BESMELE VE KURBAN
Mâide suresi en son inen surelerdendir. Kuran'ı kerimdeki sıralamada üçüncü sırada gelir ama Esbabı nüzulu yani inişi Rasullah efendimizin vefatından yaklaşık 08-10 ay kadar evveldir. Maide suresinin 3. Ayetine bir bakarsak Esteuzibillah, Size haram kılındı. Ölü hayvan, Akan kan, Domuz eti, Allahtan başkası için kesilen kurbanlık, Boğularak ölen hayvan, Çarpma ve darbe ile ölen hayvan, Yuvarlanarak düşerek ölen hayvan. Boynuzlanarak ölen hayvan ve yırtıcı hayvanın yiyip parçaladığı hayvan ancak canları çıkmadan önce yetişip kesmiş olasınız. Ve dikili taşlar üzerine boğazlanan hayvan. Fal okları atmakla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunların yapılması fasıklıktır din harici şeylerdir. Kim ki şiddetli açlık haline maruz kalırsa, günaha meyil etmeksizin yiyebilir.
Şimdi biz burada konumuzla ilgili kısımlara kademe kademe girelim.
Allahtan başkası için kesilen kurbanlık; burası bizim kurban ile de bir ilişki vardır. Kuranı kerimdeki lafzatullah li gayrullah Yani Allah adının dışında olan Allah için olmayan demektir. Kurban tabirinin kullanması. Ola ki insanlar onu bir puta kurban veya bir dikilitaşa kurban ediyorum diye kurban lafını kullanır ama Allah adına olmadığı için onun kurban kelimesi kullanması bizi şaşırtmaması için cenabı hak bilinçli bizim uyaran eğitimin neticesinde kurban kelimesinin bundan koymuştur.
Fal okları haram kılındı; Eskiden Araplarda ezlam oku diye bir bir gelenek vardı. O gelenek şöyleydi, adamın evinde 3 tane oku olurdu. Birisinde yap, birisinde yapma ve birisinde de hiçbir şey yazmazdı. Kişi bir iş yapacağı zaman okları karıştırıyor, birini çekerdi ne çıktı ise ona göre hareket ederdi. Boş çıkarsa tekrar çekerdi. Bir de Beytullahın yanında 10 tane ok bulunurdu. Araplar toplumu ilgilendiren konularda gelirler 10 okun üzerinde çekim yaparlar ona göre amel ederlerdi. Ayrıca kabileler arasında da her kabileye ait 7 tane ok bulunurdu. Orada da yine aynı metotlar kullanılarak kararlar alırlardı. Cenabı hak bir yasaklama getirdi. Adam okunu attı. Diyelim ki üstüne yazdığı o 7 içerisinden kabileye ait birisine yap çıktı. O yapa göre gitti o işi yaptı. Şimdi kendi iradesini kendisine verilen o mübarek aklını kullanmıyor. Oradan çıkan yönlendirmeyi kendi iradesinin, aklının önüne koyuyor. Sanki kader böyle bir yol çizdi. Bunun dışına çıkarsam yanılırım düşüncesiyle akaidinde bozuyor, inancında bozuyor. Çıkan yazıya göre hayatını şekillendiriyor. Bu itikat bozukluğu dur. Şimdi bunun devamı niteliğinde günümüzde de hala bu tür sapkınlıklar devam ediyor. Güvercinin uçuşunu göre karar veren kesimler oluşmaya başlamıştır. Zar atma şeklinde devam etmekte olan oyunlar da var. Fal bakıyorum diyerek özel yerler açmaya başlayanlar var. Bunu daha değişik isimler altında sürdürüyorlar. Devlet tarafından takip edip duruyor, vergisini veriyorum diyor. Kaybı sadece Allah biliyor ama gaybi bildiğini iddia eden bir kişiye fal yoluyla inanmış oluyoruz. O inanmamızdan dolayı imanımız gidiyor. Ve kumar içerisinde benim şansım açıldı. Bugün benim şansım yerinde bir oyun oynarsam işte kazanırım ilk başta bir kere kazanınca da tamam bugün şansım açılacak. Ben ard arda 3-4 oynayıp burada bütün oynayanları parasını alayım şeklinde düşünerek bu batakta ailelerin yıkılmasına şahit oluyoruz. Müneccimlik bazen insanlarımız ileriye dönük bir olay olduğunda hemen Ben müneccim miyim bileyim bu sözü dediğiniz zaman küfre gireriz. Bu ve buna benzer sapkınlıklar saymakla bitmez.
