
AŞURE GÜNÜ
Aşure Hazreti Adem aleyhisselamla başladığından dolayı aşurenin kaçıncı yıl dönümünü kutladığımızı bilemiyoruz. Cenabı hak bugünü neden önemli kılmıştır? O günden bugüne hikmetiyle aynı güne isabet ettirerek yaşadığımız geçmişteki olaylardan 10 tanesine bakmamız gerekir.
1- Hazreti Adem aleyhisselam cennetten yeryüzüne indirilince uzun yıllar tövbe için gözyaşı döktü. Ve Aşura gününde tövbesi kabul edildi. Neden bugün de kabul eyledi? Tabii ki hikmetini bilmiyoruz.
2. Hazreti İdris peygamber ve Hazreti İsa peygamber yüce makamlara bu gün çıkartıldı. İdris aleyhisselam tekrar dönmeyecek ama Hazreti İsa oradan tekrar dönecektir
3. Hazreti Nuh aleyhisselam yani insanlığın ikinci babası, Kuranı kerimin bize bildirdiği üzere 950 yıl bıkmadan usanmadan bütün dövülme, küfür, hakaretlere rağmen kavmiyle Allah'a tapın putları bırakın diye mücadele etti. Nihayet ümmetinden artık hiçbir gelişme olmayacağına tahakkuk edince kendisine gemi yapması emredildi. Gemiyi nasıl yapacağı öğretildi. Bu gemiyi yaptıktan sonra 3 oğlu ve 3 gelini ve ailesi dışından da 6 kişi ve hanımları toplam 18 kişi gemiye alındı. Cenabı hak yeraltından suları fışkırtmaya, gökyüzünden yağmurlarla sular indirmeye başladı. Nuh aleyhisselamın küfür ehlinden olan oğlu sulara gömülmeye başlayınca elinden tutup tekrar gemiye almak istediğinde öyle bir dalga geldi ki oğluyla kendisinin arasına girdi ve oğlunu suyun içinde boğdu. O zaman bir baba gayretiyle Rabbim bu benim ehlimdendir dedi. Cenabı hak buyurdu ki Cahil olma yani o seni bir kez olsun tasdik etmedi inkar etti. Bundan dolayı o senin gerçekten kan bağı olarak ehlinden olsa bile kalp bağı olarak ehlinden değil diyerek Nuh aleyhisselam vesilesiyle hepimizi uyardı. 6 ay süresince gece ve gündüz diye bir şey kalmamıştı. Güneşin ışığı ısısı ayın yıldızın ışıkları hepsi rabbimiz kudretiyle durduruldu. Bu gemi dünyanın her yerini gezdirdikten sonra nihayet Cudi dağı Nuh (as.) ile şereflendi. Tur dağı Musa (as.) ile şereflendirilmiştir. Hira dağı yüce peygamberimizle şereflendirilmişti. Ve nihayet Hazreti Nuh aleyhisselam yanındakilerle birlikte yere inince Nuh (as.) geride ne kadar erzak kalmışsa hepsini bir araya getirdi ve bugün akşama kadar oruç tutacaksınız akşama da ben bunların hepsinin karışımından bir yemek oluşturacağım dedi. O tutulan oruç şükür orucu olmakla birlikte yeryüzünde 6 ay sonra ilk defa pişirilen yemek de aşure oldu. Aşure Hazreti Nuh aleyhisselamın sünneti olarak bu şekilde başlamıştır ve kıyamete kadar da devam edecektir.
Cudi eteklerine yerleştiklerinde Nuhun (as.) 3 oğlu ve gelinleri dışında herkes veba hastalığına yakalanıp öldü. Ham, Sam, Yafes. Ham isimli oğlundan bu Afrika tarafı ülkelerin insanları oldu. Sam isimli oğlundan bütün Ortadoğu, Arabistan tarafının insanları, Yafes isimli oğlundan da bizim ülkemiz ve Avrupa tarafı insanları meydana gelmiş oldu. Sanki Koskoca yeryüzü 3 oğluna taksim edilmiş ve kendisi de 350 yıl daha yaşamıştır. Toplam yaşı 1300 oldu. Cudi eteğinde kamıştan yaptığı küçücük bir barakada yaşadı. Niçin biraz daha mükemmel ev yapmadığını sorduklarında bu dünya kısa bir geçiş mekanı bu mekana anca bu kadar yeterli derdi. Buradan bize o kadar bir acı ders var ki.
