top of page

ÖMRÜMÜZÜN UZATILMASI VE KISALTILMASI


ÖMÜR ÇEŞİTLERİ

Bize lütfedilen bu hayatı 3 değişik safhada tasarruf ediyoruz. Birincisi yani ana rahmindeki ömrümüz anlamına gelen Hayatı Rahim. Her insan 6-9 ay arasında bir ömür ana rahminde geçiriyor ve ilk ömrümüz başlıyor Cenabı hak Hac suresinin beşinci âyetinde Esteuzibillh, ve nukırru fil erhami ma neşau ila ecelin musemmen. Sizi dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar rahimlerde durduruyoruz. Buyurmaktadır.

İkinci dünya hayatı dediğimiz Hayatı şahadet, yani doğum günü ile başlayıp ölümle biten hayat. Burada sosyal hayatımızı kısaca dokunursak, doğum gününü tebrik etme ve kutlama içerisine haram bir şey karışmadıkça caizdir. Meryem suresinin 15. ve 33. Ayetleri buna delalet eder. Yeryüzünde ilk doğum günü kutlanan mübarek zat mevlidi nebi dediğimiz gün Hazreti peygamberimizdir. Miladi 980 yılında peygamberimizin doğum yıl dönümünü kutlayan ilk defa Fatimilerdir. Biz Sünnilerin dediğimiz kutlama başlangıcı ise Selahattin Eyyubi’nin eniştesi Erbil atabeyi Melik Muzaffer Gökbörü tarafından tertiplenmiş ve yaklaşık olarak 840 yıldır da bizler kutlamaya devam ediyoruz. Bütün bunlar gösteriyor ki içerisine haram bir şey karışmadıkça çocuklarımızın dünyaya gelmesinin bir nimet olduğunu Cenabı hak tarafından o nimetin bize lütfedildiğini hem çocuklarımıza hissettirmeye hem bize o nimete şükretme olarak biz de kutlama yapabiliriz. Cenabı hak Bakara suresinin 195. Ayeti celilesinde Esteuzibillah; Hayatınızı tehlikeye atmayıniz buyurur. Demek ki biz rabbimizin bu emrine uymamız asli vazifemizdir. Çünkü bu hayat bize Cenabı hakkın bir emanetidir. Kaderde ne varsa o olur diye tedbiri terk etmek hakkı hiçbirimize tanınmamıştır. Kaderde ne varsa o olur cümlesi doğru ama bu bize sorumsuzca tedbiri terk etme hakkı tanımaz. Nisa suresinin 71. ve 102. âyeti ile kontrol altına alınmıştır.

Üçüncü hayatımız Hayatı Berzahtır. Şöyle kısa hemen bir daha gözden geçirirsek hayatı rahim, hayatı şehâdet hayatı berzah. Hepsine de hayat dememizin sebebi Cenabı hakkın el hay isminden tecelli aldığı için diri anlamına gelir ve üçünde de diri olduğumuz için bu kelimeyi kullanıyoruz. Hayatı berzah kabirdeki dirilmemiz ile başlayıp sonsuza dek devam edecek olan ömrümüzün adıdır.

ÖMRÜMÜZ UZATILIP- KISALTILIR MI?

Önce 2 ana ilmi bir gözden geçirelim. Birinci ilim Rabbimizin Ezeli ilmi yani Ummül kitaptır. Cenabı hakkın sıfatları yaratılmış olmadığı için onlara ezeli ebedi tanımlaması getirilir. Yoksa bunlar böyle herhangi bir sıralanmış kelimeler silsilesi değildir. Esteuzibillah La yeste'hırune saaten ve la yestakdimun. Ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri bırakılabilirler ve ne de öne alabilirler. Asla eceller tehir olmaz. Bu tam 9 sure 10 ayette geçer. Cenabı hak Ummül kitap ve ezeli ilme göre insandır, cinnidir, melaikedir, hayvanattır, haşarattır can taşıyan ne varsa ömrümüzün her salisesinde ne yapacağını bilir. Arâf suresinin 89. âyeti celilesinde Eteuzibillah vesia rabbuna kulle şey'in ilmen. Rabbimiz yarattığı ne varsa her şeyi ilmiyle kuşatmıştır, Onun ilminin dışında hiçbir şey tahakkuk etmez. Burada kuşatma ve bizim anlamamız sadedinde o kadar etkili ki Bir evin etrafını kuşattığımızda evden çıkan her bir canlıyı nasıl yakalamamız mümkün ise Rabbimiz burada vesia buyurarak ilmi ile yarattığı bütün mahlukatı bu şekilde kuşattığını ifade ediyor. Rabbimizin ilminde asla tereddüt yoktur.

