NAZAR OLMAMASI İÇİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
Hayatımızın her alanında tedbirimizi almak rabbimizin emridir. Bakın kuranı kerimde Tedbir almamız yönündeki bizi ikaz eden 6 tane ayeti celile geçer. Ben bunların ortak metninden şu 2 kelimeye baktığımızda Estuzibillah Tedbirinizi alın. Bakın bu bir tavsiye değil emirdir. Ayrıca Hazreti Ayşe (ra.) annemizden rivayet olunduğuna göre, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu 6 ayetin tefsirin niteliğinde buyuruyorlar ki İsabeti ayından ve nefesten muhafazanız için Cenabı Allah'a sığının zira isabeti ayn ve nefes vardır, haktır, gerçektir. Hazreti peygamberimizin Nefes dediği şey sihir büyü tılsım diye ifade ettiğimiz olumsuzlukların hepsini içine alan bir kelimedir. Öyleyse 1- Müslüman kendi nefsine zararlı olan şeyleri üzerimizden nefsimizden def etmeye memurdur, görevlidir ve tedbir alması zorunludur. Her müslüman'ın bakın böyle bir sorumluluğu var. Yani hiç bize layık olmaya dönük Cenabı hak en ufak bir müsamaha göstermiyor. 2 Tedbirsizlik kusurdur, eksikliktir, suç işlemiştir. 3-Tedbir ile nefsin haceti yerine getirilir. Yani bizim nefsimiz zaten fıtri olarak tedbiri ister. 4-Nefsin huzura kavuşmasıdır. Tedbir aldığımız zaman ruhen huzurlu oluruz. Bu da rabbimizin bizi nefsimize lütfudur. 5- Korunma ve tedbir alma.
Kaderimizi yani üzerimize gelecek musibetleri savuşturmaz. o zaman niye tedbir alıyoruz? Tedbir kaderi değiştirmez. Yani kader ne ise tahakkuk eder. Ancak kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye atmamakla taabbudi olarak emredilmiş. Yani biz tedbir almak zorundayız. Tedbire rağmen kader tahakkuk eder ama biz tedbir aldığımız için nefsimiz olarak rabbimiz katında sorumlu olmayız. Tedbir kaderin bir parçasıdır kul musibet ve uzaklaştırma kuvvetini kendi tedbir aldığından dolayı olduğunu da zannetmesin. Yani Allahu tealâ bize bir musibeti isabet ettirecek ise biz ne kadar tedbir alırsak alalım bize isabet eder. Fatiha suresinin beşinci âyeti Esteuzibillah Ve iyya ke nestain Rabbimizden yardım istiyoruz. Yani bütün ben tedbirleri almama rağmen bana yardım et diye rabbimizden yardım istiyoruz.
Rabbimiz Şurada kulluk yapın diyor, yapıyoruz ama hikmeti nedir bilmeyiz. Çünkü hikmetini bilmek mümkün değil Bunları ancak ahrette ve cennette öğreneceğiz. Bundan dolayı insanın sorumluluk ve ibadetlerinin tümüne taabbudi emir denir. Birde şöyle bir kavram var. De satiri kur'an; Kur an'ın içinde oluşan rabbimizin bize emrettiği düsturlar kaidelere denir. Yani kuranı kerimin kuralları demek. Bunu günümüzde o kadar bir acı alanı var ki. Bu ümmetin çocuklarına Ben şeriatçı değilim, ibadetimi yaparım ama şeriata karşıyım. Demeyi empoze ettiler. Ama bu sözleri söylediğimiz her zaman bir ayeti nasıl çiğnediğimiz, o ayete nasıl başkaldırdığımızı bir bilsek. Casiye suresi ayet 18. Esteuzibillah Seni din konusunda açık bir yola koyduk. Şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy. Bilmeyenlerin hevâ isteklerine uyma. Onun için insanların rejimi veya idealizmi ne olursa olsun ama her Müslüman şeriatçıdır. Şeriatimiz kuranı kerimin 6000 küsur ayetin tamamıdır. bir Müslüman ben şeriatçi değilim demekle imanını infaz ediyor.