4.Hazreti İbrahim (as.) ateşten felaha erdirildi.
5. Hazreti Davud aleyhisselâmın tövbesinin kabul edilmesi,
6. Hazreti Eyyüp aleyhisselamın Rahatsızlıklarından rahata ve afiyete kavuşması
7. Musa aleyhisselamın o kıpti zulmünden. Yanındaki kendine inanan müminlerle kurtarılması. Nuh aleyhisselamın pişirmiş olduğu ilk yemek olan aşurenin kalıcı hale gelmesi sünneti Musa alyhisselamla başlamıştır. Ve onlar kızıldenizden çıkarılmasının şükranesi olarak devam ettirmişlerdir. Ancak buradan Hazreti peygamberimize aşurenin mukabili dengi bir mübarek gün daha verilmiştir. Aşure bize de verildiği halde Peygamberimize hasseten Kurban bayramından bir gün önceki arefe dediğimiz o bereket verilmiştir.
8. Hazreti Yakub aleyhisselamın ile Yusuf aleyhisselamla kavuşmaları.
9. Hazreti Yunus aleyhisselam hapsedildiği balığın karnından dışarıya çıkarılması.
10. Bu ümmete arefenin dışında birçok şey daha veriliyor. Sanki birer genel af gibi Aşure dengi nimetler veriliyor. 3 aylar içerisindeki mübarek geceler; Regaip, Miraç, Berat ve Kadir geceleri dediğimiz 4 mübarek gece ve Arefeyle eder 5 gün. Yine her hafta cuma günü 52 tane cuma yapar, 5 tanede mübarek gece 57, bir yıl içerisinde de bu ümmete aşura karşılığında 57 tane mübarek gün ve geceleri rabbimizin ikramı oluyor. Bu da bizim peygamberimizin diğer peygamberler üzerine üstün kılındığını berrak şekilde görülüyor.
Aşure Gününü Nasıl geçirmeliyiz?
Önce Resulullah efendimizden bir dinleyelim. Peygamberimiz (sav.) Medine'ye geldiği zaman yahudilerin oruç tuttuğunu gördü. Bu durumu onlara sordu. Henüz ramazanı şerif orucu farz olmamıştı. Oradaki Yahudiler dediler ki, Cenabı Allah Musa ve maiyetindekileri Nil de boğulmadan kurtarıp yardım ettiğine tazim için her 10 Muharrem günü oruç tutarız dediler. Resulullah efendimiz buyurdu ki Biz Musaya sizden daha sahibiz. Yani onu sizden daha çok severiz, daha çok yakınız, dedi. Hazreti Hubeyb (ra.) buyuruyor ki, O gün peygamberimiz sabahın erken saatinden bir duyurucu çıkardı. Bugün bütün müminler çocukları hatta bebeler dahil oruç tutacak. Çocuklara ve bebelere nasıl tutturacağız diye hayrete düştüler. Ayşe annemiz buyuruyor ki, Çocuklarımıza oyuncaklar icat ettik, bezden bebekler yaptık.Çocuklar onlarla akşama kadar meşgul oldular. Peki daha küçük bebeler annelerini emmeden nasıl duracaklar, dedik. Hangi hanede bebe varsa yüce Resulullah tek tek dolaştı. Mübarek tükürüğünden bebeklerin ağızlarına dokundurdu ki akşama kadar o bebekler anne emme isteği için ağlamadılar. Ancak Resulullah efendimiz buyurdu ki, Gelecek yıl ömrüm olursa yahudilere benzememek için ya bir gün öncesinden ya da bir gün sonrasında yanına ek yapalım ki bizimki 2 olsun yahudilere muhalefet edin buyurdu. Resulullah efendimizin ömrü yetmediği için O 2 gün üzerinden Muharrem orucunu tutmak nasip olmadı.
