
Cenabı hak lokman suresinin 34. Ayetinde bismillah, İnnallahe indehu ilmus saah, ve yunezzilul gays, ve ya'lemu ma fil erham, ve ma tedri nefsun maza teksibu gada, ve ma tedri nefsun bi eyyi ardın temut, Saat'in bilgisi, Allah'ın yanındadır. Ve O, yağmuru yağdırır, rahimde olanı bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Kimse nerede öleceğini de bilemez, buyurmaktadır.
Abdullah İbni Abbas (ra) ve Abdullah Bin Ömer (ra) Peygamber Efendimizin (sav) bu ayetin tefsiri ile ilgili, Mutsuz daha anasının karnında mutsuz olandır, Mutlu da başkasından ibret alandır, buyurduğunu nakledince orada bulunan birisi Hazreti Huzayfe’nin (ra) yanına gidip; Ya Huzeyfe Nasıl olur da bir adam daha doğmadan mutlu ya da mutsuz olur, dedi. Huzayfe (ra) ise ; Sen buna ne şaşıyorsun ben peygamberimizden işittim ki; Cenabı hak bebek anne karnında 40-42-45-120 (Dört ayrı rivayetin birinde 40, birinde 42, birinde 45, birinde 120 olarak geçer) gece geçince nutfeye bir melek gönderir. O vücut hamurunu kudret eliyle yoğurup şekil verir. Sonra Ya Rabbi erkek mi olsun dişi mi der. Rabbimiz dilediğine hükmeder, melek de yazar. Sonra Ya Rabbi ömrü ne kadar olsun diye sorar. Rabbim dilediğine hükmeder melek yazar. Sonra Ya Rabbi rızkı nedir der, Rabbim hükmeder melek yazar. Sonra Ya Rabbi eceli yani ölüm şekli nasıl olsun, ameli şaki mi olsun sait mi olsun der. Rabbimiz hükmeder melek yazar, buyurdu.
O melek bu yazdıklarından Rabbimizin dilediği kadarını dilediği kimselere bildirir. Burada yazılanların tamamı ahirette açılır. Orada herkes kendi kader sırrına vakıf olur. Melek cinsiyetini belirledikten sonra ultrasonla cinsiyeti görmek gaip değildir. Melekle dostluğumuz daha anne karnında başlar kıyamete kadar devam eder.
Yine hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (sav) Ana rahminde ki çocuğa o andan itibaren (40- 42-45-120 gün) bir melaike görevlendirilir. O melaikenin görevi o çocuğu dünyaya gelinceye kadar korumaktır, buyuruyor.
İnsana görevlendirilen meleklerden 4 tanesi ile hayatımızın her safhasında sürekli beraber oluruz. Bunlar koruyucu ve yazıcı meleklerdir. Geçen dersimizde saydığımız diğer 16 melekler ile de görevleri oldukça belli aralıklarla beraber oluruz.
Kainat yaratılmadan evvel her şey planlanmış ve yazılmıştır. Cenabı hakkın ilim sıfatıyla eksiksizce hazırlanan bu planlamanın adına kader denir. Sadece tek kişi için yapılmış olan planlamaya ise mukadderat denir. Alın yazısı dediğimiz şey mukadderattır.
Kişi Ölürken Son Nefesini Hangi Halde Verecek?
Peygamberimiz (sav); Kişi ölümüne bir zira kalınca kadar mukadderat devreye girer. Kişinin son nefeste şaki mi sait mi olacağı hükmü gereği yerine gelir, buyurmaktadır.
Zirâ, 57-90 cm arasında kişiye göre değişen parmak uçlarından dirseğe kadar olan kısımdır. Hazreti Azrail’e yardımcı melekler vücuttan ruhu toplayıp göbek hizasına getirdiğinde ölüme bir zira kalmıştır. Ruh hulkuma gelince ölüm meleği Azrail (as) alır. Orada bulunan görevli meleklere devredilir.
Cenabı hakkın İlim sıfatı subuti sıfatlardandır. Subut sabit olmuş, kesinleşmiş demektir. Cenabı hakkın 6 tane zati sıfatı vardır. Bu sıfatlar yaratılanlarda yoktur. 8 tane subuti sıfatı vardır. Bu sıfatlar sıfat kısmen insanlarda da vardır. Cenabı hakkın bir de aşağıda açıklayacağımız fiili sıfatları ve manevi sıfatları vardır.
