top of page

ZİKİRLERİMİZ ŞAHİTLENDİRİLMEKTEDİR.


Cenabı hak, Rad suresinin 28. ayetinde euzubillah bismillah, ellezine amenu ve tatmainnu kulubuhum bi zikrillahi e la bi zikrillahi tatmainnul kulub, Onlar ki iman edenler ve kalpleri Allahın zikri ile mutmain olanlardır. Bilesiniz ki kalpler ancak Allahı zikretmekle mutmain olur, buyuruyor. Bu ayeti celile kalbin mutmainliğini yani tatminliğini peş peşe iki kere zikretmektedir. Dünyalık şeylerin vereceği huzurun sürekli olmayacağını sürekli huzurun ancak zikirle olacağını vurguluyor.

Demek ki huzurun, mutluluğun formülü Cenabı Hakkı zikir etmekle oluyor. Zikir 3 şekilde olur. 1-Kur’anı kerimi tilavet etmek, 2- Cenabı hakkı kuranımızda geçen 125 esmasından biriyle zikretmek, 3- Hassaten lafzatullah esmasıyla zikretmektir.

İnsan kalbinin yatışması zikirle olur. Zikir kalbi tatmin edip aslına döndürerek huzura ulaştırır. Huzurla kişi her sıkıntının kudreti ilahiden geldiğine ve bu sıkıntıların geçici olacağına inanır. Başa gelen her sıkıntı iptila ise o derecemiz artırır. Musibet ise ondan nice dersler alırız. Fitne ise (bu küffara verilir.) O zaman da bu fitneden kendimizi korumak ve ondan bize de sıçramaması için gerekli olan tedbiri almamız gerekir.

Hazreti Ömer Efendimiz, Yüce Allahın zikrine sarılın çünkü o şifadır, buyuruyor. Bu şifa zikirle tüm vücuda yayılır ve kişiye huzuru getirir.

Peygamberimiz (sav.) bir Hadisi şerifte senin dilin devamlı surette Allah azze ve cellenin zikri ile meşgul olsun buyurdular. Bu hadisi şerif 6 hadis kitabinda geçer. Açıktan yapılan zikir dünya meşgalesi ve toplum içerisinde mümkün olmayışı nedeniyle sürekli olmaz. Sürekli zikir ancak gizli olarak yapılandır.

2 ders önce de gördüğümüz gibi 6 çeşit kalp vardır. Kalbi mefta kafirlerin kalbidir ki bu konumuzla alakası yoktur. Müslümanların kalbi taşlaşmaktan, marazlardan, kasvetten ve gafletten zakir kalbe yani sürekli zikreden kalbe dönüşebilmesi için öncelikle dil ile zikir edilmelidir. Dil ile zikir kalp zikrine ulaşmak için bir araçtır.

Rasulullah Efendimiz (sav.) Allahı her an ve her yerde (Tuvalet ve ailevi birliktelik hariç) gündeminde canlı tutan, dinini öğrenmeye çalışan kul, derece bakımından çok daha değerlidir, buyuruyor. Çünkü bu kişilerin üzerine sürekli sekinet iner.

Bedir savaşı öncesi düşmanın kat kat daha güçlü olması nedeniyle Müslümanlarda bir tedirginlik vardı. Cenabı hak kuranımızda onların üzerine sekinet indirdiğini, bu sekinetle 2-3 saniyelik bir uykuya daldıklarını, uyandıktan sonra cesaretlendiklerini bildiriyor.

Kalbine sekinet inen kişi huzuru bulur çevresine de faydalı olur. Dolu dolu kulluğunu yapar. Musibette, fitnede ve iptilada kalbi olumsuz etkilenmez. Camilerde topluca dua etmemizin nedeni oradakilerden birisine inen sekinetten topluca istifade etmek içindir.

Kalbin zikirde sürekli hale kolayca gelinmeyeceğini, zahmet çekmemiz gerektiğini anlamış olduk. Kalbi zikretmeyen, kuran ve sünnet üzere yaşamayan insanlar ile bir araya geldiğimizde kalbimizde kasvet ve gaflet olur. Mesela, saat gibi sabah namazına kalkan kişi bu tür biriyle oturup kalksa o gün sabah namazına kalkamaz. Bu durumun etkisinde kalmadan daha en başta ne yapmamız gerektiği ile ilgili olarak Rasulullah Efendimiz (sav.), Yolda yürüyen kişi Allahı zikretmez ise kendisi için pişmanlık sebebi olur. Uyumak için uzanıp da uzandığı yerde (okuyacağı şey ayet ise ayaklarını toplayacak) Yüce Allahı anmaz ise kendisinde Allaha yönelik bir eksiklik olur. Kendi nefsinizde Allahı zikredin, buyuruyor.

