1-Hazreti Zülkarneyn Aleyhisselam
Yahudiler, Mekke'deki müşrikleri yönlendirerek ve tahrik ederek dediler ki biz size bazı sorular vereceğiz eğer Abdullah oğlu Muhammed bu soruların hepsini cevaplayabilir ise O peygamber değildir. Eğer bu soruların bir kısmını cevaplar bir kısmında yarım olarak kısmen cevaplar ise işte Abdullah oğlu Muhammed son nebi son resuldür. Gideceksiniz ya Muhammed bize Ashabı Kehften, Hazreti Zülkarneynden ve ruhun mahiyetinden bilgi ver diyeceksiniz. Şayet Ashabı kehf ile Zülkarneyn için tam teşekküllü cevabı verir. Ruhun mahiyeti hakkında da kısmen cevap verirse, işte o hakikaten peygamberdir. Fakat o bu 3 şeyden hiç haber veremezse yalancıdır. Hiçbir sıkıntı etmenize gerek kalmaz diye böyle yönlendirdiler. O sorular sorulduğu anda daha onlar sorularını bitirmeden Cibrili emin cevapları yetiştirdi ve böylelikle peygamberimizin gerçek peygamberliği tescillendi.
Kehf suresinde 4 büyük kıssa geçer. Birinci kıssa Ashabı Kehftir. İkincisi 2 bahçe sahibinin karşılaştırması, Üçüncü kıssa Hazreti Musa ve Hazreti Hızır aleyhisselamın yolculuğu, Dördüncü kıssa da Hazreti Zülkarneyn ve yecüc mecüc kavminin hayatları anlatılmaktadır. Bugünkü konumuzu içine alan Zülkarneyn aleyhisselamın hayatı Kehf suresinin 83.ayetiyle başlar, 98. ayetinin bitimine kadar devam eder.
Büyük komutan cesur savaşçı Hazreti Zülkarneyn yaptığı savaşın birisinde başının sağ tarafına vurulup öldürüldü. Cenabı hak anında geri diriltti. Sol tarafına vuruldu, öldürüldü. Cenabı hak tekrar diriltti. Zülkarneyn aleyhisselam 2 kez öldürülüp 2 kez dirilen bir büyük şahsiyet olduğu için 2 karın sahibi anlamına gelen Zülkarneyn ismi kulanıldı. Zülkarneyn kimdir? Denildiğinde Hazreti Ali efendimiz, Zülkarneyn aleyhisselama aydınlık ve karanlık musahhar kılınmıştı. Öyle ki onun için gece ve gündüz yoktu. Önü hep bir ışıkla aydınlatılırdı. Ardında da gündüz bile olsa karanlık oluşur kimse onun bir metre sonra nereye gittiğini bulamazdı. Cenabı hak bu kadar özel bir korumayla korumuştur. Yani ikinci olarak aydınlık ve karanlığın sahibi anlamında da Zülkarneyn ismi verilmiştir. Üçüncü olarak dünyanın batısı, doğusu ve kuzeyi bu 3 noktası kendine musahhar kılınıp emrine verildi ve oralara ilk ayak basan insan olduğu için Zülkarneyn denilmiştir. Dördüncü olarak da girdiği hiçbir savaşta yenilmeyip karşısına çıkan bütün orduları yendiği için halkın deyimi olarak koç gibi güce sahip olan anlamında Zülkarneyn adı verilmiştir. Artık gerçeğini doğrusunu biz bilmiyoruz.
