Cenabı hakkın yardımını geri çekmesine hızlan denir. Kuranımızda hazl olarak 3 ayette geçer.
1-Cenabı hak Ali İmran Suresinin 160. ayetinde Euzubillah bismillah, yahzulkum buyuruyor ki bu kelime sizi yüz üstü bırakırsa, anlamına gelir.
Bu ayeti celile Uhud harbi sonrasında Bedirde yapılan yardımın Uhud’da neden yapılmadığını anlatmak üzere inmiştir. Hazreti Peygamberimiz (sav.) Uhud harbinde düşmanı Medine’de kalıp karşılamayı düşünüyordu. Ama o zamanın gençleri düşmanı Medine’de bekleyerek değil yolda karşılamak istiyorlardı. Bu konu istişare edildi. Çoğunluk olarak yolda karşılama düşüncesi çıkınca Peygamber Efendimiz de kabul etti. Zırhını iki kat olarak giydi. Müslümanlar bazen tedbir almadan Allaha tevekkül ediyorum diye teslimiyet ehli olduklarını zannederek aldanırlar. Burda görülüyor ki peygamberimiz (sav.) 2 kat zırh giyerek öncelikle tedbir almış ve her alanda olduğu gibi bu alanda da bize örnek olmuştur. Zaten o her ne yaptıysa örnek olmak için yapmıştır. Müslümanın tedbir alması farzdır. Kişi tedbirsizce davranıldıktan sonra ortaya çıkan olumsuzluktan sorumludur ve hesaba çekilecektir.
Peygamberimiz (sav.) zırhını giydikten sonra düşmanı dışarıda karşılayalım diye düşünen gençler nerdeyse zorlama yaparak aldıkları kararlarından dolayı pişman olmuş olsalar da zırhını giyen peygamberimiz bu kararından vaz geçmemiştir. İşte ilk acı hizlan bu şekilde yaşanmıştır.
Cenabı hak hızlana uğrayan itaatsiz kullarından ceza olarak yardımını keser. Uhud’da olan budur. Cenabı hak yardım etmezse hiçbir alanda başarı olmaz. Bir çiftçi bile kendisine yardım edilmezse ektiğinden bereket elde edemez.
Kişi kendine verilen gücü kötü işte kullanırsa Cenabı hak tevfikini, lütfunu, inayetini ve yardımını keser. Kişinin üzerinden tevfik çekilirse hızlan gerçekleşir. Mesela kişi yatsı ve sabah namazlarını kılmak da zorlanır. Eğer kişi bir anlık hareketle yerinden kalkar ise namazı kılması kolaylaşır. Tevfik ayağa kaldıran güçtür. Kolaylaştırma, başarılı ve muvaffak kılınmanın adı tevfiktir. Hayırlı işe adım atarsak tevfik yani yardım olur. Aksi halde hızlan olur. Hızlan tevfikin zıddıdır.
Tevfik Nasıl Gerçekleşir?
Vücutta var olan enerjinin adı istitaattır. Bu gücün üzerine çabamızı ekleriz. O zaman cenabı hak tevfiki ile lütfu inayeti ile yapacağımız işten hoşnut ise yardım eder. Mesela ağır bir yükle yolda giden bir tırı düşünelim Tır zorlandığında motorundaki takviye gücü devreye girer ve motoru rahatlatır. İşte tevfik bu takviye gücüdür. Bu güç tam fiiliyat gerçekleşeceği esnada ortaya çıkar. Bu bizim ehlisünnet inancımızdır. Mutezile ve Cebriye inancında göre bu güç önceden kişide vardır. Onlar haşa bu gücü kendi yaratmış gibi düşünürler ki bu küfürdür. Motorda var olan güç ise istitaattır. Cenabı hak kendisinin hoşnut olmayacağı bir işi yapacağımız zaman tevfikini vermez o zaman hızlan olur. Halk arasında hadi ne halin varsa gör diye tabir ettiğimiz gibi Cenabı hakkın bir kişiyi yüz üstü bırakıp ne halin varsa gör demesine hızlan denir. Muvaffak kılan Allah’tır. O muvaffak kılmadan kişinin başarılı olması mümkün değildir.
