top of page

NAZAR NEDİR? -1


NAZAR NEDİR?

Kuranımız, Hadisi şeriflerimiz ve 39 eserimizden elde edilen bilgiler ışığında Nazar konusuna bir giriş yaparsak. İnsandan insana, insandan hayvana, eşyaya, bitkiye daha garibi insanın kendisinden yine kendine, nazar etmesi. Baktığında göz yardımıyla nüfus eden ışınlar ve şualar karşıdaki insanın bedeninde eşyasında aracında bitkisinde illet ihdas ediyor yani orayı bozuyor. Hatta göz keyfiyetini sunarken şunu da parantez içinde sunarsak; Diyelim ki 2 gözü görmeyen görme engelli birisi gözü gören birisiyle birlikte giderken o gözü gören gördüğü şeyi ona anlattığı zaman bu görme engellinin görmediği halde kalbindeki oluşan ışınlar ve şualar duymasıyla dahi nazar gerçekleşir. Nazar eden bir insanın kendi bedenine konulmuş fıtri temeli vardır. Yani yaratılışında konmuştur. Ancak kişi bu benim yaratılışında var, elimde olmayan bir nedenden ben nazar ediyorum diyemez. Çünkü onu suç aletine döndürmek kişinin iradesiyle olur. Örneğin mutfakta bir bıçak var, mutfakta çok masumdur ama biz irademizle onu bir saldırıda kullanırsak o zaman aynı bıçak gayri masumdur. İşte vücuttaki fıtri olan nazarın aynı mutfaktaki bıçağın irade olarak insana saldırıda kullanılması gibidir. Bundan dolayı müsebbibi olmaktan dolayı nazar eden kişi cezaya mültezimdir.

Bu Işın Ve Şua Nasıl Bu Hale Geliyor?

Bu 3 illetten dolayı meydana gelir. 1-Tanıdığımız bir kişinin elinde daha önce onda olmayan bir nimet gördük ve görünce şaşırdık yani nasıl almış, nasıl başarmış gibi elimizde olmadan sözleri söyledik kendimizi frenleyemedik. Aslında o sözleri onun o şeye sahip olmasını kabullenemediğimizden söylüyoruz. 2-Gördüğümüz o nimeti aşırı beğenmek veya o nimetten aşırı hoşlanmak, bu durum yukarıdaki durumun tam zıttı. Bu bizim kendi evlatlarımızın üzerinde, kendi bedenimizde, kendi dünyevi mülkümüz içerisinde olur. Bize sunulan ve rabbimizin lütfü olan bu nimeti biz aşırı beğenir, aşırı hoşlanırsak nazara sebep olur. Anne babanın hatta salih bir kişinin bile bir şeyi aşırı beğenip hoşlanması nazara dönüşebilir. İnsanın aynada kendi bedenine, giyim kuşamına bakar veya başarısının alkışlanmasını bakar işte o anda ucube yani kendini aşrı beğenmeye sürüklenir. O anda kendine nazar eder. Kendi gözüyle kendine nazar eder. 3-Karşıda gördüğümüz bir kişinin üzerindeki nimete haset ediyor, kıskanıyorsak en tehlikelisi ve en çok yaşadığımız nazarlardır ki haset edip kıskanma anında nazara dönüşür. Bundan dolayı Hazreti peygamberimiz (sav.) bizi şöyle uyarır. Şeytan nimetin bulunduğu yere uğratarak yani biz bir vesile ile oraya götürür insanoğlunun onu kıskanmaya tahrik eder. Kanımıza öyle düşünceler atar, öyle kıskanmaya tahrik eder ki bir anda onu kıskanmaya başlarız.

Gözün Karşıyı İfsad Edip Bozması, Karşıya Yaptığı Tahribat Nasıl Oluşur?

