
Geçen haftaki derslerimizde Cibril (as) özelinde meleklerin özelliklerinin 10 maddesini öğrenmiştik. Bugün 11. Maddeden devam edeceğiz.
11-Cenabı Hakkın En Çok Haşyetullah Duyan Kulları Meleklerdir.
Kulların Cenabı hakka yönelik iki çeşit korkusu vardır. Birincisi havfullahtır ki bu korku kulun günah işlediği için ceza çekme korkusudur. Bir de haşyetullah vardır. Bu korku ise Rabbimizin yanında saygınlığını kaybetme korkusudur. Melekler haşyetullah korkusunu en çok duyan yaratılmışlardır. Çünkü onların günah işleyip de cezaya çarptırılma durumları yoktur.
Peygamber efendimiz (sav) Hazreti Cebrail (as) ile oturmakta iken birden sema yarıldı. Cebrail (as) bir anda yere doğru sünmeye ve küçülmeye başladı. Derken o yarılan yerden bir melaike belirdi. Ve Ey Muhammed! Rabbim sana selam ediyor ve senden melik bir peygamber olma veya normal bir peygamber olma konusunda tercih etmeni istiyor, dedi. O esnada Cebrail (as) işaret ederek normal kul peygamberliği tercih etmemi söyledi. Ben de gelen meleğe melikliği değil normal kul olan mütevaziliği tercih ettiğimi bildirdim. Gelen melek tekrar geldiği yere döndü. Cebrail aleyhisselamın o küçülmesine şaşırdım. Ve kendisine; Ya Cebrail o gelen hangi melekti ki sen saygından yere serildin, dedim. Cibrili emin buyurdu ki, O gelen İsrafil (as) idi. O yaratıldığı günden bu yana Cenabı hakkın huzurundadır. Onunla aralarında yetmiş tane nurdan perde vardır. O perde kendisine yaklaşan her şeyi yakıp yok eder. Hazreti İsrafil’in (as) önünde levh-i mahfuz vardır. Cenabı hak kainatta olacak herhangi bir şey hakkında izin verdiğinde bu levhi mahfuz onun alnının hizasına kadar yükselir. O da o levhaya bakar. Bu iş benimle alakalı ise onu bana emreder. Mikail (as) ile ilgili ise ona emreder. Azrail (as) ilgili ise ona emreder, dedi. Ben de; Ya Cebrail senin işin nedir? Dedim. O da; Rüzgarları, bulutları, orduları ben idare ederim, Mikail (as) bitkileri ve yağmurları idare eder. Ölüm meleği de öleceklerin canını alır. İsrafil (as) ise Allah’tan aldığı emirleri bize taktim eder. İsrafil’i görünce kıyamet koptu sandım ondan korktum. Çünkü o yere inmeyen bir melaikedir, dedi.
12- Melekler Baş Gözü İle Görülebilir Mi?
Hazreti Abdullah İbni Abbas anlatıyor; Hazreti peygamberimizin Dıhye (ra) ile sohbet ettiklerini gördüm. Ancak sohbetlerini bölmemek için yanlarına varmadım. Sonra peygamberimiz; Ya Abdullah neden gelmedin, oysa Cibril (as) senin selam vermeni istiyordu, sen melaikenin yüz kısmını gördün mü? dedi. Ben de evet, dedim. Peygamberimiz; Öyleyse gözlerini kaybedersin, dedi. Hazreti Abdullah İbni Abbas öldüğünde bir kuş gelip kefenine girdi. Orada bulunanlar bu kuşu gördüler ama kuşa dokunmadılar. Defin işlemi gerçekleşince Fecr suresinin 27,28,29,30. Ayetleri okundu. Ses o kuşun sesiydi, dediler.
Bu kadar büyük bir zat dahi meleğin yüzünü görünce gözünü kaybettiğine göre anlıyoruz ki, melekleri de cinnileri de asli haliyle kimse göremez.
Geçen dersimizde Enam suresinin 9. ayetinin sonunda geçen yelbisune kelimesinin elbise anlamına geldiğini söylemiştik. Cenabı hak yelbisune buyurarak meleklerin asli suretlerinielbisenin içine gizleyerek insanlara gösterildiğini öğreniyoruz. Ama çok az sayıdaki seçkin kullarına vücudunun çok az kısmını belki gösteriyordur. Bu da herkese nasip olacak şey değildir.