Yine Bir hadisi şerifler de Peygamber efendimize bugünkü tutulan orucun kıymeti soruldu. Dedi ki Geçmiş bir senenin günahına kefarettir. Bir insan 2 cepheden günah işler. 1- Rabbimize dönük işlediğimiz günahlar 2-Kullara dönük istediğimiz günahlar. Rabbimize dönük işlediğimiz asi olduğumuz günahlara kefaret oluyor. Kul haklarıyla ilişkili olan günahların affı oruçla mümkün değildir. Diğer hadisi şerif Ramazandan sonra en sevap oruç Allahın ayı Şehrullah Muharremde tutulan oruçtur. Başka bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sav.) buyururlar ki Muharrem'in 10. günü yani aşure günü oruç tutun, Yahudilere muhalefet edin. O oruçluya bir gün evvelinden başlayarak ya bir gün sonrasını ekleyerek tutunuz buyurdu.
Oruç Dışında Yapılacak ibadetler
Resulullah (sav.) buyururlar ki; Bir kimse aşure günü bir yetimin başını okşasa başındaki her kıl sayısınca Allah o kulun derecesini yükseltir. Yetimler öksüzler öyle bir emanet ki Allah o emanete dokunana böyle derecede terfisine layık görüyor. Bir diğer hadisi şeriflerinde ise buyururlar ki; Aşure gününde çoluk çocuğunu yiyecek ve giyecekle sevindirenin nafakası ve geçimi yıl boyunca bereketlenir.
Bu hadisi şeriflerden fıkıh ulemamız şu hükümleri çıkarmıştır. Bu günlerde ilim ve zikir meclisine gitmek, sadaka vermek, hassaten yıkanmak, misvak kullanmak, iyilikler yapmak, kuranı kerim okumak, tövbe etmek, kaza-nafile namaz kılmak ve dua etmek sünnettir. Yıkanma şunun içindir; Cenabı hak kudretiyle o gün diyor, zemzemin bereketini yeryüzündeki sulara tecelli ettirir. Kişi sanki normal evindeki suyla yıkanma değil de tecelli ettirilen sularla yıkanmışçasına beden ve ruhsal rahatsızlıklarna şifa olur.
Aşure günü Hamiyyi diniyenin yıl dönümüdür. Yani bütün müminlerin hamisi Allahtır. Sahip çıkan, koruyan, kollayan, gözetleyen, onu düşmanlarına karşı hıfz eyleyen, kendi dinine inananlara sizin sahibinizim sizi hiçbir zaman unutmadım. Uzun bir zulüm çektiniz ama bu sizin derece almanız katımdaki kamil mertebeye yükselmemiz içindir buyuruyor. Aşure bir bayram günü değil ama hamiyyi diniyenin yıl dönümüdür.
Hz. Hüseyin Efendimizin Şehit Edilmesi
Hicri 61 de Hüseyin Efendimizin şehit edilmesi kalbi hücrelerimizi tırmalayan bu zulmü inceleyeceğiz. Hazreti peygamberimiz buyurmaktadır ki; Allah teâlâ'nın hürmet edilmesini istediği 3 şey vardır. Allah Bunlara riayet edenlerin dinlerini korur. Riayet etmeyenlerin ise ne dinlerini ne de dünyalarına korur. Neymiş o zaman bizim olmazsa olmaz 3 tane kusur etmeyeceğimiz otorite? 1-İslam dinine hürmet etmek. Bir kusurumuz eksiğimiz hatalarımız nefsinize uyar, şeytana uyarız günah işleriz ama dinimizin zarar görmesine müsaade etmeyiz. Ben günahkarım ama dinim dimdik ayakta duracak. 2-Resulullaha olan hürmet, Peygamberimize olan saldırılar artık o hale geldi ki peygamberime,yoluna, emrine itaatta zayıf olabiliriz ama onu savunmada dimdik olacağız. 3-Peygamberimizin ailesine ehlibeytine hürmet, işte burayı açıyor peygamberimiz. Benim ailem kim 1-Ensar, Mekkeden gelip bütün Müslümanlara her şeyiyle kucak açan Ensar benim ailemdir. 2-Araplar. Arabı sevmek peygamber'in onlardan olduğu içindir. Eğer İslama hürmet, peygamberime hürmeti ve ailem dediği ehli beyte, ensara ve Araplara Hakaret eden, alay eden, küçümseyen, beğenmeyen ya münafıktır ya riyakardır ya da anneleri temiz değilken o kişiyi hamile kalmıştır.
