Peygamber Efendimizin Muhammedün Resulullah olan Cebhesi
Yazılış olarak Muhammedün Resulullah olarak yazılır ama tecvit kaidesiyle okunurken Muhammedur Resulullah olarak okunur. Ülkemizde de çok yayılmaya çalışan bir fitne çok fazla itibar görmedi ama cahil kesimi çok etkiledi. Onun içindir ki her müslüman'ın mutlaka cehaletten kurtulması gerekir. O yayılan fitnede kuranı kerim içerisinde geçen Muhammedün Resulullah insan sözüdür, bundan dolayı onu okuduğunuzda siz günah işlemiş olursunuz, dediler. Daha sonra da Muhammedün Resulullah kelimesini kuran'ı kerimde var ise de siz onu en azından okumayın dediler. Bu sapık fikirlerle cahil Müslümanları zehirlemek istendi. Halbu ki Ali imran suresinde, Ahzap suresinde, Fetih suresinin son sayfasını ilk başında ve Muhammed suresinde 4 kez geçer ki Muhammedun Resulullah Cenabı hakk'ın kelamullahıdır. Bu 4 yerin dışında Saf suresinde de peygamberimiz Ahmet adıyla zikredilir. Yine Cin suresinde Peygamberimiz Abdullah adıyla zikredilir. Ve Cenabı hak Andolsun diyerek onun ömrüne yemin etmiştir. Görüyoruz ki Hazreti peygamberimiz haassaten 7 yerde öne çıkarılır.
Haşr suresinde Bismillah, Atakum errasul.. O rasul size her ne emir verirse tutun, nehyettiğinden de sakının. Buyurulmaktadır. Burada Resulullah efendimizin herhangi bir emrinde ve nehyinde müstesna buyurmuyor. Ayeti celile her alanda ne emretti ise alın neyi de yasak ettiyse uzak durun, buyuruyor. Yüce yaratıcı peygamberinin ağzından çıkacak her kelimenin onaylamıştır. Buna rağmen bir gurup sözde müslüman Onun sözü de bir insan sözüdür, o da yanılır, insan olarak duygularına yenik düşebilir hadisi şerifleri dikkate almaya -haşa- gerek yok… gibi fitne yayarlar. Peygamberimizin hadis şerif dediğimiz şerefli sözleri bizim için o kadar şerefli, o kadar ehemmiyetlidir ki bütün dünya hadisi şeriflerin karşısında dikilse dahi önümüzde bizim yolumuzu aydınlatan ışık gibi nurdur.
Sünnet Nedir?
Sünnet, kelime anlamı dinde tutulan yol demektir. Istılah anlamı ise Peygamberimiz aleyhisselamın ağzından çıkan mübarek sözleri işleri, vücut diliyle yaptığı işleri, taktir ve tasvipleridir.
3 ana koldan sünnet vardır ki bunların hepsi ne verdiyse alın hükmüne girer. Peygamberler kim olursa olsun meclisinde söylenen söz yanlış ise orada başı gidecek olsa dahi orada dik durur. Peygamberler asla susmaz. Bundan dolayı peygamberimizin bütün sözleri Cenabı hakkın onun kalbine yaptığı ilkası ile doğrulanmış olur.
Sünnet 2 ana bloğa, caddeye ayrılır. Birinci cadde Hidayet sünnetleri ikinci cadde ise zevaid sünnetleridir. Hidayet sünnetleri kendi içinde sünneti hüda, sünneti müekkede ve nafile sünnetler olarak 3 ana bölüme ayrılır. Şu dinlediğimiz ezanı şerif ve namazlarımızı farzı öncesinde ikamet ve camilerimizde cemaatte namaz kılmak sünneti hüdadır. İbadetlerimizin içerisinde yer alan sünnetler sünneti müekkededir. Müekked sünneti terk etmeninin fıkhi hükmü cenabı hakka isyan etmektir. Sünneti hüdayi, sünneti müekkedeyi alay ederek terk etmenin bedeli Allah korusun peygamber aleyhisselamı küçümsemek olacağı için yukarıdaki ayetin kılıcına çarpılır. İşte 3 derstir anlattığımız tesbihat hüküm olarak sünneti müekkededir. Yani en cahil müslümandan en ilim sahibi müslümana sünneti müekkededir. Bunu terk ettiği zaman cenabı hak katında sorgulanacaktır.