İlimdir Cenabı hakkın el Alim (cc) esmasının tecellisidir. İlim sıfatının mukadderatımızın üzerindeki etkisini ve ilgisini çok iyi bilmemiz gerekir. Kuranımızın 3 yerinde Ummül Kitap geçer ki kitapların anası demektir.
İlim sıfatı fiili değil, sabit olmuş subuti sıfattır. Bu yüzden Rabbimizin bir şeyi bilmesinin irademize etkisi olmaz. Cenabı hak sadece bilmiş ve yazmıştır. Bu ayrım dinimizin temelidir. Bu temel net ve berrak bilinmediği müddetçe insan sürekli gel-gitler yaşar.
Fiili Sıfatlar
1-Tahlik; Yaratmak anlamına gelir kuranımızda halk olarak geçer el Haluk (cc) esmasından tecelli eder.
2-İbdâ; Örneksiz en güzel yaratma anlamına gelir. Hiç kimse kimseye tam benzemez. El Mubdi (cc) ve el Bedi (cc) esmasından tecelli eder.
3-İnşa; Var olandan belli mertebelerden geçerek yaratılır. El Vacid (cc) esmasının tecellisi ile olur.
4-Sun; İbda ve inşa sıfatlarına benzer. Sanatla yaratılma anlamına gelir. Kainattaki her şey sanat eseridir. El Musavvir (cc) esmasının tecellisidir.
5-İhya; Bir şeye hayat vermektir. El Muhyi (cc) esmasının tecellisidir.
6-İmate; Öldürme demektir. El Muid (cc) esmasından tecelli eder.
7-Terzik; Rızık vermektir. El Rezzak (cc) esmasından tecelli eder.
8-İnem; Karşılıksız nimet veren demektir. Fatihada okuduğumuz En’amte budur. El Vahhab (cc) esmasının tecellisidir.
9-Tenzil; İndirmek demektir. Cenabı hak Kehf ve Şura suresinde bismillah Enzele el gayse rahmetehu buyurarak yağmurun bir rahmet olduğunu öğretir. Ankebut suresinde de bunu açıklar nitelikte bismillah elhamdülillah derler buyurur. İki ayeti birleştirdiğimizde; Cenabı hak yağmuru rahmet olarak indirir. Şuurlu bir müslüman yağmur, kar dolu yağdığında en az 3 defa elhamdülillah demelidir.
10-Tatbik; Kabul etmek demektir. El Tevvab (cc) esmasının tecellisidir. Tövbelerimizi kabul edendir.
11-Gufran; Bağışlayan demektir. Cenabı hak el Gaffar (cc) ve el Ğafur (cc) esmalarıyla bizleri bağışlar.
Görülüyor ki fiili sıfatların hiçbir şekilde irademize etkisi yoktur. Var demek en katmerli cehalettir. Adam evlenir eşiyle geçinemez, Çeker silahı vurur öldürür… kaderim böyle der. Bu düşünce kaderi yazan Rabbimizi suçlamaktır. Onların bu halleri son anlarında sait veya şaki gitmeleri için yeterlidir. Koca tarlada olgunlaşmış buğdayın bir kibrit çöpü ile yok olduğu gibi her şey bir anda yok olur da haberi dahi olmaz. Mukadderatı bilmek bu kadar önemlidir.
Hazreti Ali (ra) Efendimiz Allah Rasulu şöyle buyurdular; Gökten bir damla su inecek dahi olsa bu damla bir ölçü ile ve bir melek eliyle iner. Ancak Nuh (as) tufanında bu melaikeler devre dışı kalmıştır. Rüzgar esecek olsa da yine o rüzgar belli bir ölçüyle eser. Ancak ad kavminin helakında bu ölçü gözetilmemiş ve melekler devre dışı kalmıştır.
Cenabı hak Hakka suresinin 11. ayetinde bismillah su taştığı vakit, buyururken 6. Ayetinde de bismillah Azgın bir rüzgar ile yok edildiler, buyurmaktadır.
Bu yağmur tanecikleri 10 bin metre yüksekten tane tane nasıl iner. Nasıl olurda düştüğü yere zarar vermez. Bu kar ve dolu tanecikleri nasıl olur da birleşip çığ haline gelmez… Bu soruları çoğaltabiliriz. Bu soruların sebebi Yere düşen yağmurun her kadresinin görevlendirilmiş melekle yere inmesindendir.
