Farzlar, sorumluluk ve uygulama cihetinden iki ana guruba ayrılır.
A-Farzı Daimi
Bu farzlar sürekli yani müebbet olan farzlardır. Kesinti olmaksızın inanmak zorunda olduğumuz itikadımızın, akaidimizin ve imanımızın temel taşları olan 14 adet emirler gurubudur.
1-İstikamet Üzere Olmak
Şura, Hud ve Ahkaf surelerinde Euzubillah bismillah, Festekim keme umirte geçer ki emrolunduğun gibi dosdoğru ol anlamına gelir. Yani hiçbir zaman yanlış ve yalana düşmeden yaşamak her müslümana farzı ayındır.
2-Doğruluktan Ayrılmamak
Tevbe sursi 119. Ayetinde Euzubillah bismillah, ve kunu meas sadikin, sadıklarla beraber olun buyuruyor. Cenabı hak doğru kimselerle beraber olun, doğruluğu hiç terk etmeyin diye emrederek Melaikeyi dahi araya koymadan kun emriyle direk emretmektedir.
3-İhlaslı Olmak
Zümer, Yusuf, Kehf, Hicr, Saffat ve Beyyine surelerinde Euzubillah bismillah, Kul innı ümirtü en a’büdellahe muhlisal lehüd dın De ki! şüphesiz bana dini Allaha has kılarak yani şirk karıştırmadan ibadet etmen emredildi buyuruyor. İşte ihlas dini vecibelerimizi sadece rabbimiz için yapabilmektir.
4-Amentü Esaslarına İnanmak
Amentü inandım iman ettim anlamına gelir. Bakara, Şura, Araf, Nisa, Nur, Fetih, Hadid ve Maide surelerinde bazılarında yarım yarım bazılarında tam olarak geçer. …vel mu'minûn(mu'minûne), kullun âmene… muminlerin her biri iman ettiler. Amentünün tamamı kuranımızdaki bu surelerden toparlanmıştır. İman parçalanma kabul etmez. Bir kısmına iman etmeyen tamamına iman etmemiş olur. Amentünün ilk esası Allaha inanmaktır.
Cenabı hak Taha suresi 14. Ayetinde Euzubillah bismillah, …İnnenî enallâhu… Şüphe yok ki ben Allahım buyuruyor.
5-Amentü Esaslarını Korumak
Nisa ve Tegabun surelerinde geçen aminü kelimesi İman edin ve sürdürün anlamına gelir. Yine Ahkaf suresinde istihkamu yani istikamet üzere inanmaya devam edin anlamına gelir ki imanının müebbet farz olduğunun delilidir.
6-Amentü Esaslarını Süreklileştirmek
Duyduğumuz olumsuzluklardan, tartışılan konulardan etkilenmemek için imanımızı yenileyip istikrarlı olmalıyız. Saf suresi 10.ayetinde Euzubillah bismillah, tuncîkum min ‘ażâbin elîm. Elem verici bir azaptan kim kurtaracak? buyurur ki bu ayetin ardından geçen tu’minune devamlılık emretmiştir. Demek ki Müslüman hem iman üzere olacak hem de bu imanını sürekli hale getirecek.
Fıkıh ulemamızdan büyük fakih Ebü'l-Leys Semerkandi (rahmetullahi aleyh) Baliğ sabahından ölüm akşamına kadar bir an bile imansız olunamaz buyuruyor. İmanınımızı etrafını sur gibi saran 5 halkayla korumalıyız. Bunu daha iyi anlayabilmek için bir yumurtayı düşünecek olursak;
Yumurtanın içindeki sarı kısmı korunması gereken imanımız olduğunu farzedelim. Burası kalbimizin içindeki fuadımızda olur. Dışındaki katmanların 1. Duvar, yakindir. 2.Duvar, ihlastır. 3. Duvar, farzları ifa etmektir. Farzlar Mevla ile sohbettir. 4.Duvar, müekket sünnetleri yerine getirmektir 5. Duvar, edeptir. Bunlar olmaz ise farzlar korumamız mümkün olmaz.
