top of page

İBÂDURRAHMÂN

  • 2 gün önce
  • 8 dakikada okunur

Biz insanlar günlük hayatta en az 20 tane melaike ve nefsimizle ile birlikte 21 kişilik iç içe yaşayan sırdaş bir aileyiz. Melekler nefsimizden sonra bize en yakın olan sürekli bizi izleyen ve her sırrımıza vakıftırlar.

Bugün 9 derstir işlediğimiz 89 ayette geçen melekler konusunu inşallah tamamlayacağız.

11-Seyyehun Melekleri

Seyyahun melekler yeryüzünde sürekli dolaşan meleklerdir.

Hazreti Ebu Hureyra (ra) aktarıyor; Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular; Şüphesiz ki Allahu tealanın yer yüzünde seyyar halinde gezen birtakım melekleri vardır. Bunlar zikir meclislerini araştırırlar. İçerisinde zikir yapılan meclis bulduklarında onlarla oturup kanatlarıyla birbirlerini kuşatırlar. Müminler bir evde toplanarak kitabullahı okurlar ve onu aralarında müzakere ederlerse melekler onların etraflarını kuşatırlar, buyuruyor.

Hadisi şerifte zikir yapılan meclisler buyuruldu. Zikir dört şekilde olur; Sadece dil ile yapılan zikir, dil ve kalbin birlikte yaptığı zikir, sadece kalbin yaptığı zikir ve aklın tefekkürü şeklindedir. Zikrin en zirvesi budur. Melaikeler kalpteki zikri duymazlar ancak Cenabı hak o melaike oraya gelsin diye kalp zikri eden kişinin başında nur yaratır. Bu nuru gören melaikeler oraya gelirler.

 Yine kitabullahı okurlar buyruldu. Kitabullahı okumak tilavet ve kıraat şeklinde olur. Tilavet ile kıraat aynı şey değildir. Kıraat, kuran-ı tecvidiyle okumaya öğrenmeye gayret etmektir. Harflerin mahreçlerini tam çıkaramaz kelimeleri tam telaffuz edemeden okumaktır. Maneviyat duygusu olmadan huşu ve huzuru vücudu kaplamadan okumaktır. Bizler eksiğimiz, kusurumuz olsa da kuran okumaya devam edeceğiz. Tilavet ise bu olumsuzluklar olmadan manevi his duyarak kalbimizle yaşayıp okumaktır. Her ikisinde de melaike o kişinin etrafına kuşatır. Ancak bizler kıraatte kalmadan tilavete ulaşmaya çalışmalıyız.

12-Dağlarda Görevli Melekler

Hazreti Aişe (ra) annemiz rivayet ettiğine göre Hazreti peygamberimiz (sav); Allahın dağlar üzerinde tasarruf ve idare ile görevlendirdiği melekler vardır, buyuruyor.

Hazreti peygamberimiz (sav) nübüvvetin 10. yılında kendisini müşriklere karşı koruyan amcası Ebu Talibin vefatı üzerine kendini himayesine alacak birini bulmak için Taif’e gitmişti. Orada umduğunu bulamayıp üzgün şekilde geri dönerken Hazreti Cibril (as) onun yanına inerek Ya Rasulullah! Cenabı hak şu yanımda bulunan melekül cibali (dağlarla görevli melek) sana gönderdi ki sen ona ne emredersen yapacak. İstersen su iki dağı birleştirip Taif halkını helak edebilirsin, dedi. Demek ki insanlar yalnız başına kalıp imdat ettiğinde dağlardaki görevli melekler Rabbimizin izniyle yardıma gelip kişiye yardım ederler.

13-Allaha İbadet Eden Melekler

Ebu Zer (ra)’nın rivayet ettiği bir hadisi şerifte Hazreti Peygamberimiz; Gökyüzü çatırdadı. Çatırdamakta da haklıydı. Çünkü gökyüzünde dört parmaklık bir yer kalmamıştı ki secde eden melekle dolmasın, buyurdular.

