi her namaz vakti için ayrı ayrı abdest alsın, buyurdular.
Özürlü Kimdir?
İdrar damlaması, yellenme gevşekliği, sürekli ishal ve rahimden olur olmaz kan akması gibi durumlarda süreklilik varsa özür olur. Kişi abdest aldıktan sonra bağladığı sargının dışına akacak kadar belirgin hale gelse de vakit devam ettiği sürece ibadet etmeye devam edebilir. Özür devam ettiği surece kan iltihap gibi sular namaza engel değildir. Akıntı elbisesinin diğer yerle bulaştığı zaman bir namazı kılacak kadar damlama devam ederse yıkamadan ibadetine devam eder ama kısa süre sonra kesilecekse elbiseyi yıkamak zorundadır. Ayakta durmakla idrar ve kan damlıyorsa bu kişi özürlü olduğu için kıyamı terk eder. Rukü ve secdede damlama artıyorsa o zaman rüku ve secdeyi de terk eder, ima ile namaz kılar.
Bir farz namazı vakti boyunca (öğle-ikindi arası gibi) idrar damlaması, kan vs. hiç kesilmeden devam ediyorsa o kişi özürlüdür. Özürlü olan kişi vakit girmeden abdest alamaz. Özürlü kişi müstehaza (istihaze) hükmündedir. Bir sonraki vaktin ezanı okunduğu an abdesti bozulur. Yani farz olan vakit çıkınca var olan abdest bozulur.
Mühmel vakit dediğimiz bir kavram vardır. Mühmel ihmal edilmiş demektir. Sabah güneş doğmasından öğlen vakti girinceye kadar geçen zamana denir. Bu vakitte öğle namazı için abdest almaya ruhsat verilmiştir. Çünkü bu vakit farz namaz kılma
Şafi Mezhebi ile İlgili Bazı Hükümler
1-Özürlü olan şafi mezhebine mensup bir kişi özür abdestini ne için niyet ederek aldıysa onun dışında bir namaz kılamaz.
2- Şafi mensubu olan kişi özürlü abdesti almak için önce istinca yapacak sonra saracağı yeri saracak ve hemen abdestini alıp namazını kılacak. Dört konuyu mütavliyen dediğimiz arka arkaya yapmak zorundadır.
Cenabı hak bizleri dersimizi anlayarak peygamberimizin nezafet sıfatından nasiplenenlerden eylesin Amin Amin Amin El fatiha
Comments