Hac suresinin 28 ve 34. ayetlerinde Allah'ın ismini anarak belli günlerde kendilerine rızık olarak verdiğimiz 4 ayaklı hayvanlardan davarlardan kurbanlık olarak kessinler ondan sizde yiyiniz. Şimdi bu ayette Allah'ın ismi 2 defa ismallah olarak geçer. Besmelenin sanki üçte biri gibidir. İsmallahı anarak kesilen bir kurbanlık ister dört ayaklıların büyüğü olsun yani sığır cinsi, ister davar olsun bunlardan rahatlıkla yiyiniz. Demek ki hayvan kesiminde besmelenin ilk dayanağı bu ayet. Yine Hac suresinin 36. Artık onları ayakta boğazlar iken Allah'ın ismini anın ondan sizde yiyin. Şimdi burada ayakta anarak kesin buyuruyor Cenabı Hak, ayakta kesilen tek hayvan devedir. Demek ki devenin ayakta kesilmesi hayvana bir eziyettir ya da zulüm değildir.
Yine, En am suresi 145. ayeti celilede; Esteuzibillah; Ancak haram olanlar ölmüş hayvan yahut akıtılan kan veya domuz eti cidden bu murdardır, pisliktir. Yahut onunla Allah'tan başkası adına kesilen bir hayvanın yenilmesini günahtır. Ama kim mecbur kalırsa yiyebilir. Açlıktan ölecek dereceye gelmişse o zaman ölmemek için yemeyi Cenabı hak müsaade ediyor. Tecavüz etmemek ve adalet ölçüsünü aşmamak şartı ile şüphesiz senin rabbin çok bağışlayan çok merhametlidir. O tecavüz etmeme, yani ölmeyecekten daha fazla yemeye başlarsak hoşuna gidip ve iyice yemişken artık kendimi doyurayım dediğinde bu haram oluyor. Haddi tecavüz adaletin ötesindedir. Sakın bunu yapmayın. 146. ayet; Biz yahudilere her türlü tırnaklı hayvanları haram ettik. Onlara sığır ve koyunun iç yağlarını haram kıldık. Ancak sırtlarına yapışan, yani ayırmakta zorlandıkları yağlar ve bağırsaklarına yapışanları ve kemiklere karışanların müstesna tuttuk. Azgınlıkları yüzünden ceza olarak verdik. Şüphesiz Biz, her hususta doğru söyleriz.
İşte bu ayeti celileye tersinden baktığımızda bu ümmetten geçmiş ümmetlerin cezalar kaldırılıyor. Üstelik onlara verilmeyen birçok lütuf ve genişlik bize veriliyor. 1. Yine Maide suresinin dördüncü âyetinde Esteuzibillah; Sizin avlamayı öğrettiğiniz terbiye edilmiş av yakalayan hayvanlardan Allah'ın size öğrettiklerinden onlara öğreterek. Size tutup getirdikleri avdan yiyin ve üzerlerine Allah'ın ismini anarak diyerek kesiniz.
Evet, Gerek deve gerek av köpeklerinin tuttuğu avlar gerekse bizim besmeleyi anarak kestiğimiz hayvanların geçmiş ümmetlerde yasak olup bize tekrar lütuf olarak serbest bırakılmasını anlatan bu 5 ayetten sonra Hazreti peygamberimizin bir hadisi şerifine bakarak bu bilgileri teyit edelim. Resulullah efendimiz buyururlar ki; Eğitilmiş köpeği avın üzerine gönderirken önce bismillah dersin diyor. Yakaladıkları zaman öldürseler dahi yani bu besmeleyi anarak gönderdikse yiyin. Ancak avı getirmeden kendi yemeye başlamışsa bizim köpeğimizin yakalamış olmasından endişe duyuyorum. Yani bunu yemekten tereddüt ediyorum diyor. Eğer başka köpeklerle karışmışlarsa o zaman yemeyiniz. Çünkü köpeklerden hangisinin öldürdüğünü bilemezsin sen kendi köpeğine besmele çektin.
Eğer ava bismillah diyerek silah attıktan bir veya 2 gün sonra dahi senin okundan başka bir belirtisi yoksa bir başka avcının oku silahı karışmamışsa onu da yiyebilirsin. Eğer suya düşmüşse sakın yemeyin. Bütün bunları topladığımız zaman Hazreti peygamberimiz kısa ve öz bu yürüyor ki hayvanı kesmemiş olan Allahın adı ile kesin Besmele çekilerek Allahın adı anılarak kesileni yiyin. Bunun dışındakileri yemeyin.