Müslüman Tedbirden Sonra Allaha Sığınır
Önce tedbirimizi alacağız. Ondan sonra tevekkül edeceğiz. Tevekkül nedir arkadaşlar? Maddi manevi bütün sebeplere sarılacağız, hepsini yerine getireceğiz. Hiç eksik ve kusur koymayacağız. Ondan sonra işimizi icra edip cenabı hakka güvenip sonucun nasıl tecelli edeceğini Allah'a bırakacağız. İşte bu bırakmanın adına Tevekkül denir. Mesela bir çifçi tarlasını önce sürdü ekti, tohumunu saçtı suyu sulamasını yaptı. Zararlı bitkilere karşı bütün ektiği o bitkinin ilaçlamasını yaptı gübresini verdi. Artık yapacağı bir şey kalmadı. Sonuç artık kısmetinde nasibinde ne ise rabbimize tevekkül edip bekler. Salih amel işlemedikçe Cenabı hakk'ın hoşnutluğu ve rızası kazanılır mı? Asla. Demek ki tevekkül çalışıp alnını terletip kazanmanın adı tevekküldür. Tevekkül kuranı kerimde 6 tane ayet geçer. Bu anlattığımız tedbirlere uygulamadan ben tevekküldeyim dersek o 6 ayetin hepsini çiğnemiş olur. Hazreti peygamberimize (sav.) Müslüman olmak için bir kişi geliyor. Mescidin önüne devesini bağlamayıp kuyuların başına bırakıyor ve peygamberimizin yanına gireceği sırada Resulullah efendimiz onun o halini görünce niye öyle yaptın diye sorduğunda tevekkül ettiğini ifade ediyor. Hazreti peygamberimiz Hayır, önce deveni sapa sağlam bağla ondan sonra Allah'a tevekkül et buyuruyor.
Alimran suresinin 159. âyetinde Esteuzibillah; Karar verdikten sonra da artık Allah'a tevekkül et. Kuşkusuz Allah, kendisine tevekkül edenleri sever. Bir insanın kalbinde niyet 5 mertebedir. Dördüncü ve beşinci den sorumlu oluruz. 1-2-3. mertebeden sorumlu olmayız burada ayette azemte buyrularak dördüncü mertebeye işaret ediliyor ki, bir şeyi azmettiğimiz zaman Cenabı hak iradeli karakterli mü’mini seviyor. Ve ondan sonra da onun tedbirini gereğini yap artık sen tevekkül et işte rabbin böyle yapanı sever buyuruluyor. Bu âyeti celilenin tefsiri olarak bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sav.) buyuruyorki, Memenin durumuna şaşırıyorum. Zira Allah onun için ne takdir etmiş ise hep hayrınadır. Sana takdir ettiği şeylerde Allah'ın kötülük yaptığını asla düşünme, yani zannetme ki, rabbim haşa bana kahrediyor, zulmediyor, benim acı çekmemden hoşnut oluyor gibi böyle sapıkça düşüncelere kapılma.
