Unutma Gerçeği ve Biz
İnşâallâh; Fıkıh olarak istisna yapmak anlamına gelir. Kuranımızın 6 suresinde toplam 7 defa geçer.
Kehf suresinin 24. ayetinde Euzubillah Bismillah İlla en yeşaallahu vezkur rabbeke iza nesite, ancak Allah dilerse yapacağız de, unuttuğun vakit rabbini zikret, buyuruyor. Bu bir dua emridir. Farz veya vacip değildir. Söylediğimiz sözlerde, verdiğimiz vaatlerde hemen inşallah dememiz sünnete uygun olandır. Bitişik şekilde söylemek kaydıyla ortama göre kalple veya dil ile söylenebilir. Müfessirlerimiz; bu kelimeyi ancak imanı kamil olanlar söyler, buyuruyorlar.
İnşâallâh demeyi unutur da sonra hatırlama nasip olursa ayeti celilede buyrulan Rabbini zikret emrine göre; önce sübhanallah sonra estağfirullah üçüncü olarak da İnşâallâh demeliyiz. Böylece kusurumuzun kefaretini yerine getirmiş oluruz.
Bu konu ile ilgili Kuranımızda geçen dört örneğe baklalım;
1-Hazreti peygamberimiz (sav) buyuruyor ki; Hazreti Süleyman (as.) unutarak ve hata ile inşallah dememesinden dolayı bir tek çocuğu oldu o da engelliydi. Görüyoruz ki peygamberlerin İnşâallâh demeleri farzdır. Peygamber Efendimizin (sav) öyle anlatıldığı gibi İnşâallâh demeyi unuttuğu olmamıştır. Hazreti Süleyman’ın yaşadığına baktığımızda bir kelimenin hayatımıza nasıl etki ettiğine şahit oluyoruz.
2-Kehf suresinin 69. ayetinde Euzubillah bismillah Kale se teciduni İnşâallâhu sabiren… "İnşâallâh beni sabırlı bulacaksın, buyuruyor. Bu ayeti celilenin anlattığı olayda Hz. Musa (as) ile Hz. Hızır (as.) yolculuğa başlamadan önce Musa (as.) Hızır aleyhisselama; Ben sana teslimim beni sabırlı bulacaksın, dedi. Hz. Musa (as.) çabuk öfkelenen bir yapıda olduğu için Hızır aleyhisselama ben ani çıkış yapabilirim diye kendini tanıttığı gibi o fıtratına mağlup olmamak için İnşâallâh diye Rabbine sığınıyor. Buna göre özellikle dönemimizin gençlerinin inşallah lafzına sığınması gerektiğini görüyoruz. Ahir zaman gençlerinin çok öfkeli olacağını peygamberimiz bildirmektedir.
3- Kasas suresinin 27. Ayetinde Euzubillah bismillah …Seteciduni in şaallahu mines salihin, İnşâallâh beni salih kimselerden bulacaksın, buyuruyor. Burada da Hazreti Şuayb aleyhisselamın kızları kendilerine yardım eden ve çok edepli olanı bu gençle karşılaşınca babalarına; bu genci çoban tutalım çünkü biz iki bekar kızız o çok edepli dediler. Şuayb (as) Musa aleyhisselamı yanına çağırıp seninle anlaşma yapalım 8 yıl çobanlığını yapacaksın. 8 yıl sonunda istersen 2 yıl daha yapabilirsin. Bunun karşılığında sana büyük kızımı vereceğim dedi. Bunun üzerine Musa (as) İnşallah beni salihlerden bulacaksın, dedi. Demek ki geleceğe dönük her konuda İnşâallâh denilmesi gerekiyor.
4-Saffat suresinin 102. Ayetinde Euzubillah bismillah …seteciduni İnşâallâhu mines sabirin, İnşâallâh beni sabredenlerden bulursun, buyuruyor. Burada da İbrahim (as.) kendisine evladını kurban etmesi emredilince İsmail (as.) ile birlikte yola çıktıklarında Rabbim seni kurban etmemi emrediyor, dedi. İsmail (as.); İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın babacığım, buyurdu.
İnşallah lafzını neden söylememiz gerekir?
