top of page

KALPTEKİ RAYN HİZLANA SEBEP OLUR


Cenabı hak Mutaffifin suresinin 14. Ayetinde Euzubillah bismillah; Kella bel rane ala kulubihim ma kanu yeksibun, Bilakis onların yaptıkları şeyler kalplerini kararttı, buyuruyor. Ayette geçen rane kelimesinin kökü rayndır. Rayn, pas anlamına gelir. 9 çeşit hizlanın ilk basamağı ve en hafifi olanıdır. Kalplerimizin işlediğimiz günahlar neticesinde kirlenmiş, kararmış, paslanmış ve körelmiş olduğunu ifade ediyor. Eğer kişi günah işlemeye devam eder tövbe ve istiğfarda bulunmaz ise kalbi körelmeye kadar gider. Kirlenmiş çamaşırları, bulaşıkları yıkayıp tekrar kullanır hale getirdiğimiz gibi kalp de kirlendiği zaman arındırılmalıyız. Aksi halde 9 çeşit hizlanın en ağırı olan kalbin kilitlenmesi durumu oluşur.

Bu ayeti celilenin tefsiri niteliğinde hadisi şerifte Hazreti Peygamberimiz (sav.) Kul her bir günah işlediği vakit kalbinde bir siyah nokta belirir. Kişi tevbe ve istiğfar eder mağfiret dilerse o noktalar silinir kalbi eskisi gibi parlar. Tekrar tekrar günah işler tövbe de etmez ise o leke tüm kalbi sarana dek artırılır. İşte Cenabı hakkın kuranda zikrettiği er rane budur, buyuruyor.

Hazreti Peygamberimiz (sav.); Bakara suresinde geçen ehatap kelimesi de günahların kalbi kuşattığını anlatır, buyuruyor.

Hazreti Huzeyfe (ra.) Kalp avuç içi gibidir. Günah işlendikçe kapanmaya başlar. Eğer tövbe ve istiğfar edip açılması sağlanmaz da tamamen kapanırsa ona artık mühür vurulur. Artık Bu insan hayırlı işleri duymaz olur. Duyan kulakları sağır olur, buyuruyor.

İmam Suyuti Hazretleri, Paslanma kalbin dört tarafından kişinin kendi iradesi ile oluşur. (Sofra toplanırken dört tarafından tutulup içindekilerin ortaya toplanması gibi) Bu durum çok ciddi bir tehlikedir, buyuruyor.

İmam Beyhaki de; Böyle günahları terk etmeyi düşünmeyi ve bağışlanmayı dilemeyenler, günah işlemeye ısrarla devam ederlerse bu tehlike suretle giden bir kuş gibi hızla kalbin mühürlemesine doğru yol alır, buyuruyor.

Peygamberimiz Efendimiz (sav.) Küçük görülen günahlardan sakının. Issız bir yerde konaklayan bir topluluk yemek vakti gelince adamlardan her birinin etrafa dağılıp yemeği yapacak kadar odun toplaması gibi günahların küçükleri de aynı bu şekilde kişinin helakine sebep olur, buyuruyor. Demek ki tahrimen mekruh dediğimiz küçük günahlardan mutlaka sakınmamız gerekiyor.

Kişilerin günaha girme cesareti göstermeleri, nefsinin tövbeyi terk etmesi, günahın paslarını söküp atmayı önemsememesi, her günah sonrası duyarsızlaşması ve geri dönüşün zor hale gelmesi bu paslanmayı bile bile istemiş olmasındandır.

Kişinin Bu İllete Düşme Nedenleri

Bu illete düşmemizin sebebi Cenabı hakkın bizi açık açık ikaz etmesine rağmen bu suçları işlememizdendir. Aynı ayetin sonunda geçen yeksibun kendiniz istediniz demektedir. Yeksibun, kesb kelimesinden türemiştir. İki elinizin karşılığı olarak anlamına gelir.

Cenabı hak Şura suresi 30. Ayetinde Euzubillah bismillah, Ve ma esabekum min musibetin fe bi ma kesebet eydikum ve ya’fu an kesir, başınıza ne musibet gelirse kendi elinizden gelendendir. O çoğuna da engel olur, buyuruyor. Bazen içinden hayırları barındıran musibetler verse de çoğunluğu kendi elimizle yaptığımızın karşılığıdır.