Zülkarneyn aleyhisselam, Hazreti İbrahim aleyhisselamla aynı dönemde yaşadı. Yaya olarak hacca gitti. Bunun hacca geldiğini duyan İbrahim aleyhisselam Mekke'de karşılayıp ona bir at hediye etti. Ve yanındaki maiyetindeki bütün askerler kendine hediye edilen ata binmesini istediklerinde buyurdu ki, Allah'ın dostu yani olan İbrahim'in bulunduğu yerde ata binmekten haya ederim diyerek binmemiştir. İşte bu saygısının hürmetine İbrahim aleyhisselam dua etti. Bu duayı alan Zülkarneyn aleyhisselama Cenabı hak bulutları Hazreti Süleyman aleyhisselam gibi emrine verdi. Hazreti Süleyman aleyhisselam belli bir mahiyetini bulutla taşıyordu ama Zülkarneyn aleyhisselam Ordusu ve ordusunun bütün mühimmatını bulutla taşıyabiliyordu. Ve yeryüzü ona dürülmekte idi. Yani silindir gibi ayağının altına getiriliyor biz bir metre yürürken o aynı bir metre yürüdüğünde en az 10 kilometre yol gitmiş oluyordu. Yeryüzünün tamamına 4 kişi hakim olmuştur. Hz. Zülkarneyn, Hazreti Süleyman, Buhtun Nasr ve Nemruttur. Tevbe suresinin 33. ayetinde buyurur ki. Estauzibillah, Dinil hakkı li yuzhirehu aled dini kullihi, Allah celle celaluhu islamı bütün dinlere üstün kılacaktır. İşte bu ayetteki müjde odur ki yeryüzüne beşinci sahip olacak kişi Hazreti Mehdi aleyhisselamdır.
Biz şimdi Kehf suresinin 83. ayetinden 98. Ayetine kadar olan 16 ayeti kısa kısa bir anlatalım. Esteuzibillah; Ey Muhammed Sana, Zu'l-Karneyn'den soruyorlar. De ki: "Size ondan bir konu anlatacağım Yani bir miktar size anlatacağım. 84. ayet Esteuzibillah; Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda amacına ulaşabilecek bir yol verdik. Yani diğer insanlara vermediğimiz sebepler halk eyledik. O sebepler bugünün teknolojisinde bile mümkün değil. Sebep seba diye geçer ki 12 anlamı vardır. O anlamlar bizi de içine aldığı için birincisi bir şeye vesile olarak o ipe tutunma anlamına gelir. İkincisi Bir şeyi başarmak için izleyeceğimiz yöntem teknik yol anlamına gelir. Üçüncü olarak ilim ve kudret anlamına gelir. Dördüncü olarak da tedbir anlamına gelir. Bu kadar olağanüstü kudret verilmiş olabilir ama bunu hoyratça, şımarıkça kullanmıyor, bilinçli olarak kullanıyor. 85. ayet Esteuzibillah,O da yani, Zülkarneyn batı'ya gitmek istedi ve bir yol tuttu. Batı bizim bildiğimiz dünya haritasındaki batının son kıtası anlamında değil, biraz sonra göreceğiz orayı. Hazreti Ali efendimiz buyuruyor ki Bulutlar ona boyun eğdirildi. Nurlar ona açılır da gece ile gündüz kendisine müsavi olurdu. 2 sancağı vardı. Siyah sancağı en arkada ordunun bir neferi getiriyor ardını hemen karanlık yapıyordu. Geceleyin de beyaz sancağı ordunun bir neferi yine en önde tutuyor ve öyle aydınlanıyor ki yollar aynı gündüz gibi aydınlık oluyordu. Bakın bu lütuflar hiçbir kula verildiğine şahit olmuyoruz. Dilerse diyelim ki, asker yaya gitmekten yoruldu o zaman dua ediyor. Yeryüzü yürüyen merdiven gibi dürülmeye başlıyordu. Su üstünde de aynen hiç batmadan yürüyebiliyordu. Örneğin bir mağma tabakasına girildi. Orada ateş bunları yakmaya tesir etmiyordu. Şimdi bunlar biraz biraz böyle sanki uçuk ifadeler gibi ama bu 3000 yıl önce kuranımız