Buraya kadar anlatılan Ümmul kitaptı. Şimdi levhi mahvuza geçiyoruz. Fatır suresi, 11. ayette Esteuzibillah; Ve ma yuammeru min muammerin ve la yunkasu min umurihi illa fi kitab. Kendisine ömür verilenin ömrünün uzatılması da ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır. Kuranımızda 10 tane ayet ne bir an sonraya bırakılır, ne bir an öne alınır buyururken Fatır suresinin 11. ayetinde de ömrümüzün kısaltılması ve uzatılmasının bir kitapta kayıtlı olduğunu ifade ediyor. Yani 11 tane ayetin 10’u bir cephede, diğeri bir cephede buraları hafızamızda iyi tutalım lazım olacak. Şimdi geliyoruz Hazreti peygamberimizin bu 11 ayeti celileye yönelik yaptığı tefsirine Resulullahtan başka hiçbir kul tefsir yapamaz. Altını çizerek söylüyorum, tefsiri tek peygamberimiz yapar. Diğer insanların yaptığı tevildir. Tevil tutar veya tutmaz demektir. Tefsir kesindir ve sadece peygamberimiz yapabilir. Peygamberimiz 4 hadisi şerifte buyuruyor ki 1- Sılayı rahim ömrü artırır. 2- Ana babaya itaat ömrü uzatır, yalan rızkı eksiltir, dua kazayı ve belâyı önler. Allah'ın mahlukatı üzerinde kazayı muhdes ve kazayı nafiz diye 2 çeşit kazası vardır. Kazayı nafiz yani kader programı içerisinde önceden planlanmış şeylerin kaza halinde uygulanması tamamlanan anlamına gelir. Kazayı muhdes ise takdir edilen ancak daha uygulama sahasına konulmayan şeylerdir. Mesela güneşin bugün doğması gerçekleşmiş olduğundan kazayı nafiz, Yarın Doğacak olması Kazayı muhdestir.

Üçüncü hadisi şerif Abdullah bin Ömer (ra.) anlatıyor, Efendimiz (sav.) buyurdular ki; Sadaka verin hastalarımızı sadaka ile tedavi edin. Muhakkak ki sadaka gelen arazları marazları ve hastalıkları geri çevirir sadaka ömrünüzün uzamasına iyiliklerinin katlanmasına da vesile olur.

Dördüncü Hadisi şerif; Cenabı Hakkın tahakkuk ettireceği kazayı ancak dua önler başka hiçbir güç önleyemez. Ömrü ise ancak iyilik artırır.

10 cephedeki âyeti celileler ile diğer cephedeki ayeti celilelere baktığımızda bu ayetler arasında haşa ve haşa ne bir tutarsızlık, ne bir çelişki ne bir çatışma asla söz konusu olmamıştır. Allah kelamında böyle bir şey olmaz o zaman Kelamullah olmaz. Çelişki gibi zannettiğimiz kusurlar biz insanlara aittir. Çelişki gibi görünen bizim anlayış veya anlayamama eksikliğimizdir. Bu 10 ayetle diğer cephedeki bir ayet arasında çelişki yoktur. Artma eksilme olmaz denilen Cenabı hakkın ezeli ilmindeki ummul kitabındakini anlatıyor. Bizim tenakuz zannettiğimiz bu. Fatır suresinin 11. ayetinde uzatırız da kısaltınız da buyurması ve onu bir kitapta yazılı olarak bulundurduğunu ifade etmesi levhi mahfuzda yazılı olandır. Demek ki yazılı olarak bir levhi mahfuzda var bir Ümmül kitapda var. Bizim Ümmul kitaptan sorumlu değiliz. Cenabı hakkın orda anlattığı kendi ilmidir. Bizim sorumlu olduğumuz levhi mahfuzda ve yukarda saydığımız 4 hadisi şerifte anlatılandır.

ÖMÜR NASIL UZAR?