İkinci Hadisi şerif; Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin seven beni sevmiş, onlara kin tutan bana kin tutmuş olur. Hazreti Hüseyin bendendir, ben de Hazreti Hüseyindenim, Allahı seven Hazreti Hüseyini sever. Peygamberimizin bu torunlarının isimlerini dahi Hazreti Cebrail bir işaretle getirmiş rabbimiz tarafından kurulmuştur. Hazreti Hüseyin efendimiz buraların bize vatan olması için ülke olması için vatanın kıymetini ne olduğunu idrak etmemiz için vatan sevgisini tekrar tekrar yenilememiz için Eyyubel Ensari Hazretlerinin geldiği ordu içinde gelip İstanbul fethinde bulunmuştur. Bazen çok ilginç bir tarihi bilgidir.
Hazreti Ali (ra.) efendimiz kerbela'dan yıllar evvel bir gün Ömer bin Saatı görüyor. O kişiye diyor ki Sen cennet ile cehennem arasında muhayyer bir mevkide bulunacaksın ki Cehennemi tercih ettiğin zaman hâlin nice olacaktır. Çünkü Hüseyin efendimize saldıran ordunun komutanı Ömer bin saat idi. Onun önünü askerleriyle kestirip 100 metre ötedeki Fırattan su içirmemek için susuz bir şekilde şehit olmasını sağlayan yine bu zalimdir.
Hazreti Ali efendimiz ordusuyla sıffin savaşına giderken kerbala mevkiinden geçerken bir anda gayri ihtiyari garip bir şekilde oturdu. Oradakilere bu bölgenin adı nedir? diye sordu. Dediler ki ya emir el müminin buranın adına kerbela denir cevabı üzerine öyle bir ağladı ki gözyaşları sel oldu. Ve sonra etrafındaki askerler duruma şaşırınca açıklaması gerektiğini düşünerek; bir gün resulullah'ın yanına girdiğimde peygamberimiz ağlıyordu bana şöyle dedi; Cebrail aleyhisselam biraz önce buradaydı. Oğlum Hüseyinin Fırat havzasında Kerbela denilen bir yerde öldürüleceğini söyledi. Oradan bana elini uzatarak bir avuç toprak parçasını topladı. Aynı toprak yanında duruyordu, bana da koklattı. İşte bu mıntıka ya gelince aynı kokuyu hissettim. Onun için buranın adını sordum. Peygamberimiz bu elindeki toprağı annelerimizden Ümmü Seleme annemize vererek bunu muhafaza etmesini bu toprağın Hüseyin efendimizin öldürüleceği yerin toprağı olduğunu, ne zaman ki o toprağın birden etrafına su dökmüş gibi kan dolduğu gün şehit edileceğini ümmi seleme annemize ifade ediyor. Ümmü Seleme annemiz Peygamberimiz vefat ettikten sonra uyurken aniden uyandım diyor. Çocuğunu kaybetmiş anne feryadı gibi feryat duydum. Koşarak o toprağı sakladığım yere baktım. Baktım ki toprağı sakladığım şişenin içi tamamen kan dolmuştu.
Ve Hazreti Hüseyin efendimiz etrafı sarılınca Ömer bin Saadın ikinci komutanı Şemir bin Zülcevşeni gördüğü zaman Resulullah da doğru söyledi buyurdu. Çünkü Resulullah efendimiz buyurdular ki, ehli beytimin kanlarını içen alaca bir kelbe benzer demişti. İşte Hüseyin Efendimizin başını kesen kişi Şemir bin Zülcevşendir. Hicretin 61. Yılı 10 Muharrem cuma günü cuma namazından sonra saldırı oldu. Orada 87 kişi şehit edildi.23 tanesi Hüseyin efendimizin ailesindendi. Hüseyin efendimizin evinden 2 kişi kaldı. Mehdi’de (as.) kıyamete kadar devam edecek olan Seyit dediğimiz bu aileden gelecek. Hazreti Mehdi Hazreti Hüseyin efendimizin evladıdır.