bunu 16 ayetle anlatıyor. Cenabı hak zaten olağanüstü kudret verdiğini kendi diliyle ifade ediyor. Ayrıca çok heybetli idi. Hazreti Zülkarneyn aleyhisselam Hızır aleyhisselam ile teyze çocuklarıdır. Bundan dolayı Hızır aleyhisselam onun 2 hassas görevini yürütüyordu. Hem en büyük danışmanı hem de ordularının başkomutanıydı. Zülkarneyn (as.) abı hayatı bulabilmek için çok çırpındı. Biz Cehennemde yaptığımız suçluların bedellerini ödeyip de imanımızın hürmetine o cehennemden kurtulduktan sonra vücudumuz harap hale gelecek. Cennete girmezden Abı hayat dediğimiz suyla yıkandığı zaman vücudumuz dünyanın en sağlıklı, en güzel, en genç, dinamik bir vücuduna sahip olacak. Zülkarneyn (as.) Onun suyunu içip onunla banyo etmeyi çok istiyordu. Bunun normal yeryüzünde olmadığını düşünüyordu. 5 bine yakın bir kısrak ordusuyla o suyu bulmak için karanlıklar ülkesine girdi. Ama bunu içmek bir tek Hazreti Hızır aleyhisselam'a nasip oldu. Cenabı hak Zülkarneyn aleyhisselama bunu nasip etmedi. Kehf suresi 86. Ayet Esteuzibillah, Nihayet Güneşin battığı yere varınca Rabbimiz onu siyah balçıklı bir su gözetiminde batar gibi buldu. Orada kâfir bir kavim gördü. Ey Zülkarneyn Ya onları cezalandırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın dedik. Yani ikisinde de seni serbest bıraktık diyor. Cenabı hak onları islam'a davet edersin. Kabul ederlerse zaten Müslüman olurlar. Olmazlarsa da öldürmekte de serbestsin olarak böyle bir yetkilendirdi. Kehf suresi 87. Esteuzibillah Zülkarneyn'in her kim zulüm ederse biz onu cezalandıracağız, sonra o rabbine döndürülür. O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır dedi. Kehf 88. Ayet Esteuzibillah Kim iman eder ve salihatı yaparsa, en iyi karşılık onundur. Biz, ona her türlü kolaylığı göstereceğiz. Kehf suresi 89. Ayet Esteuzibillah Sonra bir sebebe tabi oldu. Yani sonra yine bir yol tuttu. Kehf 90. Ayet Esteuzibillah Nihayet Güneş'in doğduğu yere vardığı zaman, onu, kendilerini Güneş'e karşı koruyacak bir örtü yapmadığımız bir halkın üzerine doğarken buldu. Batı'nın son noktasına vardıktan sonra tam zıttı doğuya gidiyor. Cenabı hak bize Güneşin doğup ilk aydınlattığı yerdeki bir kavimden bilgi veriyor, Orada kumsal olduğu için ev yapamıyorlar. Oranın halkı hep çıplak yaşıyor. Aşırı sıcaktan kendilerini koruyacak bir ev yapma imkanları yoktu. Oranın halkı Güneşin harareti geçinceye kadar ya suyun içine giriyor ya da suyun içindeki dehlizlere giriyorlardı. Yiyeceklerini güneşin altına koyuyorlar, orada kaynayıp pişiyor. Hiçbir şekilde yiyecek pişirmek için ateş kullanmıyorlar. Kehf 91. Ayet Esteuzibillah, İşte böyle! Biz, onun yanında olan şeyleri bilgimizle kuşatmıştık. Kehf 92. Ayet Esteuzibillah Sonra bir sebebe tabi oldu. Yani sonra yine bir yol tuttu. Kehf 93. Ayet Esteuzibillah; Hatta iza belega beynes seddeyni vecede min dunihima kavmen la yekadune yefkahune kavla. Nihayet iki set (dağ) arasına ulaştığı zaman, onların yanı başında neredeyse hiç söz anlamayan bir halkla karşılaştı. Ayeti celilede Yefkahune buyrulur. Yani anlayış sahibi olmak, derin anlayış sahibi olmak, anlamak anlamına gelir. Fıkhın