Abdullah ibni Abbas’ın gözlerinin kapanması bu musibetin ardından onun ilminin artmasına ve bu bereketten nasiplenmesine vesile oluyor. Bu bereketten nasiplenmeye yönelik iki örnek verelim;
Hazreti İbni Abbas (ra) çocukluk döneminde ara sıra peygamberimizin evinde kalırdı. Annelerimizden Hazreti Meymune (ra) onun teyzesiydi. Bir gün sabah namazına erkenden kalkıp peygamberimizin abdest suyunu ısıtarak hazırladı. Daha 7-8 yaşındayken böyle bir davranışta bulunması Peygamber efendimizin hoşuna gitti. Onun başına ve göğsüne elini koyarak; Allah’ım ona hikmet ver ve kuranın tevilini öğret. Allah’ım onun içini hikmetle doldur. Dilini de o hikmetleri aktarabilen bir hale dönüştür, diye duada bulundu.
İşte Abdullah İbni Abbas’ın o melaikeyi azcık aslı surette görmesi ve büyük ilim sahibi olması bu duanın bereketiyledir.
Hikmet kalbin fuadından kaynar. O yüzden bulanık değil berraktır. Hikmet bir yerden öğrenilen bir ilim değildir. Hikmeti Rabbimiz nasip eder.
Taha suresinde anlatıldığına göre, Cenabı hakkın Hazreti Musa’yı (as) bazı emirler vermek üzere Turi Sinaya çağırdığında Samiri ismindeki münafık Hazreti Musa (as) götürmeye gelen Cibrilin atının ayağından bir avuç toprak aldı. Hazreti Musa’nın gelen kişiye gösterdiği aşırı saygıyı görüp o gelenin çok özel biri olduğunu anlamıştı. Musa (as) Tur dağında iken altınları eriterek yaptığı buzağının içine bu toraktan koyup buzağının ses çıkartmasını sağladı. Bazı kimseler de imtihanın gereği Samiri münafığına inanıp arkasından gittiler.
Bir de Araf suresinde 5 ayetle anlatılan Bel'am İbn Bâura vardır. Ki buna daha da fazla ilim nasip olduğu halde yoldan çıkarak peygambere ve Allaha asi olmuştur.
Hazreti Peygamberimiz zamanında 3 büyük dahi olarak bilinen Ümeyye b. Ebi Salt, Ebû Âmir er-Râhib ve Abdullah bin Übeyy (münefukun suresinin anlattığı kişi) bunlar peygamberimize diklendiler.
Verilen manevi nimete Müslüman imtihan edilirse iptila, kafir imtihan edilirse fitne olur.
Kişi eğer o nimeti görür şımarırsa kaybeder. Ama istikameti bozmaz o nimet nedeniyle başkalarından kendini üstün görmez ise sabit kadem üzere yaşar. Kişinin imtihanı başarması için Cenabı hakkın koruması gerekir. Aksi halde hiçbir nefis imtihanı geçemez.
13-Meleklerin Kerim Simasıyla Tevessül Edilerek Dua Etmek
Önce Namazda okuduğumuz tahiyyatın ilk şeklini bir öğrenelim;
Abdullah ibni Mesut (ra) aktarıyor; Biz Rasulullahın arkasında namaz kıldığımız zaman tahiyyattan evvel; Selam kullarından evvel Allaha olsun. Selam Cibirile olsun. Selam Mikaile olsun, der tahiyyata başlardık, buyuruyor.
Tahiyyat Cenabı hakkın her türlü afetten koruması için yapılan duadır. Tahiyyat üç kısma ayrılır. Tahiyyat, salavat ve tayyibat’tır. İçerisinde geçen salavat ise ettiğimiz duayı paylaşmaktır. Tayyibat, cenabı hakkı övmektir.
Tahiyyatı bize öğreten peygamberimizdir. Öndeki selamlamayı kaldıran da yine peygamberimizdir. Peygamberimiz hiçbir hükmü kafasından yapmaz.