Bir diğer Hadisi Şerifte; Kuvvetli mü'min zayıf mü’minden hayırlı ve Allah katında daha sevimlidir. Yanı kuvvetli de olsa zayıf da olsa Müslümanların hepsi hayırlıdır. Senin için hayırlı olanlara elde etmek için hırslı ol. Allah tan da yardım dile ve faydalı olan şeyleri dua yaparak iste Allah'tan yardım dilemek hususunda asla gevşek olma. Eğer hoşlanmadığın bir şeyi sana isabet ederse şunu isteseydim şunu yapsaydım, bu iş başıma gelmezdi gibi söylenme. Ancak Allah böyle takdir buyurdu de. Çünkü şunu yapsaydım, böyle olsaydı kelimesi şeytanın kalbimize vesvesesine yol açar ve kaderi inkâr etme hastalığına kadar götürür. Kuvvetli mü'min cenabı hak ona bu dünyada hangi alanda bir hizmet ayırdıysa o alanda güçlü olacak. Müslümanlara faydalı olacak işte kuvvetli mü'min budur. Eğer biz bir ibadeti tembelliğimizden kaçırdık, bir hayrı yapamadık veya salih ameli işlemedik ise o lütfü fırsatı ve imkanı değerlendiremediğimiz için üzüntüden ahladık vahladıysak yasak kapsamına girmez. Diğer bütün alanlardaki ahlamalar vahlamalar girer. Bundan dolayı bilinçli olarak Lütfü fırsatı imkanı dedim. Müslüman bu 3 kelimeyi söyler ama şans kelimesini söyleyemez. Lütuf, fırsat, imkan, ihsan bunları söyleyebilir. Şans dediği zaman Rabbimizin kainattaki idaresini ayağının altına almış olur. Kainatta bir saniye bile şans diyeceğimiz başına buyruk bir nizam yoktur. Kuranı kerimde tam 40 tane ayet te tevekkül kelimesi geçer. 4 ayette de mütevekkil geçer toplamda yaptı 44. Bu tevekkül ve mütevekkil olanlara rabbimiz ben vekilim buyurdu. Bu da 24 ayette geçer. Toplam 68 ayet eder.
İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığında Hazreti Cibril emin ne istersin diye geldiğinde hasbunallâhu ve nimel vekil yani benim rabbim bana vekildir ya cibril senin sormana gerek yok o her şeyi biliyor demişti. Aynı Hazreti İbrahim Şu günkü kabenin olduğu bir tek canlının suyun olmadığı yere Hacer annemizle oğlu ismail aleyhisselamı bıraktığında İbrahim aleyhisselam içindeki burukluğu göstermemek için geri dönüp giderken hazreti Hacer anne arkasından seslendi. Ya ibrahim bizi konuşup görüşecek kimsenin olmadığı yiyip içecek hiçbir şeyin bulunmadığı bu vadide tek başımıza nereye bırakıp gidiyorsun? Bizim buraya böyle bırakıp gitmeni sana Allah mı emretti? Ibrahim aleyhisselam o burukluğundan cevap veremedi, başını salladı. Hacer anne Allah bizi korur, o bizi zayi etmez dedi. İşte tevekkül bu, Rabbimiz İbrahim (as.) evladını kurban etmesini emredince İsmail aleyhisselam babasına dönüp dedi ki babacığım, yüzüme bakma. O zaman babalık şefkati galeyana gelir emri yerine getiremezsin işte tevekkül.
Peki Biz Bunu Engellemek İçin Bir Şey Yapabilir Miyiz?
Bizde fıtri olarak nazar etme, isabeti ayın, kem göz dediğimiz bu hastalık var ise hemen gördüğümüz güzellik karşısında Maşallah Barekallah Tebarekallah dememiz üzerimize vaciptir. Bu fıtri özelliği olan bunu demezse Allah katında yargılanacaklar. Kehf suresinin 38 inci 39 uncu ayetlerinde Esteuzibillah; Maşallah la kuvvete illa billah deseydin ya. Sen fıtratına verilen o nazar yapma etkisini bu kelimeyi deyip de o nazar yapma imtihanını başarılı bir şekilde ifa etseydin ya. Etmiyorsan bu ayete göre sorumluluğu yerine getirmediğin için suç işlemiş oluyorsun.
İkinci bir tedbir; Nazardan istiaze yani Allah'a sığınmak. Hazreti Enes bin Malik şöyle buyuruyor. Peygamberimiz buyurdular ki evinden çıkarken her müslüman erkek kadın her kim olursa şu duayı okuyan kişiye şeytan yaklaşamaz. O adamdan uzaklaşıp bir kenara çekilir, kısa öz, bir dua. Bunu yapsa diyor eve dönünceye kadar bir koruma zırhı istiaze yanı sığınmayı yapmış olur. Tevekkeltu Allah la havle vela kuvvete illa billah.
