top of page

TEFEKKÜRÜ MEVT ve İBLİS'İN TEZVİRATI


Ruhun Melekler Tarafından Techiz Edilmesi

Ruhların kabzolunduktan sonra sicil kayıtlarının tutulduğu yerlere götürülüp izin süresinin bittiğini geri dönüşünün onaylanıp huzurunda mühürlenerek tescil edilmesi.

Esteuzibillah bismillah Naziat ve Enfal surelerinde, Nezia kelimesi geçer ki Kâfirlerin ruhları sökülerek ve silkelenerek alınacağı anlamına gelir. Kafirlerin ruhları bir ağacın topraktan söküldüğü gibi dehşet verici bir şekilde alınıyor ki bu onların küfürlerinden dolayı ödedikleri ilk bedeldir.

Yine ayetin içerisinde mumtine ki bu da metanet anlamı taşır. Kâfirin ruhu bedenden çıktığı zaman öyle bir pis kokar ki o ruhu kabzeden meleklerin aşırı derecede etkilendikleri görülüyor. Araf ve Hac suresinde anlatıldığına göre kafirlerin ruhuna sema kapısı açılmaz. Şu üzerinde bastığımız yeryüzünün 7 kat daha altına inilerek oradaki siccin denilen yere götürülür.

Mutaffifin suresinde kitabın merkum geçer ki bu mühürlü ve damgalı anlamına gelir. Cenabı hak onların ruhlarını siccinde rakamlandırıp o kitaba kayder. Ve mühürlü rakamla işaretlenmiş, sicilindeki yerine iade olunur.

Mü’minlerin Ruhları

Cenabı hak Naziat suresinde bizim ruhlarımıza dönük neşta, sebha ve sebka diye 3 kelime kullanılır. Müminlerin ruhları usulca alınır. Neşta, sebha ve sebka yani huzurlu, uçurularak ve yarışılarak götürülür buyuruyor. Mutaffifin suresinde anlatıldığına göre bu ruhlar yedi kat semayı aşıp arşı rahmanın altında illiyyin makamına götürülür. Cenabı hak Rahman ve Vakıa surelerinde mü’minlerin ruhlarının reyhan gibi koktuğunu bildirir. Reyhan, ferahlık veren bitki anlamında kuranımızda iki yerde geçer.

Ebu Seleme vefat ettiğinde Peygamberimiz cenazesinin yanına girdi. Gözü açık kalmış idi. Peygamberimiz onun gözünü kapattı. Buyurdular ki; Şüphesiz ruh alındığı zaman göz onu takip eder. O an ölenin yanında bulunanlar Hayır, söyleyiniz. Çünkü orada bulunan melekler ev halkının söylediklerine amin derler. Onun için vefat edenin yanında saçma sapan temennilerde bulunulmamalıdır. Ağıt söylemek gibi saçma sapan şeyler yapılmamalıdır. Çünkü meleklerin amin demesiyle her söylenen rabbimiz katında makbul olur.

Hazreti Ayşe (ra.) annemiz aktarıyor; Peygamberimiz (sav.) Ölmüş olan Osman Bin Mazlumun alnından öptü.

Yine Hazreti Ayşe (ra.) annemizle Hazreti Abdullah ibni Abbas (ra.) aynı olayı aktarıyorlar. Buyuruyorlar ki, Peygamber Efendimiz vefat ettiğinde Ebubekir (ra.) onun yanına girdi. Gözlerinin arasından yani alnından öptü. Demek ki vefat eden kişinin yakınlarının, manevi olarak yakınlık hisseden kişilerin öpmesinde bir olumsuzluk yoktur.

Hazreti Abdullah bin Ömer (ra.) aktarıyor. Ensar'dan bir adam ‘’Ya Resulallah, Müminlerin hangisi daha akıllı ve şuurludur? Diye sordu. Efendimiz, Ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonraki hayat için en güzel hazırlanandır, buyurdu. Akılla zeka farklıdır. Kişinin girdiği sınavı başarması zekasındandır. 8 çeşit zeka vardır. Akıl ise birikimini kullanarak ileriye dönük olabilecek şeyleri tahmin edebilen ve ona göre hareket eden bir kişinin öngörüsüne denir.

