1. Etap; Sadık Rüyalar
Peygamber Efendimiz (sav.) kendisine ilk emir gelmeden önce uykusunda sadık rüyalar görmeye başladı ki gördüğü rüyalar aynen çıkıyordu. Rabbimiz kendisine yakınlaştırmayı layık gördüğü sadık dostlarına bu nimeti ikram edebilir, bu mertebeler onun için de zuhur edebilir.
2. Etap; Hiçbir beşer melaikeleri asli suretinde görmeye, onun sesini duymaya ve onun dediklerini dinlemeye tahammül edemez.
Peygamber (sav) Efendimiz de aynen böyle iken Rabbimiz Onu 6 ay boyunca rüya yolu ile bu görüşmeye hazırladı. Bu arada Ona yalnız kalma sevgisi verildi. Bu yalnızlık esnasında melaikelerin sesini duymaya başladı. Bu Onu büyük buluşmaya ısındırmak içindi. Peygamberimiz (sav) 3-4 günlük yiyeceğini alıp Hira (Nur) dağına çıkar yalnız kalırdı. Peygamberimiz (sav) 40 yaşında iken Miladi 610 yılında girdiği Ramazan ayının 17. Pazartesi günü gece tam seher vakti peygamberimiz ayakta iken Cebrail (as.) semanın tamamını doldurmuş şekilde göründü. Sonra küçülerek gelip peygamberimizi kucaklayıp sıktı ve ona ‘’oku’’ buyurdu. Peygamberimiz (sav); ‘’Ben okuma bilmem’’ dedi. Cebrail (as) tekrar sıkıp yine ‘’oku’’ buyurdu. Peygamberimiz (sav) yine ‘’Ben okuma bilmem’’ dedi. Cebrail (as) sıkıp ‘’oku’’ buyurdu Peygamberimiz (sav) 3. Kez ‘’Ben okuma bilmem’’ dedi.
Cenabı hakkın peygamberimizin okuma bilmediğini herkesten iyi bildiği halde Hazreti Cebrail’in 3 defa ‘’oku’’ demesi bize bir ufuk açmaktadır. Oku emri peygamberimiz üzerinden bize de emirdir. Bir insanın ibadetlerini öğrenme faaliyetlerini ve tesbihatını yaparken ona yoğunlaşması ve odaklanması gerekir. Rabbimize yakınlaşmamız için bu zorunludur. Burada üç defa tekrar edilmesinin bir hikmeti de budur.
Peygamberimiz (sav) bu hali yaşadıktan sonra bu gelenin melaike mi, yoksa cin mi ayırt edemediği için ürperip korktu. Eve gelerek Hazreti Hatice annemizden soğuk su dökmesini ve üzerini örtmesini istedi.
Biraz dinlenip kendine gelince Hazreti Hatice annemize başından geçenleri anlattı. Hazreti Hatice annemiz Peygamberimizi amcasının oğlu Hazreti Varakaya götürdü. Başından geçenleri ona da anlattılar. Hazreti Varaka buyurdu ki; ‘’Bu gelen Allah’ın Musa’ya (as) indirdiği namusu ekber (Cebrail as) dir. Keşke genç olsaydım da senin yanında olabilseydim. Hatta kavmin seni Mekke’den çıkardığında sana yardım edebilseydim’’ dedi. Peygamberimiz (sav.) Mekke’den çıkarılacağını duyunca ürperdi. ‘’Ben onlara ne yapacağım da beni Mekke’den zorla çıkaracaklar’’ buyurdu. Hazreti Varaka; ‘’Senin getirdiğin semavi haberi getiren hiçbir nebi yoktur ki bu düşmanlığa maruz kalmasın. Eğer senin irşat gününe ulaşır hayatta olursam sana tabi olacağım’’ dedi. Bu kısım olayın tarihi akışıydı. Şimdi anlamını işleyeceğiz.
İlk inen ayet Alak suresinin ilk beş ayetleridir. Cenabı hak alak suresinin ilk ayetinde Euzubillah bismillah Ikra'bismi rabbikellezi halak Yaratan Rabb'inin adıyla Oku, buyurur.
Ayeti celileyi açıklamaya geçmeden önce kuranımızı okumayla ilgili 3 değişik merakibi açıklayalım.
1. Merakip; Kıraat Metodu
Kuranımızı namaz içerisinde okumaya kıraat metodu denir. Kuranımızda 88 ayette geçen ‘’karae’’ kökünden türer. Kuran kelimesi de bu kökten türer ve okunan anlamına gelir.