İrade-i Hizlan ve Gayri İrade-i Hizlan
İnsanın kendi iradesiyle kötülük yapmasına irade-i hizlan denir. İnsan bir şeyi yapmak isteyip başarılı olamaması halk dilinde nasip değilmiş diye tabir ettiğimiz şey ise gayrı irade-i hizlandır. Halk dilinde nasipsizlik dediğimiz bu duruma arapça litaretürde hirman denir. Bir insan şer iş yaparken Allahın verdiği güçle az bir başarılı olması da hirmandır.
Amentümüzde Hayrihi ve şerrihi, hayır ve şer Allahtandır, diye inanırız. Şerrin nasıl Allahtan geldiğini bilmemiz için hizlanı, hirmanı, tevfiki, lütfu inayeti bilmeliyiz. Cenabı hak insanda var olan istitaat dediğimi güce çoğu zaman tevfiki ile yardım eder. Şer bir iş yaparken ihtiyacımız olan gücü de yaratan Allah’tır. Cenabı hakkın ne işin varsa gör diye yalnız bıraktığı hizlan durumu hirmanı yaratan da Allah’tır. Her iki gücü de Allah yaratır. Şer işleyene imtihanının gereği olarak verir ama sevmeyerek verir.
Bir arabamızın içine koyduğumuz yakıtı düşünelim. Hayra giderken de şerre giderken de götürür. İnsanın gücü de bu yakıt gibidir. Cenabı hak hayra giderken de şerre giderken de bu gücü yaratır. Ama hayra giderken arabanın turbosu gibi ek güç verir. Ehlisünnet inancı budur. Sorumlu olan kendi irademiz ama yaratan Allah’tır. Peygamberimizin mucizevi olarak ümmetin Mecusileri diye haber verdiği mutezile ve cebriye dediğimiz bu guruplar kendilerini adeta ilahlaştırarak cenabı hakkın şerri yaratmadığını iddia ederler.
2. Cenabı hak İsra suresi 22. ayetinde Euzubillah bismillah …mahzula, yalnız başına bırakılmış olan buyurur. Bu ayette yardımdan ziyade cenabı hakla irtibatı kopmuş gideceğini bilemez halde olacağı işaret ediliyor.
Hazreti Musa (as.) döneminde bir millet Tih Çölünde yolunu bulamayarak 20 küsür yıl adeta hapsedilmişlerdi. İşte yalnız bırakılmak budur. Cenabı hak eğer benim dışımda ilah edinirseniz sizi yalnız başınıza bırakırım çıkacak yol bulamazsınız buyuruyor. Kafirler açıktan başka ilahlar edinirken Müslümanlar gizli şirk dediğimiz imtihanla baş başa kalıyor. O zaman hizlan gerçekleşmiş olur.
Bunu Nasıl anlarız? 1- Kendisine ehemmiyet verilmez. Mesela sıkıntıya düştüğünde ettiği duası kabul olmaz. İşte bu duruma düşmemek için hiçbir şeyin sevgisinin kalbimizde putlaşmasına müsade etmeyeceğiz. Yoksa Cenabı hak kıskanır ve hizlan gerçekleşir.
3. Cenabı hak Furkan suresi 29. ayetinde Euzubillah bismillah …huzula, yüz üstü bırakılan buyurur. Bu da iblisle ilgilidir. Her insanın ruhu bedenine girdiği anda kalbinin sağında bir melek, sol tarafında da bir hannas şeytanı görevlendirilir. Hannas, İblisin görevlendirdiği şeytan dediğimiz kafir ve münafık cinlerdendir. Ölüme kadar mücadele eder. İblis; kafir, münafık ve zalim insanların tamamını emrinde kullanır. İblisin emrinde çalışan bu kişilere şeytan denir.
Cenabı hak bu ayette şeytanları ve şeytanlaşmış kimseleri dost edinmeyin, buyuruyor. Çünkü onlar sizi kurandan saptırırlar. Bunlar tam zor zamanınızda sizi yapayalnız bırakırlar. Siz onları dost sanırsınız ama onlar dost değildir. Bu şeytanlar sizi çabuk terk eder, sonra yeniden gelip dost edinirler. Peygamberimiz (sav.) Müslüman ahmak olmaz, bir yılan deliğinden bir kere ısırılır, buyuruyor.
