İlahlaştırmak ve Putlaştırmak
Alak suresinde itikatla ilgili, müddesir suresinin ilk 4 ayetinde taharetle ilgili emirler vardı. Cenabı hak Müddesir suresinin 5. ve 6. Ayetinde ise toplumsal ve ahlaki kuralları emir buyurmuştur.
Müddesir suresinin 5. Ayetinde Euzubillah bismillah Verrucze fehcur, pisliklerden uzak dur, buyrulmaktadır.
Verrucze; Ruczu kökünden gelir. İsim kelimesi olup kuranımızda 10 yerde geçer. 1-Kötü ve günah davranışlardan uzak dur. 2-Pis ve murdar olanlardan uzak dur. 3-Şeytanın vesveselerinden bizi muhafaza eyle. 4-Puta tapınmaktan uzak dur. 5-Başkasının elem ve azap duymasına sebep olacak kabalıktan ve sefihlikten muhafaza eyle. 6-Sakınmamın farz olduğu her türlü masiyetten muhafaza eyle. 7-Nefsimin incinmesine sebep olacak insanların mes’emelerinden uzak eyle, Anlamlarına gelir.
Fehcur; Kuranmızda 31 yerde geçer, fiildir. İlahi yardım ile yukarda saydığımız 7 tane ruczu terk etmeyi başaranlardan kıl anlamına gelir.
Bu ayetin ilk muhatabı peygamberimiz olmasına rağmen onda ruczu dediğimiz olumsuzluk yoktur. Ama verilen bu korunma nimetine şükür etmek amacıyla Ya Rabbi üzerime giydirdiğin ismet sıfatı halimi vefatıma kadar sabit kıl, anlamına gelen duasıdır.
Hazreti Ayşe annemiz Peygamber Efendimizin yorucu ve uzun ibadetler yaptığını görünce Ya Rasulullah senin hiç günahın olmadığı halde kendini neden bu kadar yoruyorsun, dedi. Peygamber Efendimiz de; Ya Ayşe şükreden bir kul olamayayım mı? buyurdu.
Yukarıda 4. Maddede geçen Puta tapınmaktan uzak dur, emrini biraz açalım;
Hac suresinin 30. Ayetinde Euzubillah bismillah; …ricse minel evsani vectenibu... putlardan uzak durun ve o pisliklerden kaçının, buyuruyor. Cenabı hak bu ayette hepimize hitap ederken putlara karşı 13 yerde daha uyarıda bulunmaktadır.
Cahiliye döneminde Kabe’de 360 put vardı. Bunlardan 43 tanesi meşhurdu. İsaf ve Naile putları bu 43 puttan ikisiydi. Cenabı hak Peygamberimize özellikle bu puttan sakınmasını emretti. O dönemin müşrikleri Peygamber Efendimize; Sadece İsaf ve Naile putlarına yüzünü sürersen biz senin davetine icabet edeceğiz, dediler. Peygamber Efendimiz umutvar olup etkilendi. Acaba bu zulüm biter mi? diye düşündü. O zaman özellikle bu iki puttan uzak durması için Rabbimizden ikaz geldi.
Hazreti İbrahim (as), Hazreti Hacer ve Hazreti İsmail’i Mekke’de hiç kimsenin, bir yapının olmadığı alana koyup giderken Hazreti Hacer, Bu senin fikrin mi? diye sordu. İbrahim (as) Başını sallayarak Rabbimin emridir, deyince Hazreti Hacer rahatladı. Bir süre sonra oraya cürhimiler kabilesi geldi. Hazreti Hacer’den müsaade isteyip konakladılar. Böylece Mekke’nin ilk temelleri atılmış oldu. Gün geldi bu topluluk çoğaldı. Ekonomik refahları artınca da ahlaki düzenleri bozuldu.
İsaf bin Yala ve Zeyd kızı Naile Hac mevsiminde Kabe’ye geldiler. Birlikte olma arzuları vardı. Kabe’nin içine girip gayri meşru ilişkiye girdiler. O ilişki tamamlanmadan ikisi de kudretullahla taşa döndüler. Orada bulunanlar ibret için birini Merve, birini Safa tepesine diktiler. Üzerinden uzun zaman geçince insanlar bunu unuttular. İtikatları bozulunca da bu iki taşa tapmaya başladır.
İslam gelip hac görevi farz olunca Müslümanlar Safa ve Merve arasında say yapma konusunda tereddüte düştüler. Çünkü iki tepede de put vardı. Rabbimiz Bakara suresinin 158. ayetinde bu sayı yapmalarını emredince tereddüt de ortadan kalktı.
Cahiliye dönemi müşriklerinin putlara karşı yaptıkları saygı davranışlarından bazıları; 1-Putun önüne götürüp yemek, hediye koymak. 2-Putları tavaf etmek. 3-Putlara kurban kesmek. 4-Putlar adına zekat vermek. 5-Putların olduğu alana hayızlı, nifazlı cünüp şekilde girmemek. 6-Putlar adına adak adamak. 7-Putların etrafında dönerken telbiye getirmek. 8-Putlar adına yemin etmek. 9-Putları kutsamak amacıyla dokunmak. 10-Putların adını çocuklarına isim olarak koymak.
