Geçen hafta iblis ve kâfir cinlerin birinci cepheden imanlarımıza İkinci cepheden de ibadetlerimize saldırılarını işlemiştik. Bu gün ise Üçüncü cephe olarak Müslümanların kazançlarını hedef almalarını işleyeceğiz. Konuyu 5 başlıktan oluşmaktadır 1. Başlık;
Riba yeme ve oluşturacağı akıbet;
Bakara, Ali imran, Nisa ve Rum surelerinde geçen ve aynı anlama gelen ayeti celilelerin ortak mealini şöyle bir kısacık dinlersek. Bismillah Eşşeytani minel mess (i) Riba yiyenler kendilerini şeytan çarpmış, kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi düşe kalka kalkmaya çalışırlar. Rabbimizin riba ismini vurgulaması 7 ayette geçer. Faiz kelimesi ise kuranımızda 5 kez geçer. Son 100 yıl içerisinde müslümanlara riba yerine faizi kasıtlı ezberlettirdiler. Fakat riba ve faiz tamamen farklıdır. Kuran'ın anlattığı faiz bir şeyin artması demektir.
Ayette mess kelimesi geçti. Mess çarpma anlamına gelir. Mes bir insanın eliyle birine dokunması, sıvazlamasıdır. Abdest alırken başımızı mesh etme olarak da biliriz. Cenabı hak bize Hazreti İsa aleyhisselamı kuranı kerimde 10 kez mesihi İsa olarak tanıtır. Çünkü İsa aleyhisselam kudretullah olarak yaratıldığı için onun eline öyle bir bereket verdi ki elinin dokunduğu her yerden bereket fışkırdı. Diğeri ise Kıyamete yakın tezahür edecek olan mesihi deccal ki onun da isminin başında mesih vardır. Onun elinin dokunduğu yer de dumura uğrayacak. Yani kör olacak, işleniyorsa işleyişi kaybolacak, orası yeşil ise kuruyacak.
Ayeti celilede konumuzu ilgilendiren ikinci kelime tahabbut kelimesidir. Tahabbut İblis ve cinlerin ayaklarının dokunmaları neticesinde bir insanda olan etki ve çarpışmadır. Eğer cinniler bir kişiye eliyle değil de ayaklarıyla dokunmuş ise aynı sara nöbeti geçiren kişiye benzer hal meydana gelir. Ancak Cenabı hak müsaade etmeden ne bir kula dokunabilirler ne de o dokundukları kulda bu etkiyi oluşturabilirler.
Günümüz sara hastalığının bazı çeşitlerinin ilk başlama sebebi cin çarpmasından kaynaklanır. Ondan sonrası tedavi kısmına kalır. Cinnilerin insanlara dokunması 3 sebepten dolayıdır. 1- Aşk; insanoğlunun erkeğine, cinlerin kadınları, kadına, cinlerin erkeklerinin aşırı bir aşk ve sevdaları vardır. İnsanoğlunun yaratılışındaki mükemmellik onları insanoğluna karşı aşk dediğimiz bir noktaya getirir. 2- Şehvet; O güzelliği gördükleri zaman şehevi olarak sahip olmak isterler. Bundan dolayı eliyle veya ayağıyla temas ederler ki o zamanda çarpılma meydana gelir. 3-Düşmanlık; Bazı insanlara kin duyarlar ve intikam almak isterler.
Burada şöyle küçük 1-2 örnek verirsek; Biz göremediğimiz için cinnilere bazen bilmeden eziyet veririz. Mesela diyelim ki bir arazide idrar ihtiyacımızı giderirken onları görmediğimiz için onların üzerine idrar yapmış olabiliriz. İkinci olarak Elimizde sıcak yağ veya sıcak suyu biryere döktüğümüz zaman o yerde cin topluluğu varsa onlardan bir kısmını yakmış olabiliriz. İşte o zaman o kişiye karşı bir intikam oluşur. Cinniler de bunu yapanı cezalandırmak için onu çarpmaya çalışırlar. Cenabı hak da müsaade ederse çarpılma olur. Bundan korunmak için sıcak suyu, yağı dökerken veya bevlederken mutlaka bismillah deyip işimizi ondan sonra yapacağız.