Hazreti Osman 1000 affan Osman ı zinnureyn halifelerinin üçüncüsü olan Hazreti Osman efendimiz. O bize aktarıyor buyuruyor ki Resulullah efendimiz buyurdular ki. bir kul her kul kim olursa olsun her gün. Her gün bıkmadan usanmadan hem sabah hem akşam 3 defa şu şekilde dua ederse, damada olduğu için tabiki en hassas konuları Resulullah efendimizin öğrenip bize aktarıyor ki bizde istifade edelim. 3 kere sabah 3 kere akşam. Şu duayı yaparsa? O kişiye hiç bir şey zarar veremez. Arkadaşlar bu azıcık biraz öncekine göre uzun gibi ama bunu isteyenler bir yerlerden bu kaydoluyor. Oradan yazıp gene öğrenebiliriz. Bismillahi hayır esmail. Bismillah ile değil laya duru m as mühim şey un fil ardı ve lâ fis semâ i ve huve semi un aliym. 2 satır. Hazreti Osman efendimiz aktarıyor 3 kere diyor. Sabah okuyun 3 kere akşam okuyun 24 saat rabbimiz sizi koruyacak her şeyden biz böyle istiaze etmez isek tabii ki imtihan oluruz tabiki ihtilal oluruz tabiki fitneye tabi oluruz.
Ikinci bir başlık, bazı lütuflar, bazı nimetler. Belirgin olarak bir insanın üzerinde görünüyor. Sadece rabbimiz öyle bir lütuf vermiş. Öyle bir nimet vermiş ki kişinin üzerinde belirgin olarak görünüyor. Aleni olarak herkesin fark edebileceği bir nimet var ve lütuf var. Burada yine hazreti Osman ı zinnureyn radyallahu anh efendimiz den bir örnekle göreceğiz. Çok güzel bir çocuk gördü. Hazreti Osman efendimiz annesini çağırarak dedi ki bu çocuğa nazar değmemesi için çenesinin ortasını bir şey sürün. Yaniçocuğu biraz böyle güzelliğini kaybedin. Buyurdu. Ve bunu buyuran üçüncü büyük devlet başkanımız hazreti peygamberimizin. Her sahâbi geldiğinde normal otururken hazreti Osman efendimiz geldiğinde kendisinin oturumuna çeki düzen verdiği bir sahabi ayşe annemizin buna taciz edip ya rasulallah diğer sahabiler de niye kendine çeki düzen vermiyorsun ya ayşe melaike nin kendisinden hayâ ettiği bir zata karşı ben haya edip kendi edebilme oturuşu ma çeki düzen vermeyeyim mi? Halbuki kayınbabası. Işte böyle bir zât bize ifade ediyor. Demek ki üzerimizdeki sağlık nimeti, güzellik nimeti ve nail olduğumuz diğer nimetler. Eğer bir kişide biraz fıtri olarak nazar olduğundan şüpheleniyor ise onun yanında bu nimetleri mizi teşhir etmeyeceğiz. Ne yapacağız? Kamufle edeceğiz, izleyeceğiz. Hassaten kadınlar kendi güzelliklerini. Bilhassa da kız çocuklarının güzelliklerini aşırı derecede teşhir etmemelidirler ki bu birilerinin ağzıyla ifade edildiği zaman gıyabi olarak bile nazara muhatap tırlar.
Cinlerin Varlığına Deliller
Kuranımızda ki 114 sureden bir tanesi Cin suresidir. Bu surenin içerisinde tam 19 ayet sadece cinleri anlatır. Hani bir de toplumumuzda 3 harfli tairi kullanılır. Rabbim cin diyor da biz neden korkuyoruz? Cin suresinin dışarısında ki diğer surelerde de 23 ayette cinler anlatılır. Ne yaptı 19+ 23:42 tane cinlere anlatan ayet vardır. Ben inanmıyorum, önemsemiyorum diyen 42 ayeti çiğnemiştir, bedelini ödeyecektir. Cinlerin gözü keskin mızraktan daha fazla keskindir. Yani insanın nazarından daha güçlü nazar eder demektir. Şimdi bunu hadisi şerifle ispat ediyoruz.