Fussilet suresinin 3. Ayetinde bismillah …kur'anen arabiyyen… buyurur ki Bu Rabbimizin Kuranı Türkçeleştirelim diyenlere bir meydan okumasıdır. Bu çabalar kuranımızın aslını bozma çabasıdır. Yukarda geçen ‘’arabiyyen’’ kelimesi okunan, okunmak için anlamına da gelir. Kuranımızın lafzını okumaya kıraat denir. Okurken anlamın bilsek de bilmesek de kılınan namaz geçerlidir. Ancak dili çevirmeden okuma kıraat değildir. Kıraat kendi okuduğunu kendi kulağı ile dinlemedir. Aksi halde kılınan namaz geçersiz olur.
Araf suresinin 204. Ayetinde Euzubillah bismillah Ve iza kuriel kur'anu festemiu lehu ve ensıtu leallekum turhamun, Kur'an okunduğu zaman hemen susup onu dinleyin ki size rahmet edilsin, buyurur.
Kuran okuyana ‘’kari’’ denir. Kıraat şekli kıratı seba yani 7 tanedir. Dünya Müslümanlarının ¾’ü kuranımızı Abdullah bin Mesud’un (ra) talebesi olan Küfa’da yetişimiş İmamı Asım (ra) kıraatı üzerine okur.
Hazreti peygamberimiz (sav.); bir hadisi şeriflerinde ‘’Ümmetimin en güzel kuran okuyanı Ubeyy bin Kâb’tır’’ buyurunca Orada bulunan Ubeyy (ra) ürpererek; ‘’Ya Rasulullah bunu neye göre buyurdunuz’’ dedi. Hazreti peygamberimiz (sav.); ‘’Cenabı hakkın işaretine göre’’ buyurdu. Buradan anlaşılıyor ki Rabbimiz kendi kelamını güzel okuyanı çok seviyor.
Namazda Kıraat
Namazda kıraat yapmak namazın rükunlarındandır. Kırat olmaz ise namaz olmaz. Hanefilere göre imama uyan kişi kıraat etmez.
Müzemmil suresinin 20. ayetinde bismillah ‘’kurandan kolayınıza geleni okuyun’’ buyurur.
Peygamberimiz (sav); Kıratsız namaz olmaz, buyurur. Farz namazların ilk iki rekatında kıraat farzdır. Unutulursa diğer rekatlarda okunabilir ama sehiv secdesi gerekir. Vitir, sünnet ve nafile namazlarının tüm rekatlarında kıraat farzdır. Fatiha suresi okumak Hanefilere göre vacip, Şafilere göre farzı ayındır. Şafi mensubu olanlar cemaatla da kılsalar yalnız da kılsalar fatiha suresini okumak zorundadır. İmam Şafi (ra.) Peygamber (sav.) Efendimizin; ‘’Fatiha okunmadıkça namaz olmaz’’ hadisi şerifine dayanarak bu hükme varmıştır.
Hanefilerde farz kıraatın miktarı en az 10 kelime, 30 harf okumaktır. Fatihanın yarısına kadar okumak farzın yerine gelmesi için yeterlidir. Diğer yarısını okumak vaciptir. Namazda zammı sure okumak da vacip olup namaz kılacak kişinin fatiha ve namazda okuyacağı birkaç sureyi ezberlemesi farzdır. Şafi mezhebinde ise fatiha suresinin tamamını okunması farzdır.
Peygamberimiz (sav) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde; ‘’Kıyamet günü Kuran sahibi kimseye Oku ve yükselt dünyada tertil ettiğin gibi tertil et şüphesiz senin makamın dünyada senin okuduğun son ayetin seviyesinde olacak denilir’’ buyuruyor.
İkra
İkra kelimesi Alak suresinin 1. ve 3. Ayetinde İsra suresinin 14. Ayetinde olmak üzere 3 yerde geçer. Rabbimiz İsra suresinin 14. ayetde bismillah ‘’Ikra' kitabek, al kitabını oku, buyurur ki tesbihatımızı yaparken tevekkül sırasında Ya Rabbi kitabimizi sağımızdan ver, diye dua etmemizin temeli bu ayete dayanır.
Kuranımızı anlayabilmek, derinliğini kavrayabilmek, ayetlerin bize işaret ettiklerini düşünebilmek için bu bilgileri öğrenmek ve öğrendiklerini insanlara aktarırken uygulanan okuma da ikradır. İkra öyle 3 harften oluşan tek kelime değildir.