Hazreti Abdullah bin Ömer (ra.) aktarıyor; Resulullah (sav.) Suyun demiri paslandırdığı gibi kalpler de aynı şekilde paslanır, buyurdular. Oradan birisi Ey Allah'ın resulü, bu pas nasıl temizlenir diye sordu. Peygamberimiz de ölümü çokça zikredip kuran okuyarak buyurdular. Demek ki tesbihatlarımızda ölümü düşüneceğiz ve ayrıca her gün mutat olarak en az 2 sayfa kuran okuyacağız ki kalbimiz pas tutmasın. Veya paslanmışsa temizlensin. Bunun başka ilacı yoktur. Eğer o pas silinmezse kişi artık manevi alandan uzaklaşır ve kalbi zalim bir kalbe döner.

Hazreti Ayşe (ra.) annemizin bir yakını can çekişiyordu. Soluk borusunu ölüm tıkamıştı. Gürültülü bir sesle nefes almak zorunda kalıyordu. Peygamberimiz (sav.) Ayşe annemizin üzüldüğünü görünce onun için üzülme şu ızdırap onun hasenatından olacaktır, buyurdular. Burada ölüm esnasında ızdıraplar yaşayarak vefat edenler için kendimizce çok kötü öldü şeklinde değerlendirmemiz yanlıştır. Burada ölüm sekeratındaki yaşadığı zorlukların günahlarına kefaret olarak dönüş yaptığını görüyoruz.

Hazreti Abdullah bin Mesut (ra.) aktarıyorlar; Resulullah (sav.), Allahu teâlâ'dan gereği biçimde haya etmek başta bulunan organlarla (kulak, burun ağız, göz) karnın içerisindeki organları (bel kuşağının altındaki bulunan organlar) her türlü günahtan ve haramlardan korumaktır. Yani Cenabı haktan haya etmenin anlamı budur. Ölümü ve toprak altındaki çürümeyi daima hatırlamaktır, buyurdular.

Ölüme Hazırlıklı Olmak

Cenabı hak, Mülk suresi 2. Ayette Euzubillah bismillah, O ki hanginizin daha güzel amel işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yaratmıştır, buyuruyor. Müslüman daha çok iptila ve bela ile imtihan olunur. Bela öyle bizim anladığımız gibi kötü değildir. Kötü olan şer ve fitnedir. Bela ise iptila demek olup denemek anlamına gelir. Cenabı hakkın bizi deneyip o denediği alanlarda bize terfi vermesidir. Bela ve iptila kuranımızda 38 kez geçmektedir.

Günümüzde kendilerini çok zeki zanneden ve hâşâ Cenabı hakkın Allahlık makamını sorgulamaya kadar küstahlaşan bazı kişiler; Cenabı hak geleceği bilmez. Ne yapacağınızı görmek için sizi imtihan ediyor. …Li yeblu ve kum kelimesini kullanıyor derler. Halbuki haşa rabbimizin imtihanı bizim ne yapacağımızı görmek ve öğrenmek için değil ne yapacağımızı bu dünyada göstermek içindir. Yoksa biz kullar ya Rabbi bana dünyada ömür verip fırsatlar verseydin ben asla cehennemlik amel işlemez ve cennetlik olurdum diye karara itiraz ederdik. İşte bunu bizim gözümüze göstermek ve irademizi özgür bırakınca neler yapabileceğimizi, nefsimize mi yoksa aklımıza mı itaat edeceğimizi, bizi bize göstermek için bu ömür vermiş ve imtihan etmiştir. Kanunda cürmü meşhud diye bir tabir vardır. Yani işlediği cürmü, suçu şahitlendirmek, suçüstü yapmak anlamına gelir. İmtihanımızın sırrı budur.

Enam suresi ve Zümer suresinde Euzubillah bismillah, Geceleyin sizi öldürür gibi uyutan, gündüzün de ne işlediğimizi bilen, sonra da belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi uyandıran O’dur. Sonra dönüşünüz yine O’nadır. Sonunda o yaptıklarınızı size tek tek haber verecektir, buyurarak ölüm, her gün aktif ve canlı olarak bize hatırlatılmaktadır.