Benim ömrüm uzamasın bir an önce bitsin diyen olur mu? Belki çok uzun yıllar hastalık çeken çok ağrı sancı çeken, çok perişan olan kişiler ister. Bunun dışında hiç bir insan ölümü istemez, herkes uzun yaşamak ister. Ömrü uzatmayı bileceğiz ki, o zaman uzun yaşamak için haftaya anlatacağımız o 9 alana rağbet edeceğiz. Müminlerin ulemaları ta İmam Azam efendimizden bugüne denk ömrün nasıl uzayacağı üzerinde ciddi ilmi teviller yapmışlardır. Bunlara kısaca baktığımızda aşağı yukarı 6 alanda nasıl kısalıp uzadığına dair bize bilgiler veriliyor.

1- Beden sıhhati olarak; yani beden çok sağlıklı olursa her istenileni yapar. Her istenileni yapınca da bereketi çok toplar ve ömrü uzamış olur. Yani kısa ömründe uzun ömürde yapılabilecek birçok şeyleri yapmış olur.

2-Rızık bolluğu olarak; Rızık bolluğu olan bir insan refah düzeyi yüksek olur, her istediğini yapar ve yaşamının her alanı bereketlenir.

3- Bereketin tahakkuku olarak; anlamışlardır. Ömrün bereketi nasıl olur? Cenabı hak o ömrün sahibini hayırlı işlere muvaffak kılar, başarı ihsan eder ve ömrü bereketlenmiş olur. Kısa ömründe başkalarının uzun ömürde yapamadıkları hayırlı işleri yapar. Onun içinde çok uzun yaşamış gibi olur. Olarak tevil ediliyor.

Bir başka ulemamızda buyuruyor ki; Ömürlerin içerisinde cari ömür vardır. Yani kişi bir ilim bırakır bir sadaka yapar. Yani karşıdakinin almasıyla bitmez. Yıllarca onun bereketi devam eder. Cami, kur'an kursu, su hayratı gibi hayır tahakkuku devam eder. Salih evlat vesilesi ile bereketin öldükten sonrada devam etmesine vesile olur. Bir diğeri de Başımıza gelecek musibetlerin def edilmesiyle ömür bereketlenir.

4-Mahsuplandırma; Yani levhi mahfuzdaki ömrümüzün artırılması ecelinin uzatılması bir sonraki yıllara bırakılmasıdır. Rabbimiz 9 ameli yaptığımızda ömrü değiştirme hükmünü veriyor. Melekler levhi mahfuzda yazanı takip ediyor. Orada yazılan talimatı uyguluyor. Ruhları kabzetmede yetkili amir resul Azrail aleyhisselamdır. O kendi alanındaki meleklerin resulüdür. Cenabı hakk'ın ezeli ilmi ummul kitap dediğimiz mübarek kitapların anası olan bu kitaptaki bilgiler değişmez değişen Levhi mahfuzdaki bilgilerdir. Allahu teala ezeli ilmi ile kişinin sılayı rahim yapacağını bildiği için ömrünü uzatarak takdir etmiş ve sabitlemiştir.

Birde teviller için de sayısal kaydırma diye bir tabir geçer. Kimsenin anlayamayıp anlatamadığı bu konuyu 10 yıl önce imam kurtubi dediğimiz büyük müfessirlerin kitabında bulduk. Şimdiye kadar bir tek kitap hariç hiçbir islami kitapta rastlamadığım görmediğim bu 10 ayet bir cephede bir âyet bir cephedeki bütün ayetlerin mükemmel tevilini duayı nebeviyi alan mübarek bir zat Abdullah ibni Abbas (ra.) yapıyor. O duayı nebeviyi yeri gelmişken anlatmış olalım. Hazreti peygamberimiz 1500 yıl önceki O zamanki adıyla abdesthane, daha sonra kadarıyla tuvalete ihtiyacını görmek için gittiği gören o zamanlar 12 yaşlarında olan Abdullah ibni Abbas(ra.) derhal bir su bulup abdesthanenin bırakır. Peygamberimiz dışarı çıkıp suyu görünce o kadar hoşuna gitti ki. Bu suyu bırakan Abdullah ibni Abbas’a Allah'ım onu dinde fakih kıl. Ve tevilini öğret ona kitabı öğret ona ayetlerin derinliğindeki hikmeti ver. Diye dua etti. İşte bu duayı alan Abdullah ibni Abbas hazretleri, ömrün uzama ve kısalmasındaki sayısal kaydırmayı açık berrak, hiçbir tereddüt kalmayacak derecede bakın nasıl açıklıyor. Ömrümüzün uzaması ecelimizin gecikmesi, Cenabı hak hayatı berzahtaki ömrümüzden alır. Hayatı şahadet dediğimiz bu dünyadaki yaşamımıza ekleyiverir. Yanı oradan buraya kaydırır. Kısaltacağında da bunun tersi olur. Bu dünyada hayattan kısaltılır berzaha eklenir, bu kadar basit.