Resulullah (sav.) Hazretleri, Benim sünnetinden yüz çeviren kimse benden değildir buyururlar. Demek ki bir müslüman müekked sünneti terk ettiği zaman azarlayacaktır. Hazreti peygamberimiz ahrette 5 ana noktada ümmetine şefaat edecektir. Onun benden değildir dedikleri kişiler şefaatinden mahrum kalacaktır. Müekked sünneti, sünneti hüdayi terk etmek bu denli bir cezanın muhatabı olacak ise farzı terk etmenin hükmünü siz düşünün.
Peygamberimiz (sav.) başka bir hadisi şerifte Her kim sünnetimi terk ederse şefaatime nail olamaz, buyuruyorlar.
Hidayet sünnetleri içerisinde üçüncü gurup ise nafile sünnetlerdir. Biz nafile deyince bir gevşemeye yol açıyor. Ama bizi bağlayan kelime anlamı değil ıstılah anlamıdır. Nafilenin ıstılah anlamı; Fazladan ibadet anlamına gelir ki farkında olmadığımız hatalarımızı tamamlayacak sünnetler demektir. Çünkü Farzlarımızdaki eksiklikler, hatalar, kusurlar nafile sünnetlerden alınıp tamamlanır. Cenabı hak katına o ibadet kusursuz olarak çıkarılır. Ama nafile sünneti yapmayan kişinin böyle bir imkanı olmadığı için ibadetleri kusurlu olarak huzuru ilahiyeye çıkmış olur. Bunun için nafile sünnetler lügat anlamıyla değil ıstılah anlamıyla bilmemiz gerekiyor. Bu nafile sünnetlere; Sünneti gayri müekkede, müstehap ve mendup denir. Bunların hepsi eş anlamlıdır. Aynı şeyi ifade eder. Nafile sünnetlerde niyet şarttır. Çünkü niyet olduğunda ibadet hükmüne kavuşur. Nafile sünnetleri terk etmenin hükmü ise kerahatı tenzihe’dir. Cenabı hak katında azarlama olmaz.
Peygamberimizin Abdullah Oğlu Muhammedül Emin Olan Cephesi
Peygamber efendimizin Abdullah oğlu Muhammedül emin olarak işlediği hareketlerine, Sünneti zevaid denir. Yani Peygamberimizin adetleri, giyim tarzı, oturup kalkması, buna benzer hareketlerinin hepsinin adı sünneti zevaittir. Bunları işlersek yine sevap kazanırız. Çünkü peygamberimize benzemiş oluruyoruz. Ama terk edersek herhangi bir sorumluluk yoktur.
Yapacağımız Tespihatların Adedi Ne Olmalıdır?
Hazreti Abdullah bin Mesud (ra.)’nın peygamberimizden aktardığı hadisi şerifi bir dinleyelim. Resulullah (sav.) Gerek dua ederken gerek istiğfar ederken 3 defa tekrar etmekten hoşlanırdı. Yani peygamberimiz bütün dualarını mutlaka üçer kere tekrar ederdi. Biz de bütün dualarımızı, evradı ezkarlarımızı, tesbihatlarımızı en az 3 kere yapacağız ki çok hükmüne girsin. Kuranı kerim'deki çok dua edin çok tövbe edin, çok istiğfar edin, çok zikredin buyurulmaktadır. İslam dininde çok kavramı 3 den yukarı olandır. Bundan dolayı peygamberimiz (sav.) dua, tespih her ne yapmışsa 3 kez yapmaktadır.