temelinin bu ayetlere dayandığına şahit oluyoruz. Kehf 94. Ayet Esteuzibillah; O kuzeyin en son noktasındaki 2 dağın arasında karşılaştığı insan topluluğu dediler ki. Ey Zülkarneyn, Yecuc ve mecuc adlı kavimler yer yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi? Yani ayeti celile şunu ifade ediyor. Oradaki halk Yecüc mecücten o kadar bitap hale gelmiş bıkmışlar ki biz diyorlar sana neyimiz varsa verelim bizi istediğin kadar para verelim. Yalnız bu kavimden bizi kurtar. Bunlar öyle bozguncu ki artık senin gelmeni bekliyorduk dediler. Bu kavim şu anda devam ediyor. Yani 3000 yıl önce var olan bir kavmin 3000 yıldır bu dünyaya bu bozgunculuğu yapamamaları önlerini kesen işte bu istek bu arzudur. Şöyle bir kısaca kıyamet alametlerinin konumuzla ilgili 10 büyük alametinin beşincisinden onuncusuna kadar saydığımızda 5. Deccalın çıkmasıdır. 6. Hazreti İsa aleyhisselam'ın indirilmesi ve Hazreti Mehdi aleyhisselam'ın görevlendirilmesi 7. İşte bu yecüc mecücün çıkması. İsa aleyhisselâm henüz daha vefat etmemişken bunlar çıkacak. 8. Bu Yecuc Mecüc fitnesi bertaraf edildikten sonra Dabbetül arz çıkacak. 9. Güneş batıdan doğacak 10. Artık Hazreti İsrafil aleyhisselam'ın sura üfürme emrinin verilmesi kalmış olacak. Zihnimizi şekillendirdikten sonra Yecüc Çok hızlı hareket eden Mecuc deniz dalgası gibi kalabalık olarak hareket edenler demektir. 2 ayrı millet bunlar ama birlikte hareket edecekler. Kehf suresi 95. ayet Esteuzibillah Zülkarneyn onlara Rabbimin bana verdiği imkân ve kudret sizin vereceğiniz vergiden daha hayırlıdır. Şimdi siz bana beden gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed engel yapayım. Kehf 96. ayet Esteuzibillah Bana yeterince demir madeni getirin 2 yamacın arasındaki boşluğu. Dağlarla bir hizaya getirinceye kadar da körükleyin dedi. Demiri eritip kor gibi yapınca da dedi ki, bana erimiş bakır getirin. Bunun üzerine boşaltayım. Burada yapılana seddi Zülkarneyn denir. Seddi Zülkarneyn yapmak için tabana su çıkıncaya kadar temel inildi. Bunun kaç metre olduğunu bilmiyoruz. Yüksekliğini de bilmiyoruz. 2 dağ arasındaki mesafeyi de bilmiyoruz. Gövde kalınlığını da bilmiyoruz. O insanlar o demiri nasıl erittiler, o eriyen demirin oluşturduğu ısının belki 5 kilometre civarına canlı yaklaşamaz, yakar eritir, o canlıyı öldürür bu insanlardan tek bir canlı ölmüyor. Ama onun tümünü erişebiliyorlar. Bir gün peygamber efendimize bir kişi geldi. Dedi ki, ya resulallah Ben o seddi gördüm dedi. Hem kalp gözü hem baş gözü aynı anda görüyor. Resulullah efendimiz buyurdu ki, gördüğün seddi tarif et. Öyle bir tarif etti ki o alaca çizgilerini bakırın ve demirin karışımından olan çizgilerine kadar tane tane anlatınca peygamberimiz buyurdular ki çok doğru görmüş. Aynen anlattığı gibi buyuruyor. Cenabı hak bir kulunu severse o kul emanete sadık biri ise verilen emaneti ifşa etmeyecek. O sırrı taşıyacak bir kul ise ona sır veriliyor. Oranın halkı Zülkarneyn aleyhisselama Yecüc ve mecüc kavminin bozgunculuğundan şikayet ediyor.Bize bir set yap bunlarla aramızda bir engel koy bunları bizden uzak eyle. Hazreti Zülkarneyn aleyhisselam