Hanefilerde Kesim Nasıl Olur?
Bu temel ölçülerin akabinde önce Hanefilere göre Hayvan keserken kasten Besmeleyi terk ederse bunun kestiği yenilmez. Unutularak besmeleyi terk etmişse o zaman yenilir. Hayvan keserken Bismillâhirrahmânirrahim asla denmez, Sadece bismillah denir. Bismillah demek farzdır ama bismillahın ötesindeki rahman rahim isimlerini kullanmak suçtur. Kuranı kerimizdeki Tevbe suresi, Savaş emrini ihtiva ettiği için rabbimiz başında besmelesiz olarak inzal buyurdu. Oradaki besmele konulmamasının hikmeti de işte bu kafire kılıç ve öldürme emrinin verilmesindendir. Aynı hayvan kesiminde sadece besmelenin ötesine geçilmemesinin sırrı tevbe suresindeki sırrın aynısıdır. Eğer bir kişi Bismillahi vallahu ekber veya bismillâhi allahekber gibi terimleri eklerse onun kestiği de yenir. Ama sünnete en uygun olan sadece bismillah kullanmasıdır. Savaşlarda ve hayvanların kesiminde rahman ve rahim kelimelerinin kullanmanın uygun olmadığına ilk parmak basan Fahrettin Râzi hazretleridir. Bütün tefsirlerin imamıdır. O diğer tefsirlerin hepsi, ondan alıntılar. Orada buna ilk parmak basıldığı için diğer kitaplarda aramakla falan bulunacak bir bilgi değildir.
Hanefilerin fıkıh kitaplarında şöyle bir soru oluşturulmuştur. Hangi hayvan kesilmeden yenilmesi helâl olur? Balıklar kesilmeden yenir onun dışında hangi hayvan? Hani hayvanın yapısı gereği kesimden önce kaçar yakalama ihtimali de çok zordur. O zaman arkadan silahla yaralayarak hayvanı ele geçirmek istiyoruz. O silahı atarken bismillah deyip atarsak biz varıncaya kadar da hayvan öldüyse o hayvan av hükmüne girer yenilebilir. Demek ki zebaih dediğimiz kesim bir ihtiyari, bir de ıstırai olarak iki şekilde olur. İhtiyari ayaklarını bağlayıp kendi irademizle kesmemize denir. İstirai de kaçan hayvan gibi zorunlu olarak kestiğimiz demektir.
Bir hayvan başının üstüne kuyuya düşmüştür. Sadece kuyruk kısmı dışarıda baş tarafına ulaşamayacağız o zaman bu hayvanı bismillah diyeceğiz kuyruk kısmından keseceğiz. Hayvan aynen boğazından başından geçmiş gibi helal olur. Bu ihtiyarı kesim değildir. Bu ıstırarı kesimdir. Istırai yani zorluk, meşakkat ve mecbur kalındığı zamanlar demektir.
Şafiilerde Kesim Nasıl Olur?
Kesimde Hanefi ve şafiiler arasında ciddi farklılıklar vardır. Onun temeli şu Hadisi Şerife dayanır; Müslüman ister besmele çeksin ister çekmesin. Allah celle celaluhunun adı üzerine kesmiş demektir. İmamı Şafi Hazretleri bu hadisi şerifi esas alıyor. İmamı Azam Hazretleri bu hadisi şerifteki ister çekmesin kısmını unutma hali olarak yorumluyor. İmamı Şafi Hazretleri de hayır diyor. Demek ki hayvan kesmede besmeleyi çekme farz değil sünnettir diyor. Bilerek sünneti terk etse hayvanı keser bu hayvanın eti helaldir diyor.
Bu durumda herkesin kendi mezhebine uyması baş görevidir. Ancak İmamı Şafi hazretlerinin bu içtihadı öyle bir berekettir ki; Mezhep imamları arasındaki tartışmanın rahmet olması peygamberimizin hadisi şerifler bunu rahmet olarak açıklamasının bereketinin şu şekilde görüyoruz. İmamı Şafi hazretlerinin bu muhalefeti olmasaydı şu marketlerden aldığımız tavukları yememiz haram olurdu. Hiçbirimiz farkında değiliz. Bütün bu tavukları kurtaran imamı şafi hazretlerinin içtihadıdır. Ve rahmeti burada görüyoruz. Aynı Hadisi şerifi İmam Azam gibi yorumlasaydı Bugün hiçbir Müslüman hazır tavuk eti yiyemediği gibi yemiş olduğu bütün tavuklar da haram olurdu.