Melekle aramızdaki tek fark nefistir. İnsanlar nefisleri nedeniyle yeme içme gibi, ihtiyaçları vardır. Melekler öyle ibadet halindeler ki tüm alemde dört parmaklık bir boşluk dahi kalmıyor. Günahları olmayan bu melekler böyle ibadet halinde iken bizlerin yaptığı nankörlük ve haddi aşmaktır.

Araf ve Enbiya suresinde bismillah Rabbinin katındakiler, O'na kulluk etmekten asla kibirlenmezler, O'nu tesbih ederler ve yalnız O'na secde ederler! Rabbinin yanında olanlar, büyüklük taslayıp O'na kulluktan geri kalmazlar, (dâimâ) O'nu tesbih ederler ve O'na secde ederler, buyuruyor. Kuranımızda bu ayetle eş anlam içeren 11 ayet daha mevcuttur.

Ayete göre ibadet etmeyenin gönlünde kibir vardır. Allah yakın olanlar secde ederken gururlanmazlar. Bu ibadetleri yaparken üşengeçlik, yorgunluk etmez her ibadeti severek yaparlar. Biz de cenabı hakka yakın olabilmek için ibadeti yaparken severek yapmalıyız. Sadece farzları yapalım ama severek yapalım.

14-Melekler de Şefaat Edecekler

Burada güçlü delillerle şefaat konusunu işleyerek son yüzyılda ülkemiz dahil islam devletlerinde şefaatı inkar edenlere cevap verelim.

Necm suresi 26 . ayette bismillah Ve kem min melekin fis semavati la tugni şefaatuhum şey'en illa min ba'di en ye'zenallahu limen yeşau ve yerda. Göklerde nice melekler var ki, Allah'ın dilediği ve hoşnut olduğu kimseler için izin vermesi dışında onların şefaatleri hiçbir yarar sağlamaz, buyurur.

Enbiya suresinde ve eş anlamlı 9 suredebismillah ve la yeşfeune illa li menirteda, Ve onlar, rızasına ermiş olanlardan başkasına şefaat edemezler, buyuruyor. Cenabı hak razı olduğu  kulları için o meleklerin şefaat etmelerine müsaade eder.

Müdesir suresinde bismillah Fe ma tenfeuhum şefaatuş şafiin, şefaatçilerin şefaati kafirlere fayda vermez, buyurmaktadır. Bu ayete göre şefaatten menfaatinden kafirlerin faydalanmaz. Cenabı hak şefaata sınır koyacaktır.

Bir hadisi şerifte Hazreti Peygamberimiz (sav); Ben duamı kıyamet gününde ümmetime şafaat etmek için saklıyorum. İnşallah ümmetimden Allaha şirk koşmadan ölen her mümin ona nail olacaktır, buyuruyor.

Başka bir hadisi şerifte ise (sav); Şeffaatim ümmetimden büyük günah işleyenedir, buyurdular. Bu hadisi şerif mutavitirdir. Yani küçük günah işleyene zaten şefaat edeceğim anlamına gelir.

Başka bir hadisi şerifte de Hazreti Peygamberimiz (sav); Peygamberler, melekler, müminler, şefaat etmiş bulunacaklardır. Ardından Ya Muhammed şefaat et şefaatın kabul edilecektir diye bana bir hat tayin edilecek o hat içindeki Müslümanların hepsine şefaat edilecek, buyuruyor.

Rasulullah (sav) ; Kıyamet günü Allahu teala buyur ki! Melekler şefaat etti. Peygamberler şefaat etti. Sıddıklar şefaat etti. Şehitler şefaat etti. Müminler yani imanı kalbine yazılanlar şefaat etti. Erhamurrahimin de şefaat edecek, buyuruyor.

6- Başka bir hadisi şerifimiz; Ümmetim içinde büyük guruplara şefaat edecek kimseler vardır. Bir kabile kadar insan gurubuna şefaat edecek kimseler vardır. Bazıları küçük guruba bazıları 3 kişiye bazıları 1 kişiye şefaat edecek kimseler vardır, buyuruyor.