İsra suresinin 85. Ayetinde bismillah …ruhu min emri rabbi, ruh rabbinin emrindendir, buyurmaktadır. Bu ayet zor anlaşılmış bir ayettir. Cenabı hakkın iki çeşit yaratması vardır. Bir kısmı somut bir kısmı soyuttur. Kuranımız Somut yaratılanlar için yaratma lafzını kullanır. Yaratmak belli merhalelerden geçerek olur. Ruh gibi melek gibi soyut yaratmalar ise tek bir emirle merhalelerden geçmeden yaratılır. Cenabı hak kün der olur. İşte bu ayetin inceliği budur.
Bedenin cenneti, cenneti ala’dır. Ancak ruhumuzun cenneti Rabbimizin rızasıdır. Ruhun tek isteği o sevgidir. Rıza önce Cenabı haktan bize doğru olur. Sonrada bizden Rabbimize doğru olur. Yani Rabbbimiz bizden razı olmadıkça bizim ondan razı olmamız mümkün değildir. Razıyız deriz ama bu dilde kalır.
Yahudiler peygamberimizin yanına gelip; Allah en çok bizden memnun kaldı. Çünkü en çok peygamberi bizim içimizden gönderdi, dediler. Cenabı hak Cuma suresinde bunlara cevaben; Bismillah Eğer Allahın sizden razı olduğundan eminseniz haydi ölümü istesenize, buyurmaktadır. Bir kişi ölümü severek isteyebiliyorsa Cenabı hak o kişiden memnundur. Bu rızanın testidir.
Ruh vermekle doyar. Cömertlik, elinde olanın yarısını vermektir. Tamamını vermek ishardır.
Ruh bedeni parçalanmaktan, kokmaktan, çürümekten korur. Ruhsuz beden Ağaca döner.
Ruhun Müştemilatı
Kişi anne karnında 0-40 günlük nutfe iken bedene verilen ruh cemadi ruhtur. Cemadi ruh taşlarda ve topraklarda da bulunan ruhtur.
41 gün ile 80 gün arasında verilen ruh bitkisel (nebati) ruhtur. Koma halinde olanlar bitkisel ruh ile yaşarlar. Diğer ruhlar artık yoktur.
81 gün ile 120 gün arasındaki sürede ise 3. gurup ruh verilir. Birinci ruh ruhu hayattır. İkinci ruh Ruhu insan yani ruhu sultan’dır. Bu ruh Rabbimizin arş-ı rahmanından faydalanan ruhtur. Üçüncüsü ise ruhu hayvan dediğimiz nefsimizdir.
Bu üçüncünün içinde bulunan bu üçlü sırrın bulunduğu yer sanevberi’dir. Ancak kalp insanı dimağdan yönetir. Akıl marifet ve iman bu üçünün içindedir. Düşünme, konuşma, gülme burada olur.
Nefsimiz belli bir mertebe kat edince ona manevi lütuflar verilir. Kabir sorgusu, kabir cezası, ahiretteki ceza nefsimize dönüktür. Sultani ruh, kalp, akıl, nefis iç içe girdirilmiştir. Zeytinin içindeki zeytin yağı gibidir.
Nefis Nedir?
Fecir suresinin 26.27.28.29.30. ayetleri nefsimizi anlatır. Nefsimiz iç içe girdirilmiş beş katmandan oluşur. Yusuf suresine göre en aşağı katman nefsi emmaredir. Kıyamet suresine göre ikinci katmanda levvame vardır. Nefsi levvame hatalarından dolayı ara sıra tövbe ettiği için Cenabı hakkın hoşuna gider ve levvame üzerine yemin eder. Şems suresine göre üçüncü katmanda mülhime vardır. Mülhime ilhama mazhar olan demektir. Cenabı hak mülhime üzerine de yemin eder. Cenabı hak, O mülhimeye rahmandan bir şeyler verir, kalp gözlerini açarız, buyurur. Manevi lütuflar mülhimede başlar. Fecr suresine göre dördüncü katmanda mutmainne bulunur. Beşinci aşamada ise peygamberlerimizin yaşadığı Radiye’dir. Bu nefis de fecr suresinde anlatılır.
Nefis mutmain olmadan Rabbimiz bir kişiden razı da hoşnutta olmaz. Nefis ancak zikir yapar hale geldiğinde mutmain olur. Dil zikir etmez, dil araçtır. Asıl olan kalbin zikridir.
Nefis uyku esnasında bedende kalır. Sultani ruh dediğimiz arşı rahmandan gıdalanan ruh bedenden ayrılır. Ölüm esnasında ayrılan ruh sultani ruhtur. İmanımız da marifetimiz de onunla gider.