Diyelim ki karşıdaki insanın içinde bulunduğu nimete haset ettik. O hasreti ettiğimiz esnada aslında kendi elimizdekinin kaybolacağı endişesini yaşarız. Çünkü o nimete ulaşınca acaba bunun gücü benimkini de elimden alır korkusudur. Bir tarafı haset, bir tarafı endişe ikisi birleşir bu nefsi bu ihtiras ruhun içerisinde aynen bir yanan alev gibi döner. Ruh onun tesiriyle kalbin içine sıkışır, araba motorundaki ateş gibi o sıkışma esnasında bu ısı kalpten çıkmak için kendisine uygun bulduğu göze doğru hücum eder, işte göze ulaşan bu şualar, nereye baktıysa orayı tahribat eder. Diyelim ki zihnimizde bir olumsuz düşünce aynı bu hased gibi arttı. Ruhumuz kalbin içinde sıkıştı. Hiddetimiz öfkemiz o hale geldi ki hiddetli ve öfkesi siniri son derecesine çıkmış bir insanın elini tuttuğunuzda vücuda ısınmış olduğuna şahit oluruz. Bu ateşin etkisiyle o insanın bedeninde değişiklikler olur. Azalarındaki sinirler gerginleştiği için yüzündeki eski güzellik kalmaz. Bir de gittikçe sayısı azalsa da utanan genç kızlarımızın yüzlerinde bir böyle lahuti kırmızılık utanma haya kırmızılığı oluşur. O kırmızılık da o kalpten gelen utanmanın yüze yansımasıdır. Herhangi bir yırtıcı hayvandan yada bir düşmandan korkan kişinin yüzü sapsarı kesilir. Bakın burada da renk değişti. Görüyoruz ki biz nazar öncesinde nazarın benzeri olan bu hadiseleri zaten yaşıyoruz. Mesela çok güzel bir tabiat güzelliği, maneviyatı güzel olan nurani insan gördük. Onun güzelliği karşısında ruhumuz ve kalbimiz o hale gelir ki, bizim bedenimizde güzelleşir. Bu da o güzelliğe kalbimizin verdiği duygusal bir tepkidir.

Bunu peygamberimiz 1500 yıl önce haber vermiştir. Bu şuaları ışınları anlatırken günümüz teknolojisinde yaşayan bir insan için çok kolay Ama 1500 yıl önceki müminler sadece amenna diyordu, iman o kadar güçlüydü. O günün Müslümanına yüce peygamberimiz bir hadisi şerifte nazarı daha iyi anlaşılabilsin diye farklı bir cepheden bir örnek veriyor. Bu örneğe baktığımızda zaten biz bile şaşırıyoruz. Hayvandan insana ışığın ve şuanın etkisi. Hindistan'da yaşayan bazı yılan türünün özellikle 2 tanesiyle göz göze gelirsek insana isabet ettiğinde birkaç saniyede insan öldürebiliyor. Ve bunu yüce peygamberimiz bizi haberdar ediyor. Hadisi şerif şöyle, (sav.) buyuruyorlar ki Yılanları öldürün özellikle sırtında 2 beyaz çizgi olan zehirli, kuyruğu küt, mor renkli yılanlarını özellikle öldürün. Çünkü bu yılanlar gözün nurunu söndürür. İşte bize nazarı 1500 yıl önce yüce peygamberimiz rabbimizin ona bildirmesiyle 2 yılan türünün gözünden gelen şualarla o günün müslümanın daha iyi anlayabileceği tarzda örneklenmiş oluyor.