Cenabı hak Enfal suresinin 35 ayetinde Euzubillah bismillah Ve ma kane salatuhum indel beyti illa mukaen ve tasdiyeh… Onların, Beyt'in yanındaki salatları, ıslık çalmaktan ve el çırpmaktan başka bir şey değildir, buyuruyor.
Ülkemizde de cenaze defin esnasında alkışlamak, ıslık çalmak gibi davranışlarla cahiliye adetine devam edilmektedir. Cenaze başında alkışlamayı, ıslık çalmayı bırak yüksek sesle tekbir getirmek bile tahrimen mekruhtur. (Fetavayi Hindiye)
Taha suresinin 114. Ayetinde Euzubillah bismillah …ve kul rabbi zidni ılma, Ya Rabbi ilmimi artır, buyuruyor. Eğer bizler her gün bu duayı etmez, ilmimizi artırmaz ve cahil kalırsak o zaman taştan kuştan yardım dileniriz farkına bile varamayız.
Bugün 5 milyar insan kendi elleriyle yaptıkları görünen putlara tapmaktadır. Müslümanlar da gözle görünmeyen hevalarını putlaştırmaktadır. İnsanların şehvetleri, şöhretleri, bedenleri, riyasetleri, ölüm kaygıları, servetleri, evlatları görünmeyen putlaştırılmış alanlarıdır.
Görünmeyen putlaştırma; yaratılmışlara aşırı sevgi duymak, her dediğini her istediğini ve her hizmetini kayıtsız sorgusuz yapmak, onu putlaştırmaktır.
Yukarıda 6. Maddede geçen masiyet konusunu açalım;
Masiyet, mücadele suresinin 8 ve 9. Ayetlerinde ve ma'siyetir resul geçer. Günahı, düşmanlığı, peygambere isyanı fısıldaşmak da olanları görmedin mi? anlamına gelir.
İslama göre bütün peygamberler aynı dini anlatmışlardır. Nasıl ki bir okulda görev yapan her öğretmen kendi öğrencilerine farklı sınıflarda ve zamanlarda ders anlatıyorsa Peygamberler de böyledir. Hepsi aynı okulun öğretmenleri gibi kendi dönemlerinde kendi kavimlerine aynı dersi anlatmaktadır.
İnsan hangi kavimden gelirse gelsin kişinin kavmi bedenini ilgilendirir. Ruhlarımız hiçbir ırktan değildir. Ruhun kavmi olmaz.
Masiyet; Rasula karşı gelmek, isyan etmek, asi olmaktır. Eğer Peygamber Efendimizin hadisi şerifine, yaşam şekline şöyledir, böyledir, ama, fakat gibi bir yaklaşım sergilersek ona isyan etmiş, asi olmuş oluruz. Sünneti sıradanlaştırmaya çalışanlara rağmen bizler müekket sünnetleri kayıtsız şartsız yapmalıyız. Çünkü masiyetin ana damarı budur.
Hazreti Peygamber Efendimiz bir gün Hazreti Ali’ye hitaben; Ya Ali her cuma gecesi Allah’ım sayende hayatta kaldığım müddetçe masiyetlerden uzak kalmayı benden uzak eyle. Uzak olmayı kolaylaştır. Bana merhamet eyle, diye dua et, buyurdular.
Cenabı Hak Müddesir suresi 6. Ayette Euzubillah bismillah Ve la temnun testeksir, buyurmaktadır. Müfessirler bu ayetin tevilini yapmak da zorlanmışlardır. İmamı Kurtubi Hazretleri 11 tane tevili eserinde bir araya toplamıştır. Bunların içinden 3 tanesini okuyacak olursak;
1-Yaptığını çok görerek minnet etme. 2-Daha fazlasını almak maksadıyla bir mal vermeye kalkışma. 3-Yaptığın iyiliği çok görerek başa kalkma, anlamları verilmiştir.
Ayette geçen temnun; Menna kökünden gelir. Başa kalkmayın manasındadır. Kuranımızda 27 defa geçer.
Testeksir; Yaptığın küçücük şeyi nefsinde çok görme anlamına gelir.
Ayeti celile ile ilgili Peygamber Efendimiz (sav); İstihzar yapan yaptığına karşılık sevaba erer, buyurmaktadır. Yani kişi bir iyiliği karşılık bekleyerek de yapsa bu hadisi şerife göre sevabını alır.
Menna kelimesini kültürümüzde minnet olarak kullanırız. Minnet kişinin başkalarının iyilikleri ve yardımları karşısında duyduğu şükran duygusudur.
Minneti 4 örnekle açıklayalım;
1-Amellerini çok görenin amelleri boşa gider. Buna ucup denir. 2-Adem oğlu ömrü boyu kesintisiz ibadet etse dahi Allah’ın nimetlerine karşı kısmen bile şükretmiş olmaz. 3-Bağışlarınızın Allah için olmasını gözetiniz.