Hazreti Aişe (ra) annemiz ve Usema Bin Umeyr (ra) aktarıyor; Peygamberimiz (sav) gece kalktığı vakit namazında; Ey Cebrail, Mikail, İsrafil ve Muhammed’in Rabbi olan Allah’ım. Göklerin, yerin yaratanı hazırı ve gaibi bilen Allah’ım. Cehennem azabından ve kabir azabından sana sığınırım, diye dua eder öyle namaza başlardı, buyuruyorlar.
Bu dua tevessül konusunda apaçık bir delildir. Peygamberimiz burada melaikeler kendinden makam olarak aşağıda olmalarına rağmen tevessül ederek rabbimize dua ediyor. Bundan sonra bizler de bu duayı etmeliyiz ve melekleri tevessül etmeliyiz.
Abdullah İbni Abbas (ra) aktarıyor; Hafaza melekeleri dışında Allah’ın ağaçlardan düşen yaprakları kaydeden melekeleri vardır. Yapayalnız bir yerde mağdur durumda iseniz, Ey Allah’ın kulları bana yardım edin, desin. Sizden birinize çölde bir sıkıntı gelirse Ey Melekler Allah’ın kullarına (bana) yardım edin ki Allah da size yardım etsin, diye dua ediniz buyurdu.
Sonuç olarak melekler istikamet sahiplerine manevi yardım ederler.
Hazreti Cebrail as ahirette insanların hesaba çekilmeden önce mahiyetinde sayısını bilmediğimiz kadar melekle güvenliği sağlar. Demek ki Cebrail (as) vahiy getirip görevi bitmiyor.
14-Mikail (as)
Cenabı hak bakara suresinin 88. Ayetinde bismillah Men kane aduvven lillahi ve melaiketihi ve rusulihi ve cibrile ve mikale fe innallahe aduvvun lil kafirin. Kim Allah'a ve O'nun meleklerine, resullerine, Cibril'e, Mikail'e düşman olursa; iyi bilsin ki Allah da Kafirlere düşmandır, buyurmaktadır.
Mikail (as); 1- Yağmurların sevk idaresini yapar. 2- İndirilen nimetlerin taksimatını, sevk ve idaresini yapar. 3- Bitkilerin sevk ve idaresini yapar. 4- İndirilen rahatlıkları ve kuraklıkları sevk ve idare eder. 5- Ayrıca bitkilerin üremesi için rüzgarların sevk ve idaresini yapar.
Peygamberimiz (sav); Benim gök ahalisinden vezirlerim ve koruyucularım Cebrail (as) ve Mikail (as)’dır, buyurmaktadır.
Sad Bin Abu Vakkas (ra) aktarıyor; Mikail ve Cebrail (as) Uhud savaşında beyaz elbiseli adam şekline girip birisi sağında birisi solunda onunla savaşarak korudular, buyuruyor.
Peygamberimiz (sav); Ben namaz kılarken Mikail (as) bana uğradı. Kanatlarında tozlar vardı. O tozlu haliyle bana selam verdi. O bana tebessüm etti, bende ona tebessüm ettim buyurmaktadır.
Yine Peygamber Efendimiz (sav); Mikail (as) için hiç gülmüşlüğü görülmemiş bir melektir, buyuruyor.
15-İsrafil (as)
İsrafil (as) Sahibi surdur. Sur ki gelmiş geçmiş tüm mahlukatın ruhları o surun içindedir.
Peygamberimiz (sav); İsrafil (as) suru üflemesi esnasında sağında Cibril (as) ve solunda Mikail (as) bekleyecektir, buyuruyor.
Sur hakkında kuranımızda 12 adet ayeti celile vardır.
Cenabı hak Neml suresin bismillah Ve yevme yunfehu fis suri fe fezia men fis semavati ve men fil ardı illa men şaallah… Sur'a üflendiği gün, Allah'ın dilediği kimseler hariç, göklerde ve yerde olanlar dehşete kapılacak, buyuruyor.
Surun birinci üflenmesine fezanın yok olması anlamında Nefha-i feza denir. İkinci üfleme ise ölenlerin ayağa kalkması yani Nefha-i kıyam denir.
Bu nasıl bir güç ki tek hareketle katrilyonlarca ruh hem ölüyor hem diriliyor. Bu aklımızın alacağı bir durum değildir.