Peygamberimizin 7 tane çocuğunun altısı Hatice annemizden bir tanesi de Mısırlı Mariyedendir. Bunların 6 tanesi kendi sağlığında vefat etti. Kendinden sonra sadece Hz. Fatima annemiz kaldı. Peygamberimizin nesli Fatıma annemizin 2 evladı olan Hasan ve Hüseyin efendimizin neslinden devam edecek. Kerbelada 2 kişiden biri 23 yaşında hasta Aliyul Asgar isimli oğlu onu ölü sanıp bıraktıar.İşte cenabı hak bu nesli devam ettireceği için onu ölü zannettiler. Biri de Ömer adında 4 yaşında bir çocuk oldu. Bugün Resulullah efendimizin nesli bu 2 evlattan devam eder. Hazreti Hüseyin efendimiz şehit edildiğinde yaşı 57 idi. Yezid tarafından görevlendirilen Ömer bin saad, İbni ziyad ve Şemir bin Zülcevşenin tek hedefi Hüseyin efendimizin şehit etmekti. Hüseyin efendimiz orada şehit edildikten sonra insanlığa dahi sığmayan zulüm oldu. İbni Ziyad dediğimiz soysuz 10 tane atlı seçti Hüseyin efendimizin cesedin üzerinde yarım saate yakın ezdi. İbni Ziyad soysuzu ellerindeki değnekle dişlerine vurarak kırıp dudaklarını parçalayarak hakaret etti. Başını kufe caddelerinde dolaştırması bir tek baş olma hırsıyla yapılıyor. Aynı Yezid'in torunu bu gün Suriye de yıllardır neler yaptı. Ehli beytten şehit edilen 18 kişinin başları kesilerek Yezidin huzuruna getirildi. Yezid, Vallahi Onunla ben buluşsaydım suçunu bağışlardım. Hüseyinin kendisini halifeliğe benden daha layık görmesi onu bu hale getirdi. Dedi. iktidar hırsı, baş olma sevdası… Bundan daha net anlatılabilecek benzeri insanlık tarihinde yaşanmamıştır. Hz. Hüseyin efendimizin ve ailesinin kesik başlarının konulduğu odaya o gün sabaha kadar gökyüzünden bir nur aydınlatıp o başlarının etrafında kuşların böyle tavaf şeklinde döndüğüne bütün kufe halkı şahit olmuştur. Ve bugün başların nereye gömüldüğünü henüz bilmiyoruz. Ama gövdesine gelince Şehit edildiği yere gömülüp Fıratın suyu oraya çevrildi. Rabbimiz onun vücudundan yaydığı o inanılmaz rayiha, güzel koku nedeniyle kabrinin yeri tespit edilmiş ve bugün muhafaza altına alınmıştır. Hüseyin efendimiz ve babası Hazreti Ali efendimizin her ikisinin de şehit edildiğinde Beytül Maktiste Hacer isimli kayanın altında deve kanı kadar yerden kan çıkıp dışarıya akmıştır. Buna o gün orada yaşayan herkes şahit olmuştur.
Hazreti Ümmi Seleme annemiz o kanı gördüğünde ağlarken komşusu Hazreti Selman koşarak geliyor ya Ümmü Seleme ne oldu ki ağlıyorsun?deyince Resulullahı rüyamda gördüm, başı ve sakalı toz toprak içindeydi. Ya Rasulullah ne oldu? Diye sordum. Biraz önce Hazreti Hüseyinin şahadetin de bulundum buyurdular ki bütün şehitlerimizin Ruhu kabzolmadan önce mutlaka peygamberimiz yanlarına gelir.
Yine Hazreti Abdullah İbni Abbas (ra.) Aynı gün Rasulullahı (sav.) rüyasında gördü. Resulullahın elinde bir çanak vardı ya Resulullah bu nedir? Diye sordum. Hüseyinin ve yanındaki arkadaşlarının kanıdır. Allah'a götürüyorum, dedi.
Bu İbni ziyad zalimi öldüğünde bir yılan burun deliklerinden 3 defa gelip çıktığına bütün dünyalar şahittir. Yezit zalimi ise sarhoş haldeyken eşekten düştü karnı patlayarak o şekilde geberdi. Ki onlar zaten dünyada yaptıklarını çekmeye başladılar. Rabbimiz Hazreti Hüseyin efendimizin şefaatine nail eylesin. Müslümanların hayrına vesile olmasını niyaz ederim. Cenabı hak dinlediklerimizin bereketinin mümin kardeşlerimiz arasında yayılmasını, artmasını bizlere lütuf eylesin. Amin amin amin