Tesbihatların, evratların, ezkârların ve duaların abdestli olarak yapılması
Her zaman abdestli olmak zor ama alışkanlık haline getirdiğimizde abdestsiz duramaz hale geliriz. Peygamberimizin abdestle ilgili hadisi şeriflerini aktarınca göreceğiz ki abdest bize büyük bir ibadettir.
Birinci hadisi şerifte (sav.); Günah işleyen bir kimse güzelce abdest alıp Allah'a istiğfarda bulunursa günahı bağışlanır, buyuruyor. Peygamberimiz burada öncelikle abdestli olmak gerektiğini bize anlattı. İkinci hadisi şerifte Resulullah (sav.) Tuhur, yani temiz abdesti olmadıktan sonra yüce Allah'ın adını anmayı, zikri hoş görmüyorum, buyuruyorlar.
Hani ülkemizde 20-25 yıldır kur'anı kerimi alın, her türlü halde okuyun. Siz böyle abdestli okunmaz dediğiniz için kimse kuran'a yaklaşmaz oldu. Kuran duvarlarda asılı kaldı diyerek kendilerince mantıksal bir yoldan haklıymış gibi anlatmaya çalışanlara da bir cevaptır ki; Bizim kitabımız rabbimizin kelamıdır. Sıradan insanların dizaynı değildir. Rabbimizin kelamına tahir (temiz) olmadan dokunmayız. Temiz, Tahir olduğumuz vakitlerde dokunmamız bile yeterlidir. Yeter ki biz o vakitleri değerlendirmeyi bilelim. Tahir olduğumuz günlerde kuranımıza 15-20 dakika ayırmak yeterlidir. Resulullah efendimiz abdestsiz Cenabı hakkı zikretmeyi dahi hoş görmezken kelamullaha nasıl dokunacağız?
Üçüncü hadisi şerifimiz Resulullah (sav.) Gücünüz yeterse Allah'ı sadece abdestli olarak zikretmeye çalışın, buyuruyor. Gücünüz yeterse diyerek burada bize bir esneklik bırakıyor. Yani hastalık, yorgunluk, uykusuzluk ve misafirlik gibi durumlarda esneklik bırakıyor.
Dördüncü hadi şerefimiz ise Resulullah (sav.) Küçük abdestini bozduğu esnada aniden yanına gelen sahabinin verdiği selamı almadı. Teyemmüm yaptıktan sonra aldı. Abdestsiz halde bir mümin kardeşinin selamını dahi almıyorsa ümmet olarak biz de ona benzemeye çalışmak hedefimiz olmalıdır.
Hüküm olarak abdestsiz tesbihat yapılır. Ancak abdestle olur ise daha kamil ve makbul olur. Misafirlik yolculuk hastalık durumlarında da abdestsiz yapılabilir. Kişi abdestli iken ruhunu teslim ederse hükmen şehit olur. Hükmi şehitlikle nasiplenmek için gündüzleri abdestle olabilmeye özen göstermeliyiz.
Tesbihatların, evratların, ezkârların ve duaların yapılmasında uygun olan zamanlar
Seher vakti ve gündüz vaktinde yapılabilir. Kişinin Cenabı hak ile arasındaki muhabbetin daha süratli bir şekilde kat edilebilmesi için bu zamanı bilmemiz gerekiyor.
Seher Vakti Nedir?
Ali İmran suresi, Zariyat suresi ve Kamer suresinde Bismillah, Vel mustağfirine bil eshar... Seher vaktinde istiğfarda bulunan lar… buyurarak seher kelimesi 3 sure ve 3 ayette tekraren teyit ediliyor. Bir de gece ibadeti var ki Seher ile gece ibadetinin ayrı olduğunu biraz sonra göreceğiz.