Kişi Ribadan elde ettiği parayla aile halkının giyimine, meskenine, çoluk çocuğuna harcar bu kullanımının adı o paranın yenmesidir. Cenabı hak bu paraları yiyenlerin korumasını kaldıracağım buyuruyor. Rabbimiz mademki siz bana savaş açıyorsunuz bana savaş açanı ben de korumuyorum buyuruyor. Ahretteki hesabıysa daha ağır olacağını ve mezarından felçli gibi bir türlü kalkamayacaklarını ifade ediyor. Ecdadımız inme hastalığına karşı sürekli ya Rabbi bizi, aile efradımızı her türlü felçten, her türlü inmeden muhafaza eyle diye dua ederlerdi.
Riba günümüzde niye haram olsun diyenlere, günümüzde faizsiz ticaret mi yürür diyenlere baktığımızda hepsinin vücutlarının bir taraflarında denge bozukluğunun başladığını görürüz. Onlar uykularını rahat uyuyamazlar, uykularında sürekli etraflarına saldırırlar. Rahat uyanamazlar ve ayağa kalktıklarında da sendeleyerek yürürler. Bu tespitlerin içinde benim bir harfim dahi yoktur. Bunlar bizim temel dini eserlerimizin yüzyıllar önceki tespitleridir. Hareketleri dengesiz ve düzensizdir. Vücut yapılarında bir bozukluk vardır. Riba yiyenler dünya nimetlerine çok düşkündürler.
Bu cinnilerden rahatsız olan insanların tekrar felaha kavuşmaları için o işin ilmini öğrenmiş sadık, güzel ahlak sahibi ve güvenilir insanların tedavi etmesine Nüşra denir.
Bu ayeti celileye Fıkhi açıdan bakarsak; Riba; elimizdeki kağıt paranın belli bir zaman karşılığında satılmasıdır. Mesela bir kişiye 200 lirayı veriyoruz bir ay sonra bu parayı bana öderken 220 TL ödeyeceksin diyoruz. Cins beraberliği olduğundan bu ribadır. Burada mağdur olanlar fakirler, garibanlar ve Müslüman ülkelerdir.
Diyelim ki bir fakir haşa mecbur kaldı aldı. Mecburdum diye bir mazeretin arkasına sığınamaz. Çünkü 1- Suçluyu teşvik ediyor. 2- Ribayı meşrulaştırıyor. 3- Kapitalistlerin güçlenip daha çok sömürgelerine katkı yapmış oluyor. Dolaysıyla bu 3 suça iştirak etmiş demektir.
Bugün dünyada bu işi kurumsal olarak yapan ve bütün Müslüman ülkeleri ezen kurum (IMF)Dünya Bankasıdır. Bunlar Müslüman ülkelerin kanını sömürürken dünyadaki bazı ülkelerde faiz sıfırdır. Faizin sıfır olduğu ülkelerin çoğunu tahmin bile etmeyeceğimiz ülkelerdir. Japonya, Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka, Yunanistan, Avusturya, Belçika, Portekiz, Norveç, ispanya ve İtalya. Yüksek faiz enflasyonu yükseltir. Ülkelerin ekonomileri kapitalistlerin kontrolüne girer. Ülkemiz 2 yıldır bu hedefin içerisindedir. Bunu yaygınlaştıran o yedili kutunun içerisindeki şeytanlardır. Onun için ayeti celile iblis demiyor şeytan diyor.
Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem, Hazreti Abdullah ibni Mesud (ra.) yoluyla peygamberimizin bu mübarek mesajını bize aktarırken buyuruyorlar ki; Resulullah efendimiz Riba yiyene ve yedirene kefillerine, katibine lanet etti. Lanetlendikleri için buna bulaşanların hiçbirisi kurtulamaz.
Diğer hadisi şerif; Hazreti Eba Hureyre (ra.) aktarıyor. İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki Riba yemeyen hiçbir kimse kalmayacaktır. Kişi riba yemese bile kendisine onun buharından ve tozundan buluşacaktır. Yani o kadar çok kredi çeşidi var ki bu kredilerin tozundan, buharından mutlaka etkileneceğiz. Çiftçi krediyle gübre almış gübre yiyeceklerin içine su olarak girdi. Yetiştirdiği yiyecekleri de soframıza getirip yedik işte ribanın, faizin buharını, tozunu yemiş olduk.