bunlara tamam diyor, kabul ettim. Sebeplere tevessül ediliyor. Ben bu kadar olağanüstü yetki sahibiyim. Cenabı hak bana kudretiyle imkan verdi demiyor. Ben bir oturup dua edeyim diyor. Bu set inşası kendiliğinden olsun buyurmuyor. Hepimiz, günlerce çalışacağız diyor. Olağanüstü yetkiye sahip olmasına rağmen bizzat sebeplere sarılıyor. Bizim bu sıcağın belki 1000 katı sıcağın önünde o demiri bakırı erittiler ve isyan edip kaçamadılar. Gayret ettiler. Demek ki sadece dua edip oturmayacağız önce gerekeni yapıp duayı da ihmal etmeyeceğiz. Tekrar ediyorum, 1- İhtiyar yani bir şeyi seçeceğiz. 2- İrade o seçtiğimizi gerçekleştirmek için harekete geçeceğiz. 3-Sebepleri tevessül edeceğiz. 4-Alnımız terleyecek. 5- Gayret edeceğiz. 6- Dua edip isteyeceğiz. Cenabı hak sonucunda ihsan eder, lütfeder verir. Bunlar olmadan Cenabı hak vermez. Hazreti peygamberimiz Hendek savaşında karnına taş bağlayarak bir ay kazmayla balyozla hendek kazıp taş kırarken ona veremez miydi? Ama savaş günü bir fırtına çıktı kâfirler anca Mekke'ye kaçarak kurtuldular. Dünyada sünnetullah böyle cereyan eder. Müslüman bunun dışına çıktığı zaman Cenabı haktan da bir şey beklemesin. Kehf suresi 97. Ayet. Esteuzibillah, Artık onu aşmaya ve yarıp geçmeye güç yetiremediler. Yani burada Cenabı hak geniş zaman ifadesini kullanıyor. 3000 yıl olmuş aşamadılar aşamamaya da devam edecekler. Son ayete geldik. Kehf suresi 98. ayet Esteuzibillah, Zülkarneyn bu rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi kıyametin kopma vakti gelince onu yerle bir eder, dedi. Set bitince bir melek geldi. Ey Zülkarneyn sakın bu seddi kendi gücümle yaptım deme kalbinden dahi geçirme. Eğer böyle der ve onu kendi nefsine mal eder isen. Cenabi hak ona en zayıf bir yarattığını musallat eder. Nemruta bir ayağı kırık sivrisinek musallat ettiği gibi o senin yaptığın devasa seddi o zayıf mahluk ile yerle bir eder. Bu öyle bir uyarı ki Biz hangi işi başarırsak eğer iş bitince ya Rabbi bunun lütfeyledin bana yapmayı nasip ettin demez de kendinizi beğenir ise Cenabı hak onu helak ediyor. Onda hiçbir bereket hayır koymuyor.
Bu yecüc ve mecücün bazı özelliklerine baktığımızda; Bunların yüzleri yassı, gözleri küçük, kulakları çok büyük. Boyları bir kısmı aşırı uzun 3 metre civarında, bir kısmı da aşırı kısa, yaklaşık 20 santim boyunda o kadar zıt. Sayıları o kadar çok ki bunu İbni Abbas (ra.) buyuruyor ki Onların sayıları o gün yeryüzündeki insanoğlunun sayısının 10 katı kadar diyor. Yani şimdi bu alamet vukua gelse yeryüzünde 7 milyar insan varsa onların sayıları 70 milyar oluyor. Bunlar insanoğludur. Yani bildiğimiz ademoğlu. Bunlar ani doğum yapacak, yani hamile olduğu gün doğuruyor. Kadın 1000 kişi doğurmadıkça erkek kendinden oluşan 1000 zürriyetini görmedikçe ölüm olmuyor. Hiç tereddütsüz insan etini yiyorlar. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki , Yecuc ve mecüc Zülkarneyn aleyhisselamın yaptığı seddi her gün oyarlar tam delecekleri sırada başlarında reisleri bırakın artık delme işini yarın yaparsınız der. Onlar bırakıp gidince Allah celle celaluhu seddi daha sağlam bir şekilde eski haline geri döndürür. Böylece günler geçer. Kendilerine takdir edilen müddet dolar yani yeryüzüne musallat olmalarının murat edildiği vakit gelince başlarındaki reis haydi dönün İnşallah seddi deleceksiniz der. Bu kelimeyi bilerek değil, gayri ihtiyari söyler. O gün dönüp giderler ertesi gün geldikleri vakit seddi ilk defa bir önceki gün ne halde bırakmışlar ise öyle bulurlar. O günkü çalışma sonunda o deliği açıp açılan delikten insanların üzerine öyle boşanacaklar. Deniz dalgası gibi öyle boşanacak lar ki önlerine çıkan ne kadar nehir varsa içip suyunu kurutup çamurunu yalayacaklar. İnsanlar onlardan korkup kaçacaklar. Ellerindeki okları gökyüzüne atacaklar. Bu oklara kan bulaşmış olarak geri düşecek. Kendilerine dönen okları gördükleri zaman, yeryüzünde olanları ezim ezim ezdik diyecekler. İsa aleyhisselam kendine inanan bir avuç kavimle Şam'da bir dağa sığınacak. İsa aleyhisselam dahi Cenabı hakk'ın bunlara verdiği bu imkan karşısında sadece sığınmak zorunda kalacak. İsa aleyhisselam orada bunların bu şerrinden, belasından kurtulmak için dua edince rabbimiz İsa aleyhisselamın duasını kabul edecek. Bunların enselerine bir kurtçuk gönderecek. Bu kurt, onları toptan bir günün içinde helâk edecek. Hazreti Muhammed aleyhisselamın nefsini elinde tutan zata yemin ederim ki yeryüzünde bütün hayvanlar onların etinden yiyerek canlanır, sütlenir ve semirir. Bu kabeye Yecüc ve Mecücten sonra da hac ve umre yapılacaktır. Hadisi şerif burada bu bitiyor.
Cenabı hak Enbiya suresinin 96.ayetinde buyuruyor ki, Esteuzibillah, Nihayet yecüc ve mecücün önü açıldığı zaman her tepeden akın akın dünyaya hücum edecekler. Sadece Mekke, Medine ve Kudüse giremeyecekler.
Hazreti Zülkarneyn aleyhisselam Şam ile Medinei münevvere arasında duğmetül cendel denilen yerde vefat edecek. Bu yapılan işleri sadece 12 yılda başardı. Onun için işte iç içe giydirilen ömür tabirini kullandık. Öyle bir ömür ki hiçbir kula verilmemiş. 12 yılda dünyanın şu gün bile ulaşılamayan yerlerine ulaşmış.
1- Takdir edilmeyen bir şeyi kimse kimseye veremez. Cenabı hak Zülkarneyn aleyhisselama bu kadar büyük nimeti verdi ama Abı hayatı Hızır aleyhisselama içirdi. Yukarda saydığımız 6 sebebe başvuralım. Dünyada şu oldu, bu oldu endişesine gerek kalmaz.
2- Takdir edilmiş bir şeyi engellemeye hiçbir kimsenin gücü yetmez. İnsan hayatı boyunca bu 2 maddeye iman etsin yeter.
İç içe giydirilen ömürlerden bu ümmet de verildi.Hazreti peygamberimizin miracı, iç içe giydirilen ömrün şahikasıdır. Gerek Zülkarneyn aleyhisselama gerek Hazreti peygamberimize verilenler peygamberimizin ümmeti içerisinde rabbimizin sevdiği emanete sadık kişilere de verilmektedir. Bu ümmetin velilerine tayyi mekân ve tayyi zaman olarak verilmeye devam etmektedir. Bu ümmetin seçkinlerine kıyamete kadar bu 2 kapı açık kalacaktır.
Bismillah. subhaneke la ilmelena illa ma allem tena inneke entel alimul hakim. sadakallahul azim. Subhan ya rab senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki, her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin. Amenna ve saddakna velhamdülillahi rabbil alemin el Fatiha.
Yorumlar