Cenabı hak burada belirlenmiş ecel buyurdu. Rabbimiz her kuluna yaratılmışların hiçbirisi yokken bir ömür vermiştir. Bazı zalimler vardır insanlara zulmederler. İnsanlar ya rabbi bu zalimi öldür de bizi kurtar diye dualar etseler dahi o zalim eceli gelmeden ölmez. Cenabı hak yarattığı bütün kullarına verdiği ömrü kendi adına verilmiş bir söz olarak bakıp o sözünden bir milim geri adım atmaz. Burada bize sosyal hayatımızda ağzımızdan çıkan sözün arkasında durmamız gerektiğini anlatır. Nasıl ki rabbimiz her şeyi yarattığı halde sözüne sadık ise mümin de rabbinin kulu olarak sözünün eri olmalı, sözüne sadık olmalıdır.

Bu ayeti celile bize her gün ölüm hatırlatılıyor. Biz sizi her gece ölümle iç içe yaşattık buyuruyor. Peygamberimize ilk peygamberlik verildiği zaman islam'ı önce akrabalarına tebliğ etti. Çünkü cenabı hak önce yakınlarını uyar buyurmuştu. Peygamberimiz bu ilk davetini açıklamak üzere kavminin hepsini safa tepesine davet etti. Yenilip içildikten sonra ayağa kalkıp Siz uykuya daldığınız gibi öleceksiniz. Uykudan uyandığınız gibi de dirilecek ve bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz. İyiliklerin karşılığında iyilik kötülüklerin karşılığında da ceza göreceksiniz. Bunlar da ya temelli, cennette ya da cehennemde kalmaktır. İnsanlardan ahiret azabı ile ilk korkuttuğum kimseler sizlersiniz, buyurdu. Bunu duyan kureyşli kâfirler Peygamberimize hakaret ederek oradan ayrıldılar. Peygamberimiz burada uykuya daldığınız gibi öleceksiniz. Yani belki de kalkamayacaksınız, buyurdular.

Ölümün Günlük Murakabesi

Efendimiz (sav.) kalplerinizi her gün mutat olarak hiç aksatmadan murakabeye çokça düşünmeye alıştırın, her şeyden ibret almaya bakın, buyuruyor.

Hazreti Ebu Derda (ra.)aktarıyor; Bazı insanlar hayra anahtar, şerre kilittir. Bununla onlara ecir vardır. Bazı insanlar ise şerre anahtar, hayra kilittir. Bunlara da bundan dolayı günah vardır.

Bir saatlik düşünme yani tefekkür eden kişi geceyi nafile ibadet etmekle geçirmekten daha hayırlı bir amel işlemiştir. Demek ki bir saat ölümü tefekkür etmek, gece uyumayıp da sabaha kadar ibadet etmekten daha ileridir.

Efendimiz (sav.) buyuruyorlar ki dünyada en iyi takva (zühd) ölümü hatırlamaktır. Her an ölümü düşünen kişi kalbini ihya eder. Paslanmış kalpteki paslar silinir. Ölümü tefekkür edince kalp ihya olur, canlanır. Manevi kalbin çalışmayan hücreleri tekrar çalışmaya başlar. Bundan dolayı bir yudum su içerken dahi kişinin 5 tane dua etmesi gerekir ki bunun dördüncüsü ya rabbi vücudumu ihya eyle duasıdır. Su öyle bir iksire sahiptir. Ama biz dua etmezsek cenabı hak kendiliğinden vermez. Su içerken birinci yudumun ardından Helal ve bol rızık eyle diye, ikinci yudumda maddi ve manevi şifa eyle diye, üçüncü yudumda ilim ve hikmet eyle diye, Dördüncü yudumda vücudumu ihya eyle diye, Beşinci yudumda çok şükür ya Rab diye duada bulunmalıyız. Bu tefekkürü her gün yapana ölüm kolaylaştırılır. Kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe olarak bulur.

Hazreti Ömer Efendimiz anlatıyor; Resulullah (sav.) buyurdular ki, Kişi içinde bulunduğu hâl üzere ölür. Yani ölüm anı geldiği an bir saniye bile ek mühlet verilmez.