Hasan Basrı (ra)’nın Hazreti Osman (ra) dan duyduğu bir hadisi şerifte Hazreti Peygamberimiz;  Ümmetimden bir kişi kıyamet günü Rabia ve Mudar kabileleri sayısı kadar insana şefaat edecektir, buyurmuştur.

Benzer bir hasisi şerifte de (SAV); Ümmetimden peygamber olmayan birinin şefaatiyle Terimoğlulları sayısı kadar kişi cennete girecektir, deyince sahabe efendilerimiz; Ya Rasulullah senden başka şefaat edecek kimse olacak mı dedir. Efendimizde; Evet benim ümmetimden bu kadar kişiye şefaat edecek kimse olacaktır. Ben bana söyleneni size aktarıyorum, buyurdular.

Muhaddis ulemamız bu kişinin kim olacağı konusunda kafa yormuşlar ve ağırlık olarak Uveysi Karani olduğu konusu ağırlık kazanmıştır.

Kuranımız vahyi medlu, hadisi şerifiler ise vahyi gayri medludur. Hadisi şeriflerin kaynağı Rabbimizdir. Biz böyle bilir, böyle inanırız.

Hazreti Peygamberimiz (sav) yine bir hadisi şerifte; Bir kişi 2-3 kişiye şefaat edecektir, buyuruyor.

Hazreti İbni Abbas ve Hazreti Cabir (ra) Hazreti Peygamberimizden aktarıyor; Ezanı Muhammediye’yi işittiği zaman benim için vesileyi dileyen her mümine kıyamet gününde şefaatçi olacağım, şefaatim ona vacip olacak buyurdular. Kişi ezanı duymasa dahi vakit girdiğinde sanki ezanı işitmiş gibi namz kılsak da kılmasak da bu duayı yapmalıdır.

Bu Ayet ve Hadis Şeriflere Göre Şefaat Nedir?

 Peygamberlerin, meleklerin, sıddıkların, velilerin, alimlerin, salihlerin, şehitlerin, müminlerin şefaati vardır.

Kimse kendisinden hoşnut olunandan ve Allahın müsade buyurduğundan başkasına şefaatte bulunamaz. Şefaat edecekleri ve şefaate nail olacakların sınırını ancak rabbimiz belirler.

Meleklerin şefaati müminlere dua ve istiğfar etmeleridir. Allahın razı olduğu birine verdiği bu ödül sahibine taktim etmekle şefaat edilen kişi onurlandırılır. Karne töreninde başarılı olan öğrenciye taktir namesinin vali tarafından verilerek valinin onurlandırılması gibidir. Yani valinin taktir alan kişi üzerinde bir dahli olmadığı gibi şefaat edenin şefaat ettiği kişi üzerinde de bir dahli yoktur.

Ülkemizde 60 civarında meal yapan apoletli kişilerden öyle sapıklar vardır ki; Arapçayı bilmekle islamın her şeyini bilemezsiniz. Bunlardan bazılarının bize zehir saçtıklarını görüyoruz. İsimlerini vermeden bir-iki örnek verecek olursak; 1-Nebi de dahil birilerinin şefaat edeceğine yönelik inanç şirktir. 2- Şefaat hikayeleri ile Muhammedi kendilerini Allahtan kurtaracak kişi olarak tanıdırlar, diyor. Bu ve benzer kişiler dinimizden ekmek yiyen sapkın kişilerdir. Yüce peygamberimize Muhammed diye hitapta bulunanın bize öğretecek bir şeyi yoktur. Arapça bilmek ilim için yeterli değildir. Arapça bilip meal yapmak İngilizce bir metni çevirmek gibidir.

Kafirlerin de iki tane hafaza meleği vardır. Ancak imanları olmadığı için sağ taraf melekleri bir şey yazmaz ve o kafirin aleyhinde şahitlik edeceklerdir.