Bizi Allah yolundan ayıran, bunu yapma, şunu yapma gençliğini yaşa, ilerde tövbe edersin vs. diyerek isyan ettirenler insan görünümlü şeytandır. Rabbimiz bu insanlara güvenmeyin, bana güvenin ben size hususi olarak yardım ederim yeter ki bana sımsıkı bağlanın, buyuruyor.
Ali İmran suresi 159. Ayetinde geçen azamte geçer ki Allahın yardımı ancak azmettiğimizde gelir. Ve ancak o zaman nefsi ammarenin fitnelerinden felaha kavuşuruz. Halk arasında her şeyde bir hayır vardır denmesi budur.
Hangi Cürümlerimizden Dolayı Hizlana Muhatap Kılınırız?
Cürüm kusur. Mücrim de kusur işleyen demektir. Mücrim kuranımızda 52 defa geçer.
Ey rahmeti bol padişah, cürmüm ile geldim sana. Ben eyledim hadsiz günah, cürmüm ile geldim sana.
Hadden tecavüz eyledim, günah deryasın boyladım, malum sana ben ne eyledim, cürmüm ile geldim sana.
Utanmadım hiçbir zaman, ettim günah gizli ayân, vurma yüzüme el-amân cürmüm ile geldim sana … ilahisi cürmümü çok güzel anlatır.
Sorumluluklarımızı unutmamızdan ve umursamazlığımızdan dolayı hizlana muhatap kılınacağımız Taha, Kehf ve Hac surelerinde anlatılır.
Şura suresi 30. Ayetinde Euzubillah bismillah, Ve ma esabekum min musibetin fe bi ma kesebet eydikum ve ya'fu an kesir. Başınıza gelen bu musibetler kendi yaptığınızdandır, yine de Allah çoğunu affeder, buyuruyor.
Fatır suresi 45. ayetinden Euzubillah bismillah, Ve lev yuahızullahun nase bima kesebu ma tereke ala zahriha min dabbetin, eğer Allah insanları kazandıklarından dolayı ceza verecek olsaydı yer yüzünün sırtında canlı kalmazdı, buyuruyor.
Hazreti Peygamberimiz (sav.) bu ayetlerin tevsiri niteliğindeki ebu Davutta geçen bir hadisi şerifte; Allahım onların işini bana bırakma çünkü ben onlara yardımdan acizim. Onların işlerini kendilerine de bırakma onlar kendi nefsinin taleplerini temin etmekten kendileri de acizdir. İnsanlara da bırakma çünkü insanlar kendi nefislerini onlara tercih ederler, diye dua ederdi.
Dünya müslümanları arasında iki zümre vardır ki; bir kısmı vururuz, kırarız, söke söke alırız nidaları atar bir diğer zümre de uçarız, gider şunu şuradan alır şuraya koyarız derler Şimdi bu iki zümreye de soruyorum;
Günlerdir Gazze’de yaşananları izlemekten başka ne yapabildiniz? Hani asıp kesiyor, uçuyordunuz ne oldu?
Peygamberimiz (sav.) bir hadisi şeriflerinde Allah’ın güç ve kuvvetinden başka güç ve kuvvet yoktur, buyuruyor. Otorite Cenabı hakkındır. Dilediğine dilediği kadar güç verir. Bize eğreti olarak verilen bu gücü istediğinde geri alır.
Çözüm Nedir?
1-Haddimizi bileceğiz. Balkanların önde gelen manevi mimarı rahmetli Enver Baytan Hoca Efendi bir ropörtajında mecazi olarak Biz balkan müslümanlarının iman esası yedidir, yedincisi haddini bilmektir, diyor. Bu hikmetli söz dikkate alınarak hareket belirlenseydi Gazze’de kaybedilenler yaşanır mıydı?
2-Acizliğimizi kabul edeceğiz. Peygamberimiz dahi ben acizim diyorken biz kim oluyoruz. İnsanız aciziz.
3-Sadık olarak Allaha sığınacağız.
fi kulubihum er ru’abe… Ey yüze rabbimiz! Gazzeli kardeşlerimize zulmeden muannid zalimlerin kalplerini korkun ile paramparça eyle.
Amin, Amin, Amin… El Fatiha.
留言