Cenabı hak Lokman suresinin son ayetinde Euzubillah bismillah, İnnallahe indehu ilmus saah, ve yunezzilul gays, ve ya'lemu ma fil erham, ve ma tedri nefsun maza teksibu gada, ve ma tedri nefsun bi eyyi ardın temut, innallahe alimun habir. (Kıyamet) sa’ati hakkındaki bilgi ancak Allah'ın katındadır, Allah'ın yanındadır. Ve O, yağmuru yağdırır, rahimde olanı bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Kimse nerede öleceğini de bilemez. Kuşkusuz Allah, Her Şeyi Bilen'dir, Her Şeyden Haberdar'dır, buyuruyor. İnsan başına ne geleceğini bilemediğimiz için İnşâallâh demelidir. Cenabı hak bizim irademizi gerçekleştirmemiz için gerekli enerjiye yaratır, irademizi onaylarsa o fiili yerine getirebiliriz aksi halde hiçbir fiili gerçekleştirmemiz mümkün değildir.
Kuranımızdaki 236 ayette Meşiyet-i ilahi diye bir kavram geçer ki kısaca hikmet anlamına gelir. Rabbimizin dilemediği hiçbir şey oluşmaz. O istemez ise açık göz kapanmaz, kapalı göz açılmaz.
Akaidimizin ilk temeli;
Allahu teala hem İnsan suresinde hem de Tekvir suresinde Euzubillah Bismillah …en yeşaallahu rabbul alemin, alemlerin rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz, buyuruyor. İrade ettiğimiz bir şeyi ancak rabbimiz onaylarsa yapabiliriz, aksi halde yapamayız. Akaidimizin ilk temeli budur. Bir bardaktan suyu içmek için gerekli olan kolumuzun gücünü hatta yutkunmayı dahi rabbimiz yaratır. Yani Önce irade ederiz, sonra rabbimiz onaylarsa, enerjisini yaratır. O zaman da biz irade ettiğimizi icra ederiz.
Unutma ve Yanılmalarımız
Bakara suresinin 286. Ayetinde euzubillah bismillah …rabbena la tuahızna in nesina ev ahta'na… ey rabbimiz unutursak veya yanılırsak bizi sorumlu tutma, buyuruyor.
Burada bizi sorumlu tutma derken dua etmiş oluyoruz. Sorumluluk iki çeşittir. Birisi sorumlu olup unuttuklarımız diğeri de sorumlu olmayıp takatımızın yetmediği unutmalardır.
Bununla ilgili 3 örnek verelim;
1-Elbisemizin üzerinde bir necis görüp de yıkamayı unutursak kusur işlemiş oluruz. Çünkü gördüğümüz anda yıkamamız gerekirdi. Necisin kapladığı alan toplamda avuç içi kadar ve daha fazla ise o namazın tekrarı gerekir. Ancak necisi fark etsek de ne zaman bulaştığını bilmez isek namazın iadesi gerekmez.
2- Kuranımızda ezberlediğimiz ayet veya sureleri tekrar etmediğimiz için unutur isek bu da kusurdur. Affedilmek için dua etmemiz, tövbe etmemiz gerekir.
3-İnsan hafızasındaki bir şeyi unutmamak için yaptığı hatırlatıcı şeyleri terk ederse kusurludur.
Hazreti Peygamberimiz yapacağı bir şeyi unutmamak hatırlamak için parmağına ip bağlardı.
Sehiv ve Hatalarımız
Sehiv ayrı hata ayrıdır. Sehiv denilince aklımıza sehiv secdesi gelir. Namazda sehiv secdesi yapılması gereken yerleri bilmek farzdır. Ben hata ettim sehiv secdesi yapmayayım baştan kılayım diye namazı bozmak da suçtur.
Bir kişin namaz kılarken yanıldığını fark edip uyarsak da o kişi hatasından vazgeçerse buna sehiv denir. Yani yaptığımız yanlışı kendimiz fark edersek veya başkasının uyarmasıyla yanlıştan dönmesine sehiv denir. Maun suresinde okuduğumuz ellezine an salatihim sahun ayetinde geçen sahun kelimesi yanıldığımdan anlamına gelir.
Hata ise bir şeyin yanlış olduğunu kendisi fark ettiği halde veya birisi ikaz ettiği halde yanlışa devam etmeye de hata denir.
Bakara suresinde hatalarımızdan, unutmalarımızdan, sehivlerimizden ve yanılmalarımızdan sorumlu tutma diye dua etmemiz farzdır. Bu duayı etmeyenler bedelini ödeyecektir.
Hazreti peygamberimiz (sav.) Bakara suresinin 286. Ayeti celilesini tefsir niteliğinde buyuruyor ki; Ümmetimden hatanın, unutmanın ve cebren yaptırılmış olanların hükmü kaldırılmıştır.
Bu unutmalar farkında olmadığımız unutmalardır. Farkına varıp sonra unuttuklarımızdan ve uyarıya rağmen aldırış etmediklerimizden sorumludur.