Reddül muhtarda buyuruluyor ki ihlas, ucub, haset, riya, kibir, cimrilik, kin, hiyanet, gadab, buğuz, düşmanlık, aç gözlülük, tamah, böbürlenmek, müdahene (yağcılık), hakka karşı büyüklenme, hile, hüda, kasvet, tul-i emel gibi davranışların öğrenilmesi ve izale edilmesi farzı ayındır. Her Müslüman bunlardan sorguya çekilir. Bunların sınırlarını, sebeplerini, alametlerini ve ilaçlarını bilmedikçe izale etmek mümkün değildir. Şerri bilmeyen içine düşer.
7-Amentü Esaslarını Küfürden Korumak
Bakara ve Muhammed (kıtal) suresinde Zalike bi ennallahe mevlellezine amenu ve ennel kafirine la mevla lehum. Allah iman edenlerin mevlası yani sahibidir, Kafirlere gelince onlar için Mevla yok buyuruyor.
Bakara suresinde lanetullah geçer bu iki ayeti birleştirdiğimizde Nankör olanlar da inkar edenlerde sahipsiz kalacaktır onlar lanetlemiştir anlamına gelir.
8-Amentü Esaslarını Şirkten Korumak
İbrahim ve Nisa suresinde Euzubillah bismillah Rabbi ical ve uclupni ve beniyye el nağbude el asna, Beni ve zürriyetimi şirkten uzak bulundur. Bu duayı İbrahim (as.) kendi zürriyeti için yapıyor. Her Müslümanın da yapması gerektiğine de işaret ediyor. Cenabı hakka gerek kafirlerin şirkinden gerekse Müslümanların şirkinden koru diye dua etmeliyiz. Müslüman sevdiği kişiyi öyle sıfatlar yakıştırıyor ki sanki cenabı hakkın nitelikleri onda mevcutmuş gibi düşünüyor. İşte bu müslümanın şirkidir.
9-Amentü Esaslarını Nifaktan Korumak
Nur suresi 47. Ayetinden Euzubillah bİsmillah …ve ma ulaike bil mu'minin. Münafıklar mümin değillerdir çünkü onların kalplerinde nifak vardır. Nifak yani bozuk tohum vardır. Kuranımızın bir yerine içinde terettüt varsa bu nifaktır. Ondan temizlenmedikçe imanımızı koruyamayız.
10-Amentü Esaslarını Riddeden Korumak
Bakara suresi 108. ayetinde Euzubillah bismillah …ve men yetebeddelil kufra bil imani fe kad dalle sevaes sebil. Her kim imanı kufre değişirse o artık doğru yoldan sapmıştır, buyuruyor.
11-Amentü Esaslarını Bid’attan Korumak
Günümüzde çok kullanılan bid’at;
Hadid suresinde ibdida uha geçer kendiliklerinden ihdas ettikleri ruhbanlık anlamına gelir. Burada ihdas bid’at demektir.
Enam suresinde …ma farratna fil kitabi min şey'in. Bu kitapta her şey mevcuttur hiç eksik bırakmadık, buyuruyor. Kuranımızda eksik kalan hiç bir şey yoktur ama bizler ulaşamıyor, anlamıyoruz.
Nisa suresinde fe rudduhu ilallahi ver resuli in bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüzde Allaha ve resuluna arz edin buyuruyor.
Peki Cenabı hakka veya 1400 yıl önce yaşamış peygamberimize bunları nasıl arz edeceğiz? Bazı fitneciler bu tür ayetler veya bazı hükümler için zamansal yakıştırması yapıp zamanımıza yetmediğini iddia etmektedir. (Haşa) halbuki Cenabı hak hiçbir şeyi eksik bırakmadık diyerek her döneme hitap ettiğini bildirmektedir.