Cenabı Hak Bunlardan Kurtulma yolu Olarak Şöyle Buyurur

1-Hırsa Düşmeyin;

Cenabı hak, Lokman suresi 34. ayetinde Euzubillah bismillah, …ve ma tedri nefsun maza teksibu gada… hiçbir nefis yarın ne kazanacağını bilemez, buyuruyor. Cenabı hak burada geçen tedri fiilini çok özel yerlerde kullanır. Bunun anlamın araştırdığımızda biraz ipucu bulabildik. Bir şeyi künhu ile yani en ince detayı ile ve mucizevi olaylar hakkında bilgilendirme yapmak istediği zaman kullanıyor. Normal bilgilendirmede alim, muallim şeklinde kullanırken bu fiili sıradan insanlar tarafından bilinemeyen mucizevi ve çok öneme haiz alanlarda kullanıyor.

Yukardaki ayette buyurduğu gibi kişi yarın ne kazanacağını bilmediği halde bir sürü plan yapar. Sabah kalkıp hasta olacağını düşündü mü? Sabaha çıkmadan ölmeyeceğini biliyor mu? Yangın, sel, deprem gibi afetlerle malını kaybedeceğini hesap etti mi? Fitneye veya musibete düşeceğini düşündü mü? Ölümün vaki olacağını bilebilir mi? Bunların hiç birisini bilemeyeceği için rabbimiz burada tedri buyuruyor. İnsan bu tür bir planlama yaptığı zaman inşaallah diyerek Rabbine haval etmelidir. Bunları düşünmeden, inşallah demeden yapmış olursa bu hırsa düşmüş olur. Her ne planlarsak inşallah diyecek ve Ya rabbi nefsimizi haramlarına karşı helallerinle doyur, diye dua edeceğiz.

Fatır suresi 45. Ayetinde Euzubillah bismillah, Ve lev Yuahizullahun nase bima kesebu ma tereke ala zahriha min dabbetin… Eğer Allah insanların yaptıklarının hesabını hemen görecek olsaydı yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı, buyuruyor.

2-Rehavete Kapılmayın

Cenabı hak Tevbe suresinin 82. ayetinde Euzubillah bismillah, Fel yadhaku kalilen vel yebku kesira, cezaen bi ma kanu yeksibun. Öyleyse yaptıklarına karşılık, az gülüp, çok ağlasınlar, buyurur. Gülümsemek islamın şiarındandır. Ama Şuurlu bir mü’min kahkahalar atıp gözlerinden yaş gelinceye kadar gülmemelidir.

3-Cana Kıymayın

Kornaya bastığı için dahi adam öldürülen bir dönemde yaşıyoruz. Peygamber Efendimiz (sav.) buyuruyor ki; 3 mü’mini öldüren kişinin kalbine bir örtü çekilir. Sonrasında öldürdüklerine artık aldırmaz olur. Dini ölçüde 1 ve 2 az, 3 ve daha fazlası çok hükmündedir. Hangi günah olursa olsun 3’ten fazla işlenip tövbe edilmez ise artık günaha karşı vurdumduymaz olur. Bilerek, tasarlayarak pişmanlık duymadan, tövbe etmeden bu suçları işlerse kişinin kalbine bir örtü çekilir. Hata ile öldürürse Nisa suresine göre kefareti katl yani katletme orucu tutar. Aynı ayete göre Ölenin yakınlarına da diyet ödemesi farzdır.

4-Hergün Tövbe Edin

Rasulullah (sav.) Bir Hadisi Şeriflerinde; Bu ümmetin son zamanlarında yaşayanlar, (ümmeti icabet ve ümmeti davetin tamamı) yeryüzünün sarsılmasıyla sınanacaklardır. Eğer bu ikazdan ders alıp tövbe etmezlerse daha büyük sarsıntılar gelecektir. Taşlamalar, savrulmalar başlayacaktır. Yüksek hızda rüzgârlar olacak, kasırgalar, hortumlar çıkacak. Hayvan suretine dönüştürmeler, yere geçirmeler olacak. Yıldırımlara maruz bırakılmalar olacak. Günah işlediklerini bile bile tövbe etmedikleri için ağacın üzerindekilere alışması gibi yüzleri kızarmayacak kalpleri de tüm yaptıklarından haz duyacak. Öyle ki iyi biri artık başka bir iyilik yapamayacak. Kötüler de nefsini sorgulayamayacak, buyuruyor.