1-Hazreti Ümmi Seleme annemiz anlatıyor; Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem yüzünde sarılık olan bir kız gördü ve buyurdular ki buna nazar edilmiş işte cinlerin nazar etmesinin belirtisi.
2-Hazreti Ebu Said el Hudri (ra.) anlatıyor. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi. Cinlerin ve insanların nazarından yani kötü gözünden isabeti aynından rabbime sığınıyorum diye dua ederdi. Sonra Felak ve Nas sureleri nazil olunca bu sureleri okumaya başladı. Bu duayı değil o sureler okumaya başladı.
Bu 2 hadisi şeriften sonra 1- İnsan evinde kirli çamaşırını değiştirirken elbiselerinin üzerinden çıkardığı vakit. 2 - Tuvalete girdiğinde 3-Banyoya girdiğinde 4-Ailesi ile beraber olduğunda. Yani avret yerleri açıldığında cinler işte nazarı o anda yaparlar. Onların bizi görmesini engelleyen perde var. Nedir o perde ister dilimiz ister kalbimizle bismillah dediğimiz anda bir perde çekilir. Cin bizim bedenimizi göremez ve o anda da nazar etmesinin önü bir perde ile engellenmiş olur. Bunu biz bilmez yapmazsak çoluk çocuğumuza öğretmez isek o zaman sürekli onların gözlerinin keskin bakışlarına muhatap oluruz. Cinlerin emrinde olan guruplar var. Dıştan bakınca onu marifet zannedersiniz ama o kepazeliktir. İradeleri yoktur. O insanlar gidip gusül bile yapamazlar. Ve cinler emrimdedir diyenler. Bunlar da apayrı bir sapıktır. Bir kafir cin ile iştigal ediyor bütün cinler emrimde zannediyor. Yeryüzünden kaç milyar cin var bilmiyoruz. Cinler emrindedir diye insanlara övünüp tefahur edip vay ben işte şunu yaparım, bunu yaparım diye kendisine dünyalık elde etmek için bu sözü söyleyenler. Daha acısı cinlerden yardım dileyenler. Daha ondan da acısı cinlerin azgınlarına korkusundan sığınanlar. Işte Allahu tealâ bunlarla imtihan ediyor. İnanmalarının, önemsememelerinin, onlarla irtibatta oluyorum zannetmenin bedelidir. Bu her çeşit imtihana muhatap olacaktır.
Nazar Olduktan Sonra Ne Yapacağız?
Nazar eden kişi belli ise Gerçi benim nazarım vardır diye kimse kabullenmez ama Nazar yapan kişi belli ise kendi de kabul ettiyse Peygamberimizin emridir ne buyuruyor. O kişi gusül edin denilirse guslediversin yani bir cünüplükten yıkanmak değil. Nasıl yıkansın bunu ulemamız hadisi şeriften tek tek tespit etmiş. İmamı nevevi hazretleri diyor ki, Nazar eden kişinin önüne bir su dolu leğenle kap getirilir. O kap havada tutulur yere konulmadan bunların hepsi manevi bir hikmetini bilemeyiz. Neden niçin diyemeyiz? Zaten aklımızla dinin bütün alanlarını bilsek din olmaz, o zaman felsefe olur. O kap diyor yere konulmadan o kabın içinde su ile 1- Ağzını yıkar, 2-Yüzünü yıkar, 3-sağ elini yıkar, kolu değil, 4- sol dirseğini yıkar ne kadar ilginç sadece dirsek. 5-sağ ayağını yıkar, 6-sol ayağını yıkar. 7-gömleğinin yani bizim bugünkü tabirle atletinin iç sağ tarafını yıkar ve sonra bu suyu hiç yere koymadan eline alır. Nazar yapan kişi nazar olan kişinin sırt tarafına geçer o kişinin başından aşağı bedenine döker ki anında kişi nazardan rahatlar. Bunu İmamı Nevevi diyor biz hikmetini bilemeyiz.