İnşâallâh lafzını unutmamızdan dolayı günlük işlediğimiz hatalarımızdan, yanılmalarımızdan ve bazı unutmalarımızdan dolayı her gün duayı istiğfarı ve duayı tövbeyi yapmamız görünürde Hazreti peygamberimize hakikatta ise ümmetin her bir ferdine Nasr suresinde emredilmiştir.
Nasr suresinin esbabı nüzuluna bakalım;
Peygamberimiz Mekke’ye girerken devesinin semerine alnını koyup etrafına bakmadan gurur oluşturacak bir davranışta bulunmadan Mekke’ye girdi. Hac vazifesini ifa ettikten sonra Mina’ya geldiklerinde sure olarak son sure olan Nasr suresi indi. Nasr suresi son sure olması hasebiyle bir vasiyet niteliğindedir. Euzubillah bismillah, İza cae nasrullahi vel feth. Ve reeyten nase yedhulune fi dinillahi efvaca. Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirh, innehu kane tevvaba. Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman, İnsanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğün zaman, Rabb'ini hamd ile tesbih et. Ve O'ndan mağfiret dile. Kuşkusuz O, tevbeleri kabul edendir. (Bu sureden sonra 4 ayet daha indi ama Nasr suresi sure olarak son suredir.) Peygamberimiz bu sure indikten sonra vefat edeceğim haberi verildi buyurdu.
Bu sureden sonra inen ilk ayet maide suresinin 3. Ayetidir. Euzubillah bismillah …el yevme ekmeltu lekum dinekum ve etmemtu aleykum ni'meti ve raditu lekumul islame dina…Bugün, sizin için dininizi kemale erdirdim. Ve sizin üzerinize nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslam'ı seçtim, buyurdular.
Dinimiz islamın 9 tane daha adı vardır. 2-iman, 3-Sırat, 4-Kelimetullah, 5-Nur, 6- Hüda, 7-En Urve, 8-El Hablu, 9-Sıbkatullah, 10- Fıtratullah’tır.
İkinci son ayet Nisa suresinin 176. Ayetidir. Euzubillah bismillah, Yesteftuneke. Kulillahu yuftikum fil kelaleh. İnimruun heleke leyse lehu veled, ve lehu uhtun fe leha nısfu ma terak, ve huve yerisuha in lem yekun leha veled. Fe in kanetesneteyni fe lehumas sulusani mimma terak. Ve in kanu ıhveten ricalen ve nisaen fe liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn. Yubeyyinullahu lekum en tadıllu vallahu bi kulli şey'in alim. Sana soruyorlar. De ki: "Allah kelale hakkında size hükmünü veriyor: Ölen herhangi bir kimsenin çocuğu yoksa yalnızca bir kız kardeşi varsa, mirasın yarısı onundur. Kız kardeşi ölür de çocuğu da yoksa erkek kardeşi onun malına varis olur. Kız kardeş, iki taneyse mirasın üçte ikisi onlarındır. Eğer erkek ve kadın çok kardeşlerse, o zaman erkeğe iki kadın payı vardır. Şaşırıp sapıtmamanız için, Allah, size açıklıyor. Ve Allah Her Şeyi En İyi Bilen'dir."
Diğer son ayet Tevbe suresinin 128. Ayetiydir. Euzubillah bismillah, Lekad caekum resulun min enfusikum aziz, aleyhi ma anittum harisun aleykum bil mu'minine raufun rahim. Ant olsun ki, size kendinizden bir Resul geldi. Sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; o, size düşkün, Mü'minlere şefkatli ve merhametlidir.
En son olarak da Bakara suresinin 281. Ayetidir. Euzubillah bismillah, Vetteku yevmen turceune fihi ilallahi summe tuveffa kullu nefsin ma kesebet ve hum la yuzlemun. Allah'a döndürüleceğiniz gün için takvalı olun. O gün, hiç kimseye haksızlık yapılmaksızın, yaptıklarının karşılığı tam olarak verilecektir.
Peygamber Efendimiz (sav.) Bundan sonra bazı ulemaya göre 80 gün, bazı ulemaya göre 11 gün ve en seçkin ulemaya göre de 7 gün daha yaşadı. Ölmeden önce 15 gün çok şiddetli baş ağrısı çekti. Son 3 gün mescide dahi gidemedi.
Ey yüce Rabbimiz! ülkemize hayırlı ve bol yağmurlar ihsan eyle ülkemizi afetlerden muhafaza eyle… Amin Amin Amin… El fatiha
Comments