Duyduğumuz zulmü reddetmeli ve kötülüğe sınır çizmeliyiz. Zalime ve günahlara en ufak bir acaba dememeliyiz.

Tövbe yapanların sayısı yarısından fazlasına ulaşmış olsa bu felaketlerin şiddeti azalır veya tamamen kalkar. Ancak tövbe edenler azınlıkta olduğu için yukardaki uyarılar gerçekleşir. Buna rağmen tövbe edenler şehitlik mertebesiyle ödüllendirilir ve o şekilde kurtuluşa ererler.

4- Dua Ediniz;

Rasulullah (sav.) Allahım beyaz giysiyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de günahlardan temizle, diye dua ederdi. Cenabı hak onu sıdk sıfatıyla koruduğu için o günah işlemezdi ama bu duayı bize öğretmek için yapardı.

Peygamber Efendimizin Mekke’deki yaştaş arkadaşları; Ya Rasulullah sen ergenlik döneminde dahi günah işlemekten geri durdun mu diye sordular. Efendimiz (sav.) ise İki kez günaha meylettim. İkisinde de uyuya kaldım. Uyandığımda da zaten o hali üzerimden kalkmıştı, buyurdu.

5- Her Gün İstiğfar Edin, Zikrullah Yapın, Kuran Okuyun

Rasulullah Efendimiz (sav.) İnsanların kalpler demirin paslandığı gibi paslanır. Bunun cilası istiğfar etmek, zikrullah yapmak ve kuran okumaktır, buyuruyor. Israrla günah işlemeyi bırakıp yapabildiğimiz kadar istiğfar ve zikrullah ederek, kuran okuyarak kalbimizi bu pastan kurtarabiliriz. Aksi halde koyulaşan, yoğunlaşan ve yaygınlaşan bu paslar kalbimizi etkileyerek üzerinde gaflet bulutu oluşturur.

Gaflet Nedir?

Gaflet pastan oluştuğuna göre pastan daha şiddetli bir olumsuzluktur.

Araf ve kehf surelerinde ğafil yani önemsemeyen diye geçer. Kalp paslanınca gaflet bulutunun içine girer. Helalı, tövbeyi isitiğfarı, önemsemez hale gelir. Gafil kelimesi kuranımızda 35 ayrı yerde geçer. Bunun 3 tanesine bir göz atarsak;

Araf suresinin 205. ayatinde Euzubillah bismillah …Ve la tekun minel gafilin... Burada geçen tekun kelimesinin kün kısmı cenabı hakkın hitabıdır. Cenabı hakkın kün sözcüğünden başka hitabı yoktur diğer hitapların hepsini onun adına Cibrili emin yapar. Cenabı hak burada kün yani sakın gafil olma buyuruyor.

Nahl suresi 108. ayetinde de …Ve ulaike humül gafilun. Onlar gafillerin ta kendileridir, buyuruyor.

Cenabı hak Kaf suresinin 22. Ayetinde Euzubillah bismillah, Lekad kunte fi gafletin min haza fe keşefna anke gıtaeke fe besarukel yevme hadidun. Andolsun ki min heze ve keşefne hadidun, Ant olsun ki sen bugünün geleceğinden gaflet içindeydin. İşte senden perdeyi kaldırdık. Artık bugün gerçeği bütün açıklığıyla görüyorsun, buyuruyor. Cenabı hak bu ayette 4 uyarı birden yapıyor. Peygamberimize hitaben bizleri de bilgilendiriyor.

Bu Ayete Göre Gaflette Kaldığımızın Belirtileri

1-Perdelenirsiniz buyurdular. Onların gözleri benim zikrimden bir perde içindelerdi. Onlar kuran işitmeye kadir olamazlar ve dinlemeye katlanamazlar, buyuruyor. Burada geçen gıtaeke göze ve kulağa vurulan perdeyi ifade ediyor. Rayn kalbe perde olmakta gıtaeke de göz ve kulaklara ki bu da kalbe gidecek nurların önünü kapatmış oluyor.