1-Kuranımızda nazara dönük bize delil olan ayete geçersek Esteuzibillah Ey oğullarım mısıra bir kapıdan girmeyin ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştırıp savamam. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben o'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız ona tevekkül etsinler. (Yusuf,67.) Şimdi bu ayetin bütünlüğünden sonra birde kelime olarak baktığımızda Hazreti Yakup (as.) Oğullarını Mısıra gönderirken hepiniz bir kapıdan girmeyin ayrı ayrı kapılardan girin. Mısır'ın etrafında 4 giriş kapısı var. Yakub (as.) 11 tane oğlu aynı anda mısıra gidiyor. Bunlar boylu poslu, çok yakışıklı, güçlü, kuvvetli. Bir baba şefkatiyle onları uyarıyor. Baba şefkati deyince bunu bir parantez açalım. Çünkü anne babalara buradan bir numuneyi imtisal olsun. Rauf kelimesi Kuranı kerimizde 13 yerde geçer. Hem rabbimizin ismidir hem de bu ismi bir yerde ortak kullanacak. Onun için önce bir de rahime bakalım. Rauf dan sonra rahimi kuranımızda yan yana derc eden yüce rabbimiz 9 yerde bu ismi yan yana kullanır. Rauf rahim. Aynı sıfatı yeryüzünde bugüne kadar yarattığı bir tek kişiye de kullanır. Yüce peygamberimizi rauf rahim olarak anlatır. Peygamberimiz (sav.) bir kişi ama 2 sıfatı bir arada toplamış tek insandır. Rauf olarak manevi babamız, Rahim olarak da manevi anamızdır. Onun için bütün ümmet aynı ana babanın aynı hanenin çocukları evlatları gibidir. Şimdi bu kısa açıklamadan sonra. Yakup (as.) evlatlarına tek kapıdan girmeyin buyurunca 4 ayrı kapıdan şehre girdiler. Burada görüyoruz ki bir babanın emrine evlatlarının Salih olanı da olmayanı da hiçbiri itiraz etmeden yerine getiriyorlar. Günümüzde her babanın evlatlarının kendi emri ve tavsiyesine itaat etmelerine ne kadar muhtacız? Ama bunu kaybettiysek de evlatlarına her gün dua etmeyen bir baba olarak suçu evladında değil dönüp kendinde araması gerekiyor.

2-İkinci delilimiz; Hazreti peygamberimizin kendi bedenine nazar edildiğidir. Burada hem Yusuf suresi 67. ayetinin tefsiri niteliğinde hem de ümmetine örnek olmak açısından bizatihi nazarı yaşamış olan peygamberimizin hayatından göreceğiz. Hazreti Ubâde bin Sâmit (ra.) anlatıyor. Bir sabah Rasullahın huzuruna çıktığımda. Onu şiddetli ağrılar içerisinde gördüm. Günün sonunda yanına döndüğümde onu sağlık ve afiyet içerisinde gördüm. Bana şöyle dedi. Hazreti Cebrail (as.) geldi ve bana şöyle bir nazar duası okudu. Bismillahi ergıke min kulli şeyin yu’zike min hasedi kulle hasidin ve aynin bismillahi yeşfik Hazreti peygamberimiz (sav.) bu duadan sonra şöyle devam etti. Ben bu duayı okuduktan sonra hemen o eski sağlığıma döndüm.

3-Şimdi bu hadiseyi Kuranı kerimimizde kalem suresinin 51 inci ayeti Esteuzibillah, le yuzlikuneke bi ebsarihim. Seni gözleriyle devireceklerdi. Fıtri olarak nazarı çok etkili ve güçlü olan Arap asıllı bir kişi Onda nazarın etkisi öyle güçlü ki bazen nazarın etkisi ve gücü artsın diye 2 gün aç duruyordu. Kendi kendine bir ritüele giriyor, 2 gün aç duruyor. Çadırından dışarı çıkmıyor. Bu 2 günde ruhunun içindeki ateşi hasedi kalbin içerisine taşıyıp orada o hale getiriyor ki bir patlayacak bomba gibi oluyor, Üçüncü gün çadırından çıktığı anda önünden koyun sürüsü keçi sürüsü deve sürüsü olur. Sürüye baktığında sürünün tamamı ölüyordu. Bu kadar üne ulaşmış bir kişiydi. Bunu duyan Mekkeli müşrikler diyorlar ki tamam diyorlar Abdulmuttalibin yetimi Muhammed'den kurtulacağız bir çözüm bulduk diyorlar. Biz bu kişiye istediği ücreti verelim. Peygamberimize nazar etsin, suç unsuru olmadan kolayca ölür. Verilen dünyalık karşılığında bu kişi nazar suikastını kabul etti. Tam o gelip bu nazarı yapacağı anda kalem suresinin 51.ayetini rabbimiz indirdi ve nazarın önünü aynı bir çelik perde gibi kesti.