Abdullah bin Ömer (ra.) anlatıyor; Peygamber Efendimiz buyurdular ki, ağzınızdan Allah rabbimiz, islam dinimiz, Muhammed (sav.) nebimizdir. Eşhedu enna ilahe illallah ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve resuluhu sözlerini hiç terk etmeyiniz. Zira kabirde bunlardan sorulacaksınız. Kabirde en az 3 soru, en fazla 7 soru sorulacaktır. Ve sorular hep akaitten ve kelamdan olacaktır. Hazreti Ömer Efendimiz gibi şerefli kullarına 3, bizler gibilere de yediye yakın soru sorulacaktır. Orada soru arttıkça insanın korkusu, paniği de artacaktır. Orada melaikeyi baş gözümüzle göreceğiz. İlk kez gördüğümüz o yaratıkların her bir sorusunda nutkumuz tutulacak ve bildiğimizi şaşıracağız.

Şimdi ilginç bir hadisi şerif ki, Peygamberimiz hakkında bu adam kim diye sorulacak. Şimdi yukarıda Ağzınızdan Allah rabbimiz, islam dinimiz, Muhammed (sav.) nebimizdir. Eşhedu enna ilahe illallah ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve resuluhu sözlerini hiç terk etmeyin hadisi şerifinin akışından bu adam hakkında ne dersin? sorusunun cevabının Peygamberimiz olduğunu anlıyoruz. Muhaddislere göre bunda şüphe yoktur. Ölmüş kişiye peygamberimizin resmi gösterilip bu adam kim denilecek. Muhaddis ulemanımızın % 90’nı buna hükmediyor. Hazreti Peygamberimizi hiç görmediğimize göre nasıl tanıyacağız? Cevap; Şuurlu, imanli bir mümin isek zaten ölüm esnasında Peygamberimizin ruhaniyeti yanımıza geleceği için soru sorulduğunda tanımış olacağız.

Kurt yemiş, kuş yemiş, yanmış vs. olan defin olmamış parçalara ise cenabı hak bizim bilmediğimiz manada bir hayat verecek. Onlar parça parça sağa sola saçılmış da olsa aynı sorular ona da sorulacak. Ve ister mümin ister kâfir herkesi kabir sıkacak. Hintliler gibi yakılıp, eritilip bir kavanoz içine tutulsa dahi atmosfer dediğimiz hava tabakası aynı kabirdeymiş gibi onları sıkacak.

Ruh kabirde geniz dediğimiz yere girecek. Oradan ilk önce başı canlandırıp, sonra göğsün göbek kısmına kadar inecek. Yukarısı dirilip aklımız ve şuurumuz yerinde olarak ya cevap vereceğiz, ya kekeleyeceğiz ya da cevaplayamayacağız.

Peygamber Efendimiz buyurdular ki Ölüye sual olunup Rabbin kimdir denildiği zaman şeytan görünüp benim diye kendini işaret edecek. Bu büyük bir imtihan, korkunç bir fitnedir. Çoğu kişi evet deyiverecek. Buna engel olacak tek şey ise imanımız olacaktır.

Nisa suresi 159. ayetinde Euzubillah bismillah, Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce Hazreti İsa'ya iman edecek olmasın, buyurmaktadır. Bu ayetin tefsiri ile ilgili elimizde bir hadisi şerif yoktur. Kuranımızı sadece peygamberimiz tefsir edebilir. Diğerlerinin yaptığı tevildir. Hazreti Abdullah İbni Abbas, (ra.) bu ayetin tevilinde şöyle buyuruyor; Hıristiyanlar ve Yahudiler ölüm meleğini gördükleri anda iman edecekler. Ama bu imanları hiçbirine fayda vermeyecektir. Peygamberimiz bize bu kimdir diye sorulduğu gibi Hazreti İsa aleyhisselam'da onlara sorulacaktır.

Hazreti Ebul Yeser (ra.) aktarıyor; Peygamberimizin Ya rabbi ölüm esnasında şeytanın aldatmasından çiğnemesinden ve ölümün fitnesinden sana sığınırım, Rabbim beni muhafaza eyle. Diye dua ettiğine şahit oldum. Buyuruyor.

Euzubillah bismillah, Rabbena ve edhilhum cenneti adninilleti vaadtehum ve men salaha min abaihim ve ezvacihim ve zürriyetihim…(Mümin suresi, 8.Ayet) Ey Rabbimiz salih ve iyi olanlarımızı aba ecdadımızı, eşlerimizi, evlatlarımızı cennetine girdirdiklerinden eyle.

El Fatiha.



6 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page