Şeytanların Gıdalarımıza ortak olabilme çabaları
Hazreti Cabir bin Abdullah (ra.) Resulullah efendimizden aktarıyor; Kişi evine döndüğünde içeri girerken ve yemek yerken bismillah çeker ise şeytan avanelerine der ki siz burada ne geceler ne de yemek yiyebilirsiniz. Onlar bu evin sadece tuvaletlerinde, lavabolarında beklerler. Tuvaletin lavabonun dışına çıkamazlar. Eğer o kimse eve girerken besmele çekmezse şeytan avanelerine geceyi geçirecek bir yer bulduk, akşam yemeğine de kavuştunuz der. Burada akşam yemeğini söylemesi akşam yemeğinde ailenin tamamının sofrada toplanacak olmasındandır.
Yemek Yemenin Adabı
Hazreti Huzeyfe (ra.) anlatıyor. Peygamberimizle birlikte yemekte bulunduğumuz vakit Rasulullah (sav.) yemeğe başlayıp elini sürünceye kadar biz ellerimizi hiçbir şeye sürmezdik. Bir defa onunla birlikte bir yemekte bulunduk. Sanki kovuluyor gibi süratle bir bedevi geldi ve elini direk yemeğe sürmeye kalkıştı. Resulullah (sav.) hemen o bedevinin elini tuttu. Besmele çekilmeyen yemeği şüphesiz ki şeytan helal sayar. Şeytan bu bedeviyi getirdi. Direk onu besmelesiz yemeğe saldırttı. Ben de elini tuttum. Nefsim yedi kudretinde olan Allaha yemin olsun ki o bedevinin eli iblisin elinin soğukluğuyla birlikte benim elimin içinde idi. Yani rabbim müsaade etseydi istesem size iblis'in şahsını bile gösterebilirdim. Sizden biriniz bir şey yediği zaman sağ eliyle yesin. Su içtiği zaman sağ eliyle içsin. Zira sol eli ile ancak şeytan yer buyuruyor.
Sofradakilerden bazıları hem hatırlansın, hem sünnet yerine gelsin diye besmelesini açıktan söyler ise artık şeytanın o sofradan yemek yemesinin önü kesilmiş olur. Bir kişinin açıktan söylemesi bile yeterli olur. Diğer kişilerin söylemesi sünnet olur. Sofrada yemek bekliyor, hiç kimse yememiş ise şeytan gelip o yemekten yiyemez. Öyleyse Soframızdaki ailenin en yaşlısı veya o gün sofrada bizden daha faziletli bir misafir varsa ilk önce onun başlaması müstehaptır.
Kişi yemeğin başında kasten yahut unutarak besmeleyi çekmese ortasında veya sonunda hatırlasa yine de çekmelidir. Çünkü o besmeleyi çektiğinde daha önce midesine giden lokmalardaki şeytanın oluşturduğu bereketsizliği yemeğin sonunda söylese dahi yok eder.
Herhangi bir ilaç içerken hap yutarken veya iğne yaptırırken mutlaka bismillah demeliyiz. Ayrıca Ya Rabbi içtiğim ilacı hastalığıma şifa eyle diye dua etmeliyiz. Şifa ilacın kendinde değildir. İlaç sadece vesiledir. Bu duayı yaparsak belki bir tabletle şifa verir, yapmaz isek 20 tabletle şifa verir. Bunların tamamı vesiledir.
Cünüb, hayızlı olan dahi her zaman bismillah diyerek besmele çekebilir. Ancak ayeti celile olduğu için Bismillahirrahmanirrahim diyemez. Bismillah diyebilmemiz Rabbimizin bize lütfüdür.