Gerek hayatı rahim olan, yaşadığımız ilk hayat gerek hayati şahadete şu anki yaşadığımız hayat ve gerek her saniye beklediğimiz ölümümüzle başlayacak olan hayatı berzah bu 3 ömrümüzün toplamı asla ne artar ne eksilir. Kesin net olan ömrümüzün toplamı bu üçünün toplamıdır. Cenabı hakk'ın ezeli ilmindeki ecel kesinleşirse artış ve eksilme olmaz. Mesela sılayı rahim yapan kimsenin dünya ömrü artar, berzah ömrü eksilir, sılayı rahim yapmayanın dünya ömrü azalır, berzah ömrü artar.

Peki Cenabı hak 9 ameli işleyip ömrümüzün uzamasını neden teşvik ediyor? Kimin ne yapacağını önceden bilmesine rağmen ömrümüzün uzatılmasına hadisi şerifler ile ayetlerle Salih amellerle sadakalarla bu kadar teşvik edilmemizin sebebi; Yeryüzünde Müslümanların öncülüğünde güzel ahlakın artmasını murad ediyor. Muradi ilahi Müslümanların öncülüğünde güzel ahlak yeryüzüne egemen olsun hakim olsun. Sanki bu şuna benzer. Bir at harasında koşu atlarının bakımı gibi yarışmalara hazırlanan bu atlara özel bakım yapılarak diğer atlardan daha kaliteli hale gelmesi gibi yeryüzünde bizim lokomotifliğimizde yeryüzüne güzel ahlak hakim olsun, hikmeti de budur.

Şimdi şöyle tekrar bir toparlarsak, Cenabı hak Gerek bedenimizin sıhhati ile Gerek rızkımızın bolluğuyla gerek bereketlendirme ile gerek mahsuplandırma ile ve gerekse de sayısal kaydırma ile bizim ömrümüzü uzatarak ödüllendiriyor. Bunun hangisi bizzat tahakkuk ederse hepsi bizim için bir lütuftur bir nimettir. Levhi mahfuzdaki bilgileri Hazreti Azrail aleyhisselam ve beraberindeki meleklere eceli gelenler hakkındaki bilgiler günlük olarak veriliyor. Öyle olunca levhi mahfuza kısa bir göz atalım.

LEVHİ MAHFUZ

Levhi mahfuz kuranımızda bir yerde geçer. Lehvi mahfuz hükümler muallaka hüküm denir. Muallaka demek şartlı anlamına gelir. Yani oradaki hükümler kesin olarak yazılmıyor muallaka olarak yazılıyor. Mesela Falan kişi sılayı rahim yaparsa ömrü şu kadar sene, yapmazsa da şu kadar senedir şeklinde yazılıdır. Dua etmek sadaka vermek silahı rahim yapmak hep bu şartlı hükümlerin içerisine girer. İnsan dua ederek sadaka vererek sılayı rahim yaparak bu muallak olan ömrünün uzatılıp kısaltılması için Rabbimizin rahmetine sığınmış oluyor. Cenabı hakkın ilmi ilahisinde ki durumu kesin ve nettir bunu da rabbimizden başkası bilemez. Bir şahıs cüzi iradesini hayırda kullanıp uzun ömürlü mü olacağını veya kullanmayıp kısa ömürlü mü yaşayacağı rabbimiz katında malumdur kesindir, sabittir, asla tereddüt yoktur. Ömrün uzamasına ait kaderinin değişmesi dua ile hayır ve iyilikle mümkün olduğu da açıklanmış olduk. Kaderimizde ki o muallaka hükmün bizim lehimize tecelli etmesi için dua hayır ve iyilik yapmak çok büyük etkendir. Kaderimizdeki muallak hükümlere duanın dışında başka güç tesir etmiyor. Günah işlemediği takdirde kendisine tahsis ve takdir edilmiş olan bol rızık günah işlemekle kısıtlanmış olur. Yani rızık veriliyor ama günah işlerse kısıtlanacak diye hükmü muallaka şartı konmuş. Günah rızkı baltalayan bir karanlık örtüdür.