Akşam namazından sabah namazına kadarki olan vakit içerisinde akşam namazı, yatsı namazı teheccüd namazı, sabah namazı gece ibadeti içerisine girer. Gece ibadeti tam 16 surede 22 tane ayeti celile ile tekrar tekrar teyit buyuruyor.
1-Peygamberimiz (sav.) bir hadisi kutsiyi bize aktarırlar ki; Allah celle celaluhu her gecesinin son üçte biri kalınca (Yani şu an Elazığ ilimizdeki saate göre Saat 12:20 ile 03:20 arası gecenin son üçte biridir.) Kim benden isterse istediğini vereyim diye duyurur, buyurmaktalar.
2- Resulullah (sav.) Her gece içerisinde öyle bir saat var ki kim Allah’tan bir iyilik isterse Yüce Allah mutlaka onu kendisine verir. (Yani 12:20 ila 03:20 arasında bir zaman) Ama hangi saat olduğunu bilemiyoruz.
3- Hazreti Aişe (ra.) annemiz Aziz ve Celil olan Allah Resulullahı (sav.) gecenin bir bölümünde hizbini yapmak üzere uyandırırdı, buyurmaktadır.
Resulü Ekrem de seher vakti girince devamlı yaptığı hizbini mutlaka bitirmiş olurdu. (seher vaktimiz gecenin son altıda biridir. 03:20 bittiğine göre seher vakti gecenin son altıda biri olduğundan dolayı saat 02:20 de girmiş olur.) peygamberimiz seher vaktinden önce evradı, eskârı, tesbihatını bitirir teheccüt namazını kılar, dualarını yapardı. Hiç günahı olmayan özel lütufları üzerinde barındırdığı bir rasul her gece bu sıkıntıya bize örnek olmak için katlanıyordu.
4- Resulullah sallallahu aleyhi vesselam şöyle buyurdular; Gece namazı Allah'a yakınlıktır. Vücuttan hastalığı kovar. Yani kişi teheccüt namazını kılmayı başarabiliyor ise vücudundaki bedeni hastalıkları ve ruhundaki ruhsal hastalıkları tedavi eder. Günahlara kefarettir. Günahlardan sakındırıcıdır.
5- Hazreti Rabia bin el Kap el Eslemi (ra.) peygamberimize o kadar hizmet ederdi ki, savaş zamanlarında veya seyahat zamanlarında geceleri çadırının önünde nöbet tutardı. Bundan peygamber efendimiz haberdar olunca Hazreti Rabia'yı çağırdı ve buyurdular ki, Ey Rabia senin bana bir zarar gelmesin diye beni korumak için nöbet tuttuğunu duydum. Bir istekte bulun ki rabbime dua edeyim. Rabbim belki duamı kabul eder, buyurdu. Hazreti Rabia bin el Kap el Eslemi (ra.) biraz düşündükten sonra ya resulallah bana bir gün düşünme süresi ver diyor. Bir günden sonra geliyor ya resulallah ben dünyalık ne istesem o bir gün bitecek. Ben senden ebedi aleme dönük bir istekte bulunacağım. Ahirette 5 hassas yerden geçeceğiz. Sizin 5 yerde bana şefaat etmeniz için garanti istiyorum, dedi. Peygamberimiz de Ya Rabia tamam ama sen de hiç olmazsa secdelerinin çokluğu ile bana yardımcı ol ki şefaat etmede sıkıntı yaşamayayım, dedi.
Bir örfi gece, bir de şer-i gece vardır. İnsanların gece deyince anladığı örfi gecedir. Halk arasında akşam ezanı okunduğunda gece başlamış, güneş doğduğunda bitmiştir. Şer-i gece ise akşam ezanıyla başlar, imsak vaktiyle biter.
İmsak bize 3 şeyi vurgular. 1- Orucun başlama vaktidir. 2- Yatsı namazının bitiş vaktidir.
