top of page

MÜSLÜMAN'A TAHAMMÜLSÜZLÜK


Kuran ayetlerinin nüzul sırasına göre 1. Gurupta yer alan Alak suresinin ilk 5 ayetini tamamladık. Bu dersimizde ise nüzul sırasına göre 2. Gurupta yer alan Müddesir suresinin ilk ayetlerinin izah ve açıklamasına başlıyoruz.

Fetreti Vahiy Dönemi

Fetret dönemi, Alak suresinin ilk 5 ayetinden sonra vahyin inmeyip bir süre kesintiye uğradığı döneme denir. Bu dönemi Hazreti Peygamber efendimizden dinleyelim;

Bir ara yolda yürürken gökten bir ses duydum. Önüme, arkama, sağıma, soluma baktım. Kimseyi göremedim. Sonra bir ses daha geldi. Başımı kaldırdığımda Hira’da iken bana gelen meleği yer ile gök arasındaki boşlukta bir taht üzerinde oturmuş halde gördüm. Bu heybet karşısında irkildim. Beni şiddetli bir titreme tuttu. Eve geldim. Hazreti Hatice bana dikkatlice bakıp anlımdan öperek anam babam sana feda olsun ben senin yüzünde şimdiye kadar görmediğim bir nur görüyorum. Sende şimdiye kadar duymadığım bir koku duyuyorum dedi. Ben de beni örtmelerini söyledi. Onlar da üzerime soğuk su döküp beni örttüler. Bir süre sonra Ya eyyuhel muddessir, Ey örtüye bürünmüş olan, ayeti indi. Daha sonra vahiy inmeye devam etti, buyuruyor.

Peygamberimiz bu olaydan sonra sahibini göremediği bu seslerden tedirgin olamaya başladı. Acaba cinniler mi musallat oluyor diye tedirgin oluyordu. Bu tedirginliğini Hazreti Hatice annemizle paylaşıyordu. Bir gün Hazreti Hatice annemiz; Ey amcamın oğlu! (Hazreti Hatice annemizle Hazreti peygamberimiz   2. derece amca çocuklarıdır.) sana vahiy getiren melek geldiği zaman bana haber verebilir misin dedi. Hazreti peygamberimiz de Vahiy meleği geldiğinde ona haber verdi. Hazreti Hatice annemiz Ey amcamın oğlu sol uyluğuma otur, dedi. Peygamberimiz oturdu. Şimdi o geleni görüyor musun? dedi. Peygamberimiz evet dedi. Hazreti Hatice annemiz sağ uyluğuma otur, dedi. Peygamberimiz oturdu. Şimdi o geleni görüyor musun? dedi. Peygamberimiz evet dedi. Hazreti Hatice annemiz başını açtı Şimdi görüyor musun? dedi.  Peygamber Efendimiz hayır dedi. Hazreti Hatice annemiz Ey amcamın oğlu bu gelen melektir, dedi.

Burada 1-Hazreti Hatice’nin ferasetlidir. 2- Saliha kadın evinin içinde dahi tesettüre bürünür. 3- Hatice validemiz eşine eşsiz derece destek veren bir annedir.

Hazreti Ayşe (ra) annemiz aktarıyor; Hazreti Halis (yeğenim) Peygamber Efendimize gelerek Ya Rasulullah! sana vahiy nasıl gelmektedir, dedi. Peygamberimiz; Vahiy bana çıngırak sesi gibi gelir ki en ağır geleni budur, Bu hal üzerimden gidince meleğin bana getirdiğini iyice bellerim. Bazen de insan suretinde gelir o zamanda bana getirdiklerini iyice bellerim, buyurdu.

Hazreti Ayşe annemiz; Rasulullahı (sav.) soğuk bir günde vahiy geldiğini gördüm. Bu hal geldiğinde şakaklarından ter aktığına şahit oldum, buyurdular.

Burada görüyoruz ki Hazreti Peygamberimize bu çıngırak sesiyle manevi enerji koridor oluşturuluyor. Bu enerji koridoru peygamberimizin etrafını çepe çevre sararak dünya ile irtibatını kesiyor.  Beşeriyet sıfatından sıyrılıp melekiyat sıfatıyla donatılıyor.

Vahiy bir deve sırtında gelse deve yere çökmek zorunda kalıyordu. Orada bulunan sahabeler de bu ağırlığı hissediyorlardı.

Peygamber Efendimiz (sav.) 38 yaşında iken peygamberliğe ünsiyet dönemi başladı. 1-Gözüne ışıklar parıltılar ve sesler görünmeye başladı. 2- Uyku ve uyanıklık arasında sadık rüyalar görmeye başladı. 3-insanlardan uzaklaşıp yalnız kalma sevgisi oluştu. Bu sevgiden dolayı yılın belli dönemlerinde Hira dağında gece gündüz hiç korku yaşamadan yalnız kalıyordu. Bu sürede yanına götürdüğü kurutulmuş ekmek ve zeytin yağı yerdi. Hazreti Hatice annemiz de 2-3 gün arayla yemek götürürdü. Bu vücudunun manevi arınmaya geçiş aşamalarıydı. 4-Oradan döndüğünde önce kabe’ye gider bir süre ibadet ederdi. 5-Yolculuğu esnasında yanından geçtiği ağaçlar ve Hacer’ül Esved başta olmak üzere bütün taşlar ona selam verirdi. Bu evrelerden sonra artık kalbine ilham gelmeye başladı.