Bulunduğumuz yere vali geliyor, milletvekili geliyor, Başbakan geliyor, Cumhurbaşkanı geliyor evimize gelin geliyor veya askerden oğlumuz geldi gibi sebeplerden dolayı gelen kişinin ayak basma şerefine onun ayağı dibinde kurban kestik. Bu bütün mezheplerimize göre li gayrullah hükmüne girer ve haram olur. O et yenmez. İsterse binlerce kez besmele çeksin.
Hacıların Mekke’de kestikleri kurbanla bizim buradaki kestiğimiz kurbanı ayırt etmemiz gerekir. Yıllarca bu ayrımı bilinmediği için bu çok karıştır. Biz hanefiler de vacip şafiilerde sünnet olan kurbanı ibadet maksadıyla keseriz. Kevser suresindeki Esteuzibillah; Ve salli rabbike venhar, Allah için kurban kes buyurulan o ayete imtisal ederek kestiğimiz kurbanın adı udhiyedir. Hacıların Arafattan döndükten sonra kestikleri kurban ise Hedyedir. Bu udhiye kurbanı, misafir olmayan yolcu olmayan kişiye vaciptir. Ama hediye kurbanı şükür için kesilen kurbandır. Maddi olarak durumu uygun bir kişi diyor ki Benim kurbanımı memleketimde kessinler diyerek parasını bırakıyor Onun adına vekaleten kurbanı burada kesiliyor. İşte bu kişi hem oradaki hediye kurbanını kesmiş oluyor. Hem burada udhiyesini kesmiş oluyor. Birisi şükür yerine geçiyor birisi vacip olan kurban yerine geçiyor.
Özellikle şehirlerde kurbanımızı kasaplara kestiririz. Hayvan kesecek kişi Bıçağı tam hayvanın kesim yerine yaklaştırdığında bismillah demesi gerekiyor. Kasap besmeleyi çekti tam o sırada vazgeçti. Başka bir hayvanı kesmeye gitti. İkinci hayvana gittiği zaman besmeleyi yenilemez ise ikinci hayvanın eti yenmez. Her hayvan değiştikçe besmele yenilenecek. Besmele çektikten sonra elimizdeki bıçağı değiştirsek bunda bir sakınca yoktur. Bıçağın değişmesi olumsuzluk oluşturmaz.
3-4 tane hayvan yere yatırılmış hazır bekliyor kasap besmeleyi çekti kesmeye başladı. Bu durumda kestiği 1. hayvan hariç diğerlerinin eti yenmez. Bu konularda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Fıkıh Ulemamız, Kişi bir koyun sürüsüne girse eline bıçağı alıp sürüden rastgele bir koyun tutsa. O Besmeleyle o koyunu kesse. Yine besmele çekmeden başka bir koyunu tutsa onu da kesse. Şimdi Sürünün içinden istediğini al kes denildiyse besmeleyi çektikten sonra il kestiği koyun yenilir. Besmele yenilemez ise 2.ve daha sonraki kestiği hayvanların eti yenmez.
Otomatik kesimlerde diyelim ki o tavukların kesimi başlayacak kişi düğmeye bastı. Düğmeye basarken bismillah dedi. O besmele birinci kesilen tavuk için geçerli olur. Ondan sonra da hiç birisine geçerli olmaz. Yukarıda dediğimiz gibi bizi burada tamamen İmamı Şafi Hazretleri içtihadı kurtarıyor.
Bir mezhepte haram olan bir şey diğer mezhepte helâl ise Mesela Hanefide bu dediğimiz haram, Şâfii ye göre kurtarıyoruz diyoruz. Burada nasıl kurtarıyoruz bunun da fıkhi inceliğini söyleyelim. Hanefide haram olup Şafiide sünneti terk ettiği için besmele çekmeden yenilenin helal olması Hanefi müntesibi için mekruh olur? Yani kendi mezhebindeki haram olan bir şeyi, bir başka mezhebe göre helal diye ona uyduda yaptıysa bu kendi mezhebine göre mekruh işlemiş olur. Bunu da günümüzde haramın tozunun herkese bulaşacağı dediğimiz hadisi şerifteki bu uyarının adeta bir mucizevi yansıması görüyoruz. Hazır tavuk yemeyen kalmış mıdır? Ben tavuğu kendimi keseceğim diyen bir kişinin tavuk bulma durumu bile mümkün değil. Hanefi olanlar bu mekruhu işlemiş oluyor. Ve toz bu şekilde bulaşmış oluyor.