Bu 3 ayeti birleştirdiğimizde üç yerde dinimize bid’at sokamayacağımızı anlıyoruz.
a-İnanç itikat ve akait konularında sonradan bir şey girdirilemez. Aksi halde imanımızı tehlikeye sokarız.
b-İbadet konusunda sonradan ekleme yapıp onu zamana uydurmak bid’attır. Çünkü kuranımızda her sorunun cevabı vardır. Ve her şey muhkem olarak yerine oturmuştur.
c-İslam hukuku konusunda ekleme, çıkartma ve yenilik adı altında bir şey giydiremeyiz. Teknoloji bid’at değil dinimizin emridir.
12-Nefsimizi Günahlardan Sakındırmak
Maide Suresi 93. Ayetinde Euzubillah bismillah, …cunahun fima taimu iza mettekav ve amenu ve amilus salihati summettekav ve amenu summettekav… cenabı hak günahlardan korundukları için onları sever buyuruyor. Bu ayetin içinde 3 defa tekrar eden ittikav kelimesi vardır ki burada tekrar etmesi önemine binaendir. Tehlikelerden korunmak için sakınmanın adı ittikadır. Korunan sakınan kişi ise muttakidir. Tevakki ise korunmak anlamına gelir. Onun bir altında dikaye gelir. Bunlar cenabı haktan aşırı korkarlar. Halk arasında buna takva denir.
Cenabı hak ma ittikaun buyurduktan sonra hemen ardından salih amel, salih iş işleyin buyuruyor. İbadetlerin içine şirk karıştırmamak salih amel, işimizi birileri övsün arzusunda olmamak da salih iştir. Sümme ittikav ise imanınızı korumak için her an sebat edin ikinci defa sümme ittikav buyurur ki o da ihsanda bulunun, yani helal kazancınızdan mümin kardeşlerinizle paylaşın anlamına gelir. İşte bunlar imanın omurgasıdır.
13-Nefsimizi kötü huylardan arındırmak
Ali İmran suresi 73. ayetinde yuhibbul muttekin cenabı hak günahtan sakınanları sever anlamına gelir. Yine Ali imran suresinde rabbenagfir lena zunubena ve israfena geçer ki rabbimiz günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla anlamına gelir.
14-Kalbimizi muhabbet ile doldurma
Ali İmran suresi 31. ayetinde Kul in kuntum tuhibbunallahe fettebiuni yuhbibkumullahu ve yagfir lekum zunubekum, Allahu tealayı seviyorsanız bana ittiba ediniz ki Allahu teala da sizi sevsin, buyruluyor.
Maide suresi 55. ayetinde ise İnnema veliyyukumullahu ve resuluhu, Sizin dostunuz yalnız Allah ve resuludur, buyuruyor.
Mumtehine suresi 1. Ayeti celilede Cenabı hak Euzubillah bismillah, …ileyhim bil meveddeti ve kad keferu… onlara (inkar edenlere) nasıl sevgi gösteriyorsunuz? diye ikaz ediyor. Çünkü Müminleri sevmemiz bizim asli görevlerimizdendir.
Cenabı hakkı neden sevmemiz gerekir?
Cenabı hak Hicr suresinde min ruhi, Sizin her birinize ben ruhumdan üfürdüm buyuruyor. İşte sevgimiz bu bağdan dolayıdır. İnsan anne karnında 120 günlük olduğunda ruhu kendisine verilir. Sevgi yukarıdan aşağı akar yani Cenabı hak bir insanı sevdiyse o kişi de rabbini sever. İnsan Rabbimizi sevmiyorsa aslında Rabbimiz onu sevmiyordur.
Hem yunus 62. Ayetinde hem hadisi şerifte bildirdiği üzere Cenabı hak bir kulundan razı olur ve severse ‘’onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve yürüyen ayağı olur.
Enbiya suresi 28. ayetinde min haşyetihi muşfikun O’nun korkusundan titrerler, buyurur iken muşfikun Enfal suresinde de geçer ve derin saygı anlamında kullanılır. Cenabı hakkın kendisini sevdirdiği velilerin korkusu haşyetullahtır. Bizim korkumuz ise havfullahtır. Onların ki ulvi bizim ki beşeri korkudur. Gerçek Allahtan korkma haşyetullahtır. Onların yüreklerinde öyle bir huşu olur ki bir başkası bu velinin gözüne baktığında elinde olmayarak içinde korku oluşur.