Ancak şuaları bedendeki nefisle irtibat halinde olur. Bir ip yumağının bağlı olduğu uçurtma gibi havalanır ama kökü nefse bağlı kalır.
Sultani ruh çıktığında aklımızı ve idrakimizi kullanamayız. Ruh orada daha önce yaşamış kişilerin ruhlarıyla tanışır. Bu tanışma esnasında konuşmalardan dolayı aralarında muhabbet oluşur. Uveysi yani vehbi öğrenme bu şekilde olur. Ruhun orada gördükleri sadık rüyalardır. Geri dönerken gördüğü rüyalar da şeytani rüyalardır.
Sultani ve şeytani rüyalar birbirine karışır. Üç defa görünen rüya rahmanidir. Bu durumda bilen bir zata sorarak rüyadan bize verilen ikazı rahmeti bereketi öğrenebiliriz. Aksi halde rüyayı sağda solda anlatıp hiç etmemeliyiz.
Bir de dünyaya geldikten sonra herkese ruhu sahl verilir. Bu ruh uyanıklık ruhudur. O ruh verilmez ise kişi uyanamaz.
Peygamber Efendimiz (sav) her uyandığında; Rabbim ruhumu bana geri verip seni zikretme fırsatı verdiğin için hamdolsun, elhamdülillah derdi.
Bizler de her uyandığımızda elhamdülillah diyerek bize tekrar yaşama fırsatı veren Rabbimize hamd etmeliyiz.
İnsan mürekkep yani karmakarışık bir yaratıktır. İnsan nefsi başkasını taklit etme yeteneği ile yaratılmıştır. Her insan vücut diliyle, kalbiyle mutlaka başkasını taklit eder.
Peygamberimiz (sav) buyur ki, Ruhlar toplu cemaatlardır. Onlardan biriyle tanışanlar kaynaşır tanışmayanlar ayrılır. Hayırlılar hayırlılara şerliler de şerlilere meyleder. Çünkü insanın taklit etmesi ihtiyaçtır. Salihlerden ayrılma günahkarlarla arkadaşlıktan sakın. Dünyada kime ülfet ediyorsan beka aleminde de onunla beraber olursun. Kişi sevdiği ile beraberdir. Bu hadisi şerife göre dünyada kaynaşanlar ruhlar aleminde tanışmış kimselerdir.
Peygamberimiz (sav) buyurur; Herkese ve her amel edene yaratıldığı şey için amelini icra imkanı verilmiştir. Kişi her ne yöne iradesini yöneltirse o iş kendisine sevdirilir.
Peygamberimiz (sav) başka bir hadisi şerifte; Ameller son nefese göre değerlendirilir, buyuruyor. Öyleyse son nefeste imanlı gitmek için aile efradımız adına sürekli dua etmeliyiz.
İrbad Bin Sariye (ra) anlatıyor; Dımaşk mescidinde namaz kılmaktaydım. Ya rabbi daraldım ruhumu al diye dua ediyordum. Erkeklerin en güzelinden bir genç yanıma geldi. Üzerinde yeşil elbise vardı. Neden böyle dua ettin dedi. Nasıl edeyim dedim. Yarabbi amelimi güzelleştir. Ecelimi genişlet, diye dua et dedi. Sen kimsin dedim. Ben ehli imanın kalbinden hüzün ve kederi almakla görevlendirilmiş ribail meleğiyim, dedi.
Hazreti Osman’ı (ra) ziyarete gelen melekler ondan haya ettikleri için iki düz üzerinde otururlardı.
Cenabet halinde bulunan kişiye melekler yaklaşmaz. Böyle bir durum olduğunda en azından abdest alarak beklemeliyiz.
Cenabı hak Rad suresinin 13. Ayetinde bismillah Ve yusebbihur ra'du bi hamdihi vel melaiketu min hifetih, gök gürültüsü ve melekler cenabı hakkı tesbih ederler, buyuruyor. Ra’d gök gürültüsünü sağlayan bu meleğin adıdır. Gök gürültüsü oluştuğu anda bu melek Rabbimize hamd eder. Bizler de oluşacak afetlerden korunmak için gök gürültüsü duyduğumuzda elhamdülillah demeliyiz.
Yahudiler Peygamberimize gelip; Ya Rasulullah gök gürlemesi nedir, dediler. Efendimiz (sav) onlara; Rad isimli melekelerden bulutla görevlendirilmiş olan melek bulutları sağa sola çekmek için ateşten kamçıyla böler. O bölme esnasında buluttan çıkanı ses gök gürültüsüdür, buyurdular.
El Fatiha
Kommentarer