ÖMRÜMÜZÜN UZATILMASINA VESİLE VE SEBEP OLAN DURUMLAR

9 tane durum vardır demiştik. Şimdi birinciyi açıklayıp diğerlerini gelecek dersimize bırakalım.

1-Ömrü uzatan birinci madde ana babaya itaat etmek ana babamıza sövmemek. İlginç olan insan anasına, babasına söver mi? Evet biraz sonra göreceğiz söver. Bir kişinin anasına babasına söverseniz o da sizin ananıza babanıza söver. Böylelikle kendi ana babamıza sövmüş olduk. Yüce peygamberimiz buyurur ki Ümmetimden kendisine ruhunu almak için melekül mevt gelen bir adamı gördüm. O kişinin ana babasına yaptığı iyilikler o meleği geri çevirdi. Kabir azabına kapılmış bir adam gördüm. Onun aldığı abdestler azaptan o kişiyi kurtardılar. Ümmetimden bir adam gördüm, şeytanlar etrafını sarmıştı. Onun yaptığı zikirler geldi ve onu şeytanlardan kurtardı. Resulullah efendimiz burada ana babaya iyilik, abdest ve zikir üç ibadete parmak bastı.

Diğer bir Hadisi Şerif; Bir adamın anasına babasına söverseniz o da sizin anne babanıza söver. Yani direk değil ama dolaylı olarak kendi ana babamıza sövmüş olduk.

Ana Babaya İtaatsizlik

Ana babaya itaatsizliğin boyutunu veya başladığı bittiği yer neresidir? Kitaplarımızda net ve kesin bir bilgi olmadığı için bunu aylardır araştırdık en nihai büyük ulemaların bu konudaki cüzi de olsa yaptığı açıklamalardan itaatsizliğin boyutuna ulaştık. Biz toplumda yaşıyoruz. Komşularımız, dostlarımız, arkadaşlarımız var. Bunlarla iç içe yaşamanın sonucunda ortaya çıkmış gelenek göreneklerin adına örf denir. Biz anamıza, babamıza örfen küçümsenmeyecek bir eziyette bulunmuşsak yani etraftakilerin ne yapıyorsun annene babana bu yapılır mı dediği anda itaatsizlik yapmış olmanın ölçüsü budur.

Anne, babaların yani şunu yap, şunu yapma gibi emir ve yasaklarına örfen itaatsizlik sayılmayan yani çevremizdeki insanlar itaatsizlik yapmadın bu kadarcık olur demişler ise bu isyan ve itaatsizlik değildir. Bu tanımlamayı Müslim dediğimiz hadis kitabını şerh eden imamı Müslim hazretleridir. Şer'i bir hak yani anne babamızın bize vermesi geren şeyi vermediğinde evlâdın ana ve babasını mahkemeye vermesi itaatsizlik ve isyan değildir. Ebeveyninden biri geldiği vakit evlâdın ayağa kalkmaz veya yüzünü ekşitirse ana babaya karşı itaatsizlik yapmıştır. Anne ve babayı razı etmek farz, gücendirmek haramdır. Cenabı hakkın emrettiği ibâdetleri yaparken anne babamıza danışmak zorunda değiliz. Anne babanın rızası olması da biz bunları yaparız. Ancak bir parantez var. Yeter ki evlâdın ibadetlerini yaparken anne babanın yanında bulunmamasından dolayı onlar zarar görmesinler. Bir zarar görürlerse işte o zaman sorumlu oluruz. Allah'a âsi olmamak şartıyla her insan ebeveyne itaatle memurdur. Yani yeter ki anne babaya yaptığımız bir hizmeti ifa ederken Allaha asi olmayalım. Onun haricinde anne baba ne istiyorsa onlara itaat etmek bizim görevimizdir.

Bismillah, Subhaneke la ilme lena illa ma allemtena inneke entel alimul hakim. Sadakallahul azim. Subhansın yâ rab senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki? Her şeyi hakkıyla bilen her şeyi hikmetle yapan sensin. Amenna ve saddakna velhamdülillahi rabbil âlemin el Fatiha.

55 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page