Gelelim nazar eden kişiyi biliyoruz ama bunu yaptıramayacağız veya bilmiyor isek ne yapmalıyız? İmamı Buhari Hazretlerinin kitabını tefsir eden Fethul Bari isimli kitabın müellifi Hadisi şeriflerden tespit etmiş. 1- Gusledeceğiz. 2-Ya Rukiye yapacağız ya da Rukiye yapan güvenilir bir yer bulacağız. Rukye nedir? Bir kişiye okuyup hafif tüflemeye denir. Üfleme değil, tüfleme dikkat edelim. Tedavi maksadıyla Kuran ve Resulullahtan gelen zikirleri okumak rukyedir. Bu zikirleri bir kağıda yazıp muska dediğimiz şekilde üzerimizde taşımak caizdir. Ancak bunun içinde şu 2 şey olmaması gerekir, 1-Arapça dilinin dışında hiçbir dil kabul edilmiyor. Mahiyeti anlaşılmayan bir takım isimlerin ihtiva edildiği bir şey takmak caiz değildir 2. Bu efsunlardan manası bilinmeyen kelimelerin okunması ya da taşınması mekruhtur. Mesela nazarlık takmak, mum eritmek, nazar olan kişiye kurşun dökmek ot yakıp hastanın başında ve üzerinde onu gezdirip duman tütsüsünü o kişinin burnuna çektirmek. Bunların hepsi yüce İslam’ın reddettiği yanlış mekruhlardır. Ne yapacağız biz ağzı dualı yani Salih ve takva sahibi olan zatların duasını alacağız. Dua okuyan kişinin imanının gücüne göre tesir eder. Şimdi hepimizin cebinde cep telefonu var. Hepsinin bataryası fiziken aşağı yukarı birbirine yakın ama kullanılınca içindeki enerji azalıyor, tamamen iş yapmaz hale geliyor. İşte imanın gücü cep telefonu bataryası içerisindeki şarj dediğimiz enerjinin toplamı ne kadarsa duanın tesir de o kadardır. Rukiye'nin kendinde tesir yoktur, ona tesir ettiren rabbimizdir. Böyle rukye ve nazara sihire büyüye karşı islam'ın kurumsal olarak yetiştirilmesi gereken kişilere ihtiyaç vardır. Bunu 2 hadisi herifle görüyoruz. Hazreti Aişe annemiz Buyuruyor ki? Yüce peygamberimiz bana göz değmesine karşı rukye öğren diye emretti. Diğer Hadisi Şerifte hazreti Avf bin Malik anlatırlar ki, Biz cahiliyet devrinde rukye yapardık bir ara Ya Rasulallah bu yaptığımız rukyeye ne buyurursunuz diye sorduk. Buyurdu ki, bana o yaptığınız rukyeyi getirin, onu inceledi. Buyurdular ki, içerisinde şirk olmadıkça hiçbir beis yoktur. Bu hadisi şerif hepimizin bildiği müslim'de dahi mevcuttur.
Peygamberimiz Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin (ra.) efendilerimiz için şöyle dua ederdi. İkinizi her bir şeytandan öldürücü zehirli her bir haşereden her bir kötü gözden, nazardan Allah'ın tam kelimeleriyle -Tam kelime kuranı kerimdir- Allah'a sığınırım ve sığındırırım. Siz de ümmet olarak bize buyuruyor. Çocuklarınızı bu kelimelerle korumasını niyaz edin, dua edin. Çünkü İbrahim aleyhisselam da İsmail aleyhisselamı ve İshak aleyhisselamı rabbimizin koruması için aynı şekilde dua ederdi. Ve görüyoruz ki peygamberimiz hiçbir duasında mahluka sığınmamıştır. Yusuf suresi 64. ayeti Esteuzibillah; Fallahu hayrun hafiza ve huve erhamur rahimin. Bu ayeti ezberleyip peygamberimizi ifade ettiği üzere her gün oklumalıyız. Ve peygamberimiz bir diğer hadisi şeriflerinde nazara karşı Ayet el kürsi, ihlas, felak ve nas surelerini okumamız için bize tavsiye buyuruyor.