Cenabı hak, Hakka suresinde bismillah Ve emma men utiye kitabehu bi şimalihi, Kitabı sol yanından verilen ise.. buyururken İnşikak suresinde de bismillah Ve emma men utiye kitabehu verae zahrih,  Fakat kime kitabı arkasından verilirse, buyurmaktadır. Bu iki ayet kafirlerin de hafaza melekleri olduğuna delildir.

İnsanın ergenlik döneminden ölünceye kadar yaşadıklarının yazılı olduğu amel defteri sağından solundan ve ardından verilir. Müminlere sağından, kafirlere solundan ve münafıklara arkasından verilir.

15- Sorgulayacı Melekler

Hazreti Peygamberimiz (sav); Kul kabrine defnedilip arkadaşları onu terk ettiklerinde münker ve nekir adı verilen iki melek gelip Rabbin kimdir? Dinin nedir? Muhammed hakkında ne dersin? Diye sorarlar. Bu melekler munkerun ve nekir melekleridir, buyuruyor. Kişi eğer hayatında Rabbini sürekli zikretmedi ve temrin yapmadıysa doğru hatırlayamaz. Hatırlamak için dil de kalp de temrin yapmak zorundadır.

İbrahim suresinde bismillah …bil kavlis sabiti… sabit sözle sebat verir buyuruyor. Cenabı hak verdiğimiz cevap karşısında dimdik duracağımızı kasteder.

İmam Buharı Hazretleri bu ayetle ilgili olarak; Bu ayet kabir azabına delildir, diyor. Enam suresi 93. Ayet, Tevbe suresi 101. Ayet, Mümin suresi 45-46. Ayet ve Muhammed suresi 27. Ayetleri ve 11 adet hadisi şerif ile kabir azabını ispat eder. Bundan dolayı mekarimul ahlak mektebi tesbihatının tefekkürü mevt bölümünde amentü okuyup Rabbim, kabir sualim esnasında amentümü okumayı bana nasip et diye dua ediyoruz.

16- Sema Kapılarının Bekçisi Olan Melekler

Rasulullah (sav); Miraç hadisesinde Cebrail (as) elimden tutarak dünya semasına çıkardı. İlk semanın bekçisine, kapıyı aç dedi. Bekçi kimdir gelen, dedi. Cebrail (as) kendini ve beni tanıttı ve kapı açıldı. Tüm semalardan bu şekilde bekçileriyle görüşerek geçtik, buyurdular.

Cinnilerin kafir olanları bu semanın katlarına çıkarak oradan çaldıkları bilgileri getirip sihir yapanlara yalan yanlış aktarırlardı. Yaptıklarını peygamberden daha üstün gösterirlerdi. Ancak daha sonra Rabbimiz onlara burayı yasakladı. Meleklerle koruyarak geçilemez hale getirdi.

17- Cennetle İlgili Görevli Melekler

Rabbimiz Rad ve Zümer surelerinde bismillah Her kapıdan onları melekler karşılayacaklar, buyuruyor. Kuranımız hazenetuha ismini kullanır. Ayrıca Ali imran, Tevbe ve Hadid surelerinde Rıdvanun  (Allahın rızasını gözeten) melekeler olarak isimlendir.

Peygamber Efendimiz de hadisi şeriflerinde hacınun ismini kullanır. Bu meleklerin hepsi cennette görevli meleklerdir.

18-Cehennemle İlgili Görevli Melekler

Hazreti Malik zuhruf suresine göre cehennem meleğidir. Her şeye sahip olmak isteyen anlamına gelir. Yani insan cehennem yolunu dünyada herşeye sahip olma hırsı ile döşer.

Mümin, zümer, duha ve mülk sureleri bi hazanetihi ismini kullanıyor. Alak suresi zebani ismini kullanır. Müddesir ve Tahrim surelerinde Zebani meleklerinin 19 adet olduğu haber verilir.

19-Meleklere İman

Kuranımızın 88 ayetinde direk melek ismi geçerken bir ayet ise Hazreti Ömer Efendimizin tevilinden öğreniyoruz. 88+1=89 ayette geçen meleklere iman etmede sorumluluğumuz nedir?