Resulullah (sav.) yemek yiyen bir gence, Ey genç besmele çek, sağ elinle ye, önünden ye buyurdular. O anda genç biraz diklendi. Belki bilmiyordu ama diklendi. Sağ elimle yemeyi beceremiyorum dedi. Resulullah efendimiz de tek kelimeyle beceremeyeceksin buyurdu. Bu genç o günden sonra ölünceye kadar sağ elini ağzına kaldıramadı. Çünkü o büyük peygamberin laneti anında ona isabet etti. Ve Resulullah efendimiz, beceremiyorum kelimesinin altında bu kişiyi kibri men etti. Yani kibrinden dolayı yemek istemedi buyurdu.
Sol eli kullanmak yemede içmede bereketi giderir. Fıkıh olarak mekruhtur. Sol el taharet ve bunun benzeri yerlerde kullanılır. Peygamberimiz (sav.) Herhangi birinizin lokması yere düştüğü zaman onu yerden alıp bulaşan şeyi temizledikten sonra mutlaka yesin buyuruyor. Çünkü şeytan orada pusuda bekliyor. O lokmanın yere düşmesinde de etkisi var. Şeytan kişi kibirlensin onu yerden almasın kibrine mağlup olsun istiyor. Lokantalarda elindeki çatalı, tabağı, ekmeğin o içindeki yumuşak yerini çıkarıp onunla silerek ekmeği kimse görmeden masanın altına atanlar gördüm.
Enam suresinin 121. Ayetinde Esteuzibillah Ve la te'kulu mimma lem yuzkerismullahi aleyhive innehu le fısk, ve inneş şeyatine le yuhune ila evliyaihim li yucadilukum ve in eta'tumuhum innekum le muşrikun. Üzerine Allahu teâlâ'nın ismi zikredilmemiş olanlardan yemeyiniz. Şüphe yok ki o fasıklıktır. Muhakkak ki şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına iltifatta bulunurlar, buyurulmaktadır.
Üzerine Allah'ın isminin zikredilmediği şeyleri bizim yememiz için bütün şeytanlar devreye girer. Eğer onlara itaat ederseniz şüphe yok ki siz müşriklerden olursunuz, şirk koşmuş olursunuz. Demek ki bir şey yerken, içerken, av yaptığımızda veya boğazladığımız küçücük bir tavuğa kadar hepsinin başında Bismillah diyeceğiz. İmamı Azam (ra.) bu ayeti celile tefsir ederken şöyle buyurur. Eğer Allah'ın adı kasten terk edilir ise kesilen şey haram olur ama unutularak terk edilirse o zaman helal olur.
Definecilik Saplantısı
Necm suresi 39. Ayette Esteuzibillah, Ve en leyse lil insani illa ma sea. İnsan için ancak çalıştığı vardır. Başkasına ait mülklerde bulduğu ya da bulmayı umut ettiği şeyler insan için alın teri değildir. Define kendi mülkümüzden çıksa o zaman devlete teslim edeceğiz. Bunun hükmü budur. Devlet ne kadarını geri verirse onu alıp eğer fakir isek yeme içme ve kıyafete değil sadece demirbaşa harcayacağız. Fakir değil isek aldığımızı götürüp fakirlere vereceğiz.
Defineyi bulan kişiler defineyi yerinden çıkarırken cinniler o anda gelip mutlaka musallat olurlar. Bu işle uğraşanların buna dikkat etmesi ve bu tür şeylerden vazgeçmesi gerekir. Onun için define saplantısı olanların hepsi dengesizdir.
Peygamberimiz buyururlar ki; Hiç kimse kendi el emeği ile kazanıp yediğinden daha hayırlı bir şey yememiştir. Allah'ın peygamberi Davut aleyhisselam da kendi el emeğinden yer idi. Davut aleyhisselam varlıklı olmasına rağmen olur ki şüphe karışmıştır diye eliyle yaptığı örgüleri satar, evine, ailesine onu yedirirdi. Mülkünün gelirini de fakir fukaraya dağıtırdı.
Kumar Hastalığı
Maide suresi 90. Ve91. Ayetlerde ve Bakara suresi 219. ayette Ey iman edenler, içki kumar, dikili taşlar, fal okları ancak şeytan işi pisliklerdendir. Bunlardan kaçının ki felaha yani kurtuluşa eresiniz. Şeytan ancak içki ve kumar yüzünden aranıza, düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister artık vazgeçersiniz değil mi? Buyuruyor.