Etrafımızda görüp veli sandığımız, velayetin ‘’Ve’’ sini hak etmeyenlerin yaptığı her şeyi doğru zannederiz. Bu bizi akaid olarak sıkıntıya sokar. Veli kimdir? Alametlerini anlamak için peygamberimizin haline bir göz atalım.

Sebe suresinin 48. Ayetinde bismillah Kul inne rabbi yakzifu bil hakk, allamul guyub, buyurur. Ayette geçen yakzifu Cenabı hakkın katından indirdiği doğruyu kullarından dilediğinin ruhuna kazefe fiiliyle atar, anlamına gelir. Ruha ilham olunca peygamberimizi ateş basar yüz rengi değişirdi. Vücudundaki harareti örtmek için terlerdi. Ter vücuttan çıkınca rahatlar ter gözeneklerden hava girer serinleme olur sonra da titreme olurdu. Bu titremeden dolayı fazla elbise giymek zorunda kalırdı. İşte bu hal veli kullarda da olur. Veli kul olmanın alametidir. Öyle her önüne gelen veli olamaz.  Feyzi, ilhamı, zuhuratı ancak Cenabı hak verir. Allah dostu da olsa kul kulun kalbine bir şey veremez.

Hazreti Cebrail (as) çoğu kez Hazreti Dıhye (ra) suretinde gelirdi. Asli yaratılışında nurdan 600 kanadı vardı. Bu şekliyle Hira dağında ve Miraçta olmak üzere iki defa görülmüştür. Peygamberimiz (sav) Miraçta iken arada perde ve vasıta olmaksızın harfsiz ve sessiz direk hitaba müşerref olmuştur.

Müşrikler Peygamber Efendimizin getirdiklerini insanlara anlatmasını engellemek için onu korkutmak ve davasından vaz geçirmek istediler. Bu eylemlerinden 9 tanesini açıklayalım;

1-Hazreti Peygamberimizin evi Ebu Leheb ve Ukbe bin Ebu Muaytın evinin arasındaydı. Bunlar hergün insan ve hayvan dışkılarını Efendimizin kapısının önüne koyarlardı.

2-Ebu Leheb bazen kendisi taşlar bazen de sokaktan parayla topladığı çocuklara taşlatırdı.

3- Ebu Lehebin karısı Ümmi Cemil de dikenler toplar onun geçeceği yola serperdi.

4-Ukbe bin Ebu Muayt peygamberimizin yüzüne defalarca tükürmüştür. Onun bu tükürüğünden dolayı peygamberimizin yüzünde iz kalmıştır. İşte Müslümana tahammülsüzlük o gün neyse bugün de aynıdır.

5-Hazreti Peygamberimiz kabe’de iken Ukbe bin Ebu Muayt bez gibi bir şeyle onu boğmaya kalkmış Hazreti Ebu Bekir Efendimiz korumuştur.

6-Ebu Cehil ve Velid bin Muğire Peygamber efendimiz kabe de ibadet ederken ellerinden taş alıp ezmek istemişlerdi.

7-Birinci defa Hazreti peygamberimiz kabe de ibadet ederken Asi, Esved, Haris, Velid ve başka Esved sırtına deve işkembesi koymuşlardı.

8- Bundan sonra bu seferde Ukbe bin Ebu Muayt Peygamber Efendimizin sırtına deve işkembesi koydu. Peygamberimiz (sav) çok ağır olan bu işkembenin altından kalkamadı. Onu gören bir kadın Hazreti Fatıma validemize haber verdi. Fatma Annemiz gelip işkembeyi kaldırdı. Bu olay Peygamberimizin o kadar ağırına geldi ki (3 defa) Allahım bu Amrı, Utbeyi, Şeybeyi, Velidi, Umayyeyi, Ukbeyi, Umareyi Asiyi, Esvedi, Harisi, Velidi ve diğer Esvedi sayarak sana haval ediyorum, diye dua ettiler.

Ebul Bahteri isimli vicdanlı bir kişi bunu kimin yaptırdığını sordu. Ebu Cehili söylediler. Gelip Ebu Cehilin başına bastonla vurdu. Ebu Cehilin yanındakiler adama saldırmak istediler ama Ebu Cehil durun ona karşı gelirseniz müslüman olur onu bırakın diyerek engel oldu.

9-Müşrikler Hazreti Muhammed sihirbazdır, diye propaganda yapmaya başladılar. Hazreti peygamberimiz buna çok üzüldü. Evine geldi üzerine örtü örttü. O sırada müddesir suresinin 1. Ayeti nüzul oldu.

Euzubillah bismillah Ya eyyuhel muddessiru, Ey bürünen, sarılan Rasulum, buyurdu.