Tevbe suresi 24. ayetinde ehabbe ileykum minallahi ve resulihi peygamberimizi sevmenin imandan olduğu anlamını taşır.
1-Habibullah cenabı hakkın sevdiği demektir. Ahbab sevilen kişidir ve hub kökünden gelir. Habbe de yine bu kökten gelir tohum ve tane demektir. Sevgi aynı bu tohum gibidir. kalbe girdiğinde çoğalır diğer insanların da istifade edeceği bir ürüne döner. Sevgi de sınır çizilemez.
2-Hadisi kutside Kulumun kalbine sığdım ifadesi işte bu muhabbetin ifadesidir. Kuranımızda sevgi vüdd diye de geçer. Bunun adı da saf sevgidir. Hem insandan Allaha hem de Allahtan insana gelir.
3-Bir de meveddet geçer ki bu sevgi insanlar arasında olan imanımızın gereği sevgidir. Bu sevgi fillerimize yansır. İnsanların derdiyle dertlenmek, onlara dua etmek bu sevginin fiile dönüşmüş halidir. Bu fiil yoksa bizdeki imanın meveddet kısmı çürümüştür.
4-Muhabbet, muhabbet kalpte oluşur. Evlatşlarımıza akrabalarımıza dönük sevgi diye ifade eldir.Kan bağı olan kişilere dönük sevginin kurani ifadesidir.
Bu sevgilerin kaynagı cenabı hakkın el vedud esmanın tecellisidir. Cenabı hak El vedud esmasının peşi sıra el ğafur esmasını zikreder ki sizi bağışladım anlamındadır. Rabbimiz sevdiği için bağışlar. O yüzden peş peşe zikredilir. Son olarak da el veli zikredilir. Bu da rabbimizin hami yani müminlerin sahibi anlamına gelir.
Kalbimizdeki bu sevgilerin büyüyüp beslenmesi için gıdaya ihtiyacı vardır. Bu gıda ilim, hikmet ve zikirdir. İbni Abidin Hazretleri, Bir kalbe 3 gün hikmet verilmezse o kalp ölür, buyuruyor. Ardandan da Mümin imanını her gün, nikahını da ayda bir veya iki defa şahitler huzurunda tazelemelidir, buyuruyor.
Bir hadisi şerifte peygamber efendimiz (sav.), Ademoğlunun bir kısmı mümin olarak doğar mümin olarak yaşar kafir olarak ölür. Kişi mümin olarak sabahlayıp kafir olarak akşamlar. Kimileri de mümin olarak akşamlayıp kafir olarak sabahlarlar. Dinlerini dünyalık karşılığı satarlar, buyurduklarında sahabe efendilerimiz Ya Rasulullah, biz öyle bir gün de ne yapalım diye sordular. Buyurdular ki; Evlerinizin içine kapanın böyle dönemde evlerinizden daha güvenli sığınak yoktur. Yani zaruri ihtiyaçlarınızı halledip evinize dönün.
Bu hadisi şeriften dört umde anlıyoruz ki,
1-İnsan cehaletinden dolayı bu tehlikeye 12 saatte bir düşebilir. 2- fitneden duyduklarıyla zihni karışıp imanının bazı umdeleri çürür. 3- şöhret ve çıkar o hale gelecek ki insanlar onu almak için her şeyini satacak. 4- Hasan Basri Hazretleri, Bu kişiler müminin canını, malını, ırzını mübah sayar hale gelirler buyuruyor.
Euzubillah bismillah, Vağfirlena Rabbena, Vağfirlena Rabbena, Vağfirlena Rabbena. Bizi bağışla ey rabbimiz, bizi bağışla ey rabbimiz, bizi ey bağışla rabbimiz. Amin, Amin, Amin, El Fatiha.
Comments