Kişi bir melaikeyi hem görüp hem sesini duyamaz. Ya sesini duyar ya kendisini görür. Melekleri bu iki sıfatıyla ancak peygamberler görebilir.

Mearic suresine göre Melekler ruh hızı ile hareket ederler. Işık hızı saniyede 300 bin km’dir. Ruh hızı ise öyle bir hız ki ışık hızını gölgesinde bırakır. Rabbimiz Mearic ve secde surelerinde bir hesaplama öğretir. Meleklerin dünyadaki 24 saati 50 bin yıllık bir yol ile kat ettiklerini ifade ediyor. Bu da ışık hızının 27 milyon kat daha fazlası anlamına gelir. Meleklerin bu kadar hızla semadan yer yüzüne inip çıkmalarına rağmen sürtünmeden dolayı yanma olmayışı Rabbimizin kudretindendir.

İmam Fahrettin Razı büyüğümüz buyuruyor ki; Meleklerin bedeni rüzgârdan, ruhları nurdan yaratılmıştır. Hepsi de mükellef yani Cenabı hakkın emirlerini süratli ve eksiksiz yerine getirirler. Sürekli ibadet ederler. Rabbimizin emri olmadığı zamanlarda itaat edip beklerler. Çok güçlüdürler. Aynı anda bir korkuya sahiptirler. Onlarda haşyetullah korkusu vardır. Vahyin haşmetini bir zincirin kayaya vurduğu gibi işitir korkarlar.

Hazreti Ali Efendimiz buyuruyor ki; Onların ne gözleri uyur ne akılları. Ne yanılırlar ne bedenleri gevşer ne unuturlar. Kimileri Allahın kullarının muhafızlarıdır. Kimi ayakları yerde omuzları arşın direklerine kadardır. Cenabı hakkın huzurunda bakışları eğiktir. Arşurahman ile aralarında kudret perdeleri olduğu halde kanatlarıyla örtünürler. Rablerini tasvir etme vesvesesine düşmezler. Allaha mahlukatın sıfatlarını vermezler. Onu mekândan münezzeh olduğunu bilir ona nazirelerle işarette bulunurlar.

Allah ki zamandan ve mekândan münezzehtir dengi ve benzeri yoktur. Eş değeri ve örneği yoktur.

Melekler özel yaratılmasına rağmen Cenabı hak onlar için Ali imran ve Zuhruf surelerinde ibadurrahmani yani rabbimizin yarattığı kullardır. Cenabı hak onları rabmiş gibi yücelterek şirke düşmeyin, buyuruyor. Hazreti İsa’nın çarmıha gerildiği anı temsilen çizilen resim ve Hazreti İbrahim’in Hazreti İsmail‘i kurban edişini anlatan çizimlerde melekler hep kız şeklinde tasvir edilir ki buna inanan dinden çıkar.

Cenabı hak melekler cinler ve insanlar için abd, abid ve ibad kelimelerini kullanır. Bizler çok şükür ki Rabbimizin kullarıyız. Kul olma şerefi öyle herkese nasip olmaz. Kul olmak için şu 7 sıfata haiz olmamız gerekir. 1-Masum, 2-Seçilmiş, 3-Cenabı hakka yaklaştırılmış, 4-Müjdelenmiş, 5-İkrama uğramış, 6- Mağfiret edilmiş, 7-Samimi şekilde ibadet edip Rabbine sevgi ile bağlanan kişi kuldur. Bu sıfatlar olmadan kul olunmaz.

Osmanlı’yı aşağılayarak ‘’Tebası kul idi şimdi vatandaş olduk’’ derler. Hayır, bizler Rabbimize kul devletine sadık vatandaşız.

El Fatiha

 

Comments


Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

  • YouTube
  • Facebook
  • Instagram

©2022, ELAZIĞ AZİZ MAHMUD HÜDAYİ DERNEĞİ tarafından  kurulmuştur.

bottom of page