Bir hayvanı keserken bismillah dedik. O esnada bir soru sordular ya da bir şey istememiz gerekti bir konuşma oldu. Burada Ulemamız buyuruyor ki; 1-2 kelime konuştuysa bu besmelesine zarar vermez. Ama daha fazla konuştuysa besmelesini yenilenmesi gerekir.
Eğer kişi besmeleyi kullanmadan suphanallah, elhamdülillah, Allahu Ekber diye keserse besmele hükmüne geçer ancak tam o esnada hapşırsak Elhamdülillah desek ve besmelesiz kesmiş olsak onun eti yenmez.
Küçük beyinden soğancık dediğimiz kısımdan başlayıp kuyruk sokumuna kadar 33 omurun ortasından geçen halk arasında buna murdarilik denilen omurilik diye bir organ var. Yani beyinle tüm vücudun sinirlerin, kasların canlılığını, irtibatını sağlayan organ. Hayvan kesimini çok bilmeye ehli olmayan ilk defa hayvan kesen bir an önce omiriliği kesip koparıp rahatlamak ister. Ama omirilik kesmek mekruhtur. Onun kesilmesinin hayvanın helal olmasıyla bir ilgisi yok. Omirilik canlı duracak gibi kopmayacak ki hayvan vücuttaki kanı akacak. Yukarıda ayette kan bize haram buyrulmuştu. Avrupalılar, hıristiyanlar o kanı akıtmamak için hayvanın beynine şok vererek öldürürler. O omiriliği kestiğimizde vücuttan kan çıkmaz. Çünkü hayvanın canlılığını pompalayarak kanı dışarıya verme hareketini omurilik yapar. Onu koparttığımız zaman vücudun kanı boşaltması mümkün değildir. Ve öyle yaptığımızda ertele baktığınızda pembe olmaz. Öyle kıpkırmızı olur öyle çok çirkin bir kırmızı işte o etin içinde kalmışlar, o kan çıksın diye omurilik kesilmez. Hayvanın şeri kesiminde omuriliğin kesilmesi şart değil mekruhtur.
Ergenliğe girmemiş bir çocuk ya da bir kadın hayvan kesim yapabilir. Yeter ki hayvan kesmenin şartını bilsin. Kesme işleminde 4 şey esastır.1- Yemek borusu, 2- Nefes borusu, 3-Sağ taraftaki şah damarı, 4- Sol taraftaki şah damarı. Bu 4 şeyin kesilmesi üzerine 3 Fetva vardır. 1. Çoğunluğunun kesilmesi. Ulemamız bu çoğunluğu yorumlamaya ihtiyacı duyuyor. Bir kısmı buyuruyor ki her birinin yarıdan çoğunun kesilmesi yeterlidir diyor. İkinci gurup Ulemamız da diyor ki bu 4 taneden 3 ünü kesersek çoğunluk olur diyor. Üçüncü grup ise hepsinin tamamen kesilmesidir diyor.
Heyecana gelmeden kadındır çocuktur abdestlidir abdestsizdir bunların hayvan kesime bir zararı olmaz. Kadın adet halinde olsa lohusa olsa kesime hiçbir zararı olmaz. Hatta hatta diyelimki erkek cünüp hayyvan kesmesine bir zararı olmaz. Sadece bu kesme şeklini bilecek. Bismillah demesi yeterli. Zaten bu dediğimiz hallerin hepsinde de bismillah diyebiliriz. Kesenin birinci görevi bunun dördünü de kesmek. 3 ünü kestiysek o da kurtarır ama en güzeli dördünü de kesmek. O omiriliği kesmemiz zaten mekruh oluyor. Son olarak şu boğazda ki elmacık dediğimiz bölge hayvanın boğaz kısmında, baş kısmında kalmayacak gövde kısmında kalacak. İşte burası hassas alanlardan birisidir
Ve bütün bunlardan sonra işte bir kesimde az veya çok belli bir şeyler öğrendik. Cenabı hakka şükürler olsun. Bizleri haramlardan uzak eylediği kullarından olmayı, Bize lütfettiği nasiplendirdiği kullarından olmayı nasip eylesin.
el Fatiha
Komentáře