Perde muhadara, mukaşefe ve muşahede 3 şekildedir.

Muhadara perdesi açılırsa kişinin ilmel yakini artar. İlimde duyduklarıyla bile yetinse bir hayli yol alır. Mukaşefe perdesi açılırsa kişinin aynel yakini artar. Kalp gözü açılmış olur. Yarı uykulu yarı uyanık halde birçok hakikati görmeye başlar. Müşahede perdesi açılırsa marifatullaha ulaşır. Cenabı hak ona hoca ve kitap gibi aracısız şekilde doğrudan ilim öğretmeye başlar.

Yukardaki ayette geri dönersek; Cenabı hak Hadidun buyurdu. Demir anlamına gelen hadid kelimesiyle göz arasında öyle bir alaka kurar. Demir nasıl keserek en uzak noktalara ulaşırsa sizin basiret gözünüz dağları da bulutları da karanlığı da delip geçer. Görüşünüz keskin olur hakikati görürsünüz, buyuruyor.

Aynı ayette keşefne buyurur. Cenabı hak bizlere keşif nimetini lütfetse melekleri dahi görür ya da sesini işitirdik. (Peygamberler hariç diğer insanlar melaikenin ya sesini duyar ya görür. Hem görüp hem duymaz. Bu akaidi temeldir.)

İlim sıfatının tecellisi ile insana asli bilgiler verir. Suyun gözü gibi hakikatı tertemiz alırız. Dosdoğru, dupduru, riyasız bir ilmimiz olur.

Semi sıfatıyla tecelli ederse kalbimiz sürekli Rabbimizin hitabına mazhar olur.

Basar sıfatının tecellisiyle müşahadeye mazhar kılınır ve Cenabı hakkın birçok gaybını görür. İnsanların kalplerindeki kirliliği dahi kalp grafiğini çizen araçlar gibi görür.

Kabirdekilerin halleri hakkında bilgi edinebilir. Kaybolmuş kişiler hakkında bilgisi olur.

Bunlar bizde yoksa kalbimiz paslı ve önünde gaflet bulutları vardır. Keşif ehlinin bazı görüşlerinde hatalar olabilir. Kalp aynasının temizliği ile ilgilidir. Bu ayna tertemiz ise keşfi doğrudur ama onlar bile Hazreti Peygamberimizin hadisi şerifleriyle doğruluğu test edilir. Bir harfi bile hadisi şerife uymuyorsa ona itibar edilmez.

Keşiflerle İlgili Deliller

1-Cibrili hadisi diye bilinen Hadisi şerifin en sonunda Cebrail (as.) Ya Rasûlüllâh ihsan nedir diye sordu. Peygamberimiz (sav.) Rabbini görür gibi ibadet etmendir, buyurdu.

2-Peygamberimiz genç sahabe Hazreti Harisi (ra.) yanına çağırarak; Bu gün nasıl sabahladın? Dedi. Hazreti Haris Gerçek bir mümin gibi sabahladım. Sanki birbirlerini ziyaret eden cennetlikler görür gibi ve birbirlerinden yardım isteyen cehennemlikleri görür gibiydim. Sanki yüce Rabbimizin arşu rahmanını görür gibiydim, dedi. Hazreti peygamberimiz (sav.) Doğru söyledin, böyle olmaya devam et, buyurdu.

3-Hazreti Peygamberimiz (sav.) bir hadisi şeriflerinde Her insanın dört gözü vardır. İkisi başındadır, bunlarla dünya işlerini yaparlar. Diğer ikisi de kalbindedir bunlarla da ahret işlerini görürler, buyurdu.

Sonuç Olarak;

Kalbimizdeki rayn yani pas duanın reddine ve hizlana sebep olur. Allahe lâ yestecibu duâen min kalbin gâfilin lâhin, Allah (cc.) gafletle umursamazlık içerisinden yapılan duayı kabul etmez. Dua yalvarmadır, ibadettir. Paslanmış kalp gaflete mağlup olur. Tevfikten mahrum kalıp hizlana ugramış olur.

Euzubillah bismillah Rabbena ve tub aleynâ, inneke entet tevvâbur rahîm. Ey yüce rabbimiz tövbelerimizi kabul buyur, tevvap olan sensin, rahim olan sensin… Amin, amin, amin… el fatiha


14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page