Bu ayette kumar el mesir olarak geçer. Fıkıh kitaplarımızı taradığımızda kumarın 6 türlü olduğunu görüyoruz. Onun için bu 6 maddeyi bilmeden kumarın ne olduğunu anlayamayız.
1- Her 2 tarafın da karşılıklı ödül koyarak yapması. Yani biri koyup biri koymazsa kumar olmaz. 2- Mevcut olan malına bir yenisini katması. Yani o kişiden aldığı parayla kendi parasını çoğaltmış olması. 3- Mevcut malından bir kısmını kaybetmesi. Yarışanlar ya tamamen kazanacak ya da tamamen kaybedecek. Kumarda bölüşme olmaz. 4- Birisinin kazanarak diğerinin kaybetmesi. Yani birisi kazandım diyecek öbürü kaybettim diyecek. 5- Çekilişe katılmak için bir ücret ödenmesi.(Katılımcılar ücret ödeme yapmazlar ise kumar olmaz.) 6- Kazanma ve kaybetme riski taşıması. Düzenlenen tüm yarışmalarda bu 6 maddeyi taşıyan her şey kumardır. Piyango çekilişi, bahis tutuşmaları, horoz dövüşüne kadar bütün talih oyunları. Bunların tamamı şeytanın pisliğidir. Cenabı hak ayetin sonunda müşrik olursunuz buyuruyor.
Hazreti peygamberimiz (sav.) buyururlar ki Nerdeşiir ile oynayan elini domuz etine ve kanına batırmış gibidir. Nerdeşir, tavla dediğimiz oyundur. Tavla ve benzeri oyunlar fıkhi olarak harama yakın mekruhtur.
Günah İşleyenleri Dışlamak
Sahabe efendilerimi aralarından bir arkadaşlarının günaha düştüğünü duyuyorlar. Onun hakkında konuşurlarken Hazreti peygamberimiz yanlarına giriyor. O konuştuklarının bir kısmını duyduğu için onlara buyurdu ki; Arkadaşınıza Allah seni rezil rüsva etsin demeyin. Beddua etmeyin. Ona lanet okumayın. Kardeşinizin aleyhinde şeytanın yardımcısı olmayın. Yani siz ona rezil rüsva olasın diye lanet okursanız arkadaşınız şeytanın oyuncağı olur. Şeytanın kucağına düşer.
Allah için buğuz edeceğiz diyoruz. Peki nasıl buz edeceğiz? Müslüman günaha düşmüş kardeşinin şahsına buğuz edemez. Onu batağa çeken günah neyse o günahın kendine buğuz eder.
Dördüncü cephe Müslümanların tesettürlerine saldırmaları;
Araf suresi 27. Ayet, Esteuzibillah; Ya beni ademe la yeftinennekumuş şeytanu kema ahrece ebeveykum minel cenneti yenziu anhuma libasehuma li yuriyehuma sev'atihima innehu yerakum huve ve kabiluhu min haysu la terevnehum inna cealneş şeyatine evliyae lillezine la yu'minun… Ey Adem oğulları avret yerlerini kendilerine açıp göstermek için elbiselerini soyarak ana ve babanızı cennetten çıkardığı gibi şeytan sizi de saptırmasın, buyuruyor.
Bunun üzerine hiç açıklama yapmayacağım. Artık bu herkesin evine girmiş bir çirkinliktir. Kimsenin kimseye gücünün yetmediği bir zaman yaşıyoruz. Kıyafetlerinden erkek mi, kadın mı olduğu belli olmayan garip insanlar türedi. Toplum keşmekeş bir hale geldi.
Bismillah. subhaneke la ilmelena illa ma allem tena inneke entel alimul hakim. sadakallahul azim. Subhansın ya rab senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki, her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin. Amenna ve saddakna velhamdülillahi rabbil alemin el Fatiha.
HASAN KARDEŞİM. EMEĞİN... HOŞNUDULLÂH'A VESİLE OLSUN. MEHMET TÜRKOĞLU.