Yatmadan önce felak ve nas surelerini okumak müekket sünnettir. Hazreti Fatma annemiz bu sünneti hiç terk etmeden yaptığını ifade eder. Peygamber Efendimiz (sav.) Bu zikirden başka bir zikiri özellikle vurguluyor. Hazreti Fatıma annemiz evinde el değirmeni ile un yapardı. Bundan dolayı elleri nasır tutmuş patlamıştı. Bedenen çok zayıf birisi olduğu için Peygamber (sav.) Efendimizden bu işine yardım edebilecek bir yardımcı istedi. Peygamberimiz Efendimiz (sav.), bir akşam Hazreti Ali ve Hazreti Fatıma annemizin yanına geldi. Onları uyumak üzere olduğu halde gördü. Onlara rahatsız olmadan yatmaya devam etmelerini rica edip aralarına oturdu. Ve; Kızım sana manevi enerji olacak bir şey öğreteyim. Yanına hizmetli isteyip de sorumluluğa girme. Yatağına girince 33’er kez sübahnallah, elhamdülillah, Allahu ekber diye zikir edin. Bu size enerji olarak yeter, buyurdu.

Bu hadisi şerife göre gerek yaya gerek vasıta ile yolculuk esnasında ve yatağa yatarken zikretmemiz mecburidir.

Sahabe efendilerimiz bir gün Ya Resulullah mufridun kimlerdir? diye sordular. Peygamberimiz cevaben; Allahı aklından hiç çıkarmamaya düşkün olan kimselerdir, buyurdu.

Fecir suresinde bismillah, ennefsu en mutmainnetu…geçer ki yukardaki ayeti celilede kalbin mutamainliği buyrulmuştu. Bu ayeti celilede ise nefsin mutmainliği buyuruluyor. Birbirini tamamlayıcı nitelikte olan bu iki ayeti celileyi bir bütün olarak ele almamız gerekiyor.

Her insan farklı ve tektir. Aklı, ruhu, nefsi, kalbi, birbirinden ayrıdır. Kardeşler bedenen kardeştir. Hiçbir insan diğerinin aynısı veya kardeşi değildir.

Kuranımız 5 farklı nefisten bahseder;

Yusuf suresinde nefsi emmare, kıyamet suresinde nefsi levvame buyuruyor ki Cenabı hak ona uksimu diyerek tövbeye yönelmiş nefse yemin ediyor. Cenabı hak, pişmanlık duyan ve af dileyen nefsi uksimu olarak tanımlayıp ona yemin ederek önemsiyor.

Şems suresinde hemaha yani biz ona ilham ettik diyor. İlham ettikten sonra kalpte taşlaşma, hastalık kalmamış o kalp sürekli zikreder hale gelmiştir. Nefis bize hizmet eden en kıymetli bineğimizdir. Nefis bu noktaya geldiğinde Rabbimiz ona ilham ederiz buyuruyor.

Fecir suresinde Nefsi mutmainne buyuruyor. Yani nefis mutmain oluyor.

Yine Fecir suresinde radiye geçer ki Cenabı hak artık o kuldan razı olmuştur. Zaten kulun asli vazifesi Rabbinin razısını kazanmaktır. Bizler nefsi emmare ile nefsi levvame arasında gelip gideriz. Levvame de kalıcı olup nefsi mulhimeye doğru yükselmeye gayret etmeliyiz.

Bu delillerden de anladık ki; kalbi zikre hiç bir şey engel olamaz. Ancak nefis mutmain olmadan kalbin zikir yapar hale gelmesi mümkün değildir. Önce nefsimizi mutmain edeceğiz. Aksi halde Rabbimiz kalbimize tecelli etmez. Nefis Mutmain olursa vücut nurun ala nur olur.

Fecir suresi 27. Ayet ve Rad suresi 28. ayetler iç içe geçmiş şekildedir.

Kalb zikir yaptıkça Cenabı hakkın en nur esması tecellisiyle o kalp yıkanır. Kalp yıkanırken vücutta bir deprem etkisi olur. O zaman tüm hücrelerimiz nuranileşir. Ona dokunan bir insan onu hisseder. Onun elleri pamuk gibi yumuşacıktır. Eli onu tutan avucun içinde elektriklenmiş gibi hareket eder. O kulun kalbi zikre ulaşmış gerçek mutluluğa ermiştir. Dünyanın hiçbir nimeti bu daimi mutluluğu veremez.

İnsan ve ala suresinde bismillah, Vezkurisme rabbike bukreten ve asila Rabbinin ismini sabahleyin ve akşamleyin zikret, buyuruyor. Cenabı hak burada bir genelleme yapmış ve hangi isimle olduğunu bildirmemiştir.