İsrafilin kelime anlamı Allah’ın kuludur. Levhi mahfuzda görevli tüm melekler İsrafil (as) emrindedir. Yeryüzündeki tüm meleklerin günlük vazifesini dağıtır. Hamele-i Arş meleklerindedir. Yani arşı taşıyan sekiz melekten biridir.
16- Azrail (as)
Dinimizde bir ilke vardır ki; Emir sorgulanmaz uygulanır. Bu ilkenin Cenabı hak insanı yaratmayı murat ettiği zaman Cebrail (as)’dan yerden toprak getirmesini istedi. Cebrail (as) arzdan toprak almak istediğinde yer; Ben, benden bir parça cehennemde yanmasından Rabbime sığınırım, diyerek yalvardı toprağı vermedi. Cebrail as da almadan geri geldi. Aynı durum Mikail (as) ile de gerçekleşti. Cenabı hak sonra Azrail (as)’mı gönderdi. Azrail (as) yeryüzünü dinlemeyip toprağı aldı. Bu toprak yerin her noktasından alındı. Bugün insanların farklı anatomik yapıya sahip olmasının sebebi toprağın farklı noktalardan alındığı için farklı özellikler taşımasındandır. Azrail (as) toprağı getirip; Ya Rabbi sana itaat etmem ona merhamet etmemden daha lüzumludur dedi. Cenabı hak da öyleyse sen melekül mevt yani ölüm meleği olacaksın, dedi. Azrail (as); Ya Rabbi insanlar benden nefret ederler dedi. Cenabı hak buyurdu ki; Ben ölüm için sebepler yaratacağım insanlar seni anmayı akıllarına dahi getirmeyecekler dedi.
Secde suresinde bismillah …yeteveffakum melekul mevtillezi vukkile bikum… Size vekil kılınan ölüm meleği, sizi vefat ettirecek, buyrulur. Azrail (as) biz insanlardaki nefislerin ölümüyle görevlidir. Ruh ölmez ruh götürülür. Ölen nefistir.
Cenabı hak ölümü yaratmaz ise insan paramparçada olsa dahi ölmez. Azrail (as)’mın asıl adı Abdullah’tır. Ölüm meleğinin sayısını bilmediğimiz kadar yardımcıları vardır.
Sekratul Mevti (Ölüm Sarhoşluğu)
Biz insanlar her an ölüme hazırlıklı olmalıyız. Aklımız ölümün dehşeti karşısında sarhoşluk yaşar. Hazır olmayan insan bu anı yaşarken ne diyeceğini ne bilsin, o imtihanı nasıl geçsin? O yüzden sürekli sekaratı mevti tefekkür ederek bu duruma alışmalıyız.
Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor; Hayvanlar ve böcekleri Allah’ı Teala’yı teşbih etmektedir. Tesbihleri bittiği zaman Allahu Teala onların canını alır. Bunların ölümünde ölüm meleğinin tesiri yoktur.
Yine başka bir hadisi şeriflerinde Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor; Azrail (as) bir defasında bana Ya Muhammed (as) şayet bir sineğin ruhunu almak istesem Allah izin vermeden alamam, buyurdu.
Ölüm meleği her gün her evi ziyaret eder. Yani her gün herkesin yanına uğrar. Kimin eceli gelmişse onun canını alır. Hayvanların canını Allahu Teala’nın izniyle onun adına Azrail (as) alır.
Cenabı hak Kaf suresinde bismillah Ve caet kullu nefsin meaha saikun ve şehidun. Ve caet kullu nefsin meaha saikun ve şehidun. Herkes yanında bir sevk edici ve bir tanıkla birlikte gelir, buyurarak Alınan ruhları telakki eden yani karşılayan meleklerden haber verir.
Kulun ruhu nu ölüm meleğinden teslim alan iki melek vardır. Bunlar iki çeşittir. Sürur Meleği ruhun haline şahit olurlar. Sait olurlar. Bu melekler müminlerin ruhunu alıp nerede kalacaksa o yere götürürler. O ruha kıyamete kadar eşlik ederler. Ruhlar aleminde gezdirirler. Azap melekleri de kafirlerin ruhlarını teslim alınca sıkıntılı yerlerde gezdirirler. Onların berzah hayatları zehir olur.
Kuranımızda 89 ayette anlatılan melekleri öğrenmeye devam edeceğiz. El fatiha
Comments