4- Hazreti Ali (ra.) anlatıyor. Peygamberimiz (sav.) Üzüntülü ve tasalı bir halde iken Hazreti Cibrili emin geldi. Peygamberimize niçin tasalı olduğunu sordu. Peygamberimiz (sav.) Üzüntüsünü şöyle ifade etti, Torunlarım, Hasan ve Hüseyine nazar değdi. Buyurunca Hazreti Cibril (as.) Göz değmesi haktır. Yani hiç inkâr edilemeyen bir gerçektir dedi.

5- Sallallahu aleyhi ve sellem buyururlar ki; Göz değmesi diye bir şey vardır ve dağı bile baş aşağı eder. Göz değmesin de şeytan ile insanın haseti bir araya gelir, ikisi birikir şeytan vesvese veriyor insanın da ona karşı kıskançlığı artıyor. Allahın da izin vermesiyle karşıdakine isabet eder. Öyle ki kişi dağın başında iken aşağıya düşer.

6- Yine peygamberimiz buyurmaktadırlar ki; Nazar değmesi bir haktır. Yani inkâr edilemez, gerçektir. Eğer kaderi geçip geride bırakacak bir şey olsaydı hiç şüphesiz nazar onu geride bırakırdı. Sizlerden nazarınızın değdiği düşüncesiyle gusletmeniz istenecek olursa senin nazarın değdi guslet suyunu bana ver denecek olursa gusledin. Bu bir emirdir itiraz etme hakkımız yoktur. İslam ümmeti içerisinden saydığımız bunca delile rağmen mutezile diye bir grup nazarı inkar ederek karşı çıkmışlardır.

Nazar İnsana Nasıl Etki Eder?

Hazreti Amir bin Rabia, bir yerden geçerken Sehil bin Huney (ra.)nın etrafını bezle çevirerek kapatmış şekilde gusül ettiğini gördü. Hazreti Sehil beyaz ve güzel tenli idi. Hazreti Amir onun beyaz tenini o örtünün açık kalan kısmından görünce ben bunun gibisini görmedim. Güzel beden olarak bakire bir kızın teni dahi böyle değil dedi. Hazreti Sehil olduğu yere elektrik çarpmış gibi kıvranmaya başladı. Şiddetli bir karın ağrısı tuttu. Bu arada nazarın belirtilerini de görmüş oluyoruz. Bu esnada yanında bulunan çocuğu korkusundan koşarak gelip yakınlara haber verir. Onlar oraya gelirler ki hakikaten Hazreti Sehil kötü halde ne yapacaklarını şaşırırlar ve hemen koşarak peygamberimize geldiler. Dediler ki Ya Resulallah Hazreti Sehil öyle bir hale uğramış ki ne başını oynatabiliyor? Ne de kendine gelebiliyor. O senin yanına gelemeyecek sen onun yanına gider misin? Diye sahabe efendilerimiz peygamberimize emir gibi olmasın diye o kadar nezaketli söylüyorlar ki o seninle beraber gelemeyecek. Yani sen nereye gidersen o senin peşinde olması gerekirken rahatsızlığından dolayı senin yanına gelemedi. Sen lütfeder de bir yanına gider misin demek için nasıl bir terbiyeli sanat kullanılıyor? Bunu anlayan peygamberimiz hemen doğruca Hazreti Sehilin yanına vardı. Ve sana ne oldu? Diye sorunca Hazreti Seyil olanları aktardı. O anda peygamberimiz gayretullaha gelerek sizden biriniz neden din kardeşini öldürmeye kalkışıyor? Hazreti Amire dönerek Onun bedenini görünce ne diye Barekallah demedin. Haydi kalk abdest al. Hazreti Amir kalktı, abdest aldı bu su abdest suyu Hazreti Sehilin başının ve sırtının üzerine döküldü. Sonra Sehil sanki az önceki durumdan hiçbir şey kalmamışçasına peygamberimiz ile yola koyuldu.