Müddesir Uyumak ve ısınmak için elbisesine iyice bürünen demektir. Araplarda dış giysiye disar denir. Müddesir disar kökünden gelir. Şiar da alt tarafa giyilen çamaşırlara denir.

2. ayette Euzubillah Bismillah Kum fe enzir, kalk ve insanları uyar, buyurdu. Bu uyarı kuranımızda 130 yerde geçer. Karar vermiş azmetmiş olarak kalk, öyle bir kalk ki işine dört elle sarıl buyuruyor. Bu peygamberimize tebliğ bize de yaşamak için emridir. Gücünün yettiği nisbette insanları uyar. Ancak uyarmayı münazaa sanatına göre yap. Yani insanlara doğruyu göstermek için kararlılıkla kendin yaşayıp vücut dilinle anlat. Çünkü lisan diliyle anlatmanın tesiri olmaz.

Peygamber Efendimiz 2 ayet için; Şüphesiz ki ben çıplak bir uyarıcıyım, buyuruyor. Muhaddislerimiz bu ayeti tevil ederken; Bir insan bir işi içtenlikle yapmak isterse önce paçalarını sonra kollarını sıvar. Kuşağını bağlar ve başını sarıp işe başlar. Peygamberimizin çıplak uyarıcıyım diyerek bu çemremesine nazire yapmıştır diyorlar.

3. ayette Euzubillah bismillah Ve rabbeke fe kebbir, rabbini tekbir et buyuruyor. Burada geçen Tekebbir fiilinin anlamına bakarsak;

1- Tekebbir Namazda ki tekbirin ilk işaretidir.

2- Tekebbir Tazim et anlamına gelir. Rabbimize tazim 5 şekilde olur.

a- Tazim rabbimizin emrine itaat ile olur.

b- Bizi yükümlü kıldığı fiillerin zoruna da kolayına da katlanmakla olur.

c- İmam Maturidi Hazretleri tazim et için; Allah sevgisi ona itaattır, buyuruyor.  Öyle bağırmak, çağırmak, üstünü yırtmak, feyizden baygınlık geçiriyormuş gibi rol yapmak Allah sevgisi değildir. 6 ayette gerçek sevenler dediği sahabe efendilerimizde dahi böyle bir örnek yoktur.

d- Tazim, Kavlen ve fiilen yani dil ve bedenen o insanlara Cenabı Hakkı anlatmaktır.

Peygamberimiz bu ayetin nüzulu üzerine Allahu Ekber Kebira, buyurdu. Hazreti peygamberimizin bu tekbiri üzerine Hatice annemiz de aynı tekbiri getirdi ve çok sevindi. Peygamberimizin duyduğu zamna tedirgin olduğu seslerin Meleki olduğunu anlamış oldu.

e- Tazim her ne olay olursa olsun onu tekbir et büyükleme görevini bırakma demektir.

4. ayette Ve siyabeke fe tahhir, Elbiseni temiz tut, buyurdu. Cenabı hak Fıkhi olarak İlk 8 ayette hiç emir vermemişti. İlk fıkhi emir 9. ayette burada geldi.

Siyabeke elbise demektir. Kuranımızda siyab ve sevb olarak bir de libas olarak geçer. Libas kelimesi 23 yerde geçer. Sosyal hayatımıza dokunduğu için bu 23 ayetten birisi olan Bakara suresinin 187 ayetini açalım.

Euzubillah bismillah …nisaikum hunne libasun lekum ve entum libasun lehun… Evlenmiş erkek ve kadın için siz birbirinize libas gibisiniz, buyuruyor. Hazreti Abdullah ibni Abbas bu ayeti celile için; Kadın erkeğine ihanet etmesin erkek de kadınına ihanet etmesin. O elbise ihaneti engelleyen ve iffeti örten libastır, buyuruyor.

Tahhir, tahur ise taharet anlamına gelir. Tertemiz olun demektir. Kuranımızda 31 defa geçer. 6 anlamı vardır.

1- İmam Maturidi Hazretleri pislik ve kirlerden arındırmaktan peygamberimiz de bizler de sorumluluk verildi, buyuruyor.

2- Elmalılı Hazretleri de Taharet ve nezafet kelimesi için hem maddi hem manevi temizliktir, der.

3- İmam Razi Hazretleri de Bedenin ve elbiselerin her türlü pislik ve necasetten temizlenmesidir der. 

4- İmam Şafi (ra) Hazretleri Namaz ancak necasetten temiz olan bir elbiseyle kılınacağı bu ayetle emredilmiştir, buyuruyor.

5- Cenabı hak Hazreti Peygamberimiz (sav) için; Dışarı çıktığında elbiselerin temiz olsun ki insanlar sana hürmetle baksınlar, Kılık kıyafetin temizliği dinleyenleri etkilemelidir, buyuruyor.

6-Hazreti Abdullah ibni Abbas diyor ki; Kişi elbiseyi 1-Varlıklıyım diye övünmek için giymemelidir. 2 Vefasızlık yapmak için giymemelidir. Elbiseye vefasızlık yapmak kıyafeti giydiğinde Rabbine şükür etmeyen vefasızlık yapmış olur.

EL FATİHA

 

 

 

 

4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page