3-Teheccüd namazının son vakti olup seher vakti de dolmuştur. Öyleyse şer-i gecenin yani akşam ezanıyla imsak arasındaki zamanı altıya bölüyoruz. Son altıda biri seher vakti oluyor.
Hazreti Ebu Hureyre (ra.)’nın rivayet ettiğine göre peygamberimiz buyurdular ki, Birini gecenin bir kısmında namaza kalktığı zaman önce hafif kısa 2 rekat namaz kılsın. Resulullah efendimiz bizim hem manevi babamız hem anamızdır. Cenabı hakkın rauf ve rahim sıfatlarını üzerinde cem eder. Peygamberimizde hem rauftur hem rahimdir. Ondan dolayı önce hafif yani kısa surelerle 2 rekat namaz kılsın sonra namazını dilediği kadar uzatsın buyuruyor.
Başka bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sav.) Cenabı hak katında Amellerin en sevileni az da olsa devamlı yaptığı ameldir, buyuruyor. Dinimiz müslümandan istikrar bekliyor.
Tesbihat her türlü kıyafetle yapılabilir. Çünkü zorluk olmayacak ki insan rahatlıkla yapabilsin. Resmiyete girdikçe yapmak kendisine zorlaşır. Dizüstü veya bağdaş kurup oturarak yapılabilir. Tesbihatlar zaruri durumlarda kıble haricine dönerek yapılabilir. Ve tesbihat sağ elle sağ diz üzerinde çekilir.
Peygamberimiz (sav.) Zevc ve zevce bir birlerini uyandırarak kalkıp gecenin bir kısmında Allahu tealayı zikretsinler, buyurarak Âdeta sünneti müekked emri veriyor.
Gündüz Vakti Nedir?
Hazreti Ömer Bin Hattab (ra.) buyururlar ki, Rasulullahı (sav.) şöyle buyururlar iken işittim; Bir kimse hizmetini yani tesbihatını veya onun bir kısmını okuyamadan uyur kalır sonra onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa kendisine o hizbi gece okumuş sevabı verilir.
Diğer bir hadisi şerifte Resulullah (sav.) Güneş batımı sırasında sahifesi istiğfarlarla kapanan hiçbir kul yoktur ki o günkü günahları silinmiş olmasın buyururlar. Bu 2 hadisi şeriften gündüz vaktine dair şu 3 hüküm çıkıyor.
Demek ki gece yorgunluk gibi olumsuz sebeplerden dolayı tesbihatını yapamamış veya yarım yapmış herhangi bir müslüman kardeşimiz öğle ezanının okunmasına 45 dakika kalıncaya kadar yapmış olursa peygamberimizin bu müjdesine göre rabbimiz aynen gece yapmış gibi kabul eder. İkinci hadisi şerife göre ise eğer öğleden sonra güneş batmadan evvel bu tesbihatı yaparsa yani kaza ederse (öğleye kadar yapılırsa eda oluyor) yani o gün sayfasını kapanmadan istiğfarını yaparsa inşaallah günahları silinmiş olur.
Şimdi tesbihatımızı tekrar ederek sohbetimizi tamamlayalım;
1-100 kere Estağfurullah ve etübü ileyh,
2-100 kere Allahummağfir-li ve tub aleyna inneke ente’t-tevvebü’r-rahim,
3-3 kere (seyyidül istiğfar duası) Allahumma ente Rabbi la ilahe illa ente halakteni ve ene abduke ve ene ala ahdike ve va’dike mes’tetatü euzubike min şerri mâ sanatü ebu’ü leke bi-niğmetike aleyye ve ebu’ü bizenbi fağirli feinnehu la yağfiruz-zunube illa ente, okunacaktır.
Bismillah, Allahumme ya mukallibe’l kulüb! sebbit kalbi ala dinike, Allahumme ya mukallibe’l kulüb! sebbit kalbi ala dinike, Allahumme ya mukallibe’l kulüb! sebbit kalbi ala dinike. El Fatiha.
Comments