Yazılı metne bakıp okumak bir okuma şekli olduğu gibi önceden ezberlenen şeyleri başkasına aktarmak da okuma şeklidir. Ezan okuyan müezzinin bir yere bakmadan ezan okuması buna örnek verilebilir.
2. Merakip; Tertil Metodu
Düşüne düşüne derinlemesine nüfuz ederek okumaya tertil metodu denir. Bu metod kuranımızda ‘’ratele’’ kökünden türer. İsra suresinin 106. Ayetinde zikredilen ‘’muksin’’ kelimesi düşüne düşüne tane tane oku anlamına gelir ve tertil metodunu anlatır. Ayrıca Furkan ve müzemmil surelerinde dört yerde ‘’tertilen’’ olarak geçer.
Tertil metodunun içerisinde geçen ana konu tecvit metodudur. Tecvit; kurandaki bir harfin mahreç ve sıfatlarına uyarak okumaya denir. Hazreti Ali Efendimiz; ‘’Kuran harfleri sıfatı lazime ve arızalarıyla tecvit üzere okunmalıdır’’ buyuruyor.
Ehli sünnetimizin amelde, itikatta ve tecvitte imamları vardır. Tecvitte imamınız İmam Şemseddin ibnül Cezeri Hazretleridir. İmam Şemseddin ibnül Cezeri Hazretleri 135-1429 tarihleri arasında yaşamıştır. Aslen Cizrelidir. Yıldırım Bayazit onu Bursa’ya davet etmiş ve orada eserler yazmıştır.
İmam Şemseddin ibnül Cezeri Hazretleri; ‘’Tecvidi öğrenmek ve ona riayet etmek kati olarak farzdır. Kuran okuyanın tecvit kurallarına göre hareket etmesi farzdır. Her müslümanın en azından namazda okuyacak kadar bir bölümü düzgün şekilde okuyabilmesi farzdır’’ buyuruyor.
3. Merakip; Tilavet Metodu
Salih amel işlemek, ezberimiz pekiştirmek ayrıca hafiz yetiştirmek için yapılan okumaya tilavet metodu denir. Kuranımızda 63 ayette geçen ‘’tela’’ kökünden türer. Kuranımızın manasını düşünerek, kalplerimizi ürperterek, emirlerine tabi olarak, hakkını vererek ve tekrar tekrar vahiy okumanın adıdır. Kuranımızın bize öğrettikleri ile maksadımıza erişmeye tilavet denir.
Peygamber Efendimiz (sav); ‘’Korkmayan kalpten, doymak bilmeyen nefisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olmayan duadan sana sığınırım’’ diye dua ederdi.
Ayetimizin İkinci Kelimesi Bismi; Bismi; Rabbimizin ismi ile demektir. Bir şeye başlarken, bir şeyi başarmak için Rabbimizin ismini vasıta kılarak dua etmektir. Bismillah medet umarak iş yapmaktır. Mübah bir işe başlarken bismillah dediğimiz anda o iş taata döner ve ibadet olur. Besmele ile başlanan işlerde şeytanın müdahelesine engel olunur. Rabbimizin adını zikrettiğimiz anda ünsiyet olur. Ardından kaynaşma ve yakınlaşma gelir. Bu yakınlaşma da kalbimizin zikre geçmesine vesile olur.
Rasulullah (sav) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde; ‘’Anlamlı ve yararlı olan her söze besmele ile başlanmaz ise o söz bereketsiz olur’’ buyuruyor.
Ayetimizin Üçüncü Kelimesi Rabbike ; Rabbike, Rabbimizin zamir olarak ismi, fiili sıfatı ve fiili ismidir. Yer yüzünde her şeyi büyüten, kemale erdiren, eğiten demektir.
Ayetimizin Dördüncü Kelimesi Ellezi; Ellezi zamirdir. O ki anlamına gelir.
Ayetimizin Beşinci Kelimesi Halaka; Halak; Yaratan demektir. O kainatta her zerreyi yoktan yarattı. Onun dışında hiç kimse yaratan değildir. Özellikle tv’lerde kullanılan ve insanlar için isnat edilen yaratma kelimesini kullanmak sapıklıktır.
Yüce Rabbimiz bizleri kuranımızı çokça okuyan, okuduğunu anlayan, anladığını yaşayan, kıraat, tertil ve tilaveti yerine getirerek sana kulluk yapan kullarından kıl. Ya rabbi el mucip esma-i şerifin hürmetine dualarımızı kabul ve makbul eyle.
Amin, Amin, Amin… El Fatiha
Comments