İsra, Araf, Taha ve Haşr surelerinde Euzubillah bismillah, kulid’ullahe evid’ur rahman, ister Allah diye ister Rahman diye çağırın, buyurarak Ya Rahman ve ya Allah esmasına dikkat çekmektedir. Öyleyse bizler günlük olarak en az 1000 defa zikretmeyi görev kabul edeceğiz.

Yaptıgımız Zikirler Şahitlendirilmektedir.

Yaptığımız tüm zikirler ve tilavet ettiğimiz kuranımız kaydedilmektedir.

3 büyük hadis kitabımızda geçen bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sav.), Parmaklarınızla tespih çekiniz. Şahitlik yapmak üzere o parmaklarınız konuşturulacaktır, buyuruyor.

Cenabı hak üç surede beş defa Euzubillah bismillah, El yevme nahtimu ala efvahihim ve tukellimuna eydihim yevme teşhedu aleyhim el sinetuhum ve eydihim ve erculuhum, O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Günahı önüne konunca korkudan inkar ederler. Ancak elleri, ayakları, kulakları ve derileri şahitlik yapacaklardır, buyuruyor. Bitkisel ruh dediğimiz ruhumuz yaptıklarını itiraf edecek kul ise inkar edemeyip mahcup olacaktır.

Bu ayetlerin tefsiri olan bir hadisi şerifte de Kişinin ağzına mühür vurulacak. Uyluğu, bütün etleri, kemikleri ve en küçük kıl tanecikleri dahi şahitlik edeceklerdir, buyurulur. Bunu da yine nebati ruhumuz itiraf edecektir.

Cemadi ruh sahibi olan taşlar, kayalar ve topraklar da olumlu olumsuz tüm amellerimize şahitlik edeceklerdir.

Zilzal suresinde 4. Ayetinde Euzubillah bismillah, Yevme izin tuhaddisu ahbareha, o gün arz, üzerinde iyi kötü ne işlendiğini haber verecektir, buyuruyor. Etrafımızda yer alan dağ, taş hayvan bitki de yaptığımızın fotoğrafını çekip şahitlik edecektir.

Peygamberimiz (sav.) bu ayeti celile okununca, sahabe efendilerimize Arzın anlatacağı haber nelerdir? diye sordular. Onlar Allah ve Rasulu daha iyi bilir, dediler. Peygamberimiz (sav.), Yeryüzü kadın ve erkek her kulun işlediği amellere şahitlik edecektir. Falan kişi şu yerde şu saatte şu amelleri yaptı diyecek. İşte bu yeryüzünün haberidir, buyurdu. Yani ne amel işlediysek yanımızda bulunan canlı cansız tüm maddeler buna şahitlik edecektir.

Bu bilgilerden fıkhi bir hüküm çıkar. Ulemamız buyurdu ki; Kişi evinde veya mescitlerde namaz kılarken sünnetini kıldığı noktada farzını kılmasın. Sağa sola kayarak secde ettiği yeri çoğaltsın şahitlerini artırsın, buyuruyorlar.

21 gündür Gazze’de meydana gelen acı tablo tüm ülkemiz insanına haykırıyor ki;

Maide suresi 64. ayetinin içinde 3 kelime yan yana geçer ki birincisi harptir. İkinci kelime ateş ve üçüncü ateşi söndürmedir. O dönemde ateşli silah yoktu ama kuranımız mucizevi olarak buna işaret etmiştir. Son olarak da bize bu ateşi söndürme sorumluluğu vermektedir.

Bu ateşi nasıl söndüreceğimiz sorusuna cevabı da Enfal suresi 60. Ayetinde bismillah, min kuvvetin ve min rıbatil hayli… kuvvetlenin, sınırlarınızı korumak için atlarla güçlenin buyuruyor. Dönemimizde atlar yerine ateşli silahlar almıştır. Cenabı hak burada ateşlemek için değil söndürmek için silahlanın buyuruyor. Güçlü olun ki onlar size cesaret edemesin, diyor.

Bu iki ayeti celile milli ve dini stratejimize sorumluluk yüklemiştir. Bunun için sürekli çalışmamız gerekir. Müslüman görünümlü, Yahudi tıynetli Arap yöneticilerini bu işin içine dahil etmiyoruz. Bir Müslüman Enfal suresi 60. Ayeti celilenin gereğini yerine getiremeden ölürse sorumludur.

Euzubillah bismillah, la'netullahi alaz zalimin, la'netullahi alaz zalimin, la'netullahi alaz zalimin. Ey rabbimiz zalimlere lanet eyle, Ey rabbimiz zalimlere lanet eyle, Ey rabbimiz zalimlere lanet eyle. Amin, Amin, Amin. EL FATİHA


23 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

BULUTLAR

SAVURAN RÜZGÂR

HÜSRAN

Comments


bottom of page