Yine bir delille başka etkisini anlatacağız. Hazreti Cafer (ra.) oğullarının bakıcısı Hazreti Caferin 2 oğlunu da yanına alarak peygamberimizin huzuruna gelir. Peygamberimiz çocuklara bir bakar dadı ya şöyle bir soru yöneltir, ne diye ben bunların zayıf olduklarını görüyorum. Şu edebin şahikasına bir bakın ne diye bu çocuklara bakmadın demiyor? Bizim metodumuz hep budur. Mutlaka birini suçlamak bakın peygamberimiz suçlamıyor. suçu kendine alıyor. Dadı Ey Allah'ın Resulü bunlar nazardan çok çabuk etkileniyorlar. Bunun üzerine Resulullah (sav.) şöyle buyurdu. Bunlar için okuyunuz. Rukye yapınız. Çünkü herhangi bir şey kaderi geride bırakacak olsaydı, nazar onu geride bırakır ve geçerdi.

Bu Delillerden Sonra Nazarın Etkilerini Şöyle Toparlarsak

Nazarın, küçük çocuklara daha fazla etki yaptığını görüyoruz. Günümüzde son 15 yıldır kader inkar eden sapıklar güruhu o kadar çoğaldı ki inşallah toprağın altına onun hesabını verecekler. Kuranımızda kadere dair tam 53 tane ayet varken inkâr etmek artık son 10-15 yıldır gittikçe çoğalan bir koroya döndü. İnsan kadere laf attığında 53. ayeti ayağının altına alıyor. Burada kısa kısa 4 tanesini okuyup geçelim çünkü 53 ayet 1-2 derste anlatılacak gibi değil. Furkan suresinin ikinci ayeti. Esteuzibillah ve halaka kulle şey'in fe kadderahu takdira. O, her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir. Kamer suresi 49 uncu ayet. Esteuzibillah İnna kulle şey'in halaknahu bi kader. Biz her şeyi bir kadere (bir düzene, ölçüye, plana) göre yarattık. Hadid suresi 22. Ayet. Esteuzibillah Ma esabe min musibetin fil ardı ve la fi enfusikum illa fi kitabin. Ne buyuruyor cenabı hak biz diyor Dünyada bir sineğin uçmasından tutun da havadaki bir görünüp görünmeyen atom ve toz parçacıklarına kadar her bir şeyi bir kitapta kaydettik buyuruyor. Hangi kitap bu onu da Rad suresinin 39. ayetinde Cenabı hak cevaplıyor; Esteuzibillah ve indehu ummul kitab. O kitapta kaydettik.

Bir Hadisi şerif; Nazar adamı mezara deveyi kazana sokar. Yine bir hadisi şerif; Ümmetinin çoğu Allah'ın kitabı kazası ve kaderinden sonra Enfus (Nefsin nazar etmesi) dan dolayı ölür. Son bir hadisi şerif, Hazreti Ebu Zer (ra.) dedi ki peygamberimiz şöyle buyurdular, Şüphesiz ki nazar kişiyi tırmanmış olduğu yüksekçe bir dağdan yuvarlanmış gibi yere yıkar.

Bu delillerden sonra nazarın Belirtileri nelerdir?

1-Olduğu yere yığılır kalır yani sanki bir çuval et içinde kemik yok. Bir türlü ayağa kalkamaz. 2- Şiddetli titreme olur, 3- Sanki başının üzerinde koskoca bir dağ var gibi kaldıramaz.4-Vücudunun her yeri kemiklerim kırılık gibi ağrır.5-Şuuru kendinde olmaz. Yani ne dedin ne yaptığını pek bilmez. Şuuru bulanıklaşır. 6-Durmadan vücudu zayıflamaya başlar.7-Ölümüne sebep olur.

Cenabı Hak bizi ailemizi sevdiklerimizi ve bütün mü'min kardeşlerimizi nazardan muhafaza eylesin.

El FATİHA

Nazar Olmaması İçin Alınması Gereken Tedbirler

Nazar Olduktan Sonra Ne Yapmalıyız?

Ehli Sünnet E Göre Nazara Nasıl İnanacağız?

Başlıklarıyla Devam Edecek…………..

42 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page