Nazara uğrayan Kişiye Neler Okumalıyız?
Fatiha, Ayet el kürsü, kalem suresinin son 2 ayeti, ihlas felak nas sureleri Bunları nazar olmuş kişiye anında okuyacağız. Çünkü nazar anında tesir yapar, isabet eder. Nazar bir dakika sonraya kalmaz. O zaman duaları da anında okuyacağız.
Öyleyse son olarak topladığımız arkadaşlar. Demek ki nazarı. Bizler de etkisini göstermesi için rabbimiz müsaade etmez ise kişinin gözünde ne kadar fıtratında nazar etme özelliği varsa da o bize isabet etmez. Ona rabbimiz müsaade eder.
Rabbimiz Nazara Neden Müsaade Ediyor?
Biz bunu tamamını bilemeyiz ama şöyle bir kaç tanesine baktığımızda;
1-Bazı kişiler çocuğuyla malı ile övünür, onlara nazara müsaade eder. Hadi bir daha ölçün bakalım o. Malı da veren çocuğu da veren benim diyor. Hadi bir nazara gücün yetiyorsa çocuğun malını ondan uzaklaştır.
2- Bazı bana hiçbir şey olmaz diyen kibirliler vardır. O kişiler haddini bilsin diye bir adamın gözünden çıkan bir şua ile rabbimiz onu yerle bir eder.
3-Bu alanı istismar edenler, inkâr edenler, kimi alay edenler, inanan, inanmayan, ben dua okurum, şunu bilirim şunu yaparım diyerek insanları istismar eder, bunları ikaz için Çünkü herkes bilmediği bir şeyi yapmakla suç işlemiştir. Karşıdaki Müslümanın iyi niyetini suiistimal etmiştir.
4-Eğer bir kişiye fıtri olarak nazar etme özelliği verilmişse bunu suç aletine dönüştürüyor mu, dönüştürmüyor mu? O imtihan ediyor.
5-Müslümanların itikadı deneniyor. Eğer biz çok güzel bir şey gördüğümüz zaman maşallah barekallah tebarekallah demediğimizde gaflet suçu işlemiş oluyoruz. Gaflete düşmenin bedelini ödeyeceğiz.
Ve son olarak Allah'a mı sığınıyoruz yoksa başka şeylere mi Onun imtihanı ödüyoruz. Kendimize mi güveniyoruz, birilerine mi güveniyoruz onunla imtihan oluyoruz. Verilen nimetleri başkaları görsün duysun diye ifşa edip onlarla övünüyor muyuz? Bununla imtihan ediliyoruz. Eğer bunları ifşa etmeyip rabbimizden biliyorsak o zaman koruyor ve bizi taltif ediyor, nazarlardan asude ediyor. Bu alandan rızıklananlar da var Kimisi dua okuyor. Rukye dediğimiz muskayı yapıyor emek çekiyor manevi alandan rızıklanıyor. Safran dediğimiz mürekkep olarak kullanılan bitkiyi üretenler, arabasıyla getirip götüren gibi bir hayli kişi rızıklanıyor. Bundan dolayı rabbimiz nazara müsaade ediyorsa vardır bir hikmeti. Nazardan sihirden büyüden koruyorsa da demek ki yapageldiğimiz sığınmalardan dolayı bizim dualarımıza icabet ediyor. Yüce rabbimiz bizi aile efradımız bu nimetlerle tefahur etmeyen, kibirlenmeyen kendisinden başkasını sığınak kabul etmeyen ve sürekli olarak koruduğu, hıfz ettiği kullarından eylesin, el Fatiha.
Yorumlar