4-Bu ayetin ruhunun hikmeti olarak; Hazreti peygamberimiz insanlara karşı minnetçi duruma düşmesin diye Cenabı hak kıyamete kadar peygamberimizin aile halkına zekat ve sadaka almasını haram kılmıştır. Ancak peygamberimizin hediye alması mübah olduğu için onlara hediye verilebilir.
Salmanı Farisi Hazretleri İran’dan Şam’a, Şam’dan Nusaybin’e oradan da Ankara’ya gelmiştir. Amacı son peygamberi bulmaktır. Ankara’ya geldiğinde Hacı Bayram camisinin kuzey tarafında bulunan kilisenin papazına ulaştı. O Papaz; Şu 3 işareti bulduğun da ona tabi ol, o aradığın peygamberdir, dedi.
Salmanı Farisi Medine’den gelen bir kafileye rasladı. Parası olmadığı için onlara köle olarak teslim oldu. Medine’de bir Yahudi’ye satıldı. Peygamberimiz Kuba da iken ona bir tabak meyve getirip; Sen mubarek birisin, bu benim sadakamdır, diyerek verdi. Peygamberimiz onu yemeyip sahabelere verdi. Bu ilk işaretti. 2-3 gün sonra bir tabakla yine gelip; Bu benim hediyem buyurun, dedi. Peygamberimiz onu sahabelerle beraber yedi. Bu da ikinci işaretti. Birkaç gün sonra peygamberimizin sırtındaki mührü gördü. Ve onu ilk öpen kişi oldu. Peygamberimiz de ona gömleğini hediye etti.
Yıldırım Beyazit Han 1400 yılında Nakibul Eşraf makamını kurdu. Bu kurum Peygamberimizin neslinden gelen seyitlere ve şeriflere ait devlet işlerini yapan kurumdu. Nakıbul Eşraf Peygamberimizin soy kütüğünü tutuyordu. Onların gelişi güzel mesleklerde çalışmalarına müsaade edilmiyordu. Bu soydan gelen hanımların dengi olmayan erkeklerle evlenmesine müsaade edilmezdi. Padişah tahta geçmeden önce onlar biat eder sonra diğerleri biat ederdi. Padişah bayram tebriklerinde önce Nakibul Eşrafı kabul ederdi. Onlar geldiğinde ayak da karşılardı.
Müddesir suresinin 6 ayeti bize El Mennan (cc) esma-i şerifini öğretir. İhsanı bol, çok çok ihsan eden, en çok nimet veren anlamına gelir. Allahu teala el-Mennan (cc) olduğu için kendine küfür edene dahi nimet vermeye devam eder.
Euzubillah bismillah …ma enfeku mennen ve la ezen… verdiklerini başa kalkamayanlar, onlara minnet yüklemeyenler. (Bakara/262)
Euzubillah bismillah …sadakatikum bil menni vel eza…başa kalkmakla hiç verilmemiş hale getirmeyin. (Bakara/264)
Euzubillah bismillah …ni'metun temunnuha… verdiğin nimeti başıma mı kalkıyorsun (Şuara/22)
Firevun Hazreti Musa’ya seni ben büyüttüm deyince Musa (as) Verdiğin nimeti başıma mı kalkıyorsun, dedi. Cenabı hak Hazreti Musa’nın dilinden Firevun’a bile verdiğin nimeti başıma kalkma diye uyarmaktadır.
Fatiha suresinin 7. Ayetinde bismillah en’amte deriz ki Rabbim beni nimetlendirdiğin için demiş oluyoruz.
Cenabı hak Euzubillah bismillah …Yemunnune aleyke… (Hucurat/17) vezkuru ni'metallahi aleykum, (Ali İmran/103) Ve lev la fadlullahi aleykum (Nisa/83) buyurarak eğer sadıklarsanız sadece iman ve hidayet nimetini hatırlayın yeterli der.
İmamı Fahrettin Razi Hazretleri bu ayetin altına; Ya Rabbi bizi bu hidayet üzere sabit kıl, duasını yazmıştır.
Peygamberimiz (sav) Ebu Zer’in (ra) aktardığı bir hadisi şeriflerinde; 3 sınıf insan vardır ki Allahu teala kıyamet günü onunla konuşmaz, yüzlerine bakmaz ve onları temize çıkartmaz. Onlar için can yakıcı bir azap vardır. Bu kimseler elbisesini kibirle yerde sürüyenler. Yaptığı iyiliği başa kakanlar. Yalan yere yemin edenler, buyurmaktadır.
Cenabı hak Müddesir suresi 7. Ayetinde Euzubillah bismillah Ve li rabbike fasbir, Rabb'in için sabret, buyurmaktadır.
Rab; kuranımızda 980 ayette geçer. Zamirdir.
Fasbir; Rabbinin rızasını kazanmak için sabret, demektir. Sabır kuranımızda 103 kere geçer. 1-Farzları eda edebilmeye sabret. 2-Günah işlememek için sabret. 3-Belalara, musibetlere sabret. 4-Ailenden ve vatanından uzak kalmaya sabret. 5-Trafikte, herhangi bir sırada beklerken hakkına razı ol, başkalarının önüne geçme sabret. Bu sabırlar ibadettir.
El fatiha
Comments